İSO Meclisi ağustos ayı olağan toplantısı

- TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Altunyaldız: - "Ülkemizde Ar-Ge'ye ayrılan pay toplam gelirin yüzde 1,06'sı seviyesinde. İsrail gelirinin yüzde 4,3'ünü Ar-Ge'ye harcıyor" - "Orta gelir tuzağından kurtulabilmek için bu işi başaranları izleyerek, aşkla, tutkuyla çalışmamız lazım" - İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan: - "Dijital devrime dayanan yeni perspektif, kalkınma stratejimizin merkezinde yer almalı" - "İlçe Seçim Kurulu'muzun da onayladığı üzere 18 Ekim'de Meslek Komitesi seçimlerimizi, 25 Ekim'de de odamız meclis başkanlığı ve yönetim kurulu seçimlerimizi gerçekleştireceğiz"

Google Haberlere Abone ol
İSO Meclisi ağustos ayı olağan toplantısı

İSTANBUL (AA) - TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, "Ülkemizde Ar-Ge'ye ayrılan pay toplam gelirin yüzde 1,06'sı seviyesinde. İsrail gelirinin yüzde 4,3'ünü Ar-Ge'ye harcıyor. 1 tır ilaç 600 tır una bedel… Bu orta gelir tuzağından kurtulabilmek için bu işi başaranları izleyerek, aşkla, tutkuyla çalışmamız lazım." dedi.

Altunyaldız, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi'nin "Küresel Rekabet ve Nitelikli Üretim İçin Bilim ve Teknolojinin Işığında Yeni Bir Sanayileşme Perspektifi" ana gündemi ile gerçekleştirilen ağustos ayı olağan toplantısına katıldı.

Burada İSO meclis üyelerine yaptığı sunumda dünya ticaretine doğru yerden eklemlenince kalkınmanın da bereberinde geldiğini ifade eden Altunyaldız, rekabette öne çıkmanın en önemli yolunun katma değer üretiminden geçtiğini söyledi.

Çin'in dünya üretiminin yüzde 13'ünü karşıladığını aktaran Altunyaldız, "Çin karşısında rekabette hayatta kalmak için söylemin ötesinde yaptığımız işte ilk olmak ya da farklı olmaya çalışacağız." dedi.

1980'li yıllarda firma değerlerinin yüzde 80'inin somut değerler, kalan yüzde 20'sinin de patent, formül ve know-how gibi soyut ürünler olduğunu ifade eden Altunyaldız, bugün tablonun tersine döndüğünü söyledi.

Altunyaldız, Türkiye'nin dünyada patent alma sıralamasında 24'üncü olduğunu ifade ederek, "İyiyiz ama bunu geliştirmemiz lazım. Ülkemizde Ar-Ge'ye ayrılan pay toplam gelirin yüzde 1,06'sı seviyesinde. İsrail gelirinin yüzde 4,3'ünü Ar-Ge'ye harcıyor. 1 tır ilaç 600 tır una bedel… Bu orta gelir tuzağından kurtulabilmek için bu işi başaranları izleyerek, aşkla, tutkuyla çalışmamız lazım." diye konuştu.


- "Yeni fikir geliştiren gençlerle beraber çalışmalıyız"


KOBİ'lerin Türkiye ekonomisinin kılcal damarları olduğunu anlatan Altunyaldız, "Eğer KOBİ'lerimizi bir çınar haline getiremiyorsak, onlar hala fide şeklinde kalıyorlarsa ilk 10 yılda yarıştan koparlar ve biz kalkınma yarışında başarıya ulaşamayız." değerlendirmesini yaptı.

OECD ülkelerinin yüksek teknoloji ihracatının yüzde 20 seviyesinde olduğunu aktaran Altunyaldız, bu oranın Türkiye'de yüzde 3,5 seviyesinde kaldığını kaydetti.

Altunyaldız şu değerlendirmeleri yaptı:

"Sanayicinin ana hedefi para kazanmak değil bir değer üretmektir. Elbette para kazanılacak ama sadece bir şeye yoğunlaştığınız zaman başarıya ulaşıyorsunuz. Yeni fikir geliştiren gençlerle beraber çalışmalıyız. İnisiyatif almak zorundayız. Birlikte Ar-Ge merkezleri kurmalıyız, dünyada rakiplerin birbiriyle rekabet öncesi iş birliği yaptığı Ar-Ge'lerin sayısı bir hayli fazla ama bizde henüz maalesef az."

Türkiye'nin son 15 yılda rekabetçi üretim için gerekli altyapı çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Altunyaldız, "Ar-Ge merkezi sayımız 606'a çıkmış halihazırda. Bunları hep birlikte başardık. Ancak sanayi çevrelerimizden ricam birlikte çalışmalarımızı artıralım, heyecanımızı yitirmeyelim." ifadelerini kullandı.


- "Robotik teknoloji gelişmeleri istihdam kapasitesini daha da azaltabilir"


İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ise Kredi Garanti Fonu (KGF) desteklerinin son dönemde reel sektöre nefes aldırdığını belirterek, sağlanan başarılarda bu kredilerin payının düzenli bir şekilde ölçülmesi ve izlenmesi gerektiğini söyledi.

Teknolojik üretim konusunda Türkiye'nin hala eksikleri olduğunu ifade eden Bahçıvan, "Biz sosyal ve siyasal kurumlarımızla bu gelişmeye gerçekten hazır mıyız? Teknolojik gelişmenin günlük yaşamda getireceği değişimleri yeterince tartışıyor muyuz? Olası olumsuz etkilerini önleyecek tedbirler üzerinde düşünüyor muyuz? Maalesef bu sorulara 'evet' diye cevap vermemiz mümkün değil. Dünya nüfusu artmaya devam ederken teknolojik gelişmeler sayesinde daha az iş gücüyle daha verimli üretim yapmak mümkün hale geliyor. Özellikle robotik teknoloji gelişmeleri, gelecekte sanayi kuruluşlarının istihdam yaratma kapasitesini daha da azaltabilir." diye konuştu.


- "Toplumsal akıl, gelişmelere 'insan odaklı' bakmalı"


Silikon Vadisi gibi örneklerin çok daha az çalışanla yüksek ekonomik performansı ortaya koyduğunu dile getiren Bahçıvan, "Madalyonun diğer yüzüne bakacak olursak bu gelişme ciddi sosyal eşitsizliklere de neden oluyor. Elbette, bu olumsuz etkilerini düşünerek teknolojiye karşı çıkmak söz konusu olamaz. Ancak yaklaşan sorunları öngörerek toplumsal yaşamın diğer alanlarında tedbirler alınması gerektiği de açık bir gerçek. O halde siyasal, kurumsal ve toplumsal akıl, teknolojik akıldaki hızlı gelişmeye ayak uydurmaya çalışmalıdır. Siyasal, kurumsal ve toplumsal akıl, gelişmelere 'insan odaklı' bakmalı, teknolojik gelişmeyi bu çerçevede izlemelidir." ifadelerini kullandı.


- "Teknoloji Ekonomisi', aynen 'Finans Ekonomisi' gibi bir balona dönüşebilir"


Bahçıvan, buna benzer kontrolsüz bir gelişmenin nasıl bir tehlike oluşturduğuna daha önce 2008 küresel finans krizi sürecinde tanık olduklarını belirterek, şöyle konuştu:

"İnsan odaklı olmayan finansal gelişmeler nasıl bütün dünyada dengesiz ve sorunlu bir ekonomik yapının oluşmasına neden olduysa, önümüzdeki dönemde teknolojinin de benzer bir sorunu tetiklemesi tehlikesi bulunmaktadır. Dengesiz gelişen bir teknolojinin beklenen faydayı sağlamaması tehlikesine OECD de son zamanlarda dikkati çekiyor. OECD’nin 'Verimliliğin Geleceği' başlıklı raporuna göre, son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler, bu gelişmeleri ortaya koyanlar tarafından yeterince paylaşılmadığı için ekonominin bütününe fayda sağlayamıyor. Doğru kullanılmadığı takdirde 'Teknoloji Ekonomisi', aynen 'Finans Ekonomisi' gibi bir balona dönüşebilir, yeni bir tehdit haline gelebilir."

- "Başkalarının geliştirdiği teknolojiye bağımlı olarak kalkınan bir ülke örneği yok"


Türkiye’deki sanayide yüksek katma değerli ve yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlere dönüşüm ihtiyacının devam ettiğine dikkati çeken Bahçıvan, "Son İSO 500 araştırmasına göre yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun yaratılan katma değer içindeki payı 2015 yılında yüzde 3,2 iken, bu 2016 yılında çok küçük bir artışla yüzde 3,7 oldu. Bu veri, bu konuda henüz yeterli ilerleme sağlanamadığını bize gösteriyor." bilgilerini verdi.

Yasal düzenlemelerin etkisini uygulamada arzu edilen derecede göremediklerini söyleyen Bahçıvan, küresel rekabetin anahtarının bilgi ekonomisine dayalı olmaktan ve teknoloji üretmekten geçtiğini kaydetti.

"Türkiye olarak zamanın ruhuna uygun olarak bir sanayileşme perspektifini benimsememiz ve bunu bilim, teknoloji ve inovasyon politikalarıyla entegre bir halde kurgulamamız gerekiyor." diyen Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dijital devrime dayanan yeni sanayileşme perspektifi, kalkınma stratejimizin merkezinde yer almalıdır. Teknolojide de tüketici değil, üretici konumda olmamız gerekiyor. Tarih boyunca kendi özgün teknolojisini, kendi yerli teknik kapasitesini geliştirebilen ülkeler her alanda fark yarattılar. Başkalarının geliştirdiği teknolojiye bağımlı olarak kalkınan bir ülke örneği yok."


- "Yönetim kurulu seçimleri 25 Ekim'de"


Bahçıvan, oda ve borsalarda seçimlerin başladığını anımsatarak, "Oda olarak Odalar ve Borsalar Kanunu'nun bize verdiği yetkiyle seçim sorumluluğumuzu yerine getirmek için çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. İlçe Seçim Kurulu'muzun da onayladığı üzere 18 Ekim'de Meslek Komitesi seçimlerimizi, 25 Ekim'de de odamız meclis başkanlığı ve yönetim kurulu seçimlerimizi gerçekleştireceğiz." bilgilerini verdi.



Yorumlar