İstanbul Sözleşmesi davasında son duruşma

İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptali istemli davada son duruşma tamamlandı. Danıştay 10. Dairesi, kararı daha sonra yazılı olarak açıklayacak

Google Haberlere Abone ol
İstanbul Sözleşmesi davasında son duruşma

Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan davanın son celsesini gördü.

Danıştay Konferans Salonu'ndaki duruşmaya, davacı ve davalı avukatları katıldı. Duruşmada çoğunluğu avukatlardan oluşan izleyiciler de hazır bulundu.

Danıştay 10. Daire Başkanı Yılmaz Akçil, sözleşmenin iptaline ilişkin çok sayıda dava dosyası olduğunu belirterek, daha önceki celselerdeki gibi her davacı için üç avukatın beyanda bulunmasını kararlaştırdıklarını bildirdi.

Davacı Samsun Barosu adına konuşan avukat Hilal Serdar, Türkiye'nin sözleşmenin ilk imzacısı olduğunu, sözleşmenin imzalanmasından yaklaşık 10 yıl sonra da sözleşmeden çekilmenin yanlış bir karar olduğunu savundu.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un, İstanbul Sözleşmesi kadar güvenceyi içermediğini ileri süren Serdar, milletlerarası sözleşmelerden Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çekilmenin mümkün olmadığını iddia etti.

Davacı Kocaeli Barosu adına konuşan avukat Nuriye Yılmaz, şiddet mağduru kadınlar adına duruşmaya geldiğini, kendisinin de bir şiddet mağduru olduğunu dile getirdi.

Geçmişte eşinden şiddet gördüğünü çaresizlikten yargı yoluna başvuramadığını söyleyen Yılmaz, "Yaşadıklarımdan hareketle İstanbul Sözleşmesi kadınlar için vazgeçilmezdir, o yüzden vazgeçmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses de sözleşmeden çekilme kararının Anayasa'ya aykırı olduğunu savunarak, çekilme kararının Anayasa Mahkemesine taşınması gerektiğini belirtti.

Davacı Muğla Barosu Başkanı Cumhur Uzun ise davada verilecek kararın hukuki ve sosyolojik anlamda etkilerinin olacağını anlattı. Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal hukuk devleti olduğunu anımsatan Uzun, bunun sınırlarının da Anayasa'da çizilmiş olduğunu aktardı.

Uzun, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmanın "fonksiyon gasbı" olduğunu savundu.

Cumhurbaşkanlığı Milletlerarası Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal da davalı olarak söz aldı.

İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılma kararının, Anayasa ve uluslararası hukuka uygun olduğunu belirten Topal, milletlerarası sözleşmelerden nasıl çekileceğine ilişkin Anayasa'da bir hükmün yer almadığını ifade etti.

Antlaşmaların onaylanması ve sona erdirilmesinin yürütmenin görevi olduğunu kaydeden Topal, davaların reddini talep etti.

Davacı diğer baro, dernek ve platform temsilcilerinin beyanlarının ardından Daire Başkanı Akçil, görüşünü açıklaması için savcıya söz verdi.

Savcı da sözleşmeden çekilme işleminin iptalini talep etti.

Beyanların ardından Daire Başkanı Akçil, duruşmanın bittiğini, adli tatilden önce kararı yazılı olarak açıklayacaklarını bildirdi.

- Davanın geçmişi

Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi", Türkiye Cumhuriyeti bakımından 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedildi.

Bunun üzerine kararın iptali ve yürütmenin durdurulması yönünde Danıştayda çok sayıda dava açıldı.

Danıştay 10. Dairesi, 29 Haziran 2021'de yürütmenin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddetti, bu karara yapılan itirazın da 18 Kasım 2021'de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından reddine karar verildi.

Sözleşmeden çekilme kararının iptali talepli açılan 10 davayı birleştirerek 28 Nisan'da duruşma yapan Danıştay 10. Dairesi, aynı konudaki 60'a yakın davayı da 20'şerli gruplar halinde üç ayrı duruşmada ele almayı kararlaştırmıştı.

Yorumlar