GRAFİKLİ - İkinci sınıf vatandaş ilan edilen İsrailli Dürziler öfkeli
-İsrail parlamentosunda onaylanan Yahudi ulus devlet yasa tasarısı, Yahudi olmayan ama tam bir sadakatle İsrail’e bağlı Dürzi Arapları öfkelendirdi -İsrail ordusunda, emniyet birimlerinde ve siyasetinde önemli makamlarda görev yapan Dürziler, bu yasayla kendilerinin ikinci sınıf vatandaş sayıldığını belirtiyor -İtirazları İsrail kamuoyunda büyük yankı uyandıran Dürzilerin tepkileri, İsrail siyasetinde de etkin bir sese dönüştü
KUDÜS (AA) – ESAT FIRAT – İsrail’in geçen hafta perşembe günü
çıkardığı Yahudi ulus devlet yasası, ülkedeki Dürzi Arap
topluluğunu kızdırarak, kuruluşundan bu yana soydaşları
Filistinlilerin aksine İsrail’e tam sadakatle büyük hizmetler veren
bu kesime büyük darbe indirmiş oldu.
Ülkenin kuzeyinde yoğun bir şekilde yaşamlarını sürdüren,
varlığını İsrail’in varlığına bağlayan Dürziler, yıllar boyunca
“kan kardeşi” muamelesi göstererek, hiçbir hizmette kusur etmediği
“devletleri” tarafından mahrum bırakılmış ve izole edilmiş bir
duruma düşürüldü.
İsrail’in kendini sadece Yahudi halkının devleti olarak gören
kanunu çıkarmasıyla, aralarında orduda yüksek rütbeli askerler
olarak hizmet eden şahsiyetler olmak üzere, Dürzilerin önde
gelenleri bundan sonra ülkedeki statülerinin ne olacağını
sorgulamaya başladı.
Ariel Şaron başbakanlığındaki 29. İsrail hükümetinde Devlet
Bakanlığı yapmış Salih Tarif ile Binyamin Netanyahu liderliğindeki
34. mevcut İsrail hükümetinde İletişim Bakanlığı görevini sürdüren
Eyüp Kara, Dürzi Arapların İsrail devletinde üst düzey makamlarda
yer alan önemli şahsiyetleri arasında bulunuyor.
- "İkinci sınıf vatandaş bir halk”
İsrail’in ulus devlet kanunundan sonra emekli Dürzi General Emel
Esad, Dürzi Araplara ait birçok haber sitesinde yayınlanan İsrail
Başbakanı Netanyahu’ya hitaben yazdığı mektubuna, “Benin adım Emel
Esad, İsrail devletinin vatandaşıyım ve Yahudi değilim, Dürzi
topluluğu mensubuyum ve Isfiya beldesinde yaşıyorum.” sözleriyle
başladı.
General Esad, Yahudi ulus devletini sorguladığı mektubunda,
“Yahudi halkının ulus devleti söylemiyle neyi kastediyorsunuz? Eğer
Yahudi değilsem bu devlet benim devletim olmuyor mu? Yani bir
tarafta ev sahibi vatandaşlar var ve devlet onların, beri tarafta
Yahudi olmayan ikinci sınıf bir halk var ve vatanları yok mu demek
istiyorsunuz?” dedi.
Netanyahu’ya hitaben Dürzi General, “Sayın Başbakan, siz ‘İsrail
devletinin ulusal kaderini belirleme hakkı sadece Yahudi halkına
aittir’ şeklindeki kanun bendini onaylarken, Yahudi halkı dışındaki
İsrail vatandaşlarını başka bir halk olarak tanımlamayı mı
hedefliyorsunuz? Vatandaşlık kayıtlarında bu halkın evlatları ne
diye kaydedilecek?” ifadeleriyle ulus devlet yasasını
sorguladı.
İsrailli General Esad, “Bu toprakların mülkiyetinin Yahudilere
ait olduğunu kanunlaştırmak için bu küstahlığı nereden aldınız?”
şeklindeki sert sözlerle mektubuna şöyle devam etti:
“İsrail ordusunda 26 yıl boyunca bir savaşçı ve bir komutan
olarak savaştım. Benden önce de benden sonra da Dürzilerin gençleri
ordu saflarında her savaşta ve her cephede yer aldı. Dolayısıyla
çok açık bir şekilde vatanımızı ve topraklarımızı savunmak için
asker olduk diyebilirim. Biz de en az diğer İsrail vatandaşları
kadar bu ülkenin köklü evlatlarıyız. Çünkü burası yüzyıllardan beri
bizim ülkemiz, bizim vatanımızdır.”
- Dürzilerin öfkesi koalisyon ortağını da muhalefeti de
etkiledi
Dürzilerin Yahudi ulus devleti yasasına yönelik öfkeleri, İsrail
koalisyon hükümeti ortağı Yahudi Evi Partisi lideri ve Eğitim
Bakanı Naftali Bennett’i, kanun metninin değiştirilmesini ima
ederek, “Kaderini Yahudi devletine bağlayan herkese zarar veriyor.”
şeklinde bir itirafa sürükledi.
Aşırı sağcı Bennett, çarşamba günü yaptığı açıklamada, ulus
devlet yasasının kalmasının önemine vurgu yapmasına rağmen,
“Elbette İsrail hükümetinin niyeti bu değil. Bunlar (Dürziler)
savaş alanında bizimle birlikte duran kan kardeşlerimiz.”
değerlendirmesinde bulundu.
Dürzilerin öfkesine dikkati çeken Bennett, “Bizim İsrail
Hükümeti olarak, açılan yaranın iyileştirilmesi için bir yol bulma
sorumluluğunu üstlenmemiz gerekir." ifadelerini kullandı.
Muhalefetteki Siyonist Blok Lideri Tzipi Livni ise, Eğitim
Bakanı Bennett’e, “Dürzi kardeşlerimizin hükümet önündeki
çığlıkları tam zamanında gelmiştir.” şeklinde cevap vermekte
gecikmedi.
Livni çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Çözüm masaya sunuldu.
Ancak hükümet ulus devlet kanunu metnine ‘eşitlik’ kelimesini
eklemeye itiraz etti. Dolayısıyla bu (kanun metni) bağımsızlık
bildirgesine ve İsrail vatandaşlarının duygularını incitti.
Hepimizin bu kanuna onay vererek bunun bir parçası olmamızı
engelledi.” diyerek tepki gösterdi.
- Ordunun bir parçası ama devletin değil
Dürzilerin itirazları, İsrail kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Ulus devlet yasasına öfkeyle yaklaşan Dürziler, İsrail ordusunda
hizmet etmeyi reddeden Müslüman ve Hristiyan Arapların aksine
askere gider, kendilerini İsrailli sayar ve devlet yanlısı olarak
görürler.
Buna bağlı olarak, İsrail’in Yediot Ahronot gazetesi de İsrail
ordusunda görev alan yüz Dürzi subayın Yahudi ulus devlet yasasını
protesto amacıyla özel bir toplantı düzenlediğini gündeme
taşıdı.
Gazete, ordudan emekli Dürzi General İmad Faris’in, “Kendimizi
kabristanın dışına defnedilmemize karar verilmiş gibi
hissediyoruz.” şeklindeki sözlerine yer verdi.
Dürzi General Faris, “Kendimizi hiçbir zaman eşit olarak
göremedik. Bu hüzün verici bir durum. Ancak kendimizi, bir gün bize
de eşitçe muamele edilir diyerek teskin ettik. İşte bu eşit muamele
görememe fikri kanunen de kökleşince artık eşitlik uzak görünüyor.”
dedi.
Yahudi ulus devlet yasasını sorgulayan emekli general, “Neden bu
kanunun gerekli olduğunu anlamıyorum? Bu ülkenin Yahudiliğinden
şüphe duyan birileri mi var ki? Bu kanun sadece ikinci sınıf bir
kesim vatandaş yaratıyor.” ifadelerini kullandı.
General Faris, bir oğlunun orduda subay olduğunu, bir diğer
oğlunun da yakında orduya ilhak olacağına dikkati çekerek, “Askere
gitmek biz vatandaşların bu vatana bir borcudur. Ancak benim bu
ülkeden tek isteğim, bizim ona gösterdiğimiz muameleyi bize
göstermesidir." diye konuştu.
İsrailli hukukçu Prof. Mordechai Kremnitzer de çarşamba günü
yaptığı açıklamada, Dürzi vatandaşlara işaret ederek, "Bu kanun,
kendisini bu devletin parçası sayan biri için bir aşağılama mesajı
taşıyor olabilir. Böyle bir insan kendisini parçası saydığı
devletin bir anda böylesine bir kanunuyla karşı karşıya kalıyor."
diyerek tepki göstermişti.
- “Yahudi ulus devlet kanunu Dürzileri 7. sınıf vatandaş haline
getiriyor”
İsrail parlamentosundaki Ortak Arap Listesi Bloku dışında
bulunan 3 Dürzi milletvekili, Kulanu (Hepimiz) Partisi üyesi Ekrem
Hassun, Yisrael Beiteniu (İsrail Evimiz) Partisi üyesi Hamed Ammar
ve Siyonist Blok üyesi Salih Saad, geçen hafta pazar günü, Yahudi
ulus devlet yasasını, Dürzi Avukatlar Forumu aracılığıyla Yüksek
Adalet Mahkemesi'ne taşımaya karar verdiklerini
açıklamıştı.
Kulanu (Hepimiz) Partisi Milletvekili Hassun, yasanın, Dürzileri
ikinci değil ‘yedinci sınıf vatandaş’ haline getirdiğini
belirterek, "Dürziler, her ne kadar planlama, eğitim, bütçe ve
diğer tüm alanlarda ayrımcılığa uğruyor olsalar da bu kanun,
azınlıklar ve Yahudiler arasındaki uçurumu derinleştirmek,
Yahudiler ile diğerleri arasında eşitlik sağlanması umudunu
uzaklaştırmak için çıkarıldı." diye tepki göstermişti.
- İsrail’deki Dürziler
Kudüs merkezli resmi İsrail Merkez İstatistik Bürosu’nun
verilerine göre çoğunluğu ülkenin kuzeyinde yaşayan Dürzi nüfusun
sayısı 130 bini aşıyor.
İsrail’in yaklaşık 9 milyonluk nüfusunun yüzde 1,7’sini
oluşturan Dürziler, İsrail vatandaşı Filistinlilerin oluşturduğu 2
milyonu aşkın Arap nüfusunun da yüzde 8’ine tekabül ediyor.
Anadilleri Arapça olan Dürziler, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın
internet sitesinde, “Dürzi topluluğun İsrail için ülkedeki
azınlıklar arasında çok özel bir yeri var. Öyle ki bu topluluğun
mensupları, İsrail siyaset, kamusal yaşam ve ordu alanlarında
önemli görevlerde bulunur.” şeklinde tanımlanıyor.
Dışişleri Bakanlığı’nın tanımında, Dürzilerin İsrail’in
kuruluşundan bu yana orduda görev aldıklarına vurgu yapılarak,
“1956’da Dürzi topluluğunun lideriyle yapılan anlaşmadan sonra da
Dürzi erkeklerin İsrail ordusuna katılımını zorunlu hale getiren
bir yasa çıkarıldı. İşte ordudaki Dürzi Tugayı da bu şekilde
doğdu.” ifadelerine yer veriliyor.
Çok azı kendini Filistin Dürzileri olarak nitelendirirken,
İsrail vatandaşı Filistinlilerin aksine büyük çoğunluğu aidiyetini
Tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulan İsrail devletine
bağlıyor.
Ayrıca İsrail’in kuzey bölgelerinde yaşayan İsrail Dürzileri,
kendilerini önce Dürzi sonra İsrailli ve en son Arap olarak
tanımlıyor. Suriye kimliğinden vazgeçmeyen ve İsrail işgali
altındaki Golan Tepeleri çevresinde yaşayan yaklaşık 25 bin
Suriyeli Dürzinin aksine İsrail Dürzileri, İsrail’e ve kimliğine
tüm sadakatiyle bağlılık gösteriyor.
- Dürziler kimdir?
Kendilerini Müslüman olarak nitelendiren Dürziler, Dürziliği
11’inci yüzyılda Kahire’deki Fatımi imamların oluşturduğu felsefe
ve tasavvuftan etkilenen mezhep olarak tarif ediyorlar.
Sabiilik ve Ezidilik inançlarının etkileşiminin yanı sıra
tasavvufi öğretiler üzerinde bina edildiği dile getirilen
Dürzilikte ibadetler, tahsis edilen özel mekanlardaki meclislerde
ifa ediliyor. İbadetlerini son derece gizlilik içerisinde yerine
getiren Dürzilerin, içeriğini açıklamayı reddettikleri "hikmet"
dolu bir kitaba (Risaletu'l Hikme) sahip olduğu söyleniyor.
Dünyadaki nüfusları yaklaşık 2 milyon olduğu belirtilen
Dürziler, İsrail’in yanı sıra işgal altındaki Golan Tepeleri'nde,
Lübnan, Ürdün ve Suriye'de de yaşıyor.
- Yahudi ulus devlet yasası ne getiriyor?
İsrail meclisinde geçen hafta çok az bir oy farkıyla kabul
edilen Yahudi ulus devlet yasası, iki farklı vatandaş modeli
öngörüyor. Buna göre, 8 milyonu aşkın nüfuslu ülkenin yüzde 20'den
fazlasını oluşturan Arapların ikinci sınıf vatandaş konumuna
düşeceği belirtiliyor.
Hâlihazırda uygulamada var olduğu belirtilen ayrımcı
politikaları hükme bağladığı eleştirileri yöneltilen yasayla,
Arapça resmi dil olmaktan çıktı ve ülkenin tek resmi dili İbranice
oldu. Bununla birlikte yasanın en çok tepki çeken diğer maddeleri
arasında şu hükümler yer alıyor:
“Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere
aittir, İsrail dünyadaki tüm Yahudilerin tarihi ana vatanıdır,
dünyadaki tüm Yahudilerin İsrail'e dönme hakkı vardır, Yahudilerin
dini günleri resmî tatil sayılacaktır ve İsrail'in başkenti
Kudüs'tür."
Yasada, "İsrail, tüm dünyadaki Yahudilerin tarihi ana
vatanıdır." denilerek, Filistinlilerin bu topraklar üzerindeki
tarihi varlığı ve haklarının da görmezden gelinmiş olduğu dile
getiriliyor.
İsrail, dünyanın değişik bölgelerindeki Yahudileri İsrail'e gelip yerleşmeye teşvik ederken 1948'de vatanlarından sürdüğü Filistinlilere geri dönme hakkı tanımayı ise reddediyor.
Yorumlar