Etimesgut Zırhlı Birlikler davası

- FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 52 kişi hakkında açılan davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi

Google Haberlere Abone ol
Etimesgut Zırhlı Birlikler davası

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 52 kişi hakkında açılan davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile bazı müştekiler katıldı.

Davanın beşinci celsesinde, tutuksuz sanık ve halen Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Komutanlığında görev yapan Albay Erdal Yetim savunmasını yaptı. Yetim, hakkındaki suçlamaları reddederek, FETÖ ile bağlantısının tespiti halinde en ağır şekilde cezalandırılmayı talep etti.

Duruşmada dinlenilen ve iddianamede darbe teşebbüsüne bizzat katıldığı tespit edilen 5 sanığın, birbirlerine hiçbir ithamda bulunmayıp, sadece kendisine yönelik suçlamalarda bulunmasının da suçsuz olduğunu ortaya koyduğunu öne süren Yetim, 15 Temmuz'da kışladan çıkan 2 tankın tekrar tümene dönmeleri için emir verdiğini, bunun da darbeci olduğunu savunduğu sanıklar İsa Sancaklı, Faruk Yaman ve Özkan Gürkol tarafından görülmesiyle sıkıyönetim mahkemesinde yargılanarak, idamla tehdit edildiğini savundu.

Tümene 15 Temmuz'da gelen eski Albay Faruk Yaman'ın, Türkiye'de en büyük zırhlı araca sahip taburunu komuta etmesine engel olduğunu, taburun başına geçmesine müsaade etmediğini anlatan Yetim, tümen komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol ve kurmay başkan Sıddık Çoban'ın hiçbir şey demeden tümenden ayrıldıklarını, darbecilerle başbaşa kaldığını ancak yine de mücadele ederek, tümenden sadece 2 tankın çıkmasıyla darbe teşebbüsüne katılımı en az seviyede tuttuğunu söyledi.

Sanık Yetim, 15 Temmuz'da tümen nöbetçi amiri olduğunu, lojmanlar bölgesindeki evinden 4 yaşındaki kızını alarak gece 21.30'a kadar tümen karargahında bulunduğunu, kızını evine tekrar götürdüğü sırada ise Faaliyet İzleme Merkezi'nden görevlilerin kendisini arayıp, "Genelkurmay'dan yıldırım harekat mesajı" geldiğinin söylendiğini ve hemen tümen karargahına döndüğünü kaydetti. Yetim, daha sonra eski Binbaşı Semih İlhan'ın telefonla "Genelkurmay'a büyük bir saldırı var, çok sayıda şehit var, Genelkurmay Başkanından haber yok" dediğini, bunun üzerine de Faaliyet İzleme Merkezi'ne çıkarak gelen mesaj emrine baktığını savundu.

Sıkıyönetim atama emrinde tümen komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un yerine eski Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in atandığının yazdığını, Sıddık Çoban'ın atama emrini Akyol'a haber verdiğini ifade eden Yetim, bu sırada eski binbaşı Semih İlhan'ın kendisini tekrar arayarak, "Yeni atanan Tuğgeneral Kırker tümene geliyor, nöbetçi amirin kendisini karşılamasını istiyor." dediğini belirtti. Yetim, bu sırada faaliyet izleme merkezindeki televizyondan Boğaziçi Köprüsü'nün askeri araçlarla kapatıldığını gördüklerini ancak televizyonun sesinin kapalı olduğunu iddiasını paylaştı. Semih İlhan'ın kullandığı araçla Kırker ve yanında adını sonradan Faruk Yaman olarak öğrendiği bir albayın tümene geldiğini, Yaman'ın araçtan indikten sonra oradaki rütbelilere bağırdığını dile getiren Yetim, "Ne bakıyorsunuz yeni tümen komutanınız, ben de Faruk Yaman yeni kurmay başkanınız." dediğini aktardı.

Faruk Yaman'ın tümene girerken, "Genelkurmay'da terör saldırısı var, her geçen dakika şehitler artıyor, destek için tanklar hazırlansın" emrini verdiğini belirten Yetim, Kırker ve Yaman'ın tümen komutanı ve kurmay başkan odalarını açtırdıklarını ve odalara giriş yaptıklarını ifade etti. Bir süre sonra Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un da karargaha geldiği ve makam odasında Kırker ile konuşmaya başladığını bildiren Yetim, bir süre sonra da İsa Sancaklı'nın tümene gelerek doğrudan komutan odasına girdiğini, yaklaşık 15 dakika sonra da Akyol önde, Sancaklı arkasında odadan çıktıklarını, Akyol'un kendileriyle vedalaştıktan sonra Sancaklı'nın aracıyla tümenden ayrıldığını anlattı.

Sanık Yetim, Akyol'un tümenden ayrılmasının hemen ardından Faruk Yaman'ın "Genelkurmay'da 17 şehidimiz var, Ankara üzerinde içerisi bomba yüklü nereye saldıracağı belli olmayan uçak var, polis kıyafetli teröristler var. Tüm personel silah başına" emrini verdiğini, nöbetçi amir olarak da kendisine tüm tank ve zırhlı personel taşıyıcıların hazırlatılması emrini verdiğini dile getirdi. Bu sırada Kurs Tabur Komutanı Fatih Çubukçu'nun da "Ben mürettebat olarak Erdal'ın taburunu desteklerim. Teğmenleri garaja alıyorum." dediğini aktaran Yetim, personelini aramak için Faaliyet İzleme Merkezi'ne geçtiğinde merkezdeki görevlinin, "Komutanım sıkıyönetim konulu emir mesajı geldi." deyince de terör saldırıları nedeniyle sıkıyönetim ilan edilmiş olabileceğini düşündüğünü, ilk mesajın sadece başlığına baktığını ve içeriğini görmediğini savundu.

Yetim, bu sırada Üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç'ın kendisini arayıp, Yarbay Fatih Çubukçu'nun "Teğmenleri tanklara bindirin, tankları hazırlayın" emri verdiğini, kendisinden teyit ettiğini, kendisinin de "Terör saldırısı var, hemen 2 tank hazırlanacak. Şehitler var, tüm personeli mesaiye çağırın" dediğini kaydetti.

Albay Faruk Yaman'ın da karargah içerisinde sürekli bağırdığını, panik yarattığını ve olağanüstü bir durum var izlenimi oluşturarak, emirlerinin sorgulanmasını engellediğini öne süren sanık Yetim, teğmenler Enes Daşçı, Yavuz Ali Üçler, Abdulkadir Çiçek ve Resul Doğan’ın da hücum yelekli ve piyade tüfekli şekilde karargah binasına geldiklerini, kendilerinin Yarbay Fatih Çubukçu tarafından görevlendirildiklerini bildirdi. Yetim, ikisinin Tuğgeneral Kırker'in yanına koruma olarak geçtiğini, ikisinin de koridorda beklemeye başladığını anlattı.

Kırker'in karargahtaki komutanlarla yaptığı toplantıya Faruk Yaman'ın emri nedeniyle girmediği, Yaman'ın kendisini sürekli yanında tutmaya çalıştığını ileri süren Yetim, saat 00.30 sıralarında Üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç'ın kendisini arayarak 2 tankla Jandarma Genel Komutanlığına doğru harekete geçtiklerini söylediğini, kendisinin de bu bilgi ve "Benim birliğim terör olayına müdahale ediyor, ben de birliğimin başında olmak istiyorum" yönündeki talebini Yaman'a ilettiğini söyledi.

- "Sen yanımdan ayrılma"

Bu talebinin üzerine Yaman'ın "Sen yanımdan ayrılma." diyerek kızdığını, daha sonra da teğmenler Resul Doğan ve Abdulkadir Çiçek'i yanına vererek bir nevi gözetim altına aldığını iddia eden sanık Yetim, saat 01.00 sıralarında Faruk Yaman'ın üzerinde "Süleyman Karaca" ve bir telefon numarası yazan bir kağıdı kendisine vererek, tümenden çıkan tanklardaki subaylara numarayı iletip, bu kişiye ulaşmalarını istediğini kaydetti.

Sanık Yetim, İsa Sancaklı'nın Tümen Komutanı Erdoğan Akyol'u götürdükten sonra saat 00.45 civarında tümene tekrar döndüğünü, Yaman ve Sancaklı'nın sürekli telefon görüşmesi yaptıklarını, yanındayken ise kendi aralarında kısık sesle konuştuklarını belirtti. Yetim, İsa Sancaklı'nın da kendi tümenlerinden olmadığını ancak Kırker ve Yaman gibi terör faaliyetleriyle ilgili olarak geldiğini düşündüğünü söyledi.

Tümen dışına çıkan tanklardaki üsteğmenlerin kendisini arayıp, Türk bayraklı halkın tankları yürütmediğini söylemesi üzerine İsa Sancaklı'nın "Halkı ezerek de olsa tanklar görev yerine gidecek." dediğini aktaran Yetim, bu ifade karşısında Sancaklı'ya karşı çıkarak halkın terörist olmadığını, tanklara dön emri vereceğini söylediğini bunun üzerine de Sancaklı tarafından idamla yargılanmakla tehdit edildiğini öne sürdü.

Sanık Yetim, Sancaklı'nın Yaman'a "Halk bu kadar yoğunsa, F16 ile köprüyü vurduralım" dediğini, Yaman'ın da "Köprüyü vurdurursak, çıkacak tankların geçişine engel oluruz." diye bu teklife karşı çıktığını iddia ederek, tümenden çıkan tanklardan birinin hiç kimseye zarar vermeden tekrar tümene döndüğünü savundu. Yaşananlardan dolayı rahatsızlanarak revire gittiğini, burada kendisine serum takıldığını, bu esnada bile darbeci olduğuna inandığı Kırker, Faruk Yaman ve İsa Sancaklı'nın emirlerinin uygulanmaması yönünde çaba sarfettiğini savunan Yetim, tankla tümenden çıkan ve dönemeyen üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç'ın kendisini aradığını, Kılıç'ın telefonundan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görevli olduğunu söyleyen polislerle konuştuğunu ve bu kişilere tümendeki durumu anlattığını söyledi.

Polis özel harekat personelini tümene almak için plan yaptıklarını, aradığı Albay Sefa Alkan'ın buna karşı çıkarak, Korgeneral Metin İyidil ile görüştüklerini ve tümendeki personeli kendilerinin teslim alacağını söylemesi üzerine polisle konuşarak, durumu bildirdiğini ifade eden Yetim, sabaha karşı tümendeki darbecilerin teslim alındığını, Binbaşı Barış Dedebağı ile tümene giren polislerin gözaltı işlemini başlattığını kaydetti.

Yorumlar