İngiltere'de entegrasyon raporunda Müslümanlar mercek altında
- Hükümetin talebi üzerine hazırlanan ve özellikle Müslümanları mercek altına alan raporda, yetkililerin "ırkçı damgası yemek korkusuyla" zararlı dini ve kültürel uygulamalara göz yumduğu ileri sürüldü
LONDRA (AA) - İngiltere’de hükümetin talebi üzerine hazırlanan ve özellikle Müslümanları mercek altına alan raporda, yetkililerin "ırkçı damgası yemek korkusuyla" zararlı dini ve kültürel uygulamalara göz yumduğu iddia edildi.
Eski başbakan David Cameron'ın talimatıyla, Topluluklar ve Yerel
Yönetimler Bakanlığı için geçen yıl hazırlanmaya başlanan "Casey
Raporu" yayımlandı.
İngiltere’nin bazı bölgelerinde ayrımcılığın ve sosyal
dışlamanın "kaygı verici" düzeylerde olduğu tespitine yer verilen
raporda, özellikle ülkede nüfusu en hızlı artan topluluk olduğu
vurgulanan Müslümanlar mercek altına alındığı görüldü.
Ülkede 2011'de yapılan son sayımın verilerine göre sayısı 2
milyon 800 bine ulaşan Müslüman topluluk içinde kadın haklarının
ihlal edildiğini savunan raporda, "kadınların İngiliz vatandaşı
olarak sahip oldukları temel haklarından bile men edildiği" ileri
sürüldü.
Resmi makamların da yer yer çok eşlilik gibi uygulamalara ırkçı damgası yemek korkusuyla göz yumduğu iddia edilen raporda, "Gerek ulusal gerekse mahalli, gerek devlete ait gerekse devlet dışında çok sayıda kuruluş, ırkçı veya islamofobik damgası yemekten korkarak çeşitliliği ve ifade özgürlüğüne riayeti o kadar ileri götürdüler ki gerici, bölücü ve zararlı kültürel ve dini uygulamaları görmezden gelme veya hatta onaylama noktasına geldiler." ifadelerini kullanıldı.
- Prevent programı
Hükümetin geçen yıl devreye aldığı aşırılıkla mücadele programı "Prevent"in (Önle) de savunulduğu raporda, hükümetin Prevent ve benzeri politikalarını ve uygulamalarını eleştiren sivil toplum kuruluşlarının da isim vermeden hedef gösterildiği görüldü.
"Bazı yerel kanaat önderleri Prevent’in amacının ne olduğunu
anlamadan şikayet etmeye başlıyor" ifadesine yer verilen raporda,
hükümetin aşırılıkla mücadele stratejisinin karşısında "aktif bir
lobinin" bulunduğu ileri sürüldü.
Hükümet politikasına itiraz eden sivil toplum kuruluşlarını
"Britanya Müslümanlarını Britanya'ya karşı kışkırtmakla" suçlayan
raporda, bu örgütlerin Müslümanların aşırı ve radikal örgütler
karşısında zaafiyetini artırdığı iddia edildi.
Prevent programına yöneltilen eleştirilerin medyada hakimiyet kazanmasının önlenmesi gerektiği belirtilen raporda, bu programın hükümetin terörle mücadele stratejisinin de önemli bir parçası olduğu vurgulandı.
Bazı araştırmalara göre ülkedeki Müslümanların İngiliz olma ve
İngiltere'deki yaşam tarzı konusunda olumlu hislerinde artış
olduğunu belirtilen raporda, Müslümanları önemli bir bölümünün
ülkede kendilerine karşı mevcut önyargılardan dolayı İngiltere'de
Müslüman olarak yaşamanın zorlaştığını düşündüğü
kaydedildi.
Raporda, İngiltere'deki Müslüman topluluğun bazı kesimlerindeki
hoşnutsuzluğun arttığı, bunun da İngiliz Müslümanları ümmetin dünya
çapındaki "kötü durumu" ile kendi durumları arasında özdeşlik
kurmaya yönelttiği bulgusuna yer verildi.
- "İngiliz değerleri" müfredata girsin önerisi
Raporda, Müslüman topluluktaki lider kişilerin de zararlı uygulamalara göz yumduğu ileri sürüldü.
Rapor, lider konumundaki kişilerin topluluğun "kirli
çamaşırlarını kamuoyu önüne dökmemek" kaygısıyla hareket ettiğini,
hatta bazı durumlarda zararlı uygulamalara karşı çıkmak yerine onay
verdiğini iddiasına yer verdi.
Casey Raporunda hükümete toplulukların ülkeye entegrasyonunu hızlandırmak için çeşitli önerilerde de bulunuldu. Raporun önerileri arasında "İngiliz değerlerinin" okullarda müfredata alınması, vatandaşlık yemini için vatandaşlığa hak kazanılmasının beklenmemesi ve ülkeye yerleşme ihtimali bulunan tüm göçmenlere zorunlu kılınması da bulunuyor.
Rapor, kamu yönetiminde yer alacak kişiler için de İngiliz değerlerine bağlılığı içeren yeni bir yemin metni hazırlanmasını tavsiye etti.
- "Kaçırılmış bir fırsat"
Casey Raporuna tepki gösteren Britanya Müslüman Konseyi Genel Sekreteri Harun Khan, yaptığı yazılı açıklamada, raporu "kaçırılmış bir fırsat" diye nitelendirdi.
Entegrasyonun çift yönlü bir süreç olduğunu vurgulayan Khan, ayrıca raporun ülkeye göç eden beyazların entegrasyonu üzerinde yeterince durmamasını da eleştirdi.
Khan, raporun entegrasyonun önündeki ekonomik yapılı engelleri
de yeterince derinlemesine irdelemediğini vurguladı.
Raporda Müslüman topluluk bağlamında gündeme getirilen zorla evlendirme, töre cinayeti gibi uygulamaların modern İngiltere'de yeri olmadığına kendilerinin de katıldığını ifade eden Khan, "Ancak biz kültürden kaynaklanan bu tür uygulamalarla mücadelede kendi inancımızın kullanılmasından yanayız." görüşünü dile getirdi.
Yorumlar