GRAFİKLİ - Trump şokunu atlatan Avrupa sert tepkiler vermeye başladı
- Trump’ın ABD başkanlığına seçilmesinin şokunu atlatan Avrupalı siyasetçiler, yeni başkanın imza attığı ilk uygulamaların ardından eleştirilerini yüksek sesle dile getirmeye başladı
LONDRA (AA) - Donald Trump’ın ABD başkanlığına seçilmesinin şokunu atlatan Avrupalı siyasetçiler, yeni başkanın imza attığı ilk uygulamalara sert tepkiler vermeye başladı.
20 Ocak'ta göreve gelen Trump, seçim kampanyası sırasında sık
sık NATO'nun Avrupalı müttefiklerinin savunma harcamalarını
artırması gerektiğini belirterek, ABD ile Avrupa Birliği (AB)
arasında serbest ticaret anlaşması yapılmasına karşı olduğunu dile
getirdi.
Ancak Avrupalı siyasetçiler ve AB kurumlarının yöneticileri
Trump'ın seçim zaferinin ardından kutlama mesajı göndererek, göreve
başlamamasına rağmen AB Liderler Zirvesi'ne davet etti. Trump ise
aralık ayındaki zirveye gelmediği gibi, AB kurumlarının
yöneticilerinden ziyade Avrupa içindeki aşırı sağcı liderlerle
görüşmeyi tercih etti.
Son olarak Trump'ın "mültecilerin ülkeye kabulünü sınırlandıran ve göçmen vizelerine katı güvenlik prosedürleri getiren" ve "terörle ilintili olduğu düşünülen" 7 İslam ülkesinden gelenlerin 90 gün boyunca ABD'ye kabul edilmemesini öngören başkanlık kararnamesine imza atmasıyla Avrupa siyasetinin yeni başkana karşı ses tonu değişmeye başladı.
- Avrupa Birliği
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk yarın Malta'da yapılacak gayri
resmi AB zirvesi öncesinde üye ülkelerin devlet ve hükümet
başkanlarına birliğin geleceğine ilişkin önceki gün gönderdiği
mektupta, Trump'ı birliğin karşı karşıya olduğu "dış tehditler"
arasında sayarak, "Yeni ABD yönetiminin endişe verici açıklamaları
hepimizin geleceğini büyük ölçüde öngörülemez hale getiriyor.”
ifadesini kullandı.
"Özellikle Washington'daki değişim, AB'yi zor durumda bırakıyor.
Yeni yönetim, Amerikan dış politikasının son 70 yılını sorgular
gibi görünüyor.” diyen Tusk, şu görüşleri dile getirdi:
"AB'nin parçalanmasının, üye devletleri o efsanevi tam egemenliklerini yeniden sağlamalarına değil, ABD, Rusya ve Çin gibi süper güçlere gerçek ve fiili bağımlılığa götürüreceği çok net şekilde ifade edilmeli. Transatlantik bağını zayıflatmak veya geçersiz kılmak isteyenlere teslim olamayız. Amerikan dostlarımıza kendi sloganlarını hatırlatmalıyız: Birleşirsek ayağa kalkar, bölünürsek yıkılırız.”
ABD Başkanı Donald Trump'ın 7 İslam ülkesinin vatandaşlarına
getirdiği vize yasağı Avrupa Parlamentosunda (AP) da
görüşüldü.
AP'nin dün yapılan oturumunda AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de "Hiç kimse, doğum yeri, dini veya etnik kökeni dolayısıyla haklarından mahrum bırakılamaz. Bu, hem AB hem de ABD anayasalarında yazıyor. Biz buyuz, kimliğimiz bu. Avrupa tarihimiz, bize duvarların yıkılıp köprülerin inşa edildiği zaman kutlama yapmamızı öğretti." değerlendirmesini yaptı.
Mogherini daha önce de Trump'ın göçmen kararnamesiyle ilgili yaptığı açıklamada, "Ayrım ve duvarlara yatırım yaptığınızda, çevrenize duvarlar ördüğünüzde kendinizi hapiste bulursunuz." demişti.
Trump'ın ilk başta bir "şaka gibi göründüğünü" ifade eden AP Sosyalist Grup Başkanı Gianni Pitella ise ABD'nin yeni başkanının şimdi "kabusa döndüğünü" söyledi.
"Tarihsel olarak meseleleri hafife alma gibi bir huyumuz var. Meseleleri hafife aldığımızda, savaş çıkaran ve kan döken diktatörlerle karşı karşıya kaldık." diyen Pitella, "Sorun çözülene kadar Trump'ın Avrupa'ya davet edilmemesi iyi olur. Ben de iş birliğinden yanayım. Ancak Trump çizgisini değiştirine kadar, Avrupa'nın kapısı yüzüne kapatılmalı." görüşünü dile getirdi.
AP Liberaller Grubu lideri Guy Verhofstadt da oturumda yasak
kararının Amerika'yı daha güvenli bir yer haline getirmekle bir
ilgisinin bulunmadığını, aksine "saf ayrımcılık" içerdiğini
belirterek, "Genelde ABD başkanları, özgür dünyanın lideri olmak
ister. Ancak Trump, özgür dünyaya karşı savaşanların lideri olmak
istiyor. Hatta onun baş stratejisti Steve Bannon, AB'yi yok etmek
istiyor." dedi.
- Almanya
Almanya’da Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert de Trump'ı
eleştirerek, “Almanya, ABD hükümetinin uygulamasının çifte
vatandaşlığı olan Alman vatandaşları için nasıl sonuçlar
doğuracağını inceleyecek ve gerekirse bu kişilerin çıkarlarını
ABD'li muhataplarımız nezdinde savunacak.” değerlendirmesinde
bulundu.
Almanya’nın eski dışişleri bakanı Frank Walter Steinmeier "Donald Trump'ın seçilmesiyle eski 20'nci yüzyıl dünyası tamamen sona erdi. Ne tür bir yeni düzenin uygulamaya konulacağının, yarının ne göstereceğinin ucu açık.'' açıklamasını yaparken, AB’nin genişlemeden sorumlu eski komiseri Alman siyasetçi Günter Verheugen ise Trump’ın ilk icraatıyla ilgili olarak, “Bundan bir yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz şeyler gerçekleşiyor.” dedi.
“Bununla birlikte, histeriye kapılmak için neden yok.” ifadesini kullanan Verheugen, “Çünkü herşeyden önce ABD’de demokrasi daha güçleniyor ve Trump kamuoyunun büyük direnişiyle karşılaşmaksızın aklındaki radikal politika değişikliklerini uygulayamaz.” değerlendirmesini yaptı.
- Fransa
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Trump’ın başkanlığa
seçilmesi üzerine "Avrupa her zaman transatlantik iş birliğini
sürdürmek arzusundadır ancak bunu kendi değerleri ve çıkarları
doğrultusunda gerçekleştirecek. Ne yapması gerektiği konusunda
dışarıdan tavsiye almaya ihtiyacı yok." görüşünü dile
getirdi.
Hollande, geçen hafta Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde de
yeni başkana demokrasinin ilkelerinden olan mülteci haklarını
hatırlatmış ve sığınmacıların kabulüne saygı duyulması gerektiğini
ifade etmişti.
Fransa’da Trump’a en güçlü tepki Dışişleri Bakanı Jean-Marc
Ayrault'dan geldi. Ayrault, "Trump'ın adımlarını endişeyle takip
ediyoruz. Terör bahanesiyle insanların vizelerinin tek taraflı
iptal edilmesi son derece endişe verici bir olaydır. Aklı selim, bu
karardan geri dönülmesini gerektirir." ifadelerini
kullandı.
- İngiltere
İngiltere’de Başbakan Theresa May de dün parlamentoda kendisine
yöneltilen bir soruyu yanıtlarken, Trump’ın ABD’nin “demokratik
yollarla seçilmiş başkanı” olduğunu vurgulamakla birlikte
imzaladığı göçmen kararnamesini "Biz bu politikanın bölücü ve
yanlış olduğuna inanıyoruz." sözleriyle değerlendirdi.
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson da bu hafta başında parlamentodaki açıklamasında, "(İnsanları) Milliyetleri nedeniyle damgalamak yanlış ve bölücüdür." ifadelerini kullanmıştı.
Londra’nın Müslüman belediye başkanı Sadık Han da hafta sonu yaptığı açıklamada, "Başkan Trump’ın belli ülkelerden sığınmacılara ve göçmenlere yönelik yasağı utanç verici ve zalimce. Her ülke kendi göçmen politikasını belirleme hakkına sahipse de bu yeni politika ABD’nin temelinde yer alan özgürlük ve hoşgörü değerleriyle açıkça çelişiyor." görüşünü dile getirmişti.
- İsviçre
İsviçre Dışişleri Bakanı Didier Burkhalter yazılı bir açıklama yayımlayarak, "İnsanların dini ayrımcılığa maruz kalmasına her zaman karşı olduk. Bu bağlamda, ABD'nin göçmen kararı dini ayrımcılıkla mücadelede açık şekilde yanlış yönde hareket ediyor." ifadelerini kullandı.
- İsveç
İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, İsveç devlet
televizyonu SVT'ye yaptığı açıklamada Trump’ın göçmen
kararnamesini, ''Çok kötü bir karar. Çok kötü planlanmış bir
uygulama." sözleriyle nitelendirdi.
- Danimarka
Danimarka Dışişleri Bakanı Anders Samuelsen, Trump'ın
kararnamesini ”mantıksız" diye nitelendirerek, "Kişileri bağlı
bulundukları din ve topluluklara göre yargılamak yanlış. ABD’nin,
şimdiye kadar yaptığı gibi insanları birey olarak değerlendirmesi
gerek." diye konuştu.
Trump’ın en çok tepki çeken uygulaması niteliğindeki göçmen
kararnamesinde "terörle ilintili olduğu düşünülen" ülkeler için
doğrudan ülke adı zikredilmese de bu ülkelerin Irak, Libya, Suriye,
İran, Sudan, Somali ve Yemen olduğu belirtiliyor.
Yorumlar