FETÖ propagandasını yaptığı gerekçesiyle YÖK tarafından görevine son verilen Yrd. Doç. Dr. Mehmet Nihat Kanbur'un eski eşi M.İ'nin ifadesinden: "Eski eşim bana 'Evde kapalı, dışarıda ise açık giyinmen gerekiyor' sebebini sorduğumda, 'Fişleniriz, fakültede benim konumum itibarıyla cemaate mensup olduğumun anlaşılmaması gerekli. Çalıştığım fakülteye gelirken giyimine dikkat et, tedbir yapmalıyız, dikkatli ol' ve benzeri cevaplarla sürekli bu durumu geçiştirirdi" dedi.
Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesindeki derslerinde Fetullahçı
Terör Örgütü'nün (FETÖ) propagandasını yaptığı iddiasıyla
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından görevine son verilen Yrd.
Doç. Dr. Mehmet Nihat Kanbur hakkında 20 yıldan 30 yıla kadar hapis
istemiyle iddianame hazırlandı.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Antalya 2. Ağır
Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğüne gönderilen bir mektup zarfındaki ses kaydında, Akdeniz
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr. Mehmet Nihat Kanbur'un
derslerde, ülkede iç ayaklanma çıkarmak için öğrencileri
silahlanmaya ve devletin silahlı güçlerine karşı kışkırtmaya
çalıştığı şeklindeki ifadelere yer verildiği belirtildi.
Kanbur'un ders sırasında öğrencilere "Benim size tavsiyem ben öyle
davranacağım, yakın bir zamanda iç savaşa hazırlıklı olun" dediği
belirtilen iddianamede, Kanbur'un şu ifadelerine yer verildi:
"Bakın iç savaş denildiğinde aklınıza maç çıkışı kavga eden
taraftarlar falan gelmesin ha! Eviniz kundaklanacak, basılıp ateşe
verilecek, yolun ortasında öldürüleceksiniz, on kişi tabancayla,
tüfekle evinizi bastığında siz ekmek bıçağıyla bir şey
yapamazsınız. İç savaştan bahsediyorum, aklınızı başınıza alın,
aptal olmayın. Evet barış şeyleri falan yok, herkes mühimmat
depoladı, silahlandı. Yarın bir gün Akdeniz Üniversitesine çatır
çatır sıkarlarsa çok affedersiniz salak salak dolaşmayıp gidin
emaneti nereden buluyorsanız bulun, lojistik desteği nereden
yapıyorsanız. Polise güvenmeyin! Askere güvenmeyin!"
"Fakültede açık giyinmem hususunda beni sürekli
uyarırdı"
İddianamede, Kanbur'un öğrencileri ile eski eşi M.İ'nin ifadelerine
de yer verildi.
M.İ, verdiği ifadesinde 2002 yılında Ege Üniversitesinde öğrenim
görürken tanıştığı Kanbur'un o dönem İzmir Polis Meslek
Yüksekokulunda öğretmenlik yaptığını, buradaki öğrencilerle
evlenmeden ve evlendikten sonra da sürekli irtibat halinde olduğunu
belirtti.
Eski eşinin kendisinde "5 çocuk" yapmasını istediğini anlatan M.İ,
şunları kaydetti:
"Neden' diye sorduğumda, daha sonradan sebebini öğrendiğim,
cemaatin uyguladığı, çalışan bayanların 3, çalışmayan bayanların
ise 5 çocuk doğurmasının gerekli olduğunu söyledi. Evde uzun
kıyafetler giymesi konusunda bana baskı yapardı. Dışarıda ise
özellikle çalıştığı yer olan fakülteye giderken, giyinmem konusunda
özenli ve açık giyinmem hususunda beni sürekli uyarırdı. Evde
kapalı, dışarıda ise açık giyinmemin sebebini sorduğumda,
'Fişleniriz, fakültede benim konumum itibarıyla cemaate mensup
olduğumun anlaşılmaması gerekiyor. Çalıştığım fakülteye gelirken
giyimine dikkat et, tedbir yapmalıyız, dikkatli ol' ve benzeri
cevaplarla sürekli bu durumu geçiştirirdi."
Eski eşinin, her hafta perşembeden yola çıkıp pazar akşamı evde
olacak şekilde İzmir'e düzenli gidip geldiğine dikkati çeken M.İ,
Konak'taki bir kurumda KPSS'ye hazırlık kursunda öğretmenlik yapan
Kanbur'a İzmir'de nerede kaldığını sorduğunda ise "cemaat
evleri"nde yanıtını aldığını söyledi.
"Telefonlar, bataryalar ve SIM kartlar sökülüp kapı önüne
konulurdu"
Evlendiği günden beri her hafta düzenli olarak bir gün Antalya'daki
evlerinde 10-15 kişilik gruplar halinde toplantılar yapıldığını
belirten M.İ, şu bilgileri verdi:
"Ne toplantısı yapıyorsunuz?' diye sorduğumda, 'Arkadaşlar gelecek,
sohbet edeceğiz, iş konuşacağız' şeklinde cevap verdi. Bu
toplantılar esnasında eve gelen giden kişileri görmem mümkün
olmazdı. Toplantılar evin salonunda olurdu ve kesinlikle toplantı
odasına telefon ve bilgisayar sokulmazdı. Salon kapısının önüne
baktığımda bütün telefon bataryalarının ve SIM kartlarının sökük
vaziyette kapının önünde olduğunu görürdüm. Bana sürekli olarak
'Konuştuğumuz konular özel, telefon dinlemesine karşı hassas
davranmalıyız.' derdi. Ayrıca telefonda konuşurken 'Fetullah Gülen,
sohbet, cemaat, namaz' ve benzeri ifadeler kullanılmaması
gerektiğini tembihlerdi. İzlenimlerime göre evime toplantı amaçlı
gelen insanlar, savcı, hakim, avukat ve fakültedeki hukuk
hocalarıydı."
M.İ, eski eşinin toplantıya gelenler için "Bizim yolumuza baş
koymuş büyük insanlar, mütevelli heyetinden..." dediğini
aktardı.
"Banyo, tuvalette bile telefonlarını yanından
ayırmazdı"
Eski eşi Kanbur'un her ay düzenli olarak maaşının belli bir kısmını
FETÖ/PDY'ye himmet olarak verdiğini dile getiren M.İ, şöyle devam
etti:
"Sızıntı ve Zaman gazetesine de aboneydi ancak aboneliği eski
eşimin üzerinde değildi, kendi ismini abonelikte kullanmadı. Yapmış
olduğu faaliyetleri gizli tutmamı, aileme dahil kimseye anlatmamı
söylerdi. Evlenmeden önce Fetullahçı olduğunu bilmiyordum. Evli
olduğumuz sürede üç farklı GSM numarası ve eski model telefon
kullandı. Niçin eski model telefon kullandığını sorduğumda, 'Her
biri farklı operatörlerde. İş gereği bu farklı telefonu
kullanıyorum.' dedi. Tanık olduğum telefon konuşmalarında
genellikle 'Hallederiz...' şeklinde konuşmalar olurdu. Konuşmalara
örnek vermek gerekirse, 'Konya Hukuk Fakültesinde bizden kimse yok.
Orayı kazanmamız lazım. Yüksek lisans açmışlar, gir burayı kazan.
Sınav evraklarını eksiksiz hallet. Bölge abisiyle görüş ve maddi
konuda sana yardımcı oluruz. Bir şey lazım olduğunda ara...'
şeklinde sürekli olarak birilerini üniversitelere, sınavlara ve
kurumlara işe sokma (adam yerleştirme) gayretinde oldu."
M.İ, eski eşinin kendisini kişisel bilgisayarı ve telefonlarına
yaklaştırmadığını anlatarak, "Şifrelerini sorduğumda fiziksel
şiddet uyguladı, dokunmamam konusunda uyardı. Sabahlara kadar
bilgisayar başındaydı. Cep telefonları çok önemliydi. Banyo,
tuvalet gibi yerlerde bile telefonlarını yanından ayırmazdı."
dedi.
"Deşifre etmemem için tehdit etti"
Eski eşi kendisine şiddet uyguladığında "Fetullah Gülen hocanız
size böyle mi öğretiyor?" diye tepki gösterdiğini aktaran M.İ,
"CD'lerden Fetullah Gülen isimli şahsı MP3'ten dinlediği zamanlarda
bile bana şiddet uyguladı. Boşandıktan sonra Fetullah Gülen
cemaatinden olduğunu deşifre etmememi istedi. Gördüklerimi,
duyduklarımı ve bildiklerimi hiçbir yerde ve kimseye anlatmamam
gerektiğini savundu. 'Başına bela olurum' şeklinde beni birkaç kez
tehdit etti." ifadelerini kullandı.
30 yıl hapsi isteniyor
İddianamede, şüphelinin TCK'nın "Silahlı terör örgütüne üye olmak"
ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik
etme" suçlarından 20-30 yıl arasında hapisle cezalandırılması talep
ediliyor.
Antalya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü
ekiplerince 14 Nisan'da düzenlenen FETÖ/PDY operasyonunda, "terör
örgütü üyesi olmak" ve "terör örgütünün propagandasını yapmak"
suçlamasıyla tutuklan Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve
Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Mehmet Nihat Kanbur'un görevine, YÖK tarafından son verilmişti.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar