İskilipli Atıf Hoca neden asıldı? İskilipli Atıf Efendi kimdir, nerelidir?

Osmanlı Devleti'nin yerine kurulan yeni devletin batılılaşma hayranlığını eleştirmesi hayatına mal olan İskilipli Atıf Hoca'nın neden idam edildiği, nerede ve ne zaman idam edildiği merak ediliyor. İskilipli Atıf Hoca neden asıldı, nasıl ve nerede öldü?

Google Haberlere Abone ol
İskilipli Atıf Hoca neden asıldı? İskilipli Atıf?

İskilipli Atıf Hoca neden asıldı, nasıl ve nerede öldü? Osmanlı Devleti'nin yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin batı hayranlığını, batıcılık fikrini eleştirmesi dönemin en ünlü ve en büyük alimlerinden biri olarak bilinen Atıf Hoca'nın hayatına mal olmuştu. Peki İskilipli Atıf Hoca kimdir, nerede doğdu, nerede idam edildi? İskilipli Atıf Hoca neden idam edildi? İşte İskilipli Atıf Hoca ile ilgili bilgiler: 

İSKİLİPLİ ATIF EFENDİ BİYOGRAFİSİ

Atıf Efendi, 1874 yılında İskilip ilçesine bağlı Tophane köyünde doğdu. İlk eğitimini köy medresesinde almış, daha sonra İskilip'in ünlü âlimlerinden Abdullah Efendi'den fıkıh ve tefsir dersleri almıştır. Ailesinin itirazlarına rağmen Atıf Efendi, öğrenimini ilerletmek için İstanbul'a gitti. 1902'de girdiği imtihanı kazanarak Fatih Camii medresesine müderris olarak atandı. Medresede ders verirken bir yandan da Darülfünun Üniversitesi'ne girdi ve ilahiyat fakültesinden mezun oldu.

Atıf Efendi, medreselerin ve müderrislerinin eksikliklerini gidermek için bir rapor yazarak İslam Nezareti'ne sundu. Ancak raporda köklü değişiklikler yer alıp bakanlıktaki bazı kimselerin çıkarlarına değinilmiş, bunun üzerine Şeyhülislamlık makamı Mehmet Cemalettin Efendi'ye rapor edilmiştir. Bunun üzerine önce Bodrum'a, ardından Kırım'a sürgün edildi. Sürgünü sona erdikten sonra Varşova'ya yerleşmiş, daha sonra İstanbul'a dönerek Beyanül'l Hak ve Sebilürreşad gibi çeşitli dergilerde yazılar yazmıştır. Ancak İttihatçılarla arası bozulduğu için devlette bir işe giremedi.

Çeşitli medreselerde fahri müderrislik yapan Atıf Efendi, İttihatçılara karşı İttihad-ı Muhammed-i hareketinin mensubuydu. İttihatçılar tarafından milletvekili seçilmesi engellendi. Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesinde rol oynamakla suçlandı ve ardından suçlu bulunarak Sinop'a, ardından Çorum-Sungurlu'ya ve son olarak Boğazlayan'a sürüldü. Sürgündeyken halka vaaz vermesi veya öğrencilere ders vermesi yasaklandı. 1,5 yıllık sürgünü sona erdikten sonra İstanbul'a dönerek masum olduğunu ve masum olmasına rağmen kendisine iş verilmediğini iddia ettiği Ebul2ula Mardin Huzur Dersleri kitabını yazdı.

Alemdar, Mahfel gibi gazete ve dergilere yazılar yazan Atıf Efendi, medeniyet, terakki, eğitim, sosyal hayat, İslam hukuku, ahlâk gibi konularda kitaplar yazdı. İttihatçıların din ile siyaseti birbirinden ayırma politikasına karşı çıkan siyasi yazılar da yazdı.

Atıf Efendi, Mustafa Sabri Efendi sayesinde Veliaht Vahdettin ile tanışmış ve onunla kişisel bir dostluk geliştirmiştir. I. Dünya Savaşı'nın sonunda İttihatçıların önderlerinin ülkeyi terk etmesi üzerine Atıf Efendi, Fatih Camii medresesinde müderrislik görevine döndü ve burada Arapça'nın yanı sıra fıkıh ve tefsir dersleri vermeye devam etti. 1918'de Medresetül Kudat'ta da ders verdi.

Hürriyet ve İtilaf Fırkası iktidara gelince, Atıf Efendi İptida Medresesi Umumiye Müdürü olarak tayin edildi. Ancak partinin İngiliz yanlısı politikalarına karşı çıkması ve Alemdar'a yazdığı yazılarda görüş belirtmesi, görevinden alınmasına yol açtı.

İSKİLİPLİ ATIF HOCA NEDEN ASILDI?

Atıf Hoca aslen Çorum'un İskilip ilçesine bağlı Tophane köyündendir.

1874 yılında bu köyde doğdu. 

1902 yılında İstanbul Müdderisliği'ni kazandı.

İstanbul Medreseleri'nin içinde bulunduğu kötü şartları rapor ederek, çözüm yolları sundu, dönemin Şeyhülislamı'na.

Şeyhülislam tarafından çeşitli bölgelere sürgün edildi.

İngilizler'in Anadolu'daki işgalleri meşrulaştırmak için istediği fetvayı vermez, altına imza atmaz.

1922 yılında Dolmabahçe Sarayı'nda dersler verdiği sırada yeni devletin batılılaşma hayranlığına karşı eleştiriler yaptı. 

Bat taklitçiliği üzerine bir kitap yazdı. Ancak kitaptan çok sonra çıkarılan bir kanunla, bu kitap nedeniyle idam edildi.

1926 yılında Ankara'da Meclis binasının yanındaki çarşıda asılarak idam edildi.

iskilipli atıf hoca neden idam edildi
İskilipli Atıf Hoca neden asıldı, nasıl ve nerede öldü?

 

İSKİLİKPLİ ATIF HOCA'NIN HAYATI

İlk eğitimini köyündeki medreseden alan Atıf Hoca, daha sonra İskilip'in tanınmış alimlerinden Abdullah Efendi'den fıkıh ve tefsir dersleri aldı. Ailesinin itirazlarına rağmen İstanbul'a giderek ilim tahsilini devam ettirmek istedi. Fatih Camii medresesinde ders gören Atıf Hoca 1902'de girdiği ruus sınavını vererek İstanbul müderrisliğine hak kazandı. Fatih medresesinde müderris olarak ders verirken aynı zamanda Darulfünun Üniversitesine devam etti. Darulfünun'un İlahiyat bölümünden mezun olan Atıf Hoca İstanbul Kabataş Lisesi'ne Arapça öğretmeni olarak atandı.

Medreselerin ve müderrislerin eksikliklerini gidermek için bir rapor hazırladı ve bu raporunu Maşihat-ı İslamiyye Dairesi'ne sundu. Fakat rapor köklü değişiklikler içermesi ve dairedeki bazıkişilerin çıkarlarına dokunması nedeniyle Şeyhulislamlık makamına şikayet edildi. Şeyhuilislam  Mehmet Cemalettin Efendi tarafından önce Bodrum'a daha sonra Kırım'a sürüldü. Kırım'dan Varşova'ya geçen Atıf Hoca, sürgün cezası bittikten sonra İstanbul'a dönen Atıf Hoca, Beyanül'l hak, Sebilürreşad, dergilerde makaleler yazdı. İttihatçılarla yıldızı barışmayan Atıf Hoca, 31 Mart olayından bir hafta önce yazdığı bir yazı nedeniyle tutuklandı. Fakat mahkeme suçsuz buldu ve serbest bıraktı. İttihatçılar, Atıf Hoca'ya devlet dairesinde görev vermeyerek onu eğitimle iştigal etmesinden uzak tutmak istediler.

ÖNCE İTTİHATÇILAR TARAFINDAN HAPİSLERDE SÜRÜNDÜRÜLDÜ

Atıf Hoca medreselerde fahri olarak ders vermeye İttihatçılara karşı İttihad-i Muhammed-i içerisinde yer alır. Mebus seçilmesi ittihatçılar tarafından engellenir. Mahmut şevket Paşa'nın öldürülmesinde rolü olduğu gerekçesiyle İttihatçılar tarafından suçlanarak Divan-ı Harb'te yargılanır, suçlu bulunarak önce Sinop'a daha sonra Çorum-Sungurlu sonra da Boğazlayan'a sürgüne gönderilir. Sürgünde halka vaaz vermesi ve talebelere ders vermesi yasaklanır. 1.5 yıllık sürgün cezası sona erdikten sonra İstanbul'a gelir. Ebul2ula Mardin Huzur dersleri adlı eserinde suçsuzluğunun anlaşılmasına rağmen hiçbir görev verilmediğini söyler.

Alemdar ve Mahfel gibi gazete ve dergilerde yazılar yazan Atıf Hoca Şeriat Medeniyet-i Mirat'ul İslam gibi eserlerini bu dönemde yazar. Eserlerinde medeniyet, terakki, eğitim sosyal hayat, İslam nizamı, örtünme, ahlak, hukuk gibi konulara vurgu yapar. Siyasi yazılar yazar ve İttihatçıların din-siyaset ayrımına karşı çıkar.

Mustafa Sabri Efendi sayesinde veliaht Vahdettin'le tanışır ve veliahtla kişisel dostluk kurar. Birinci Dünya Savaşı'nın sona İttihatçı liderlerin ülkeyi terk etmesiyle Atıf Hoca Fatih dersiamlığı görevine dönerek başta fıkıh ve tefsir, Arapça dersleri vermeye devam eder. 1918'de hilafet-i aliye ve Medresetül Kudat'ta da dersler verir.

HÜRRİYET VE İTİLAFÇILAR TARAFINDAN HEDEF ALINDI

Hürriyet ve İtilaf Partisinin İktidara gelmesi ile İptida medresesinin umum müdürlüğüne getirilmişse de Hürriyet ve itilafçıların İngiliz yanlısı siyaset izlemelerine Alemdar gazetesinde yazdığı yazılarla karşı çıkmıştır. İskilipli Atıf Hoca Mondros mütarekesine ilk tepkiyi koyanlardan birisidir. Yakın arkadaşı Mustafa Sabri Efendi ile birlikte Müderrisin cemiyetini kurar, Mustafa Sabri Efendi'nin şeyhülislamlığa getirilmesinden sonra cemiyetin başkanlığı görevini üstlenir. Cemiyet başlangıçta bir ulema meclisi iken daha sonra Anadolu'nun itilaf devletleri tarafından işgal edilmesinden sonra ismini Teal-i İslam Cemiyeti olarak değiştirir.

TEAL-İ İSLAM CEMİYETİ'Nİ KURANLAR ARASINDA YER ALDI

İzmir'in işgal edilmesine karşı ilk karşı beyanname hazırlayan cemiyet Teal-i İslam Cemiyetidir. Bu beyannamede işgalciler eleştirilmiş, yurdun her sathında mücadele edilmesi için çağrı yapılmıştır. Cemiyet kurtuluş olarak halifeye bağlı kalmayı halifeliği kurtarmayı esas almıştı. Çünkü halifelik cemiyete göre İslam'ı ve Müslümanları temsil eden bir makamdı. Halifeliğin işgal kuvvetlerin hakimiyetine geçmesi Müslümanlar için bir felaket olurdu, bu nedenle işgalcilere karşı Müslümanlar halifelik şemsiyesi altında tek vücut olmalıydılar.

CEMİYET'İN ADI KULLANILARAK BİLDİRİLER VE FETVALAR ÇIKARILIR

İngilizler iktidardaki Hürriyet ve itilaf Partisi'nden Anadolu'da işgallere karşı direnişe geçen milislere karşı bir fetva yayınlanmasını Şeyhülislamlıktan ister.

Atıf Hoca bu şekilde bir fetvanın yayınlanmasına karşı çıkar fakat fetva hazırlanır ve Atıf Hoca ve Tahirül Mevlevi'nin karşı çıkmalarına rağmen fetva cemiyet bildirisi şeklinde yayınlanmak istenir.

Atıf Hoca bu fetvanın cemiyet adına yayınlanmasına karşı çıkar ve bildiriye imza ve mühür basmaz. Teal-i İslam Cemiyetinin adı kullanılarak uçaklarla atılan bu fetvaya karşı Atıf Hoca, Vakit gazetesine bir tekzib yazısı gönderir. 23 Teşrin-i Evvel (Ekim) 1920, No: 1032 Vakit gazetesinde çıkan tekzib yazısında Atıf Hoca memleketin işgali sırasında böyle bir fetvanın yanlış olduğunu söyler ve bu fetvayı benimsemediğini ve imza koymadığını söyler.

1922'de Dolmabahçe Sarayında Huzur dersleri verir. Bu dönemde özellikle batılılaşma karşıtı yazılar yazar. Tesettür-ü Şer'i, Din-i İslam'da Men-i Müskirat (İslam dininde İçki Yasağı), Frenk Mukallitliği ve Şapka kitaplarını kaleme alır.

Şapka hakkında ki kitabını yazdıktan 1,5 yıl sonra Şapka devrimine muhalefet etmek suçundan tutuklanır. Şevket Süreyya Aydemir, Tahirül Mevlevi, Hasan Tahmilci, kızı Melahat Hanım Atıf Hoca'nın Şapkaya muhalefet etmekten tutuklandığını belirtmişlerdir.

İskilipli Atıf Hoca 4 Şubat 1926 Perşembe günü sabaha karşı Eski Meclis binasının yakınındaki çarşıda asılarak idam edilmiştir.

Yorumlar