Kalın: PYD ve YPG terör örgütüyle anlaşma kabul edilemez
"(Fırat Kalkanı Harekatı) Operasyonun öncelikli amacı sınır güvenliğimizin sağlanması ve buradaki terör unsurlarının bütünüyle temizlenmesidir. Zaman zaman özellikle Amerikalı yetkililerden, Türkiye ile PYD ve YPG terör örgütünü adeta aynı kefeye koyan, onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez"
- "Bunu, Suriye Kürtlerine karşı yapılan bir harekat gibi, Kürtlerin kazanımlarını engellemeye yönelik bir operasyon gibi yansıtma girişimlerini şiddetle kınıyoruz. Böyle bir şey söz konusu değildir. Türkiye'nin Suriye Kürtleri ile bir sorunu yoktur. Türkiye'nin Türkiye'deki Kürtlerle, Irak'taki Kürtlerle, İran'daki Kürtlerle, dolayısıyla bölgedeki ve dünyadaki hiçbir Kürt vatandaşımızla ya da bölge insanı ile bir sorunu yoktur. Bizim bir PKK sorunumuz vardır, bizim bir terör örgütleri sorunumuz vardır"
- "(Çin'de yapılacak G20 Zirvesi) Cumhurbaşkanımızın yoğun ikili görüşme trafiği olacak. Bugün itibarıyla kesinleşmiş olanları sizinle paylaşmak istiyorum. Programlar devam ediyor, muhtemelen bu sayı bir hayli artacak. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ile, Japonya Başbakanı ve AB başkanları ile görüşmeleri olacak, BM Genel Sekreterini kabul edecek. Ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Şansölyesi ve İtalyan Başbakanıyla da dörtlü toplantı planlanıyor"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Fırat Kalkanı Harekatı'na
ilişkin, "Operasyonun öncelikli amacı sınır güvenliğimizin
sağlanması ve buradaki terör unsurlarının bütünüyle
temizlenmesidir. Zaman zaman özellikle Amerikalı yetkililerden,
Türkiye ile PYD ve YPG terör örgütünü adeta aynı kefeye koyan
onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez."
dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın
toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları
yanıtladı.
15 Temmuz'un karanlık bir gece olarak başladığını ancak demokrasi
tarihine büyük bir başarı olarak geçtiğini ve yaraların hızla
sarıldığını anlatan Kalın, Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişimi
öncesine göre çok daha güçlü ve birlik ve beraberlik içinde
olduğunu vurguladı.
Bu sürecin Türkiye'nin siyasetiyle, ekonomisiyle, toplumuyla ne
kadar sağlam bir bünyeye sahip olduğunu bir kez daha ortaya
koyduğuna işaret eden Kalın, "Bir başka bir ülkede böyle bir darbe
girişimi olsaydı, bu kadar kanlı hadiseler yaşansaydı devlet çöker,
devlet kurumları işlemez hale gelir, ekonomi çöker, toplum bölünür
ve siyaset, siyaset üretemez hale gelirdi. Çok ciddi güvenlik
zaafları ortaya çıkardı. Fakat hamdolsun bunların hiçbirisi
yaşanmadı." dedi.
Kalın, FETÖ'cü terör örgütünün Türkiye'yi bölme, zaafa uğratma
planının da böylelikle boşa çıkmış olduğunu bildirdi. Kalın, 15
Temmuz kanlı darbe girişiminin bastırılmasından sadece 6 hafta
sonra da Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattığını, Yavuz
Sultan Selim Köprüsü'nün açılışının yapıldığını dile getirdi.
Kalın, bu iki konunun bile diğerlerinin yanında Türkiye'nin siyasi,
ekonomik ve toplumsal bünyesinin ne kadar sağlam olduğunu bir kez
daha ortaya koyduğunu belirtti.
Dün kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın ana ruhunun, 1922'de 'ya
istiklal ya izmihlal' diyen bu milletin aynı ruhu bugün de
yaşattığını gördüklerini ve bundan memnuniyet duyduklarını ifade
eden Kalın, şöyle devam etti:
"Tabii gönül isterdi ki Batı'daki dostlarımız da bu ruhu, bu
gerçeği net bir şekilde görüp Türkiye’nin bu gerçeğini tam
manasıyla kavrayabilselerdi. Bugün itibarıyla tekrar ifade
ediyorum. Hala özellikle Avrupa'dan devlet başkanı düzeyinde
ülkemize bir ziyaret yapılmamış olması hakikaten kabul edilebilir
bir durum değildir. Şüphesiz açıklamalar ve telefon görüşmeleri
yapılmıştır. Bunları takdirle karşılıyoruz. Ancak böylesine menfur
kanlı darbe girişiminden sonra gelip bu topraklarda bu darbeyi
adeta çıplak elleriyle durduran bu aziz milletin yanında olduğunu
ifade etmek herhalde devlet başkanları için, Avrupalılar için çok
zor bir şey değildir."
Çeşitli düzeyde ziyaretler yapıldığını dile getiren Kalın, bu
ziyaretlerde bizzat saldırıların yapıldığı yerlere gidilerek olayın
vahametini daha iyi bizzat yerinde müşahede etme imkanının
bulunduğuna değindi. Kalın, "Ama bütün bunlara rağmen hamdolsun
Türkiye bugün eskisine göre çok daha güçlü, bir anlamda 7 Ağustos
Yeni Kapı ruhuyla ayakta dimdik durmaktadır." dedi.
- "FETÖ örgütü ile mücadele kararlı ve kapsamlı bir şekilde
yürütülüyor"
Kalın, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra darbeciler ve FETÖ örgütü
ile ilgili olarak mücadelenin kararlı ve kapsamlı bir şekilde
yürütüldüğünü belirterek, "Hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve hesap
verebilirlik ilkeleri çerçevesinde de bu süreç hiç bir taviz
vermeden kararlı bir şekilde yürütülecektir. Ta ki devlette bu
hukukun üstünlüğü, liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik ilkeleri
net şekilde tesis edilene kadar." ifadesini kullandı.
Kalın, FETÖ'nün yıllarca, bu ilkeleri istismar ederek, bu ilkeleri
kendi lehine kullanarak adeta devleti ele geçirmeye çalıştığını
ancak millet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dirayetli
liderliği sayesinde bu planların boşa çıktığına dikkati çekti.
Kalın, "Şimdi yapılan da olayın vahametiyle ve şiddetiyle mütenasip
bir biçimde, bu pisliğin artık temizlenmesi ve devletin yeniden
yapılandırılması ve bu tür hadiselerin, sızmadır, darbedir, paralel
yapılanmadır gibi hadiselerin tekrar yaşanmaması için gerekli
adımların atılmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
G20 ZİRVESİ
İbrahim Kalın, bu pazar başlamak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
Çin'de yapılacak olan G-20 toplantısına katılacağını belirtti.
Küresel ekonomik gelişmeler, kapsayıcılık, geçen yıl Antalya'da
yapılan G20 bağlamında ele alınan konuların yine G20 liderler
zirvesinde etraflı bir şekilde ele alınacağını aktaran Kalın,
G20'nin ekonomi gündeminin yanı sıra önemli bir de siyasi
gündeminin bulunduğunu bildirdi.
Kalın, şöyle dedi:
"Dolayısıyla bizim geçen sene özellikle terör, terörle mücadele,
mülteciler sorunu gibi konularda gündeme getirdiğimiz konuları da
biz yine Sayın Cumhurbaşkanımızın sunumlarında, müdahalelerinde
gündeme getireceğiz. Tabii ki bu vesileyle gerek zirvede, gerekse
ikili görüşmelerinde Sayın Cumhurbaşkanımız, 15 Temmuz darbe
girişimini ve FETÖ ile mücadeleyi de anlatma fırsatı bulacak.
Cumhurbaşkanımızın aynı zamanda yoğun bir ikili görüşme trafiği
olacak. Bugün itibarıyla kesinleşmiş olanları sizinle paylaşmak
istiyorum. Programlar devam ediyor, muhtemelen bu sayı bir hayli
artacak. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile, Amerika Birleşik
Devletleri Başkanı ile, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ile,
Japonya Başbakanı ve AB başkanları ile görüşmeleri olacak, BM Genel
Sekreterini kabul edecek. Ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya
Şansölyesi ve İtalyan Başbakanıyla da dörtlü toplantı
planlanıyor."
Kalın, programın elverdiği ölçüde ikili görüşmelerin de
yapılacağını ve bu vesileyle hem G20 gündemini hem de 15 Temmuz
sonrası Türkiye'de yaşanan gelişmeleri, FETÖ terör örgütünü ve
bölgedeki diğer konuları, Suriye'deki gelişmeler de dahil olmak
üzere ele alma imkanlarının olacağını vurguladı.
Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi süreci ile ilgili önemli
adımların atılmaya devam ettiğine değinen Kalın, G20'de yapılacak
görüşmede de bunun detaylarını ele almaya devam edeceklerini
bildirdi.
9 Ağustos'ta St. Petersburg ziyareti sırasında alınan kararların
hayata geçirilmeye başladığını belirten Kalın, özellikle turizm
sektörünü ilgilendiren charter seferlerinin başlaması konusunda da
Rus hükümetinin verdiği kararın 3 Eylül itibarıyla uygulanmaya
başlayacağını, bundan da memnuniyet duyduklarını ifade etti. Kalın,
ithalat, ihracat, taşımacılık, enerji, alt yapı yatırımları ve
diğer konularla ilgili adımların da atılmaya devam edeceğine
dikkati çekti.
Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin de açıklamalarda bulunan Kalın,
darbe girişiminden 6 hafta sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır
güvenliğini sağlamak, Suriye'de bölgede yaşayan vatandaşların can
ve mal güvenliğini sağlamak ve bölgedeki bütün terörist unsurları
temizlemek için Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başlattığını ve şu ana
kadar da operasyonun başarılı bir şekilde yürütüldüğünü
belirtti.
Kalın, "Daha önce de ifade edildiği gibi operasyonun amacı,
öncelikle DAİŞ'le ve diğer YPG dahil diğer terör unsurlarıyla
mücadele, sınır güvenliğimizin sağlanarak bütün terörist
unsurlardan sınırlarımızın temizlenmesidir. Bu bağlamda, Türkiye
hem uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanmaktadır hem
de DAİŞ'le Mücadele Uluslararası Koalisyonu ile beraber hareket
ederek bu operasyonu gerçekleştirmektedir." diye konuştu.
Kalın, operasyonla ilgili çeşitli spekülasyonların da zaman zaman
yapıldığına işaret ederek, şu görüşlere yer verdi:
"Operasyonun öncelikli amacı sınır güvenliğimizin sağlanması ve
buradaki terör unsurlarının bütünüyle temizlenmesidir. Zaman zaman
özellikle Amerikalı yetkililerden, Türkiye ile PYD ve YPG terör
örgütünü adeta aynı kefeye koyan, onları eşitleyen açıklamalar
duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez.
Türkiye, egemen bir ülkedir, bir NATO müttefikidir, bölgenin en
güçlü aktörlerinden birisidir. Türkiye'yle böyle bir örgütü adeta
eşitler mahiyette değerlendirmeler yapılmasını elbette kabul
etmiyoruz. Baştan beri Fırat Kalkanı Operasyonu ile ilgili bizim
açıklamalarımız bellidir. Bu konuda, hem koalisyonla hem ABD ile
hem Rusya Federasyonu ile gerekli koordinasyon ve bilgilendirmeler
zamanında yapılmıştır."
-"ŞİDDETLE KINIYORUZ
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, zaman zaman ters yönde
açıklamaların yapılıp birtakım şüphelerin izhar edilmeye
çalışıldığına dikkati çekti.
Kalın, şunları kaydetti:
"Bu konuyu da burada bu vesileyle tavzih etmek istedim. Zaman zaman
terör örgütünün propagandasının da ana akım siyasi söylemlerde yer
bulduğunu görüyoruz. Bundan duyduğumuz rahatsızlığı da bu vesileyle
ifade etmek isterim. Fırat Kalkanı Operasyonu Cerablus'un ve
güneyinin temizlenmesi tamamen oradaki DAİŞ ve diğer terör
örgütlerine karşı yürütülen bir operasyondur. Bunu, Suriye
Kürtlerine karşı yapılan bir harekat gibi, Kürtlerin kazanımlarını
engellemeye yönelik bir operasyon gibi yansıtma girişimlerini
şiddetle kınıyoruz. Böyle bir şey söz konusu değildir.
Türkiye'nin Suriye Kürtleri ile bir sorunu yoktur. Türkiye'nin
Türkiye'deki Kürtlerle, Irak'taki Kürtlerle, İran'daki Kürtlerle,
dolayısıyla bölgedeki ve dünyadaki hiç bir Kürt vatandaşımızla ya
da bölge insanı ile bir sorunu yoktur.
Bizim bir PKK sorunumuz vardır, bizim bir terör örgütleri sorunumuz
vardır. Daha Suriye Kürtlerini adını kimse ağzına almazken, Sayın
Cumhurbaşkanımız, 2008, 2009, 2010 yıllarında Esed rejimine
Kürtlerin kimlik haklarının tanınması, onlara kimlik verilmesi,
nüfus cüzdanı verilmesiyle ilgili konuları gündeme getirmiş,
bölgeye yatırım yapılması gerektiğini tavsiye etmiş idi. Daha bu
Arap Baharı ve Suriye Savaşı başlamadan önce. Yine Kobani olayları
sırasında 200 bine yakın Kobaniliyi ki bunların çoğunluğunu Kürtler
oluşturuyor, bir hafta içerisinde çok hızlı bir operasyonla ve
hiçbir ayırım yapmadan Türkiye topraklarına alan da Türkiye
Cumhuriyeti'dir. Dolayısıyla burada bunu böyle bir Kürtlere karşı
harekat gibi yansıtmaya çalışmak sadece ve sadece terör örgütünün
propagandasına alet olmaktır. Bu konuyu açık bir şekilde ifade
etmek isterim."
(Sürecek)
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar