Guterres ve Çavuşoğlu doğruladı, Kıbrıs görüşmeleri çöktü

Kıbrıs görüşmelerinin başarısız olduğu yönünde dün akşam basına yansıyan bilgilerin doğru olduğu ortaya çıktı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Kıbrıs Konferansı'nın 28 Haziran'da Crans-Montana'da başlayan ikinci oturumu maalesef sonuçsuz kalmıştır. (Adada) Kalıcı ve adil bir çözüm için Kıbrıs Türk tarafı müzakere masasında her zaman üzerine düşeni yapmıştır. Bu sonuç BM iyi niyet misyonu parametreleri içerisinde bir çözümün imkansızlığını ortaya koymuştur. Artık bunda ısrar etmenin anlamı yoktur" dedi.

Google Haberlere Abone ol
Guterres ve Çavuşoğlu doğruladı, Kıbrıs görüşmeleri çöktü

Sonhaberler | Haber Merkezi 

İsviçre'de 28 Haziran'da yeniden başlayan Kıbrıs meselesiyle ilgili görüşmeler 10 gün sonra sonuçsuz bir şekilde sona erdi. Dün akşam basına yansıyan bilgilerde Kıbrıs Rum tarafının toplantıyı terk ettiği iddia edilmişti; ancak iddia Rum resmi televizyon kanalı ve KKTC tarafından gelen gayri resmi açıklamalarla yalanlanmıştı. Bugün sabaha doğru BM Genel Sekreteri Guterres ile Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu tarafından yapılan açıklamada ise görüşmelerin çöktüğü iddiaları doğrulandı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs'ta kapsamlı çözüme ulaşılması hedefiyle İsviçre'nin Crans-Montana kentinde 10 gün süren Kıbrıs Konferansı'nın sonuçsuz kaldığını söyledi. Kıbrıs'ta kapsamlı çözüme ulaşılması için 12 Ocak'ta Cenevre'de düzenlenen ilk oturumla başlayan Kıbrıs Konferansı'nın yeni oturumu 10'uncu gününde sonuca varılamadan sona erdi.

Konferansın son gününde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lider Nikos Anastasiadis, garantör ülke konumundaki Türkiye'yi temsilen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun yanı sıra Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias ve İngiltere'nin Avrupa ve Amerika'dan Sorumlu Devlet Bakanı Alan Duncan, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ve konferansa gözlemci sıfatıyla katılan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile resmi akşam yemeğinde bir araya geldi.

Daha sonra, konakladığı otelde basın toplantısı düzenleyen Bakan Çavuşoğlu, "Kıbrıs Konferansı'nın 28 Haziran'da Crans-Montana'da başlayan ikinci oturumu maalesef sonuçsuz kalmıştır." dedi. Çavuşoğlu, Cenevre'de 12 Ocak'ta düzenlenen ilk konferanstan bu yana Kıbrıs sorununa adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunabilmesi amacıyla Türkiye olarak her türlü katkıyı sağladıklarını vurguladı.

Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Son 15 yıldır, iktidara geldiğimiz günden bu yana Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulabilmek için Annan Planı'nın maalesef Rumlar tarafından reddedilmesine rağmen her türlü katkıyı sağladık. Ayrıca Kıbrıs Türk tarafının bu süreçte yapıcı rolünü de takdirle karşıladığımızı vurgulamak isteriz. Kalıcı ve adil bir çözüm için Kıbrıs Türk tarafı müzakere masasında her zaman üzerine düşeni yapmıştır."

Kıbrıs Türk tarafında başta Cumhurbaşkanı Akıncı olmak üzere müzakere heyeti ve daha önceki süreçte görev yapanların aynı yapıcı yaklaşım içinde olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, bu çabalara rağmen bir sonuca varılamadığını anlattı. Çavuşoğlu, "Bu sonuç BM iyi niyet misyonu parametreleri içerisinde bir çözümün imkansızlığını ortaya koymuştur. Artık bu parametrelerde ısrar etmenin anlamı da kalmamıştır." değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve hükümete konferansla ilgili ayrıntılı bilgi sunacağını aktaran Çavuşoğlu, bunun ardından gereken değerlendirmeleri yapacaklarını belirtti.

RUMLAR YİNE AYNI

Çavuşoğlu, bir gazetecinin, Rum tarafının Crans-Montana müzakereleri sürecinde kendi basınına sızdırdığı belge ve bilgilerin konferansın sonuçsuz kalmasındaki etkisine ilişkin sorusunu şöyle yanıtladı:

"Sizler süreci burada yakından takip ettiniz. Maalesef dürüstlükle bağdaşmayan çok olumsuz adımları gördük. Biz hem Türk heyeti hem de Kıbrıs Türk heyeti olarak bize yakışan bir tutum içinde olduk. Kimsenin güvenini sarsmadık. Ne istediğimizi ve istemediğimizi söyledik. Kırmızı çizgilerimizi de net bir şekilde gösterdik. Aynı şekilde esneklik sağlayacağımız alanlarda da samimi şekilde bunu gösterdiğimizi düşünüyoruz. Dolayısıyla maalesef belge sızdırma dahil dürüstlüğe sığmayan birçok şey oldu ama bunlar geride kaldı."

Çavuşoğlu, başka bir soru üzerine Rum tarafının garantiler ve adadaki Türk askeri konusunda "sıfır asker, sıfır garanti" tutumunu sürdürdüğüne dikkati çekerek, "Dolayısıyla Türk askerinin Ada'dan çekilmesi ve Türkiye'nin garantörlüğünün sona erdirilmesi ne Kıbrıs Türk tarafı için ne de bizim için kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. İlk günden son güne kadar da aynı tutumlarını sürdürdüler." ifadelerini kullandı.

BAŞBAKAN DAVET EDİLECEKTİ

Cumhurbaşkanı Akıncı ve kendisinin Crans-Montana sürecinin "son konferans" olduğunu söylediğini aktaran Çavuşoğlu, bunun kayıtlara geçirildiği bilgisini verdi.

Bakan Çavuşoğlu, Kıbrıs'ta bundan sonraki süreçte atacakları adımlarla ilgili soru üzerine konferansta bir yakınlaşma ışığı görmediklerini bildirerek, şunları kaydetti:

"Bir yakınlaşma olsaydı başbakanları buraya davet edecektik. Türkiye adına da Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım Bey gelecekti ve her zaman buraya gelmeye hazırdı ama onları buraya getirecek bir ortam oluşmadığı için de Genel Sekreter zaten açıklamasında da söylediği gibi (süreci) sonlandırdı. Dolayısıyla BM'nin iyi niyet parametreleri çerçevesinde bu müzakerelerin sona erdiğini Genel Sekreter'in kendisi de açıkladı. Bundan sonra atacağımız adımlarda hem Türkiye olarak kendi aramızda değerlendirmeler yapacağız hem de KKTC ile bugüne kadar olduğu gibi istişareler yapacağız. Hangi adımları atacağımıza o zaman birlikte karar vereceğiz."

BM GENEL SEKRETERİ DE ONAYLADI

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de İsviçre'de 28 Haziran'da başlayan Kıbrıs Konferansı'nın herhangi bir sonuca varılmadan sona erdiğini açıkladı. Crans-Montana kentinde düzenlenen konferansın son günündeki toplantılara başkanlık eden ve ikili görüşmeler gerçekleştiren Guterres, taraflarla resmi akşam yemeğinde bir araya geldi.

Guterres yaklaşık 5 saat süren yemekli toplantının ardından yaptığı açıklamada, "İki toplumun liderlerine en derin şükran ve minnettarlığımı ifade etmek, adanın kuzeyinde ve güneydeki tüm Kıbrıslılar için en iyi dileklerimi sunmak istiyorum." dedi. Garantör ülkeler ve Avrupa Birliğine (AB) minnettarlığını ifade eden Guterres, iki tarafın pozisyonlarını yakınlaştırmak için her türlü çabayı gösteren BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide başkanlığındaki BM ekibine de takdirlerini iletti.

Guterres, konferansın Ada'da "uzun zamandır süregelen dramatik soruna" bir çözüm bulunamadan sona erdiğini söyledi. Tarafların müzakerelere devam edip etmeyeceği yönündeki bir soru üzerine Guterres, "Bu konferans maalesef bir sonuç alınamadan sona erdi." diye konuştu. Antonio Guterres, konferansın sonuçsuz kalmasının Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik başka girişimler olmayacağı anlamına gelmediğini sözlerine ekledi. 

28 HAZİRAN'DA BAŞLAMIŞTI

Kıbrıs müzakereleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın göreve gelmesinin ardından BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide'nin ara buluculuğunda Mayıs 2015'te yeniden başlamıştı. İsviçre'deki Kıbrıs Konferansı 28 Haziran'da başlamıştı. Kıbrıs müzakereleri Cumhurbaşkanı Akıncı'nın göreve gelmesinin ardından BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide'nin ara buluculuğunda Mayıs 2015'te yeniden başlamıştı. Müzakereler, "Ekonomi", "Avrupa Birliği" "Mülkiyet", "Yönetim-Güç Paylaşımı" "Toprak" ile "Güvenlik ve Garantiler" olmak üzere 6 temel başlıktan oluşuyordu.

KIBRIS GÖRÜŞMELERİNDE ŞU BAŞLIKLAR TARTIŞILMIŞTI

Kıbrıs müzakereleri,"Ekonomi, Avrupa Birliği (AB) Mülkiyet, Yönetim-Güç Paylaşımı, Toprak ile Güvenlik ve Garantiler" olmak üzere 6 temel başlıktı. Akıncı ve Anastasiadis arasında yaklaşık iki yıldır devam eden müzakerelerde, birçok özlü konuda önemli ilerleme sağlanırken, müzakere masasında başta Yönetim ve Güç Paylaşımı, Güvenlik ve Garantiler olmak üzere zorlu konu başlıklarından biriydi.

GÜVENLİK VE GARANTİLER 

Kıbrıs Türk tarafı, olası bir çözüm sonrası da garantilerin devam etmesini istemişti. Türkiye'nin Ada'da varlığının, Kıbrıslı Türklerin güvenliği için olmazsa olmaz olduğu vurgulanmıştı. Kıbrıs Rum tarafı ise garanti ve ittifak anlaşmasının kaldırılmasını istemişti. Türkiye'nin olası bir çözümden sonra Ada'da bulunmaması gerektiğini savunmuştu.

YÖNETİM VE GÜÇ PAYLAŞIMI

Kıbrıs'ta olası bir federal çözümde önemli başlıklardan biri olan Yönetim ve Güç Paylaşımı'nda, Türk tarafı ile Rum tarafı arasında "Dönüşümlü başkanlık" ve "Federal yapılarda siyasi eşitlik" konularında fikir ayrılığı yaşanmıştı.

Türk tarafı, çözümde "Dönüşümlü başkanlığı" olmazsa olmaz kabul ederken, Rumlar buna sıcak bakmamıştı. Rum lider Nikos Anastasiadis, "Dönüşümlü başkanlığı" kabul edemeyeceği mesajları vermişti. Federal yapıda ise Rumlar "siyasi eşitliğe" karşı çıkmıştı. Rum yönetimi lideri Anastasiadis, "Azınlığın çoğunlukla eşitlenmesi talep edilemez." diyerek, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın federal yapılardaki eşitlik olsun isteğine karşı çıkmıştı.

TOPRAK

Türk tarafı ile Rum tarafı arasında önemli konulardan biri de Toprak başlığı. Cumhurbaşkanı Akıncı, en son Cenevre'de yapılan Kıbrıs zirvesinde BM'ye sunduğu haritada, KKTC'nin mevcut yüzde 36 olan toprak oranından yüzde 29,2'ye kadar inerek müzakerelerde önemli bir adım atmıştı.

Rum tarafının, Türklere bırakmak istediği toprak önerisi ise yüzde 28 olmuştu. Rumların BM'ye sunduğu haritada, Güzelyurt'un geri iadesi yer almış, tarafların önerdiği haritalar BM tarafından kasaya kilitlenmişti.

AVRUPA BİRLİĞİ 

Türk tarafı, çözümden sonra AB müktesebatının geçiş sürecinden sonra Kuzey'de uygulanmasını, anlaşmanın AB birincil hukuk şartı içermesini istemişti. AB başlığında en önemli konulardan birini, Türk vatandaşlarına verilecek 4 özgürlük (serbest giriş, serbest dolaşım, serbest mülk edinme ve serbest yerleşim) oluşturuyordu.

Türkiye ve KKTC yönetimi çözümden sonra Türk vatandaşlarına bu 4 özgürlüğün verilmesini isterken, Rum tarafı çözümün hemen ertesi günü AB müktesebatının Kuzey'de uygulanmasını talep ediyor, anlaşmanın AB birincil hukuk olmasına karşı çıkıyor ve Türk vatandaşlarına söz konusu özgürlüklerin verilmesine olumsuz yaklaşmıştı.

MÜLKİYET

Türk tarafı, çözümden sonra yerinden olacak Kıbrıslı Türklerin sorunlarının fazla zaman kaybedilmeden çözülmesini, mevcut durumun yasallaşmasına yönelik koruyucu yasal düzenlemeler istemişti. Rum tarafı ise 1974'ten önce Kuzey'de kalan mülkiyetlerin neredeyse tamamının iade edilmesini talep ederken, mülkiyette ilk söz hakkının mülkiyet sahibinde olması yönünde baskı yapıyordu.

Yorumlar