Güneydoğu Asya ülkesi Myanmar'da devletin gözetimi altında baskı ve
asimilasyona maruz kalan Müslümanların yıllardır devam eden
çilesinde hiçbir değişim yok. Ülkenin batısındaki Arakan eyaletinde
yaşanan şiddet olayları yüzünden evlerini terk etmek zorunda kalan
Müslümanların kaldıkları kamplardaki koşullar yerinde saymaya devam
ediyor. Arakan eyaletinde Müslümanları evlerini terk etmek
zorunda bırakan şiddet olaylarının üzerinden geçen 4 yılda ülkede
çok şey değişmesine karşın yerlerinden edilmiş insanların kaldığı
kamplardaki koşullar yerinde saymaya devam ediyor.
Halk, yılllarca ev hapsinde tutulan Nobel ödüllü muhalif lider Aung
San Suu Çii'nin dışişleri ve devlet bakanı olarak görev aldığı yeni
hükümeti sıcak bir şekilde kucaklarken 2012'den bu yana ülkeni̇n
güneybatısındaki Arakan eyaletinde kamplarda kalan Müslümanların
evlerine dönmesine hala izin verilmedi.
"HAYVAN MUAMELESİ GÖRÜYORUZ"
Kampta kalan yaşlılardan Muhammed Horli, AA muhabirine That Kay
Pyin kampında işlettiği çay ocağında yaptığı açıklamada, Arakan
eyaletinin başkenti Sittwe yakınında çoğu Müslüman yaklaşık 10 bin
kişinin dört yıldır yaşadığı Baw Du Pha kampında geçen hafta yangın
çıktığını anlattı. İnsanların geçici olarak ikamet ettiği 56
barınağın kullanılamaz hale gelmesinden duyduğu üzüntüyü dile
getiren Horli, bunun yaşadıkları acıların sadece küçük bir örneği
olduğuna dikkati çekti.
Horli, kamplarda esir gibi tutulduklarına ve hayvan muamelesi
gördüklerine işaret ederek yeni hükümetten kendilerine insan gibi
yaşama şansı vermesini talep ettiklerini belirtti. Birkaç gün
içinde Muson yağmurlarının etkili olmaya başlayacağını hatırlatan
Horli, yıkık dökük, eski barınakların insanları yağmur sularından
korumakta yetersiz kalacağını ifade etti.
ÇATI VE DUVAR İHTİYACI
Yağmur sezonu geldiğinde birçok sorun yaşadıklarını kaydeden Horli,
yetkililerin kendileriyle ilgilenmediklerini ve şu an her şeyden
çok çatı ve duvara ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.
Horli, kamplardaki su ve gıda sıkıntısı, kısıtlı iş olanakları gibi
problemlere sağlık hizmetlerinde gün geçtikçe artan sorunların da
eklendiğine dikkati çekti. Horli, gelecekte koşullarının
iyileştirileceğine dair hala umudu olduğunu belirtti. Budist
isyancıların Sittwe civarındaki köylere saldırı düzenlediği ve
Arakanlı Müslümanlara ait yüzlerce evi ateşe verdiği 2012 yılından
bu yana aralarında Kaman Müslümanlarının da olduğu yaklaşık 140 bin
Arakanlı, giriş çıkışların izne bağlı olduğu kamplara
kapatıldı.
Vatandaşlıklarını kaybeden ve temel sağlık hizmetlerinden yoksun
bırakılan Arakanlı Müslümanlar, hareketlerinin kısıtlanması
nedeniyle yardımlara bağımlı hale geldi. Arakanlı yetkililer,
insan hakları kuruluşlarının eleştirilerine çatışma tehdidinin hala
sürdüğü ve Müslümanların kaldıkları yerde güvende olduğu yanıtını
veriyor.
SAĞLIK HİZMETİ YOK
Arakanlı Müslümanlar, sadece çok hasta olduklarında kamptan
çıkabiliyor, o zaman da kendilerine eşlik eden polislere ücret
ödemek zorunda kalıyor. Eyalet yetkililerinin Müslümanların
ülkenin en iyi sağlık hizmetlerine sahip Yangon kentinde tedavi
görmelerine yeni kısıtlamalar getirmesi nedeniyle kamplarda
kalanlar, bu kısıtlı sağlık hizmetine dahi ulaşamıyor. Tae
Chaung kampından Arakanlı Müslüman hakları aktivisti Aung Win, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, bu kısıtlamaları Yangon'daki
hastanelere gidenlerin yüzde 80'inin kamplara dönmemesine gerekçe
gösterdi.
Aung Win, hastalanan kişilerin önce durumlarının değerlendirilmesi
için Sittwe'deki devlet hastanesine gitmeleri ve ilave tedaviye
ihtiyaç duyulursa Yangon'a gitmek üzere başvuru yapmaları
gerektiğini dile getirdi. Başvuruların ne yazık ki genellikle
değerlendirilmediğini belirten Aung Win, çoğu zaman yetkililerden
hiçbir karşılık alamadıklarına dikkati çekti.
"KAMPLAR CEHENNEM GİBİ"
Baw Du Ba 2 kampında kalan 35 yaşındaki Rolar Martular, kampta
yaşamanın cehennemde yaşamak gibi bir şey olduğunu vurgulayarak
terk etmek zorunda kaldıkları köylerine en kısa zamanda dönmeyi
umduklarını söyledi.
Kampta daha fazla kalmak ya da başka bir yere gitmek istemediğini
kaydeden Martular, başka bir seçeneğinin de olmadığını ifade
etti. Martular, yeni hükümetin sıklıkla insan haklarından
bahsettiğini ancak kamplardaki Müslümanların hala yaptıkları her
şeyde kısıtlandığı değerlendirmesinde bulundu. NLD'ye
kendileriyle ilgili baskı yapıldığını düşündüğünü kaydeden
Martular, ancak NLD'nin popülaritesini riske atıp kendileriyle
ilgili bir şey yapacağına inanmadığını belirtti. Martular,
yanan barakalara bakarak, sonunda yitirecekleri tek şeyin güvenleri
olduğunu vurguladı.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar