"Halkımız hakikate göre karar versin"

- AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz: - "(Anayasa değişikliği için referandum) Halkın sağlıklı bir tercih yapması için öncelikle doğruları halkımıza sunmamız gerekiyor. Gerçek neyse, ne azını ne çoğunu, olduğu gibi halkımızın önüne koymamız gerekiyor. Öyle ki halkımız dezenformasyonlarla, propagandalarla değil, hakikat neyse ona dayalı olarak kararını vermiş olsun" - "Sokak sokak, mahalle mahalle teşkilatımızla, vatandaşa ulaşacağımız çalışmalarla, medyada, sosyal medyada yapacağımız çalışmalarla tüm toplumsal kesimlere ulaşmayı hedefliyoruz" - "Bitimsiz iktidarlar döneminin bittiği bir sistemi halkımızın önüne getiriyoruz. Burada diktatörlük söz konusu değil, tam aksine demokratik sivil yönetimi güçlendirmiş oluyoruz" - "Türkiye'de istikrarın sürekli hale gelmesi ve kurumsal garantilere kavuşması için bu değişimleri yaptık. Artık kişilere, partilere bağlı olmayan, kurumların yapısından kaynaklanan bir istikrara Türkiye sahip olacak"

Google Haberlere Abone ol
"Halkımız hakikate göre karar versin"

ANKARA (AA) - ERTUĞRUL SUBAŞI / AYNUR EKİZ - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, anayasa değişikliğinin TBMM'de kabulünün ardından, girilmesi beklenen referandum sürecinde tüm toplumsal kesimlere ulaşmayı hedeflediklerini belirterek, "Halkın sağlıklı bir tercih yapması için öncelikle doğruları halkımıza sunmamız gerekiyor. Gerçek neyse, ne azını ne çoğunu, olduğu gibi halkımızın önüne koymamız gerekiyor. Öyle ki halkımız dezenformasyonlarla, propagandalarla değil, hakikat neyse ona dayalı olarak kararını vermiş olsun." dedi.

AK Parti'nin tanıtım ve medyadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AK Parti'nin halka vadettiği konular arasında ilk sıralarda yeni sistem ve yeni yönetim anlayışının bulunduğunu, bu nedenle anayasa değişikliğinin TBMM'de kabul edilmesinden parti olarak mutluluk duyduklarını belirtti.

Yılmaz, Meclisin verdiği kararın nihai olmadığını hatırlatarak, "Biz, '367 ile dahi kabul edilse de biz bu konuyu halka götürmekten yanayız' diye ifade etmiştik. Bu vesileyle Meclisimize tekrar şükranlarımızı sunuyoruz." diye konuştu.

"AK Parti Grubu dışında Milliyetçi Hareket Partisi başta olmak üzere, Meclisimizin verdiği destekle artık halkımıza gidiyoruz. Söz de karar da artık milletin." diyen Yılmaz, referandum sürecinde AK Parti olarak bütün imkanlarla çalışacaklarını anlattı.

Vatandaşları en iyi şekilde bilgilendirmek istediklerini, bu konuda yapılan dezenformasyon çabalarının önüne geçmeleri gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:

"Sağlıklı tercih doğru bilgiyle yapılır. Halkın sağlıklı bir tercih yapması için öncelikle doğruları halkımıza sunmamız gerekiyor. Gerçek neyse, ne azını ne çoğunu, olduğu gibi halkımızın önüne koymamız gerekiyor. Öyle ki halkımız dezenformasyonlarla, propagandalarla değil, hakikat neyse ona dayalı olarak kararını vermiş olsun. Evet veya hayır diyecek halkımız. Biz halkımızın kararına saygılıyız ama elbette evet olması yönünde de tüm gayretimizle çaba sarf edeceğiz."

Türkiye'nin en ücra noktalarına kadar kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla, milletvekilleriyle, tüm teşkilatlarıyla sahada olacaklarını bildiren Yılmaz, Türkiye'nin hayati meselesini halka arz edeceklerini kaydetti.

- Referandum için kitapçık hazırlandı

Halkı bilgilendirici, değişikliğin gerekçelerini, faydalarını ortaya koyan bir kitapçık hazırladıklarını anlatan Yılmaz, "Öncelikle kendi tabanımızı, teşkilatlarımızı bilgilendireceğiz. Yerel yönetimlerimizi önümüzdeki süreçte bilgilendireceğiz, ardından daha geniş kitlelere dönük çalışmalar yapacağız. Sokak sokak, mahalle mahalle teşkilatımızla, vatandaşa ulaşacağımız çalışmalarla, medyada ve sosyal medyada yapacağımız çalışmalarla tüm toplumsal kesimlere ulaşmayı hedefliyoruz." diye konuştu.

Yılmaz, bir program üzerinde çalıştıklarını kaydederek, milletvekillerinin dinlenme süreci sonrası, 7 Şubat'ta çalışmalara başlanacağını, sonrasındaki günlerde çalışmaların yoğunlaşacağını aktardı.

- "Diktatörlük" iddiaları

Yılmaz, "Değişiklikle cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu olmayacağı, bunun da diktatörlüğe sebep olacağı" iddialara ilişkin, "Bunun tam tersi bir durum söz konusu." dedi.

"Şu anki sistemimizde yetkileri olan ama sorumluluğu olmayan bir cumhurbaşkanlığı var. Yeni sistemde ise hem yetkisi olan hem de sorumluluğu olan bir cumhurbaşkanlığı olacak. İdarenin temel prensibi şudur, yetki neredeyse sorumluluk da orada olmalı." diyen Yılmaz, mevcut sistemde cumhurbaşkanının vatana ihanet dışında hiçbir konuda soruşturmaya konu bulunmadığını anlattı.

Yılmaz, yeni sistemde ise bütün alanlarda belli ölçülerde Meclisin soruşturma yapma ve diğer denetim yollarını kullanma yetkisi bulunduğuna işaret etti.

Mevcut sistemde, cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlerin yargı denetimine açık olmadığına vurgu yapan Yılmaz, yeni sistemde ise hükümet cumhurbaşkanlığı makamıyla birleştiği için idarenin bütün iş ve işlemlerinin yargı denetimine açık olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanlığının bütün işlemlerinin de yargının denetimine açık hale geleceğine dikkati çeken Yılmaz, şöyle devam etti:

"Bu iddialarda bulunanların şunu ihmal ettiğini düşünüyorum. Şu anki cumhurbaşkanlığı sistemi kurulurken vesayetçi bir anlayışla kuruldu ve bürokratik bir vesayet altında milli iradeyi kontrol etme amaçlı kuruldu. Tam aksine, halkın doğrudan seçtiği ve yetkili sivil bir otorite çok daha demokratik bir zemine Türkiye'de siyaseti kavuşturacaktır. Bu anlamda cumhurbaşkanını da Meclisi de halk iradesi belirleyeceği için hem yürütmede hem yasamada milli iradenin gücü artacaktır. Vesayet tamamen gerileyecektir. Türkiye artık o vesayetçi dönemi kapatacak, çok daha sivil, demokratik ve meşruiyetini halktan alan bir siyasal düzeni şekillendirecektir. Dolayısıyla bu eleştiriler tamamen temelsiz eleştirilerdir. Kaldı ki yeni sistemde dünyanın en başarılı lideri de olsanız, iki dönemle sınırlandırılmış bir iktidar söz konusu. İkinci dönem de malum garanti değil. Sonuçta halkın teveccühüyle belirlenecek. Bitimsiz iktidarlar döneminin bittiği bir sistemi halkımızın önüne getiriyoruz. Burada diktatörlük söz konusu değil, tam aksine demokratik sivil yönetimi güçlendirmiş oluyoruz."

- "Cumhurbaşkanının yürütmeyi tek başına temsil etmesi" eleştirileri

Cevdet Yılmaz, yürütmeyi Cumhurbaşkanı'nın tek başına temsil etmesine yönelik eleştirilere karşılık, "Türkiye'de maalesef 12 Eylül Anayasa'sı ile yürütme çok başlı hale getirildi. Normal bir parlamenter düzende olmadık düzeyde cumhurbaşkanına verilen yetkiler nedeniyle bu böyle oldu." değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, 2007'de cumhurbaşkanını halkın seçtiğini ve dolayısıyla cumhurbaşkanının siyasi anlamda çok daha güçlü bir konuma geldiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu sistem içinde yürütmede çok başlılık ortaya çıktı. Hatırlarsınız 90'lı yıllada rahmetli Özal ile Demirel arasında yaşanan tartışmalar, rahmetli Ecevit ile o dönemdeki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasında yaşananlar. Ahmet Necdet Sezer ve AK Parti ilişkisi... Bütün bunları düşündüğünüzde bu sistem sürdürülebilir bir sistem değil. Hele cumhurbaşkanını halk seçtikten sonra sistemdeki bu zaaf iyice açığa çıkmış oldu. Şimdi biz ne yapıyoruz, yürütme organı içinde bir konsolidasyon yapıyoruz. Yürütmedeki çok başlılığı engelliyoruz, çok daha ve çok daha etkili, hızlı karar alabilen, hızlı icraat yapabilen bir yürütme oluşturuyoruz. Bunu niye yapıyoruz? Türkiye koşmak durumunda olan bir ülke. Başkalarıyla aramızdaki farkı kapatıp öne geçeceksek onlardan çok daha hızlı büyümek durumundayız. Ekonomik kalkınmamızı, büyümemizi hızlı bir şekilde gerçekleştirebilmek açısından bu çok çok önemli. Yürütme içindeki bu birlik ülkemizin terörle mücadelesinde, dış politikasında, çok çeşitli politika alanlarında etkili, güçlü bir yönetime sahip olması anlamında çok önemli. Bu çok başlılığın giderilmesi, çok daha etkili bir idare anlamına gelecek, çok daha önemli faydaları hızla halkımıza sunmuş olacağız."

- "Bu sisteme ne gerek var?"

Yılmaz, kamuoyunda dile getirilen "Zaten istikrar vardı, niye böyle bir sisteme gerek duyuldu?" sorusuna ilişkin de son 14 yılda Türkiye'de yaşanan istikrarın kurumsal garantisi olmadığını, AK Parti'nin gücüne ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın toplumdaki desteğine dayalı bir istikrar yaşandığını ifade etti.

İstikrarın sürekli hale gelmesi ve kurumsal garantiye kavuşması için bu değişimleri yaptıklarını aktaran Yılmaz, Türkiye'de artık kişilere, partilere bağlı olmayan, kurumların yapısından kaynaklanan bir istikrar olacağını belirtti.

Türkiye'nin 14 yılda sağladığı büyümenin, dış dünyada yükselen itibarının istikrar sayesinde olduğuna işaret eden Yılmaz, "İşte şimdi diyoruz ki istikrarı kalıcı hale getirelim, güçlü partiler, güçlü liderler olmasa bile istikrar Türkiye'de artık kurumsal olarak garanti altına alınmış olsun. Böylece öngörülebilirlik artsın, belirsizlikler azalsın, daha hızlı bir şekilde geleceğe doğru, 2023 hedeflerimize doğru yürüyelim." diye konuştu.

Yorumlar