Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığı personeli hakkında "darbe" iddianamesi (6)

- Şüpheli Özalp Yeşil: - "Saat 23.00 sıralarıydı. Dursun Varlı'yı telefonla aradım, 'Komutanım ben geldim. Ne yapayım?' diye sordum. Üniformamı giyip tabur binasının önüne gelmemi söyledi" - "Ben de dediğini yaptım. Gittiğimde yanında Yarbay Halit Kabil, Üsteğmen Emre Demir de vardı. Ne yapacağımızı sorduk, eşimin beklediğini söyledim. O da bana eşimi hemen göndermemi, darbe olacağını, sıkı yönetim ilan edileceğini söyledi" - Şüpheli Soner Erol: - "Nizamiyeye geldiğimizde Dursun Varlı ile karşılaştım. Sanki nizamiyeye gelenleri karşılama pozisyonundaydı. 'Abi ne oluyor' dedim. O da güldü ve 'Oluyor bir şeyler, başladı' dedi"

Google Haberlere Abone ol
Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığı personeli hakkında "darbe" iddianamesi (6)

ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 15 Temmuz 2016'daki askeri darbe girişimi kapsamında Özel Kuvvetler Komutanlığı Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığında meydana gelen olaylara ilişkin 27 kişi hakkında düzenlediği iddianamenin şüphelilerinden Özalp Yeşil, darbe girişimi gecesi şüphelilerden Binbaşı Dursun Varlı'nın kendisini acil olarak alaya çağırdığını bildirerek, gittiğinde Varlı'nın kendisine, "darbe olacağını, sıkı yönetim ilan edileceğini söylediğini" belirtti.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, şüphelilerin soruşturma aşamasında alınan ifadeleri özetlendi.

Şüphelilerden Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu, darbe girişimi gecesi nöbetçi amir olduğunu belirterek, o gece planlı uçuş bulunduğunu, uçakların saat 20.00'de kalkması gerektiğini anlattı.

Ancak 19.50'de Özel Kuvvetler vardiya amirliğinden tüm uçuşların yasaklandığına dair emir geldiğini bildiren Çakıroğlu, bunu, Alay Komutanı Albay Ümit Tatan'a bildirdiğini, onun da bilgiyi teyit etmesini istediğini ifade etti.

Çakıroğlu, saat 22.30 civarında Helikopter Tabur Komutanı Yarbay Halit Kabil'in kendisini arayarak alarm verildiğini, alay komutanının Özel Kuvvetler Karargahına gitmesi gerektiğini söylediğini, kendisinden de birlik personelini alaya çağırmasını istediğini bildirdi.

O saatte Kabil'in görevde olmadığını belirten Çakıroğlu, alay komutanı Ümit Tatan'ı telefonla aradığını ama ulaşamadığını anlattı. Çakıroğlu, bazı personeli arayarak, "Alaya bekliyoruz" dediği bazı kişilerin "Geliyorum" dediğini kaydeden Çakıroğlu, bu sırada Albay Tatan'ın telefonla kendisini aradığını, "Bir durum mu var? Beni aramışsın" dediğini söyledi.

Çakıroğlu, "Ben de 'Halit Kabil yarbayım beni aradı, alarm verilmiş. Sizi özel kuvvetler karargahına bekliyorlarmış' dedim. 'Tamam. Sen durumu netleştir' diyerek telefonu kapattı." ifadesini kullandı.

İlerleyen saatlerde alaya gelen Albay Tatan'ın, koluna girilerek, helikopterle Akıncı Üssüne götürüldüğünü, bu sırada Tatan'ın, "Arkadaşlar ne oluyor?" dediğini belirten Çakıroğlu, "Kabil de kendisine birinci başkanın emri ile tutuklandığını söyledi." dedi.

Suç tarihinde alay komutanlığında jandarma pilot olan Türkay Bilge ise olay günü abisi, eşi ve yeğenlerinin Ankara'ya gelmeleri nedeniyle Albay Tatan'dan yarım gün izin aldığını anlattı. Misafirleriyle akşam dışarıda bulunduğu sırada sıra dışı bir hareketlilik fark ettiklerini anlatan Bilge, "Saat 23.00 sıralarında bu hareketliliğin terör saldırısı olabileceğini düşünerek misafirlerim ile oradan ayrılmaya karar verdim" diye konuştu.

Lojmanlara açılan nizamiyenin girişinde kuyruk olduğunu, 23.30-00.00 sularında alaya girdiğine işaret eden Bilge, şöyle devam etti:

"Burada kimden duyduğumu hatırlamıyorum fakat bir darbe girişimine başlandığını öğrendim. Hatta burada nizamiyede bulunan Erdoğan Söyleyen Başçavuş, Süleyman Ektaş Başçavuş ve Veli Tüven Kıdemli Başçavuş'a bu hareketin paralel yapının işi olabileceğini, bu harekete destek verilmemesi gerektiğini söyler tarzda bir konuşma yaptım. Bu konuşmanın amacı bu şahısların da harekete destek verdikleri değil, sadece bir sohbetten ibarettir."

Alaya geldiğinde Albay Tatan'ın Akıncı Üssünde "güvenli bir yere intikal ettirildiğini" kendisine söylediklerini bildiren Bilge, şu görüşlere yer verdi:

"Albayı rehin aldıklarından bahsetmediler. Sadece güvenliğini sağlamak amacıyla intikalini sağladıklarını söylediler. Sonradan Albayın Jandarma Pilot Yarbay Ümüt Arif Bağ tarafından Akıncı Üssüne götürüldüğünü öğrendim. Alayda sonradan öğrendiğim kadarıyla Ahmet Balaban Albay, Halit Kabil Yarbay, Ümüt Arif Bağ Yarbay, Dursun Varlı Binbaşı, Mehmet Sağlam Binbaşı, Murat Güler binbaşının darbe girişimine destek verdiklerini sonradan cumartesi sabah saat 08.30 sıralarında öğrendim. Bu saydığım şahıslar benim alayda olduğum sırada hepsi görevlerinin başında çalışmaktaydılar.

Darbecilere destek verdiklerini sonradan öğrendiğim ve isimlerini zikrettiğim şahıslardan Semih Terzi Tuğgeneralin askeri kargo uçağı ile Etimesgut'ta bulunan 11. Hava Ulaştırma Terminaline geleceğini söylemişlerdi. Bu konuşmalar Alay Komutanlı Ümit Tatan'a vekalet eden, daha doğrusu bize vekalet ettiğini söyleyen Albay Ahmet Balaban'ın odasında gerçekleşmişti. Bütün emirler Balaban tarafından odada bulunan isimlerini saydığım diğer komutanlara veriliyordu. Ben isimlerini saydığım bu isimlerin darbeci olduğunu bilmiyordum. Kendilerine güvenmiştim. Ben Semih Terzi'nin darbeci olduğunu bilmiyordum. Odada bulunanlar Tuğgeneralin darbeci olduğunu değil, darbeyi engellemek üzere Ankara'ya geldiğini söylediler."

Şüpheli Astsubay Başçavuş Burak Erhan da olaydan 3-4 gün önce Tabur Komutanı Yarbay Halit Kabil'in "Telefonlarınız açık olsun. Bugünlerde alarm olabilir" dediğini, görevi sorduğunda ise "Gizli bir görev" cevabını verdiğini ama niteliğini söylemediğini anlattı. Erhan, darbe girişimi gecesi 22.30 sıralarında eşiyle dışarıda çay içerken Kabil'in kendisini arayarak, acil alaya çağırdığını ifade etti.

Alay Komutanı Tatan'ın Akıncılar Üssüne götüren helikopterde kendisinin de bulunduğunu dile getiren Erhan, üsse gidince Tatan'ın minibüse bindirildiğini, Tatan'ın iki cep telefonunu minibüsteki askere verdiğini ve bunu da komutanın kulağına söylediğini anlattı.

Erhan, "Kendisinin öldürülmesinden korktum. Çok şükür sağdır. Komutanımız beni helikopterde gördüğü için kesinlikle ismimi yanlış hatırladığını düşünüyorum. Hiçbir şekilde zor kullanmadım yapılan hiçbir faaliyetten de haberim yoktur. Biz aynı helikopterle geri döndük" diye konuştu.

Şüpheli İzzet Henek, darbe girişimi gecesi kendisini Halit Kabil'in alaya çağırdığını belirterek, şunları ifade etti:

"Normalde izinli olduğum için uçuş yazılmaz ve bu nedenle de neden çağrıldığımı merak ettim. 'Acaba beni mi kontrol ediyor' diye düşündüm ve alaya geldim. Burada Kabil bana 'Uçuş var, üzerini giyin' dedi. Ben de içeri gidip üzerimi giyindim. Daha sonra alay yolu üzerinde kendisi dururken görevi sordum. bana Genelkurmay Birinci Başkanı ve Özel Kuvvetler Komutanının emri ile Albay Tatan'ı helikopter ile Akıncılar Üssüne götüreceğimizi söyledi. Yazılı emrin de geleceğini söyledi."

Henek, Tatan'ın götürüldüğü helikopterde ikinci pilot olduğuna dikkati çekti.

-"Oluyor bir şeyler, başladı"

Yüzbaşı rütbesiyle helikopter pilotu olan şüpheli Soner Erol, şu beyanı verdi:

"Gelişmelerden eve geldikten sonra saat 22.30 sıralarında televizyondan haberim oldu. Ancak 'Beni ilgilendirmez, beni arayan da yok' diye düşündüm. Televizyondaki haberlere göre durumun vahim olduğunu düşününce saat 23.40 sıralarında nöbetçi subayı Hüseyin Çakıroğlu'nu aradım. 'Abi neler oluyor' dedim. O da 'Sonra konuşuruz' dedi ve telefonu kapattı. Daha sonra gece 00.20 de benim amirim olan Binbaşı Türkay Bilge arayarak alaya gelmemi istedi. Ben de izinli olduğumu söyleyip, gelmeyeyim dedi. O da 'Gel gel, herkes burada' dedi. Ben de olaylara karışmış duruma düşmemek ve gidip yoklama vermek amacıyla kabul ettim. 00.35 sıralarında birliğe geldim. Aracı dışarıya park ettim ve o sırada aracından bir şey alan Türkay Bilge ile karşılaştım. Ne olduğunu sordum. Dudak büktü ve 'Anlamadım. İçeri gidelim' dedi. Nizamiyeye geldiğimizde Binbaşı Dursun Varlı ile karşılaştım. Sanki nizamiyeye gelenleri karşılama pozisyonundaydı. 'Abi ne oluyor' dedim. O da güldü ve 'Oluyor bir şeyler, başladı' dedi. 'Ne başladı' dedim. Alay komutanının nerede olduğunu sordum. 'Alay komutanını götürdüler' dedi. Kim, nereye, nasıl diye panik sorular sordum. Pis bir gülümseme yaptı. Normalde biz silah taşımayız, ancak o gün üzerinde silah taşıyordu."

Şüpheli Özalp Yeşil, darbe gecesi 22.45'te şüphelilerden Binbaşı Dursun Varlı'nın kendisini acil olarak alaya çağırdığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Saat 23.00 sıralarıydı. Dursun Varlı'yı telefonla aradım, 'Komutanım ben geldim. Ne yapayım?' diye sordum. Üniformamı giyip tabur binasının önüne gelmemi söyledi. Ben de dediğini yaptım. Gittiğimde yanında Yarbay Halit Kabil, Üsteğmen Emre Demir de vardı. Ne yapacağımızı sorduk, eşimin beklediğini söyledim, o da bana eşimi hemen göndermemi, darbe olacağını, sıkı yönetim ilan edileceğini söyledi. Ben de eşime bunu anlatarak hemen eve giderek kapıları kilitlemesini söyledim. Geri onların yanına döndüm."

- "Sende mi Ramazan..."

Şüpheli Başçavuş Ramazan Gürkaynak, talimat üzerine birliğine geçtiğini, alay komutanı binası ile nizamiye arasındaki yolda 7-8 komutanını gördüğünü bildirdi. Alay Komutanı Tatan'ı ise görmediğini aktaran Gürkaynak, şunları söyledi:

"Halit Kabil'e durumu sordum. O da bana 'Sen git, üzerini giyin. Helikopteri hazırla' dedi. Üzerimi değişmek için odama çıktım. Uçuş çantamı da alarak helikopterin yanına gittim. Helikopteri kontrol etmeye çalışırken, diğer helikopteri çıkartan Astsubay Başçavuş Murat Yeşilyurt'u gördüm. Onların helikopteri çıkartmasına yardım ettim. Daha sonra kendi helikopterimin yanına gittim. Uçuş öncesi kontrolleri yaparken bir grubun yaklaştığını gördüm. Bu grupta Alay Komutanı Albay Ümit Tatan'ın yanında, Yarbay Halit Kabil, Binbaşı Dursun Varlı, Binbaşı Mehmet Sağlam, Binbaşı Murat Güler, Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu ve Başçavuş Burak Erhan vardı.

Alay Komutanı Ümit Tatan'ı görünce esas duruşa geçtim. Alay Komutanının helikoptere yolcu olarak geldiğini veya pilot olarak uçacağını zannettim. Ama bir, bir buçuk metre bana yaklaşınca komutanın ellerinin arkada olduğunu, Yarbay Halit Kabil ile Binbaşı Dursun Varlı'nın Alay Komutanının koluna girdiğini gördüm. Alay Komutanı Ümit Tatan bana 'Sen de mi Ramazan' deyince ellerimi kaldırıp 'Vallahi komutanım, benim hiçbir şeyden haberim yok, alarm var dediler, bende geldim' dedim. Alay Komutanı kendisini getirenlere 'Arkadaşlar, yanlış yapıyorsunuz, burada çift başlılık var' dedi. Tatan'ı helikoptere bindirmek istediler. Komutan binmek istemedi. Direndi. İçlerinden hangisinin dediğini hatırlamıyorum. 'Birinci Başkanın emri var, helikoptere bineceksiniz' dedi."

Gürkaynak, Tatan'ın yere yatırılmak istendiğini, onun durumunu görmemek için helikopterin diğer tarafına geçtiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Ben korku ve panik içindeydim. 1. pilot Yarbay Ümit Arif Bağ ve 2. pilot Yüzbaşı İzzet Henek bana 'Helikopteri çalıştırıyoruz' dedi. Helikopterin içerisine bindim. Kalkış pistine doğru hareket ettik. Pilotlar kuleyle temas kurdu. Kuleci kalkışa izin vermedi. Pilotlar 1. Başkanın emri olduğunu söyledi. Kuleci Hava Kuvvetleri Komutanlığı 1. Başkanın araması gerektiğini söylediler. Yarbay Halit Kabil, helikopterden inerek Alay Karargah binasına gitti.

5-10 dakika sonra Halit Kabil, geri döndü. Akıncılar'a indik. Alay Komutanımızı teslim ettiler. Ardından tekrar alaya intikal ettik. Helikopterin motorlarını susturduk. Bana ikmal yapmamı söylediler. Piste gelen uçaktan Semih Terzi ve timleri indiler. Ellerinde silahlarla etrafı emniyete aldılar. Semih Terzi ile beraberindeki 12 tim personeli benim bulunduğum helikoptere bindiler. Diğer helikoptere de 6-7 kişi bindiler. Bir timde uçağın iniş yaptığı yerde kaldılar. Arka koltuktaki kulaklığı Semih Terzi Paşa alıp, emir komuta bende direk kalkın dedi. İki helikopter birlikte kalkış yaptı. Helikopterle Özel Kuvvetler Karargahına hareket ettik."

(Sürecek)

Yorumlar