EVLADA ADANAN ÖMÜRLER- Kemancı anne, şarkıcı babanın downlu oğlu müzikle büyüyor

- Şarkıcı Özgün Uğurlu'nun eşi keman sanatçısı Nida Uğurlu, 8 yaşından bu yana eğitimini aldığı müzikten vazgeçmeyerek, bir yandan orkestrada çalmaya devam ederken diğer yandan down sendromlu oğlu Ediz'i müzikle büyütüyor - Nida Uğurlu: - "Ediz'in down sendromlu olmayan bir çocuktan hiçbir farkı yok bizim için. Sadece 'Acaba eğitimine yetebiliyor muyum? Onun için doğru şeyleri yapıyor muyum?' gibi endişeler taşıyoruz. Günlük aktivitelerini yaparken, mutlaka güzel bir müzik açıyor ve onun eşliğinde çalışıyoruz. Müzik onun için beynine alttan gelen güzel bir sinyal" - "Enstrüman çalmak sürekli pratik yapmayı gerektiriyor, yapmadığınız zaman gerilediğini kendiniz de hissediyorsunuz. Keman çalmayı meslek olarak icra ediyorum ama evde kendim için çalışmam gereken zamandan biraz feragat etmiş oluyorum. Provadan veya işten çıkar çıkmaz 'Ediz için ne yapabilirim? Bugün onu bir yere götürebilir miyim? Dersi var mı?' diye planlamaya başlıyorum. Mutlaka Ediz için bir şey yaratmaya çalışıyorum ve onunla nasıl daha fazla vakit geçirebilirim telaşını taşıyorum"

Google Haberlere Abone ol
EVLADA ADANAN ÖMÜRLER- Kemancı anne, şarkıcı babanın downlu oğlu müzikle büyüyor

İSTANBUL (AA) - ANDAÇ HONGUR - İlkokuldan itibaren keman eğitimi alan ve mezuniyetinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası'nda çalmaya başlayan 34 yaşındaki Nida Uğurlu, down sendromlu olarak dünyaya gelen oğlu Ediz'i de müzikle büyütüyor.

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü'ne 8 yaşındayken yarı zamanlı olarak başlayan Uğurlu, müziğin mesleği haline gelmesine karar verdi ve üniversite eğitimini burada tamamladı.

Öğrencilik döneminde çeşitli orkestralarda çalan Uğurlu, mezuniyetinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası'na kemancı olarak girdi. 10 yıldır orkestrada çalan, aynı zamanda ders de veren Uğurlu, 2012'de şarkıcı Özgün Uğurlu ile evlendi. Özgün ve Nida Uğurlu çifti, 2014'te ise down sendromlu olarak dünyaya gelen Ediz'i kucaklarına aldı. Nida Uğurlu, oğlu Ediz'i müziğin içinde büyütüyor.

Nida Uğurlu, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Özgün ile bir müzik projesinde tanıştıklarını ve ardından evlendiklerini dile getirerek, şunları anlattı:

"Ediz, 2014'te down sendromlu bir çocuk olarak dünyaya geldi. Biz bilmiyorduk. Doğduktan sonra öğrendik. İlk dönemde şok yaşadım ama sonrasında durumu algılayıp, kabullenip, araştırdıktan sonra aslında korkulacak bir şey olmadığını gördüm. 'Down sendromlu çocuğum olur mu?' endişesi taşıyan insanlar oluyordur ama öyle bir şey değil. Ben öyle bir şey olmadığını anladım. Ediz'in down sendromlu olmayan bir çocuktan hiçbir farkı yok bizim için. Sadece 'Acaba eğitimine yetebiliyor muyum? Onun için doğru şeyleri yapıyor muyum?' gibi endişeler taşıyoruz."

Ediz'in babaannesi Ayfer Uğurlu ile dedesi Bülent Uğurlu'nun, çocuklarının bakımında kendilerine çok destek verdiğini dile getiren Uğurlu, "Ediz'in doğumundan itibaren her türlü desteği onlardan aldık. Ediz down sendromlu olduğu için yapılması gereken ekstra şeyler oluyor, derslerimiz, tekrarlarımız gibi. Bunları bir bakıcıyla yapmak mümkün olamazdı. Benim yetişemediğim zamanlarda Ediz'in babaannesi ve dedesi derslerine götürüyor." diye konuştu.

Uğurlu, sevdiği işi yaptığını ve Ediz'i büyütürken işine devam edebildiğini vurgulayarak, "Çocuğunu bakıcıya bırakmak istemeyip işini bırakan anneler oluyor. Ben şimdiye kadar böyle bir şey yaşamadım, bu nedenle şanslıyım. Hem işime devam edebiliyor hem de geri kalan zamanı Ediz'e ayırabiliyorum." dedi.

- "Güzel giden bir hayatım vardı ve onlar da ona eklendi"

Nida Uğurlu, annelerin zorunda kalmadıkça işini bırakmaması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Çalışmak hem aileye destek açısından hem de annenin kendisini iyi hissetmesi açısından çok önemli. Çocuğumla daha kaliteli vakit geçirmek için işte vakit geçirmemin bana iyi geldiğini düşünüyorum. Aslında Ediz'e babaannesi ve dedesi baktığı için bu kadar rahatım. Bakıcıya bırakmak zorunda kalsaydım durum böyle olmazdı. Onlar Ediz'le ilgilendiği için çalışma hayatıma devam edebiliyorum. Enstrüman çalmak sürekli pratik yapmayı gerektiriyor, yapmadığınız zaman gerilediğini kendiniz de hissediyorsunuz. Sadece evde çalışmam gereken zamanlarda pek fazla çalışamıyorum. Keman çalmayı meslek olarak icra ediyorum ama evde kendim için çalışmam gereken zamandan biraz feragat etmiş oluyorum. Provadan veya işten çıkar çıkmaz 'Ediz için ne yapabilirim? Bugün onu bir yere götürebilir miyim? Dersi var mı?' diye planlamaya başlıyorum. Mutlaka Ediz için bir şey yaratmaya çalışıyorum ve onunla nasıl daha fazla vakit geçirebilirim telaşını taşıyorum."

Ediz'in müziği çok sevdiğini anlatan Uğurlu, "Beraber şarkı söylüyoruz. Bazen ben söylüyorum, o dans ediyor. Evde piyanomuz var, kapağı hep açık duruyor. Ediz, mutlaka piyanonun tuşlarına basıyor, sesini alıyor. Ediz, müziğin içinde. Evde piyano olması ve istediği zaman ondan ses çıkarması onun için doğal bir şey. Günlük aktivitelerini yaparken, mutlaka güzel bir müzik açıyor ve onun eşliğinde çalışıyoruz. Müzik onun için beynine alttan gelen güzel bir sinyal." ifadelerini kullandı.

Uğurlu, mezun olmasının ardından bir orkestrada çalmanın kendisi için bir şans olduğunu ifade ederek, "Böyle mutluyum ve bulunduğumuz şartlarda güzel bir işim olduğuna inanıyorum. İşimi büyük zevkle yapıyorum. Evlilik ve çocuğun da hayallerimi engellediğini söyleyemem. Güzel giden bir hayatım vardı ve onlar da ona eklendi, hayatım daha da güzelleşti." şeklinde konuştu.

Yorumlar