Hava Kuvvetleri "mahrem imamlar" davası

- FETÖ'nün Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik dava kapsamında, 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davada, daha önce Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın özel kaleminde görevli olan Yarbay Bilgehan Bülbül ile eşi Yarbay Nail Bülbül de savunma yaptı

Google Haberlere Abone ol
Hava Kuvvetleri "mahrem imamlar" davası

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik dava kapsamında 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davada, daha önce Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın özel kaleminde görevlendirilen Yarbay Bilgehan Bülbül ile eşi Yarbay Nail Bülbül de savunma yaptı.

Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları katıldı.

Tutuksuz sanıklardan Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli Kurmay Yarbay Nail Bülbül, savunmasına darbe girişiminde hayatını kaybedenleri minnetle anarak başladı.

Eşi Bilgehan Bülbül ile 2000 yılında Türk gelenek ve göreneklerine göre evlendiğini belirten Nail Bülbül, 2013'te Ankara'ya atandıklarını, kendisinin Akıncı Üssü'nde eşinin ise Etimesgut 11. Hava Ulaştırma Komutanlığında görevlendirildiğini kaydetti.

Eşi Bilgehan Bülbül'ün, Eylül 2015’te Genelkurmay Başkanı Akar’ın basın danışmanı kadrosuna atandığını dile getiren Nail Bülbül, 15 Temmuz darbe girişiminde Bodrum'da tatilde olduğunu belirtti.

Darbe girişimi gecesi 21.30'da devre arkadaşının Bilgehan Bülbül'ü aradığını, "Ankara'da jetlerin alçaktan uçuş yaptığını ve bu uçuşun planlı olup olmadığını" sorduğunu anlatan Nail Bülbül, "Eşim de kendisine 'Bu saatte uçuş olmaz' dedi. Ben de cuma günleri gece uçuşu planlanmayacağını söyledim. Televizyonlardan da Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığını görünce bir terör saldırısı ihbarı olduğunu ve önlem aldıklarını tahmin ettik. Vekaleten görevimi devrettiğim Binbaşı Ömer Dolay'ı arayarak, uçuşlarla ilgili bilgisi olup olmadığını ve bizim filoya ait uçakların durumunu sordum. Dolay, 'filoda olmadığını ve yaşananlardan bilgisi olmadığını' söyleyince 141. Filo Komutanı Yarbay Hakan Karakuş'u aradım fakat telefonunu açmadı." ifadelerini kullandı.

Binbaşı Dolay'ın kendisini arayarak "141. Filo'ya alınmadığını ve kendisine uzaklaşması için tehditte bulunduklarını" anlattığını aktaran Nail Bülbül, "Ben de kendisine, 'Sana emrediyorum, bu bir emirdir. Hemen oradan uzaklaş ve evine git. Bütün filoyu evinde tut. Hiçbir olaya karışmayın ve ulaşabileceğin herkese ilet. Bizim yerimiz, devletimizin yanıdır.' dedim." diye konuştu.

Personelini evlerine göndererek pilotları olayların dışında tutmayı ve darbecilerin uçuşlarını engellemeyi amaçladığını söyleyen Nail Bülbül, "Uçuşları engelleyerek hem darbecilerin hedeflerine engel oldum hem de personelimin darbeye karışmasını engelledim. Cumhurbaşkanımız televizyona çıktığında WhatsApp grubundan, 'Ben Bodrum'dayım, Nail' diyerek yoklama başlattım. Böylece hem kimin nerede olduğunu anlayama çalıştım hem de personelimle iletişimimi sağladım. Gruptan kimsenin olaylara karışmamasını, evlerinde kalmalarını ve can güvenliklerini almalarını söyledim." beyanında bulundu.

Nail Bülbül, haberlerde Genelkurmay Başkanı Akar'ın rehin alındığını öğrendikten sonra eşi Bilgehan Bülbül'ün Genelkurmay Karargahı'nda çalıştığı arkadaşlarını arayarak hem Akar'ın hem de diğer personelin durumunu öğrenmeye çalıştığını ancak kimsenin telefona cevap vermediği için bilgi alamadıklarını söyledi.

Eşi Bilgehan Bülbül ile 15 Temmuz gecesi, darbe girişimine karşı durabilmek için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını öne süren Nail Bülbül, 17 Temmuz 2016'da Ankara'ya döndüklerini belirtti.

Nail Bülbül, Akıncı Üssü'nde görevli cumhuriyet savcısı ve iki pilot ile 15 Temmuz gecesi yaşanan telsiz ve telefon konuşmalarının çözümü, fotoğraf teşhisi, üssün işleyişi ve ele geçirilen materyalin değerlendirilmesi konusunda çalışmalar yaptıklarını ifade etti.

Bülbül, darbe girişimi sırasında Diyarbakır'dan Ankara'ya getirilen altı F-16 uçağının geri gönderilmesi, terörle mücadele harekatının aksamaması için Diyarbakır'a keşif uçakları ve personel görevlendirilmesi konusunda çalışma ve tekliflerde bulunduklarını ve bu çalışmaları cumhuriyet savcısının onayı ile gerçekleştirdiklerini söyledi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca Genelkurmay çatı iddianamesinde bilirkişi olarak görevlendirildiği gün gözaltına alındığını belirten Bülbül, serbest bırakıldıktan sonra Eskişehir filo komutanlığındaki görevine devam ettiğini, 30 Ocak 2017'de ise tekrar gözaltına alındığını bildirdi.

Bu gözaltının ardından da serbest kaldığını aktaran Nail Bülbül, iddianamede hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek beraatini talep etti.

Kendi filosundaki FETÖ mensuplarını bilip bilmediğinin sorulması üzerine Nail Bülbül, bun konularla ilgili bilgilerin istihbaratçılar tarafından toplanarak komutanlara bildirildiğini söyledi.

Kendisine bu konuda bildirilen bir kişinin bile bulunmadığını ifade eden Bülbül, şunları kaydetti:

"Eşim Genelkurmay Başkanının basın danışmanı olduğu için, o dönemlerde FETÖSAVAR adlı internet sitesinde veya gazetelerde çıkan haberleri görüyorduk, aramızda konuşuyorduk. Hatta o sitede Hakan Evrim'in adının geçtiğini bana söylemişti ama bunlarla ilgili somut bir delil yoktu. Bizim filoda yoğun bir şekilde herkes ya uçar, ya da filodaki işlerini yapar. Ben Hava Kuvvetlerinin Türkiye'nin en iyi işleyen kurumu olduğuna inandım. Gerçekten iyi işleyen bir kuvvet, Türk milletinin yüz akı. Biz bunları hak etmedik, bu rezaleti hak etmedik. Ölseydim ben 15 Temmuz'u görmeseydim."

Mahkeme Başkanı Sabahattin Sarıdoğan'ın, "Ölmeyeceğiz, karşı koyacağız" sözleri üzerine Bülbül, "Ben karşı koyan biriyim. Korkmadım ama yargılanıyorum ama yine de yılmayacağım. Sizden beraatimi ve onurumu talep ediyorum." dedi.

-Bilgehan Bülbül

Nail Bülbül'ün eşi Hava Kuvvetleri Komutanlığında görev yapan Kurmay Yarbay Bilgehan Bülbül de hakkında iddianamede iki iddianın bulunduğunu, bir mail listesinde isminin bulunduğunun söylendiğini, itirafçı Ufuk Işık'ın kendisini teşhis ettiğinin öne sürüldüğünü belirtti.

Bu iki iddia nedeniyle gözaltına alındığı 2 şubat 2017'den bu yana hakkında asılsız haberler yapıldığını ifade eden Bülbül, çocuğunun da adının karıştırıldığı linç kampanyalarına maruz bırakıldığını savundu.

Bülbül, darbe girişiminin yaşandığı gün de Genelkurmay Başkanının basın danışmanı olarak görev yaptığını anlattı.

O gün Bodrum'da yıllık iznini kullandığını belirten Bülbül, akşam yemeğini yerken devre arkadaşı Yarbay Hasan Kaptanoğlu'nun arayarak "jetlerin alçak uçuş yaptığını" belirtip, "planlı uçuş olup olmadığını" sorduğunu, bunun üzerine eşine de sorarak "bu saatte planlı uçuşun mümkün olmadığı" yanıtını verdiğini bildirdi.

Televizyonda Boğaz Köprüsü'nün tutulduğunu gördüğünü ve o dönem birlikte çalıştığı danışmanları aradığını kaydeden Bülbül, kimseye ulaşamadığını, ulaştığı kişilerden de bilgi alamadığını ifade etti.

Televizyonda Başbakan Binali Yıldırım'ın konuşmasını gördüklerini belirten Bülbül, "Bizim bu konudaki tavrımız ve hareketlerimiz darbe olduğunu ilk anladığımız andan itibaren devletimizin ve milletimizin yanında ve darbenin karşısında durmak oldu." dedi.

Genelkurmay Başkanının Genel Sekreterliğini yapan Oktay Felekoğlu'na ulaşmayı başardığını dile getiren Bülbül, onun da "Buralar çok karışık" diyerek bilgi vermediğini, rehin alındığını düşündüğü Levent Türkkan'ın da telefonunu meşgule düşürdüğünü anlattı.

Kendisini arayan basın mensuplarına da cevap vermediğini aktaran Bülbül, gözaltına alındığı 30 Ocak 2017 tarihine kadar geç vakitlere kadar hemen hemen tüm hafta sonları dahil mesai yaptığını bildirdi.

Bilgehan Bülbül, "Biz bu terör örgütünün bir üyesi değiliz. Hayatımın hiçbir döneminde bu örgütle bir temasım olmadı. 15 Temmuz'dan önce de kendi ailemden öğrendiğim ve yaşantım süresince pekiştirdiğim prensiplerin doğrultusunda hareket ettim, 15 Temmuz'dan sonra da." dedi.

Darbe girişiminden sonra da komuta katında çalıştığına işaret eden Bülbül, bu süreçte herkes için kaç kere soruşturma, araştırma yapılıyorsa, kendileri için bunun 3-4 katı araştırma yapıldığını kaydetti.

Darbe girişiminin olduğu gün Ankara dışında, izinde olduklarının altını çizen Bülbül, "Biz örgüt üyesiysek, her ikimiz de darbe açısından kritik sayılabilecek yerlerde ve rütbelerde çalışıyorken neden örgüt bizi kullanmak istemedi. Tek bir mesaj ya da bir tek telefon almadık? Türkiye'de kaç baba darbenin ilk saatlerinde darbeye karşı duruş gösteren evlatlarına 'darbe başarılı olursa sizi infaz ederler, Ankara'ya dönmeyin yurtdışına çıkın' der." ifadelerini kullandı.

Bülbül, 15 Temmuz sonrasında eşinin filosunu Eskişehir'e taşıyarak harbe hazır bir filo haline getirmek için var gücüyle çalıştığını belirterek, "Ben de gece gündüz, hafta sonu demeden, mesai mefhumu gözetmeksizin basında çıktığı üzere gözaltına alınmadan önceki son günüm olan pazar günü dahil Sayın Genelkurmay Başkanımızın Kardak ziyaretine katılmıştım. Bunda bir terslik yok mu?" diye konuştu.

-"Devletimin güvendiği bir personel olarak Cerablus operasyonuna katıldım"

Tutuksuz sanıklardan Pilot Kurmay Binbaşı Serkan Ayçiçek, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek beraatını talep etti.

Hakkında somut bir delil olmadığını ve isimsiz bir ihbarla sanık durumuna düştüğünü öne süren Ayçiçek, darbe girişiminden sonra Cerebulus'da görev yapan ilk pilotlardan olduğunu belirtti.

Emniyet, MİT ve Hava Kuvvetleri Komutanlığının hakkında soruşturmalar yaptığı bildiren Ayçiçek, "Pilotlara yönelik devlet kurumlarının incelemelerinin en üst seviyede olduğu bir zamanda soruşturmalarım yapıldı. Soruşturmalar en küçük olumsuz bir şey çıkmaması üzerine devletimin güvendiği bir personel olarak Cerebulus operasyonuna katıldım." dedi.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterindeki mühimmatları kullanacak tecrübeye sahip olduğunu dile getiren Ayçiçek, "Harbe hazır bir uçucuyum. Sadece mühimmatı kullanan değil diğer pilotlara öğreten ve eğitimini veren sayılı kişilerden birisiyim. Halen Akıncı Üssü'ndeki lojmanlarda kalıyorum. FETÖ ile bir bağlantım olsaydı darbecilerin başka üslerden pilot getirmeye çalıştıkları gece, beni de çağırmaları gerekirdi. Menfur girişime dahil olmadığım gibi darbeciler tarafından çağırılmamam da en büyük kanıtımdır. Terör örgütü üyesi değilim." ifadelerini kullandı.

Sanıklardan eski kurmay pilot yüzbaşı Serdar Nergiz, başka bir dosyadan tutuklu olmasına rağmen "Mahrem İmamlar" davasında yakalama kararı bulunduğunu öne sürdü.

Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Nergiz, "Akıncı iddianamesinde ismim bir yerde geçiyor. O da lojmanlarda baz sinyalimin olması. Telefonumun evimde sinyal vermesi kadar doğal bir şey yok. Ne FETÖ üyesiyim, ne de darbe girişiminde yer aldım. Suçsuz olduğuma inanıyor ve beraatımı talep ediyorum." savunmasında bulundu.

Tutuksuz sanıklardan Hasan Er ise FETÖ ile bir bağlantısı olmadığını, "Fatih" isminin kod ismi olmadığını, ailesinin kendisine Fatih ismini verdiğini ancak nüfus cüzdanı karıştığı için resmiyette Hasan, sosyal yaşamında da Fatih olarak bilindiğini iddia etti.

Hava Kuvvetlerindeki arkadaşlarıyla iftiraya maruz kaldıklarını öne süren Er, "Bu hain darbe girişiminde isteyerek yer alan başta FETÖ elebaşı Gülen olmak üzere herkesten şikayetçiyim. Beraatıma karar verilmesini istiyorum." dedi.

Sanıklar Cem Civelek, Mehmet Gezer, Resul Güldüren ve Mustafa Durak da savunmalarında haklarındaki suçlamaları kabul etmeyerek beraatlerini talep etti.

Duruşmada dinlenen sanıkların avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduklarını ifade ederek, tahliye talebinde bulundu.

Duruşmaya, 17 Temmuz Pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edilecek.

Yorumlar