"Girişimcilikte gençleri cesaretlendiriyoruz"
- TÜSİAD Başkanı Bilecik: - "2017'nin ilk yarısında yüzde 5,1 büyüme yakalayan Türkiye'nin, yılın tamamında yüzde 6-6,5, hatta belki bir miktar yukarıda, büyümesi sürpriz olmayacaktır. Bu büyüme alkışlanacak bir başarı" - "Gençlerin girişimciliğe adım atmaları için onları cesaretlendirecek birçok faaliyet yürütmekteyiz" - Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çelik: - “Gelecekle ilgili bir hayali ve yeni fikirleri olanlar için de bakanlıkça çıkardığımız Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Kanunu’nun içerisine Çalışanların Buluşları diye bir kısım ekledik” - “Akıllı dönüşüm için 2016’da 2 milyar liranın üzerinde bir gelir vergisi muafiyeti, Ar-Ge faaliyetlerine yerel bütçeden 7 buçuk milyar liralık bir pay sağladık”
İSTANBUL (AA) - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD)
Başkanı Erol Bilecik, 2017'nin ilk yarısında yüzde 5,1 büyüme
yakalayan Türkiye'nin, yılın tamamında yüzde 6-6,5, hatta belki bir
miktar yukarıda, büyümesinin sürpriz olmayacağını belirterek, "Bu
büyüme alkışlanacak bir başarı." dedi.
Bilim, teknoloji ve girişimciliği bir araya getirerek geleceğe yön
veren çözümler üretmeyi hedefleyen global inisiyatif Hello Tomorrow
tarafından "Akıllı Şehirlerin Geleceği" temalı bir etkinlik
düzenlendi.
TÜSİAD Başkanı Bilecik, etkinliğinin ilk panelinde yaptığı
konuşmada, dünün tecrübe, yarının hayal, bugünün ise fırsatlar
anlamına geldiğini belirterek, bunların iyi değerlendirilmesi
gerektiğini ifade etti.
Dünyanın fevkalade yıkıcı bir dönüşümden geçtiğini, bu dönüşümün en
önemli faktörünün ise dijital teknolojiler olduğunu vurgulayan
Bilecik, "Hızla gelişen bu teknolojileri ve zamanın ruhunu
yakalamanın formülü aslında o kadar da zor değil. İçinden
geçtiğimiz dönüşümü kucaklamamız gerekiyor. İlk şart bu. Ardından
da dönüşümün ta kendisi olmak için sürdürülebilir fikir üretmemiz
gerekir, maliyeti de yok. Arkasından da sürdürülebilir kurumlar
oluşturmak ve en son sürdürülebilir ekonomiler yaratmak gerekir.
Başarı da sürdürülebilirlik ve süreklilik ister." diye konuştu.
- "Arzu ettiğimiz, kompozisyonu dengeli bir büyümedir"
Erol Bilecik, yılın ilk yarısında yüzde 5,1 büyüme yakalayan
Türkiye'nin, yılın tamamında yüzde 6-6,5,hatta belki bir miktar
yukarıda, büyümesinin sürpriz olmayacağını belirterek, şunları
kaydetti:
"Sene başındaki tahminler 3-3,5 düzeyinde iken yüzde 6-6,5 olarak
gerçekleşecek büyüme alkışlanacak bir başarı. Ancak iş dünyasının
arzu ettiği büyüme, kompozisyonu dengeli olan bir büyümedir.
Yakalanan bu büyüme başarısının sürdürülebilir, istikrarlı ve
sağlıklı olması gerekir. Gerek yatırım, gerek operasyonel kararlar
için kısa vadeden ziyade uzun vade ve öngörülebilirlik kritik önem
taşıyor. Uzun vadeli bir dünyada kısa vadeli düşünmek artık işe
yaramıyor.”
Bilecik, sürdürülebilir büyüme hedefine ulaşmak ve küresel
rekabette fevkalade bir Türkiye yaratmak için teknolojiyi üreten,
4. Sanayi devrimine ayak uyduran, Ar-Ge ve inovasyon yatırımları
yapan bir yapıya kavuşma ve özellikle de yeni nesilleri bu bakış
açısıyla yetiştirmenin önemini vurguladı.
Türkiye’nin en büyük avantajlarından birisini, girişimci ruha sahip
gençlik şeklinde tanımlayan Bilecik, girişimcilik iştahı yüksek bir
gençliğin, güçlü bir girişimcilik ekosistemi yaratmanın öz
sermayesi olacağını dile getirdi. Bilecik, yakın gelecekte
insanlığı nelerin beklediğini şu sözlerle anlattı:
“Dünya Ekonomik Forumu’nun yakın geleceğe yönelik araştırmaları,
2020’ye kadar kalan zaman diliminde, dünya genelinde neredeyse 5
milyon kişinin işlerini robotlara devredeceklerini söylüyor.
Start-up’ların ise yapay zeka ve bulut projeleri odaklı
gelişeceklerini ortaya koyuyor. Diğer yandan 50 hatta 100 milyar
civarında nesnelerin interneti (IoT) ya da cihazların birbirleriyle
daha fazla konuştuğu, daha fazla data ürettiği, bu dataların da
hepimizin hizmetlerine daha fazla sunulduğu dünyaya doğru yol
alıyoruz.
Yarın kısaca her şeyin akıllısını da beraberinde getiriyor. Akıllı
üretim sistemleri, akıllı evler, akıllı şebekeler ve akıllı
şehirler. Ayrıca tüm bu akıllı sistemlerin de sosyal ağlar ve
e-ticaret kanalları ile birleşmesi sonucunda oluşacak ağın küresel
ticareti ne kadar etkileyeceğini hayal edebiliyor musunuz?
Beklentiler, önümüzdeki 20-25 yıl içerisinde ticaret hacminin
neredeyse yarısının bu dönüşümden etkileneceği şeklinde. Bu
dönüşümün dışında kalmamak için artık kendi girişimlerimizi daha
fazla yaratmalı ve girişimcilik kültürümüzü tüm ülkede
yaygınlaştırmalıyız. Suyu kendinden olmayan bir değirmen bir gün
mutlaka duracaktır.”
“Eğitim sistemimizin bilimsel temellere dayanması hayati öneme
sahip”
Bilecik, TÜSİAD olarak gençlerin girişimciliğe adım atmaları için
onları cesaretlendirecek birçok faaliyet yürüttüklerini belirterek
şunları kaydetti:
“ 'Bu gençlikte iş var’ bunlardan bir tanesi. Geçtiğimiz aylarda
silikon vadisi ağının kurulması ve start-up’larda çalıştırılması,
Amerika ile Türkiye arasında bu köprünün çalışması gibi önemli
faaliyetlere imza attık. 2017’de küresel girişimcilik endeksine
bakıldığında, Türkiye 137 ülke arasında 36’ncı sırada yer alıyor.
Aynı raporda, girişimcilik ekosistemine yapılabilecek yüzde 10’luk
bir iyileştirme, ülkelerin ekonomisinde 331 milyar dolarlık ekstra
bir tutar ortaya koyuyor.
4. sanayi devrimi olarak adlandırılan bu küresel dönüşümü sadece
ekonomik ya da teknolojik değil, sosyal boyutlarıyla da okumaya
mecburuz. Farklı düşünen bireylerin fikirlerini iş biçimlerine
dökerek öne çıktığı ve ekonomiye yön verdiği sisteme doğru
ilerliyoruz. Bilim ve teknolojide öne geçen ülkelerin diğerleriyle
arayı fevkalade açtığı bir çağdayız. Bu çağda da eğitim
sistemimizin bilimsel temellere dayanmasının hayati öneme
sahip.”
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Ali Çelik de bilgi
ve iletişim teknolojilerinden etkin yararlanılacak çevre ve insan
odaklı kent sistemlerine zamanla daha fazla ihtiyaç duyulduğunu
ancak sanayi 4.0’a giderken toplumda da 5.0’a geçilmesi gerektiğini
söyledi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak akıllı şehirlerin
kurulması yönünde çalışmalar yürüttüklerini belirten Çelik, şunları
kaydetti:
“Örneğin, Manisa’nın Soma ilçesinde hazırlanan Akıllı Kentler
Projesi, Avrupa Birliği (AB) Araştırma Geliştirme ve Yenilik
Çerçeve Programları kapsamında, Türkiye’nin en yüksek fon miktarını
almaya hak kazanan projesi oldu. AB, Soma’da enerji verimliliğini
sağlayacak, elektrik üretimini akıllı hale getirecek projeyi 8
milyon avro ile destekliyor. Ulusal koordinasyonu ise ilgili
kuruluşumuz TÜBİTAK yürütüyor. Bakanlığımız, TÜBİTAK’ın
projelendirilmiş birçok faaliyetinin desteklenmesi suretiyle hem
hakem hem de destekleyici rolünde. Bunlarla birlikte, yine ilgili
kuruluşumuz olan KOSGEB üzerinden destekleme faaliyetlerimiz var.
KOBİGEL projesiyle 1 milyona kadar, yüzde 30’u hibe yüzde 70’i geri
dönüşümlü, 3 yılda 3’er aylık taksitler halinde ödemeli, destek
projesi yapıldı, bunda arzu edilen şey, teknolojik ürün üretmek,
yani aklı, bilgiyi öne çıkarmaktır. Gayret sarf ettiğimiz şeylerin
bir kısmını bu proje üzerinden yürütmekteyiz.TÜBİTAK tarafından da
destekler sürüyor, 5 milyona kadar, yüzde 70’i hibe olan
tekno-yatırım projesi var. Akıllı şehirleri, proje üzerinden
değerlendirilmek suretiyle destekleme yoluna gidiyoruz.”
- “Ar-Ge merkezleri için çok iyi iyileştirmeler yapıldı”
Çelik, hedeflerinin bilim merkezi, teknoloji üssü ve ileri sanayi
ülkesi bir Türkiye inşa etmek olduğunu belirterek, yenilikçi
ürünleri de desteklediklerini aktardı.
Yeni uygarlığın tüm üretim teknolojilerini değiştirebilecek bir
şekle geldiğini vurgulayan Çelik, bu kapsamda günümüzün rekabetçi
iş ortamında Ar-Ge ve yenilik kavramlarının büyük önem taşıdığını
söyledi.
Çelik, Ar-Ge’nin bir ekosistem işi olduğunu ve ekonomide kaldıraç
görevi üstlendiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Ar-Ge çalışmalarını oluşturan güç iki ana kaynakta toplanmaktadır,
bunlardan biri insan kaynakları, diğeri finansal kaynaklar.
Finansal kaynakları, kamu finans kaynakları olarak söylemek
gerekirse, bakanlık olarak biz bir kısmını KOSGEB, bir kısmını
TÜBİTAK, bir kısmını da kamu ve üniversite üzerindeki faaliyetlerle
yapmaktayız. Bakanlığımızın hedef koyduğu 900’e yakın tasarım ve
Ar-Ge merkezi kurulumunu gerçekleştiriyoruz. Bu merkezler için
çıkardığımız kanunlar ve Ar-Ge Reform paketleriyle çok iyi
iyileştirmeler yapıldı. Bunların sonucunda gerek
akademisyenlerimizin, gerekse tasarım merkezlerinde çalışanlara
gelir vergisinde yüzde 95’e kadar muafiyet sağlandı. Buralarda
çalışan üniversite mezunu gençlerimize de 2 yıl boyunca asgari
ücret tutarındaki maaşının bakanlığımızca ödenmesi temelinde, ciddi
çabamız var."
“Kanuna, Çalışanların Buluşları diye bir kısım ekledik”
Çelik, gelecekle ilgili bir hayali ve yeni fikirleri olanlar için
de geçen yıl bakanlıkça çıkardıkları Fikri ve Sınai Mülkiyet
Hakları Kanunu’nun içerisine Çalışanların Buluşları diye bir kısım
eklediklerini kaydetti.
Bu bağlamda, örneğin fabrikadaki bir çalışanın, işi daha kısa
sürede tamamlayabilecek, daha ekonomik ve daha uygun bir buluş
sahibi olması durumunda, kendi haklarını korusun diye kanuna özel
maddeler koyduklarını dile getirdi. Çelik, buna dair
yönetmeliklerin hazır olduğunu belirterek, sözlerini şöyle
tamamladı:
“Evde, işte, yolda da olsanız, hangi konuda olursa olsun, bilim ve
teknolojiye dayalı ne tür bir adım atmışsanız, bunun karşılığını
muhakkak alacağınız yeni ortam ve insan kaynaklarının çoğaltılması
amacıyla yeni şartlar oluşturduğumuzu ifade etmek istiyorum. Akıllı
dönüşüm için sadece 2016’da 2 milyar liranın üzerinde bir gelir
vergisi muafiyeti, Ar-Ge faaliyetlerine yerel bütçeden 7 buçuk
milyar liralık bir pay sağladığımız görülüyor. Bu kapsamda hem
finansal hem de insan kaynakları yönünden ciddi bir adım ortaya
koyuyoruz. Sanayi 4.0 ölçeğinde dijital dönüşüme, yazılıma ve
bilişime yatırım yapmak bir tercih değil, zorunluluktur. Bilim
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak bu işlerin hızlandırılması
için gayretimiz sonsuz olacaktır."
Yorumlar