MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ - Deniz Harp Okulundan 2010'da Fetullahçı
Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının baskıları ve komploları nedeniyle
ayrılan S.A, yaşadığı zor günleri unutamıyor.
Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde bir şirkette çalışan S.A, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı komuta
kademesinde yer almanın hayaliyle 2004'te Heybeliada Deniz Lisesine
girdiğini söyledi.
Askeri lisenin ardından Deniz Harp Okuluna girmeyi başardığını
belirten S.A, birinci sınıftan itibaren başarılı öğrencilere, okul
idarecileri tarafından çeşitli gerekçelerle cezalar verilmeye
başlandığını bildirdi.
O dönem buna anlam veremediğini anlatan S.A, "Bir gün, başarılı
öğrencilerin kişisel bilgisayarlarını topladılar ve daha sonra
öğrencileri teker teker sorguya aldılar. Bilgisayarlarımıza
eşcinsel içerikli pornografik görüntüler yükleyerek bizleri
suçladılar." dedi.
Alay komutanı, bazı bölük komutanları, istihbarat subaylarından
oluşan bir heyetin kendilerini sorguladığını dile getiren S.A,
şöyle konuştu:
"İlk sorguya girdiğimizde sinevizyon ekranına müstehcen görüntüleri
bizlere gösterdiler. 'Bunlar senin bilgisayarından çıktı, şu
tarihte yüklemişsin, şu tarihte silmişsin' dediler. Bu görüntüleri
gördüğümde büyük şok yaşadım. Böyle bir şeyin söz konusu dahi
olamayacağını söyledim. Bilgisayarların teknik ekip tarafından
incelendiğini belirterek, beni yalancılıkla suçladılar. İtiraz
ettiğimde, üstlerime saygısızlık yaptığım gerekçesiyle 14,
bilgisayarda müstehcen görüntüler bulunduğu için de 7 olmak üzere
21 gün oda hapsine çarptırıldım."
BİLGİSAYARLARI TEKNİK EKİP İNCELEMEMİŞ
Arkadaşlarının da benzer suçlamalara maruz kaldığını belirten S.A,
"Bir arkadaşımız yükleme yapıldığı tarihlerde bilgisayarının dahi
bulunmadığını, bilgisayarı kısa süre önce aldığını faturasıyla
belgeledi ama sonuç alamadı." dedi.
S.A, "Bir diğer arkadaşımızın bilgisayarında yüz tanıma programı
vardı. Yüz tanıma programındaki kayıtlı resimleri incelediğimizde,
alay komutanının fotoğraflarını gördük. Halbuki bizlere
bilgisayarları teknik ekibin incelediğini anlatmışlardı. Bunların
da yalan olduğu ortaya çıktı. Sonuçta cezalarımızı çektikten sonra
bunlardan kurtulacağımızı düşünerek, üzerine gitmedik." ifadelerini
kullandı.
Okulun ikinci yılında idari kadronun büyük oranda değiştiğini
gördüklerini dile getiren S.A, şunları kaydetti:
"Olay askeri savcılığa intikal etmiş ve soruşturma açılmış.
Okuldaki tüm öğrencilerin elektronik posta adresleri ile
öğrencilerin kendilerinde kayıtlı bulunan ev adreslerine, bizlerin
bilgisayarlarında bulduklarını iddia ettikleri görüntülerin de yer
aldığı CD'leri göndermişler. Savcılık bizleri sorguya aldı ve
Gülhane Askeri Tıp Akademisine psikolojik durumumuzun tespiti için
sevk etti. Böyle bir olayla bağımızın olmadığını ispat edebilmek
için gittik. Askeri öğrenci olmada herhangi bir sorun olmadığını
belirten raporu verdiler, ardından savcılık da bu dosyayı kapattı.
Bu süreçte okuldaki idari kadrolar, askeri savcılığın dosyaları
kapatmasına rağmen bizleri sorguya almaya ve cezalandırmaya devam
etti. Sadece idari değil akademik olarak da üzerimize geldiler.
Başarısız olabilmemiz için ellerinden geleni yaptılar."
- "Okuldan ayrıldığım için tazminat ödedik"
Sorgulamalardan bir süre sonra, okuldan atılmak üzere Yüksek
Disiplin Kuruluna sevkinin yapılmasının istendiğini anlatan S.A,
bunun için Alay Disiplin Kuruluna gönderildiğini bildirdi.
S.A, "Bu süreçte bölük ve tabur komutanlarımla görüşerek, dosyanın
kapanmasına rağmen neden böyle bir adım atıldığını sorduğumda, bana
'askeri öğrenci niteliklerini taşımadığımı, kurula çıkmam durumunda
okuldan ihraç edileceğimi ancak kurula çıkmadan da kendi isteğimle
okuldan ayrılabileceğimi' söylediler. Çok zor bir karar olsa da
çocukluk hayalimi süsleyen bu meslekten, psikolojimi daha fazla
yıpratmamak adına vazgeçmek zorunda kalarak ayrıldım. Bu nedenle de
okula 40 bin lira civarında tazminat ödemek zorunda bırakıldım."
diye konuştu.
- "FETÖ'cü subaylar bizim dönemimizden"
O dönem çok sayıda parlak öğrencinin başına benzer şeylerin
geldiğine işaret eden S.A, şunları söyledi:
"Burada bir nevi başarılı öğrencileri elediler. Kendi adamlarını
bir noktaya getirmek için bizlerin geleceğiyle oynadılar. Bunlar
yaşanmamış olsaydı, bu öğrenciler Deniz Kuvvetleri komuta
kademesinde yer alacak kişilerdi. Darbe girişimi ve sonrasında
yaşananlara baktığımda, o dönemde de karşımızda bir örgüt olduğunu
tahmin ediyorduk ama bu kadar büyük olacaklarını hiç düşünmedik.
Komutanlarımıza defalarca suçsuz olduğumuzu, bu işin içinde başka
bir neden olduğunu söylememize rağmen bize hep 'Neden siz?'
cevabını verdiler. Darbe girişimin ardından tutuklanan subayların
bir bölümünün, bizim dönemimizdeki kadrolarda yer aldığını gördüm.
Zamanında 'Bu işin içinde birşey var' derken bizi dinlemeyen
komutanlarımızın pasif rol oynayarak, ne kadar büyük hata
yaptıklarını da görmüş olduk."
Okuldan ayrıldıktan sonra psikolojisinin düzelmesinin uzun zaman
aldığını bildiren S.A, üniversite sınavını kazanarak mühendis
olduğunu, şu anda bir şirkette çalıştığını kaydetti.
S.A, "Türk Silahlı Kuvvetlerinden Atılan ve Ayrılan Öğrenciler
Platformu" olarak mağduriyetlerinin giderilmesini ve iadeiitibar
istediklerini sözlerine ekledi.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar