İHH Başkanı Yıldırım: 'Darbeyi İslam dünyası için durdurmamız gerekiyordu'
İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Yıldırım: "Türkiye, İslam dünyasının son savunma merkezidir. Düşmesi halinde mazlumlara yardımlar gitmezdi. Onun için bu darbeyi sadece Türkiye halkı için değil, bütün İslam dünyası için durdurmamız gerekiyordu"
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent
Yıldırım, Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine
ilişkin, "Türkiye, İslam dünyasının son savunma merkezidir. Düşmesi
halinde mazlumlara yardımlar gitmezdi. Onun için bu darbeyi sadece
Türkiye halkı için değil, bütün İslam dünyası için durdurmamız
gerekiyordu." dedi.
Yıldırım, ihtilal olduğunu çok erken anladıklarını, vatanın
darbecilerin eline geçmesi halinde büyük katliamların
yaşanacağından endişe ettiklerini söyledi.
İstanbul'un düşmesi ve Emniyet Müdürlüğü'nün darbecilerin eline
geçmesi durumunda cuntacıların başarıya ulaşacaklarının farkına
hızlı vardıklarını vurgulayan Yıldırım, "Emniyetin darbecilerin
eline geçmemesi için hemen Vatan Caddesi'ne indik. Araçları yola
dizerek geçişi kapattık ve anahtarları aldık. Bizler yolu kapatınca
tanklar bulunduğumuz yöne doğru geldi. Ancak tankları kullananlar,
barikatı geçemeyeceklerini anlayınca kaldırıma çıktılar. O gece
İstanbul Emniyeti'nin bulunduğu yere 7 tank getirmişlerdi. Tabi
bizler de bununla kalmadık. Tankların önüne geçerek onları
durdurduk." diye konuştu.
Darbeci askerlerin özellikle araçların akaryakıt depolarına ateş
ettiğini, bununla, meydana gelecek patlamalarla vatandaşın
korkmasını amaçladıklarını dile getiren Yıldırım, şunları
kaydetti:
"Allah'a şükürler olsun araçların depoları patlamadı. Sonra bizlere
ateş etmeye başladılar. Yanımızda Merve Şebnem ismindeki kardeşimiz
askerlere döndü ve 'ben ölmeye hazırım, siz öldürmeye hazır
mısınız?' dedi. 5-6 kişi ile önünde durduğumuz tankı durduğumuzu
görünce, daha fazla insanı buraya yığmaya karar verdik. Bunun
üzerine sosyal medya üzerinde bir çağrıda bulundum. Çok kararlı bir
şekilde 22.38'da dedik ki biz bu darbeyi durduracağız. Herkesi
Vatan Caddesi'ne çağırdık. Eğer darbeyi durdurmasaydık darbeciler
zaten hepimizi öldüreceklerdi. Cumhurbaşkanımızı öldürmeyi
planlayan bir yapı bize mi acıyacaktı."
"Mazlumların son savunma merkezi"
Daha önce tanıdığı Mithat Aynacı'yı o gece tankın üzerinde
gördüğünü anlatan Yıldırım, "Bu kişi, linç edileceğinden korktuğu
için beni öldürmedi. Tankların içindekiler bizi öldürmeyince
helikopterlere haber verdiler. Vakıf Gureba'nın bahçesine gelen
maskeli kişiler bizleri öldürecekti. Ancak, polis arkadaşlar erken
davrandı. Derken helikopterdekiler geri gitti. Tabi, her taraftan
insanlar Vatan Caddesi'ne akmaya başladılar. Tankların etrafını
sardılar. Çok duygusal bir ortam oluştu. Oradan aldığımız güçle,
tankların üzerine çıktık. Darbeci askerlerin silahlarını aldık. Bu
durum insanların maneviyatını artırdı. İnsanlar, tankların
durdurulabileceğini, etkisiz hale getirilebileceğini anladı."
ifadesini kullandı.
O anda Türkiye'nin İslam dünyasının son savunma merkezi olduğunu,
düşmesi halinde mazlumlara yardımların gitmeyeceğini düşündüğünü
dile getiren Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burası düşerse, Suriyeli muhacirler, Filistinliler, Mısırlılar,
Iraklılar Türkiye'ye gelemez. Onun için bu darbeyi sadece Türkiye
halkı için değil, bütün İslam dünyası için durdurmamız gerekiyordu.
'Ölsek de oradan ayrılmayacağız' diye karar verdik. Ama o kadar
halka, tanklar karşılık veremedi. Allah'a şükürler olsun darbe
yenilgisini buradan aldı. Eğer o tanklar İstanbul Emniyet
Müdürlüğü'nün önüne gitmiş olsaydı, zaten helikopterler geliyordu.
Emniyet müdürlüğü kendini savunma ile meşgul olacak, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi'nin önüne ve Boğaziçi Köprüsü'ndekilere
müdahale edemeyecekti. O yüzden İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün
önündeki savunmamız çok önemliydi."
"İHH bir milyon 800 bin kişiye mesaj gönderdi"
İnsanların çeşitli yerlerde mücadele verirken İHH İnsani Yardım
Vakfı'nın Türkiye genelindeki bir milyon 800 bin kişiye mesaj
gönderdiğini dile getiren Yıldırım, "Türkiye'nin bütün illerinde
insanlar sokaklara indi. Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla halkın
meydanlara akmasıyla, Türkiye halkı müthiş bir tavır ortaya koydu.
Çılgın Türkler olduklarını gösterdiler. Bu mücadeleyi görünce Mavi
Marmara dönemini hatırladım. Benim gördüğüm şey insanların korkusuz
oluşlarıydı. Herkes ateş edilen yerlere doğru gidiyordu. İşte o
zaman Mavi Marmara'yı düşündüm. İsrail askerleri bize ateş
ederlerken, insanlar onların üzerine doğru gidiyorlardı. Gemideki o
insanlar da şehit düştüler, yaralandılar. Ama onlarda da korku
yoktu. Allah onlarda korkuyu almıştı." değerlendirmesinde
bulundu.
Bülent Yıldırım, darbe gecesi tüm Türkiye'nin aynı Mavi Marmara
gibi olduğunu, ülkenin istila ve işgal edilmek istendiğini
kaydetti.
FETÖ'nün Amerika ve İsrail'in destek ve yardımlarıyla darbe
teşebbüsünde bulunduğunu aktaran Yıldırım, sözlerini şöyle
tamamladı:
"Sisi bile Mursi'yi hapishaneye attı, öldürmedi. Ancak bu
teröristler, Cumhurbaşkanımızı öldürmeye teşebbüs etti. FETÖ'cüler
maşadır. Birileri tarafından kullanılıyorlar. Bunların arkasında
büyük güçler var. Darbeciler çok korkaktır. Bunlar ellerinden silah
varsa öldürüyorlar. Ama halk silahları aldığı zaman bunlar çaresiz
kalıyorlar. Darbecilerin başarısızlığı karşısında Filistinliler,
Suriyeliler, Mısırlılar, Libyalılar, Cezayirliler sevindi. Türkiye
sokaklarında nasıl insanlar nöbet tutuyorlarsa, İslam ülkelerinde
de Müslümanlar sabaha kadar Türkiye için nöbet tuttular. Çünkü
Türkiye mazlumların son savunma hattıdır. Dünyadaki mazlumlar için
ayakta kalacağız. Burada darbe yapmak isteyen siyonistlere ve
emperyalistlere karşı yeni zaferler kazanmak için kararlıyız.
Kadınları, çocukları, yaşlıları ve gençleriyle böyle çılgın halkı
durduracak güç yoktur. Çünkü herkes, canını, malını ve kanını
gerekirse vermeye hazır olduğunu gösterdi."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar