Ünlü Psiskolog Doğan Cüceloğlu fazla ilginin çocuğu ters yönde
etkilediğini savunarak açıklamalarda bulundu.
Fazla ilgi çocuğu daha sağlıklı yapmaz; tam tersine onun gelişimini
ters yönde etkiler. Şöyle bir benzetme yapabiliriz: çocuğun
yaşaması için besine ihtiyacı vardır, ama çocuğu fazla beslemek onu
daha sağlıklı yapmaz, aksine sağlığında kalıcı zararlara yol
açar.
Çocuğu ihtiyacı olan besinleri yeteri kadar vermek gerekir, aşırı
beslemek çocuğu yiyeceğe bağımlı hale getirebilir.
Şimdi anne baba şaşırarak, ben çocuğuma ne kadar ilgi
göstermeliyim, az ilgi sağlıksız, çok ilgi sağlıksız, peki bunun
ortasını nasıl bulacağım, yeteri kadar ilgi gösterdiğimi nereden
bileceğim, sorusunu sorabilir.
İki çocuk düşünün, biri ‘dikkat/ilgi bağımlısı’ diğeri ise böyle
bir bağımlılığı olmayan ‘normal’ çocuk olsun. ‘Dikkat/ilgi
bağımlısı’ yetişkinlerin sözünü sürekli keser, anne baba biraz
kendilerine zaman ayırıp aralarında sohbet etmeye başlarlarsa hemen
aralarına girer ve onların konuşmalarına karışır, dikkati sürekli
kendi üzerinde toplamak için yüksek sesle konuşur veya tuhaf şeyler
yapar, çocuklarla beraber oyun oynamak yerine büyüklerin yanında
ayrılmaz.
‘Normal’ çocuk ise yaşamın akışı içinde bazen büyüklerle, bazen
oyuncaklarla, bazen diğer çocuklarla etkileşim kurar ve kendi
ilgilendiği şeylerin peşine düşer; bir büyükten sürekli ilgi
beklemez. ‘Normal’ çocuk büyüklerin dünyasında uğraşmaları gereken
birçok şey olduğunu, büyüklerin tüm zaman ve ilgisini kendisine
veremeyeceğini anlamıştır, durumu bilir, yeri ve zamanı geldikçe
kendi payına düşen ilgiyi alacağına güvenir.
Dikkat bağımlısı çocuk nasıl dikkat bağımlısı
olmuştur?
Anababa çocukla etkileşiminde altı tanıklık boyutunda şu mesajları
vermiştir:
(1) Ailede en önemli kişi sensin;
(2) ne yaparsan yap, her yaptığını kabul ederiz;
(3) bu ailede en değerli sensin;
(4) hiç çaba göstermesen de sen başarabilirsin, istemen yeter;
(5) ailede yalnız sen sevilmeye layıksın;
(6) bu aile sana ait, herkes senin için var. Böyle yetiştirilen bir
çocuk kendisini elin en önemli parmağı gibi görür. Bu çocukta ‘ben
bilinci’ oluşur.
Normal çocuk ise aile içi etkileşimde altı tanıklık boyutunda şu
mesajları almıştır:
(1) Ailede herkesten biri olarak önemlisin;
(2) bir şey yaparken, söylerken dikkat edeceğin şeyler var;
(3) bu ailede herkesin kendine özgü değeri var; tek değerli sen
değilsin;
(4) çaba ve şevkle başarabilirsin;
(5) ailedeki herkes gibi sen de koşulsuz sevilmeye layıksın;
(6) bu aile bir ekiptir, sen ailenin vazgeçilmez bir üyesisin.
Böyle yetiştirilen bir çocuk kendisini elin parmaklarından biri
olarak görür; bütünün önemli bir parçası olduğunu bilir, kendini
bütün içinde değerlendirir. Bu çocukta ‘biz bilinci’ gelişir.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar