İTÜ’lü bilim insanlarına göre kıtalar bal gibi damlıyor
- Bilim insanları, kıtaların yapısı ve Anadolu platosunun gelişimi konusunda önemli bir araştırma ortaya koydu - İTÜ, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü öğretim üyeleri Doç. Dr. Oğuz Hakan Göğüş ve Prof. Dr. Celal Şengör öncülüğünde, Toronto Üniversitesi’nden Prof. Dr. Russell Pysklywec ve Erkan Gün tarafından yapılan çalışma, ünlü bilim dergisi Nature Communications’ta yayımlandı - Makale, 4,3 milyar yıldan günümüze kadar var olduğu bilinen kıtaların fiziksel davranışı hakkında önemli ipuçları ortaya koydu. Sonuçlar aynı zamanda Anadolu platosunun yükselmesi ve volkanik faaliyetlerinin nasıl gelişmiş olabileceğini de açıklıyor
İSTANBUL (AA) - Türk bilim insanları, kıtaların yapısı ve Anadolu platosunun gelişimi konusunda önemli bir araştırma ortaya koydu.
İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (İTÜ) yapılan açıklamaya göre, dünyanın çok disiplinli bilim dergisi olan Nature Communications, İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Celâl Şengör ve Doç. Dr. Oğuz Hakan Göğüş öncülüğünde Toronto Üniversitesi’nden Prof. Dr. Russell Pysklywec ve Erkan Gün'ün katkılarıyla hazırlanan makaleye yer verdi.
Makale, 4,3 milyar yıldan günümüze kadar var olduğu bilinen kıtaların fiziksel davranışı hakkında önemli ipuçları ortaya koydu. Sonuçlar aynı zamanda Anadolu platosunun yükselmesi ve volkanik faaliyetlerinin nasıl gelişmiş olabileceğini de açıklıyor.
- Kıtaların kökleri derine damlıyor
Açıklamada görüşlerine yer verilen, araştırmayı yürüten İTÜ
Avrasya Yer Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Hakan Göğüş, 5
yıldan fazladır üzerinde çalıştıkları proje sonuçlarının Türkiye
ile sınırlı kalmayıp, dünya ölçeğinde de ses getirecek etkileri
olması nedeniyle Nature Communications dergisi yayın kurulu üyeleri
tarafından yayımlanmaya değer görüldüğüne dikkati çekti.
Açıklamada, Doç. Dr. Göğüş'ün şu ifadelerine yer verildi:
"Yüksek performanslı bilgisayarlarla fiziksel modelleme
tekniğini uyguladık ve yeryuvarının yaklaşık 120 km’lik en üst
katmanı taşküre’nin (litosfer) milyonlarca fiziksel yıllık
davranışını anlamaya çalıştık. Ortaya çıkardığımız yüzlerce modeli
çok disiplinli çalışmalardan elde edilen verilerle karşılaştırdık.
Genelde kıtaları denizin üzerinde yüzen buz kütlesine benzetiriz.
Aynı buz dağının altındaki görünmeyen kütlenin, kalınlaştıkça suyun
üzerindeki kısmının da yüksek olabileceğini varsaydığımız gibi,
yüksek dağların altında da derinlere doğru kalınlaşan bir kütle
olduğunu kabul ederiz. Ancak elde ettiğimiz model sonuçları öyle
gösteriyor ki kıtaların tabanları zamanla ısınıyor ve kırılmak
yerine macun gibi derinlere (mantoya) doğru akmaya başlıyor. Yer
içinin derinlerine bal gibi damlayan kıta parçası kopunca, yüzeyde
geriye kalan hafif kısmı yukarı zıplatıyor."
- "Yeryüzü deniz seviyesinden hızla 1 km yükseğe çıkabilir"
Birkaç milyon yılda yeryüzünün deniz seviyesinden 1 km yükseğe
kadar çıkabileceğini iddia eden Doç. Dr. Göğüş, yükselmenin yer
bilimcilerin zaman ölçeğinde görece hızlı bir süreç olduğunu
belirtti. Göğüş ayrıca, tespit edilen önemli bir hususun da kıta
kabuğu tabanının erimesi sonucu yüzeyde volkanik patlamaların
olabileceğini dile getirdi.
- Anadolu levhasının 10 milyon yıldaki değişimi
Doç. Dr. Göğüş, araştırma sonuçlarının ikinci ve önemli kısmının
ise Türkiye’nin üzerinde bulunduğu Anadolu levhasının 10 milyon
yıldan günümüze nasıl değiştiğini açıklayabilmesi olduğunu
kaydetti. Dr. Göğüş, uygulanan modelin, süreçleri anlamaya son
derece yardımcı olduğunu aktardı.
Göğüş, bulguların "Kökleri derine damlayan kıtalar" bilimsel
hipotezinin Orta Anadolu platosunun; deniz seviyesinden bütünüyle
en az 1 km yükselmesini, volkanlarının gelişimi (özellikle yakın
dönemdeki Anadolu volkanları, Galatya ve Kapadokya) ve depremler
yardımıyla elde edilen yer içine ait tomografik görüntülerinin
nasıl geliştiğini açıklayabileceğini gösterdiğini belirtti.
- Kıtalar damlamaya devam ediyor
Doç. Dr. Göğüş, Anadolu coğrafyasının testi yapılan modeller için
örnek teşkil etmesinin kendilerini bir hayli heyecanlandırdığı da
belirterek, kıta (levha) hareketlerinin, depremlerin bu kadar aktif
olduğu alanda sıkışma sonucu kıtaların tabanlarının kalınlaşarak
damlamaya müsait hale gelmiş olabileceğini de ileri sürdü.
- Modeli 3 boyutlu hale getirmeyi hedefliyoruz
Doç. Dr. Göğüş, sonuçların bir hayli çarpıcı olduğunu ve yer
bilimleri araştırmalarında yeni projelere öncülük edebileceğinin
altını çizdi. Göğüş, bundan sonraki projelerinin ise öne sürülen
modeli tamamıyla üç boyutlu hale getirerek daha yüksek çözünürlüklü
sonuçlar elde etmek istediklerini, ayrıca bahsedilen hipotezin Orta
Anadolu'da çok yakın geçmişte var olduğu bilinen volkanlarının (-
9000 yıl önce) ve deprem faaliyetlerinin de gelişimiyle de
karşılaştıracaklarını dile getirdi.
Yorumlar