GRAFİKLİ - Yahudi yerleşim birimleri ‘meşrulaştırılıyor’
- İsrail’in, işgal altındaki topraklarda bulunan ve uluslararası hukuka göre illegal kabul edilen Yahudi yerleşim yerlerini kendi iç hukuku uyarınca meşrulaştırma çabalarına bir yenisi daha eklendi - İsrail, ilk defa 1951 yılında işgal altındaki Filistin topraklarından göç ettirilen Filistinlilerin özel mülklerini, gaiplik yasası olarak bilinen kanunla sahibi olmadığını ileri sürerek el koymaya ve bu mülkleri kamulaştırmaya başladı - Aşırı sağcı Likud Partisinin lideri Binyamin Netanyahu’nun Başbakanlığındaki İsrail Hükümeti’nin Yahudi yerleşim birimlerinin statüsüne ilişkin yasa tasarısını Knesset’ten geçirmesi ise yasal kılıf arayışı çabalarının son halkası oldu - Batı Şeria’nın güneyindeki Kefar Atsiyon Yahudi yerleşim birimi, İsrail’in 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin hemen ardından kurduğu ilk Yahudi yerleşim birimi olarak kabul ediliyor - İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967 yılında, bölgede tek bir Yahudi yerleşimci bulunmazken, bugün 220 bini Doğu Kudüs’te olmak üzere toplamda 640 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor - Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ise, İsrail işgali altındaki Filistin topraklarında yasal statü eksikliğiyle inşa edilen yerleşim birimlerinin, iki devletli çözüme giden yolda en büyük engel olduğunu belirterek, adil ve kalıcı bir barışa ulaşma ihtimalini düşürdüğünü vurguluyor
KUDÜS (AA) - İsrail Hükümeti, işgal altındaki Filistin topraklarında inşa edilen Yahudi yerleşim birimlerinin mahkeme kararlarıyla kaldırılmasının önüne geçmek için "yasal güvence" sağlamaya çalışıyor.
İsrail’in, işgal altındaki topraklarda bulunan ve uluslararası
hukuka göre illegal kabul edilen Yahudi yerleşim yerlerini kendi iç
hukuku uyarınca meşrulaştırma çabalarına bir yenisi daha
eklendi.
İsrail Yüksek Mahkemesinin, Batı Şeria’da 50 ailenin yaşadığı
Yahudi yerleşim birimi Amona’nın illegal olduğu gerekçesiyle
kaldırılmasına karar vermesinin ardından, benzer durumların diğer
Yahudi yerleşim birimlerinin de başına gelmesini engellemek için
hazırlanan kanun tasarısı pazartesi günü parlamentodaki ilk
oylamada kabul edildi.
İsrail parlamentosu iç hukuku uyarınca, kanunlaşarak yürürlüğe
girmesi için iki kez daha oylanması gereken bu yasa ile,
Filistinlilerin Yahudi yerleşim birimlerine karşı İsrail
mahkemeleri nezdinde dava açarak olumlu netice almalarının tamamen
önüne geçilmesi hedefleniyor.
İsrail mahkemeleri şimdiye kadar, bu illegal yerleşim
birimlerinden bazılarının "İsrail otoriteleri tarafından
onaylanmadan inşa edildiği" gerekçesiyle kaldırılmasına
hükmedebiliyordu.
Bunun son örneği, Kudüs’ün kuzeyindeki Binyamin bölgesinde
1997’de inşa edilen Amona yerleşim biriminin Filistinlilere ait
özel mülk üzerine inşa edildiği gerekçesiyle kaldırılmasına
hükmedilmesi olmuştu.
İsrail parlamentosunun, iç hukuki süreci tıkayarak işgal altındaki Yahudi yerleşim birimlerini kendi iç hukuku uyarınca meşrulaştırmaya yönelik çabaları ise İsrail’in kurulduğu ilk yıllara kadar uzanıyor.
- Yahudi yerleşim birimlerine ‘yasal’ kılıf arayışı
İsrail, 1967’den bu yana geçen 49 yıllık süreçte, işgal
altındaki Filistin topraklarında inşa ettiği Yahudi yerleşim
birimlerine yasal kılıf uydurmak için birçok kanun çıkardı.
İsrail, ilk defa 1951 yılında işgal altındaki Filistin
topraklarından göç ettirilen Filistinlilerin özel mülklerini,
gaiplik yasası olarak bilinen kanunla sahibi olmadığını ileri
sürerek el koymaya ve bu mülkleri kamulaştırmaya başladı.
Gaiplik yasasıyla el konulan Filistinlilerin özel mülklerini
önce askeri olarak ilan eden İsrail, daha sonra bu alanları
üzerinde inşa edilecek Yahudi yerleşim birimlerine tahsis
etti.
İsrail Yüksek Mahkemesi ilk defa 1979 yılında askeri amaçlarla
el konulan alanlara Yahudi yerleşim birimlerinin inşa
edilemeyeceğine karar verdi.
İsrail hükümeti ise bu karar üzerine, kamu arazisi sayılan
bölgelere Yahudi yerleşim birimleri inşa etmeye başladı.
Aşırı sağcı Likud Partisinin lideri Binyamin Netanyahu’nun
Başbakanlığındaki İsrail Hükümeti’nin Yahudi yerleşim birimlerinin
statüsüne ilişkin yasa tasarısını Knesset’ten geçirmesi ise yasal
kılıf arayışı çabalarının son halkası oldu.
- İsrail, 4 aşamalı olarak Filistin topraklarında Yahudi
yerleşim birimi inşa etti
İsrail, 1967’de Batı Şeria’yı ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin
hemen ardından bölgede Yahudi yerleşim birimleri inşa etmeye
başladı.
Sol eğilimli İşçi partisi yönetimindeki İsrail hükümeti,
1967-1977 yılları arasındaki süreçte Doğu Kudüs ve çevresi ile Batı
Şeria’nın doğusundaki Ölü Deniz (Lut Gölü) çevresinde yoğun bir
Yahudi yerleşim birimi inşası programı için düğmeye bastı.
İşçi partisinin yönetiminden hükümeti devralan aşırı sağcı Likud
Partisi de 1977-1987 yılları arasındaki süreçte, Yahudi yerleşim
birimi inşası programını aralıksız bir şekilde sürdürerek, Batı
Şeria çevresindeki inşa edeceği yerleşim birimlerinde yaşayan
Yahudi sayısını bir milyona ulaştırmayı hedefine koydu.
Dönemin İsrail hükümeti, 1990 yılında 1967 sınırlarını kabul
etmediğini ilan ederek, Batı Şeria’da Yahudi yerleşim birimlerini
inşa etme planına hız verdi. Bu süreçte İsrail Hükümeti, bölgedeki
Yahudi yerleşim birimlerinin birbirleriyle ve diğer İsrail
kentleriyle ulaşımını sağlamak üzere Batı Şeria’nın iç
bölgelerinden geçen güvenli yollar inşa etti.
Yahudi yerleşim birimlerinin doğrudan Batı Şeria’nın iç
bölgelerinde inşa edilmesi ise, İsrail’in eski başbakanı Ariel
Şaron’un 1996’da Yahudi yerleşimcilere, Batı Şeria’nın her
tarafında yerleşim birimi inşa etme çağrısıyla başladı.
- Gazze’deki Yahudi yerleşim birimleri
İsrail, 1968’de ilk defa Gazze Şeridi’nde, bölgeyi kontrol
altına alacak birçok stratejik noktada Yahudi yerleşim birimi inşa
etmeye başladı.
Gazze Şeridi’nde 23 bin metrekare üzerinde 19 Yahudi yerleşim
birimi inşa eden İsrail, 23 bin metrekarelik alanı da inşa etmiş
olduğu bu yerleşim birimlerine ‘güvenli alan’ adı altında ilhak
etti.
Dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Gazze’de yükselen silahlı
direnişle beraber 2003 yılında ilk defa bölgedeki Yahudi yerleşim
birimlerinin boşaltılmasını öngören ‘Ayrım Planı’nı gündeme
getirdi.
İsrail, 15 Haziran 2005’te Gazze Şeridi’ndeki Yahudi yerleşim birimlerini boşaltmaya ve bu yerleşim yerlerini yıkarak Gazze’den çekilmek zorunda kaldı.
- 49 yılda 262 resmi ve gayri resmi Yahudi yerleşim
birimi
Batı Şeria’nın güneyindeki Kefar Atsiyon Yahudi yerleşim birimi,
İsrail’in 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin hemen
ardından kurduğu ilk Yahudi yerleşim birimi olarak kabul
ediliyor.
İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967 yılında,
bölgede tek bir Yahudi yerleşimci bulunmazken, bugün 220 bini Doğu
Kudüs’te olmak üzere toplamda 640 bin Yahudi yerleşimci
yaşıyor.
Özel Arap Araştırmaları Derneği Müdürü ve Yahudi Yerleşim
Birimleri Uzmanı Halil Tüfekçi’ye göre, Batı Şeria’da 136, Doğu
Kudüs’te 10 yasal Yahudi yerleşim biriminin yanı sıra, Batı
Şeria’yı çevreleyen yüksek tepeler üzerine kurulmuş 116 illegal
Yahudi yerleşim birimi bulunuyor.
Yahudi yerleşim birimi karşıtlığıyla bilinen İsrailli sivil
toplum kuruluşu 'Barış Şimdi' hareketine göre, Yahudi yerleşim
birimleri Batı Şeria’nın yüz ölçümünün yüzde 13’üne tekabül
ediyor.
‘Barış Şimdi’ hareketinin istatistiklerine göre, 1977 yılına
gelindiğinde Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 4 bin 400’e
ulaşmış bulunmaktaydı.
Filistin’in bağımsızlık vesikasının ilan edildiği 1988 yılına
gelindiğinde ise Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 66 bin
500’e çıktı.
İsrail ile Filistin arasında Oslo barış anlaşmasının imzalandığı
1993’te Yahudi yerleşimci sayısı 116 bin 300’e ulaştı.
ABD’nin Camp David kasabasında İsrail-Filistin sorununa çözüm
arayışları amacıyla tarafların bir araya geldiği 2000’de, Batı
Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 184 bini bulmuştu.
İsrail-Filistin sorununun çözümü için 2014’te yapılan son
çabaların durmasıyla beraber Batı Şeria’daki yerleşim birimlerinde
yaşayanların sayısı 371 bin olarak kaydedildi.
Filistinli ve İsrailli uzmanlara göre, 220 bin Doğu Kudüs’te
olmak üzere toplamda 640 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor.
- Tarafların bakış açıları
Filistinlilere göre, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Yahudi
yerleşim birimleri, sıradan yerleşim birimlerinden daha çok
yollarıyla, üniversiteleriyle, okullarıyla, sağlık kuruluşlarıyla
mütekamil bir sömürge sistemidir.
Uluslararası camiaya göre de İsrail’in Filistin toprakları
üzerinde inşa ettiği Yahudi yerleşim birimleri illegal olup,
taraflar arasında barışı da tesis edecek iki devletli çözüme giden
yolda büyük bir engeldir.
İsrail ise, Yahudi yerleşim birimlerinin inşa edilmesi
çağrılarına muhalefet ederek yapılan bu çağrıları Yahudilerin Batı
Şeria’dan tamamen çıkarılmaları olarak değerlendirip, etnik
temizlik yapma çağrıları olarak niteliyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ise, İsrail işgali altındaki
Filistin topraklarında yasal statü eksikliğiyle inşa edilen
yerleşim birimlerinin, iki devletli çözüme giden yolda en büyük
engel olduğunu belirterek, adil ve kalıcı bir barışa ulaşma
ihtimalini düşürdüğünü vurguluyor.
Yorumlar