
1918'de genç yetişkinlerin ilk karşılaştığı virüs türü olan H3N8 daha sonra büyük salgına yol açan türden H1N1'den daha farklıydı ve onların bağışıklık sistemi esas olarak ilkine karşı hazırlık yaptı. Yaşlılar ise 1830'larda ortalıkta dolaşan H1 veya N1 antijeni ile tanışık olduğundan büyük salgından fazla etkilenmedi.

NEDEN İSPANYOL GRİBİ ADI VERİLDİ?
Aradan yüz yıl geçmesine rağmen salgının hala İspanyol gribi olarak anılması aslında gribin ilk İspanya'da görülmesi nedeniyle değildir. Savaş nedeniyle dünya ülkeleri kamuoyundan salgını gizlemeyi tercih ederken İspanya sansür uygulamayarak salgını vatandaşlarına ve dünyaya duyurdu. Bu sebeple grip İspanyol gribi olarak anılmaya başladı.

Uzun yıllar yapılan araştırmalar salgından aslında en çok etkilenenlerin Asyalı ve Afrikalılar olduğunu ortaya koyarken Avrupa'da da oransal olarak en çok Daminarka ve Macaristan'da ölümler görüldü. Avrupa'da hayatını kaybedenlerin en çok yoksul kesimden olması gribin iyi beslenemeyen ve doktora gidemeyenleri daha çok etkilediğini ortaya koydu.

İSPANYOL SALGINI BELİRTİLERİ
İspanyol gribinin ilk belirtileri solunum güçlüğü ile kendini gösteriyor sonrasında hastaların yüzü kızıl-kahve bir renk alıyordu. Hastaların yüzündeki bu renk daha sonra maviye dönüyor, öldüklerinde ise simsiyah oluyordu. İlginç olan kısım ise ölümün nedeni çoğu vaka açısından gribin kendisi değil, virüsün akciğerde açtığı yaralara yerleşen bakteriler sonucu oluşan zatürreydi.
Hastaların şikâyetleri ise diş ve saç dökülmesi ile başlıyor, baş dönmesi, uykusuzluk, görme ve işitme kaybından şikâyet ediyorlardı. Hayatta kalanlar ise virüs enfeksiyonu sonrasında depresyon geçiriyordu.