Fatih'teki restorasyon projeleri tanıtım toplantısı

- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2) - "Restorasyon deyince aklımıza içimizi acıtan nice görüntü de geliyor. Ülkemizde tüm gayretlerimize rağmen hala önüne geçemediğimiz şekilde tarih ve kültür cellatları kol geziyor. Güya aslına uygun şekilde restore edilen ama duvarlarındaki horasan sıvalarının kazınıp üzeri çimentoyla, kumla kaplanan nice eserler duyduk, gördük" - "Bir dönem tarihi camileri yıkma, yıkılamayanları da depo, işyeri, hatta ahır olarak kullanma, açma modası vardı. İstanbul başta olmak üzere Anadolu'nun dört bir yanında bu tahribatın izlerini halen görüyoruz"

Google Haberlere Abone ol
Fatih'teki restorasyon projeleri tanıtım toplantısı

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Restorasyon deyince aklımıza içimizi acıtan nice görüntü de geliyor. Ülkemizde tüm gayretlerimize rağmen hala önüne geçemediğimiz şekilde tarih ve kültür cellatları kol geziyor. Güya aslına uygun şekilde restore edilen ama duvarlarındaki horasan sıvalarının kazınıp üzeri çimentoyla, kumla kaplanan nice eserler duyduk, gördük." dedi.

Erdoğan, Fatih Belediyesi'nce Yenikapı Etkinlik Alanı'nda düzenlenen "Kültürel Mirası İhya Restorasyon Projeleri Tanıtım Programı"nda yaptığı konuşmada, medeniyetlerin kendi içlerindeki ve diğer medeniyetlerle olan ilişkilerindeki serencama bakıldığında hep bir öncekini aşma, onun üzerine çıkma gayretinin görüldüğünü dile getirerek, "Bugün biz, bırakınız aşmayı henüz ecdadımızın seviyesine ulaşabilmiş değiliz. İşte örnekler önümüzde..." dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Restorasyonlarının açılışını yaptığımız eserlere bakalım, bir de günümüz mimari anlayışı ve tekniğiyle yapılan eserlere bakalım. Ecdat ne kadar zamanda yapmış, biz sadece restorasyonunu ne kadar zamanda yapabiliyoruz? Buna bir bakalım. Acaba size göre hangisi daha güzel, hangisi daha etkileyici, hangisi insan ruhuna daha iyi hitap ediyor, hangisi gelecek nesillere iftiharla bırakılabilecek bir eser mahiyetindedir? Hiç şüphesiz ecdadın yaptığı eserler bu özelliklere çok daha fazlasıyla sahiptir. Bunun için bir an önce zihniyetimizi ve uygulamalarımızı değiştirmek mecburiyetindeyiz. Önce ecdada yetişeceğiz, yani ihyayı gerçekleştirecek, sonra da onu aşacak, yani inşayı başaracak bir medeniyet anlayışını bir an önce ülkemizde hakim kılmalıyız."

Necip Fazıl Kısakürek'in "Tarihin gözleri var, surlarda delik delik/Servi, endamlı servi, ahirete perdelik/Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at/Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat/Şahadet parmağıdır göğe doğru minare/Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?" dizelerini aktaran Erdoğan, "Bugün bizim arayıp bulmamız gereken mana işte budur. Öleceğiz ne çare? İstanbul'da yaşamanın, bu aziz şehrin sakini olmanın hakkını ancak bu manayı kavradığımızda verebiliriz." diye konuştu.

- "Tarih bilmiyorsunuz, zavallı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 15 yılda belediyelerin yanı sıra hükümet imkanlarıyla da ülke sınırları içinde ve dışında tarihi ayağa kaldırmanın mücadelesini verdiklerini ifade ederek, kendilerinden önce yılda 5-6 restorasyon çalışmasının yapıldığı Vakıflar Genel Müdürlüğünde kendi dönemlerinde yılda ortalama 250 restorasyon projesinin hayata geçirildiğini söyledi.

Gelecek yıl için bu rakamın 300 olarak planlandığını dile getiren Erdoğan, "Bugüne kadar restorasyon yapılarak yeniden ayağa kaldırdığımız 5 bin eseri teker teker saymaya kalksam saatler sürer." dedi.

Yenikapı Mevlevihanesi'nden Süleymaniye ve Fatih camilerine, Erzurum Çifte Minareli Medresesi'nden Haseki Hürrem Hamamı'na kadar pek çok eserin bulunduğu bu listedeki bazı yerlere özellikle dikkati çekmek istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Mesela Edirne'deki Büyük Sinagog, Diyarbakır'daki Ermeni Protestan ve Katolik Kilisesi. Biz kendi inşa ettiklerimizle birlikte bu topraklardaki tüm zenginliklere, tüm değerlere sahip çıkıyoruz. Ecdadımız öyle yaptı, onun için öyle yapıyoruz. Hazreti Ömer Kudüs'ü fethettiğinde fetih hakkı olarak camiye çevirdiği bir kilise dışında diğer dinlere ait hiçbir mekana dokunmamıştır. Şu büyüklerimize bak, şu büyüklüğe bak. Fatih Sultan Mehmet Han da yine fetih hakkı olarak camiye çevirdiği Ayasofya dışında diğer dinlerin mekanlarını aynen korumuş, hatta bizzat himayesine almıştır. Bazıları çıkıyor diyor ya 'Kılıçla şöyle kestiniz, böyle yaptınız...' Tarih bilmiyorsunuz, zavallı. Aynı hassasiyetin topraklarımız dışında kalmış ecdat eserleri için gösterildiğini söyleyebilmemiz ise maalesef mümkün değildir. Döneminin mimaride, sanatta, kültürde en zirve şehirlerinin çoğu başkalarının eline geçtikten sonra adeta taş üstünde taş bırakılmamacasına yıkılmış, yok edilmiştir. Bir zamanlar 500 caminin olduğu söylenen şehirlerde bugün namaz kılınabilecek tek bir camiyi zar zor bulursunuz. Ruhuyla, kokusuyla, görüntüsüyle hala bizim olan nice şehirlerden, hala adımız kazınmaya, izlerimiz silinmeye çalışılıyor."

Yurt dışında kapsamlı bir restorasyon çalışması başlatıldığını, Balkanlar'dan Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya, Güney Asya ve Orta Asya'dan Doğu Avrupa'ya kadar geniş bir alanda ecdat emanetlerine sahip çıkma çalışmaları yürütüldüğünü anlatan Erdoğan, TİKA başta olmak üzere pek çok kuruluşun bu konuda gösterdiği gayreti yerinde gördüğünü ifade etti.

Erdoğan, içeride ve dışarıda çalışmaların artırarak sürdürüleceğini belirterek, "Medeniyetimizin her bir eseri, bizim yitik hazinemizdir, nerede bulursak orada sahip çıkacak, takipçisi olacak, fırsatını bulduğumuzda da ayağa kaldıracağız. Unutmamalıyız ki Biruni'nin astronomisi, Farabi'nin felsefesi, Cabir'in matematiği, Sinan'ın mimarisi, İbn-i Haldun'un sosyolojisi, Itri'nin musikisi, Şeyh Hamdullah'ın hattı, medeniyetimizin işte bu şehirlerinde vücut bulmuştur. Dolayısıyla biz sadece taşa, tuğlaya, toprağa, ahşaba, demire değil, aynı zamanda medeniyetimizin bu değerlerine de sahip çıkmış oluyoruz." değerlendirmesini yaptı.

- "İçimizi acıtan nice görüntü..."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Restorasyon deyince aklımıza içimizi acıtan nice görüntü de geliyor. Ülkemizde tüm gayretlerimize rağmen hala önüne geçemediğimiz şekilde tarih ve kültür cellatları kol geziyor. Güya aslına uygun şekilde restore edilen ama duvarlarındaki horasan sıvalarının kazınıp üzeri çimentoyla, kumla kaplanan nice eserler duyduk, gördük. Restorasyon adı altında asırlık taşları, tuğlaları sökülüp yerine kalıpla çimento dökülen nice surlar, binalar duyduk, gördük. Her santimi el emeği, göz nuru ahşap işleme kapıları, pençeleri, pervazları sökülerek, yerine plastik ürünler konulan nice konaklar, evler duyduk ve gördük. Bir dönem tarihi camileri yıkma, yıkılamayanları da depo, işyeri, hatta ahır olarak kullanma, açma modası vardı. İstanbul başta olmak üzere Anadolu'nun dört bir yanında bu tahribatın izlerini halen görüyoruz. Restorasyon adı altında sergilenen tarih ve kültür facialarının bu anlayıştan bir farkı yoktur." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin restorasyon konusunda oldukça birikim kazandığını, gerek kamu kurumlarının gerekse vatandaşların tarihi eserlerin yenilenmesinde bu birikimi kullanmaları gerektiğini vurgulayan Erdoğan, sorumluluk sahipleri başta olmak üzere herkesin en üst düzeyde hassasiyet göstermesi gerektiğinin altını çizdi.

Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un "Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir/Onu en çolpa herifler de emin ol becerir/Sade sen gösteriver 'İşte budur kubbe' diye/İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye/Ama gel kaldıralım dendi mi heyhat o zaman/Bir Süleyman daha lazım yeniden bir de Sinan/Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok/Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun karnım tok." dizelerini aktardı.

Yıkma, bozma, tahrip etmenin kolay, inşa ve ihya etmenin zor olduğunu vurgulayan Erdoğan, bunları söylerken tarihi eserlerin hayatın tamamen dışına çıkartılarak birer süs eşyası gibi vitrin gerisinde tutulmasını da doğru bulmadığını kaydetti.

İçinde yaşanmayan bir mekanı canlı tutmanın çok zor olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bunun için restore edilerek yeniden medeniyetimize kazandırılan eserlerin, buraların kıymetini bilecek, hakkını verecek, buralara sahip çıkacak kuruluşlar tarafından kullanılmasını önemli görüyorum. İçinde ibadet edilmeyen bir cami, içinde yaşanmayan bir konak, içinde faaliyet gösterilmeyen bir medrese, içinde hayat olmayan hiçbir yapı kalıcı olamaz. Çünkü her şey insanla vardır, insanla değer kazanır. Bir eserin kıymetini bilmek demek, onu doğru ellere, ehil insanlara teslim etmek demektir. Elbette denetim yapılır, kontrol ihmal edilmez, gerektiğinde tamirat tadilat, bu yola da başvurulur, ama işin esası bu olmalıdır, insan, insan..."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fatih Belediyesi tarafından restorasyonu yapılan 320 eserin restorasyonunun hayırlı olmasını diledi, emeği geçenleri tebrik etti.

(Bitti)

Yorumlar