Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın farklı yerlerinde,
hatta kimi zaman aynı yerlerde, insanların çok farklı güvenlik ve
hayat standardına sahip olduğunu belirterek, "Bir tarafta lüks,
israf ve şatafat hakimken, onun hemen yanı başında milyonlarca
insanın sefalet, yoksulluk ve açlık içinde hayata tutunmaya
çalıştığını görüyoruz. Bu, adil dünya değildir. Karşımızdaki bu
keskin farklılığa uluslararası toplumun hiçbir ferdinin, hiçbir
vicdan sahibi ülkesinin kayıtsız kalmaması gerekir." dedi.
Erdoğan, BM tarafından düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi'nin kapanış
programında yaptığı konuşmada, geride bırakılan 2 günlük süre
zarfında çok verimli istişareler gerçekleştirdiklerini, önemli
kararlar aldıklarını söyledi.
Zirvede, insani alanda karşı karşıya olunan zorlukları, sınamaları
ve bunlara nasıl çözümler bulunabileceğini hep birlikte masaya
yatırdıklarını belirten Erdoğan, bu zirve için yola çıktıklarında
insani sorunların çözümünde, insanı ve insan onurunu merkeze alan
bir yaklaşımla hareket edilmesi gerektiğini vurguladıklarını
hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların haysiyetini korumanın,
güvenliklerini sağlamanın, geleceğe umutla bakmalarını temin
etmenin müşterek gayeleri ve ahlaki sorumluluğu olduğunu dile
getirdiklerini aktardı.
Zirve boyunca pek çok katılımcı ülke ve kuruluşun, BM Genel
Sekreteri Ban Ki-mun'un sunduğu insani gündem çerçevesinde somut
taahhütlerde bulunduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Dünyanın farklı yerlerinde, hatta kimi zaman aynı yerlerde,
insanların çok farklı güvenlik ve hayat standardına sahip olduğunu
biliyoruz. Bir tarafta lüks, israf ve şatafat hakimken, onun hemen
yanı başında milyonlarca insanın sefalet, yoksulluk ve açlık içinde
hayata tutunmaya çalıştığını görüyoruz. Bu, adil dünya değildir.
Karşımızdaki bu keskin farklılığa uluslararası toplumun hiçbir
ferdinin, hiçbir vicdan sahibi ülkesinin kayıtsız kalmaması
gerekir. Dünya İnsani Zirvesi'nin bu konuda temel bir zihniyet
değişiminin miladı olmasını diliyorum. Bu zirve, ancak Afrikalı,
Asyalı, Suriyeli, Iraklı çocuklar başta olmak üzere dünyadaki tüm
mazlumların hayatlarında yeni bir dönemi başlatırsa amacına ulaşmış
sayılır. Ümit ederiz bu tarihi zirve adına ve önemine yaraşır bir
şekilde daha huzurlu, adil ve barış dolu bir dünyanın kapılarını
aralar. Zirvenin neticelerini umutla bekleyenlere, kalplerimizi ve
zihinlerimizi onlara kapatmadığımızı, bilakis kendilerini her
zamankinden daha sıkı şekilde kucakladığımızı göstermek
zorundayız."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel düzeyde karşı karşıya
kalınan sorunun büyüklüğünün ortaya konulmasının ve çözüm yolları
üzerinde durulmasının önemli olsa da tek başına yeterli olmadığını
vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Akan gözyaşları, yaralı yürekler, kanayan vicdanlar, kelimelerle,
kuru sözlerle, arkası gelmeyen taahhütlerle değil, ancak güçlü
eylemlerle teskin edilebilir. Bunun için siyasi, ahlaki ve mali
sorumluluklarımızı küresel olarak paylaşmalı ve süratle harekete
geçmeliyiz. Dünya ülkeleri, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere,
veriler sözler yerine gelmedikçe bu insani ve vicdani görevimizi
yapmış sayılmayız. Bunu da ortaya koymak durumundayız. Boşa
geçirdiğimiz her dakika, her gün yüzlerce insanın hayatını
kaybetmesine, binlercesinin yeni acılar çekmesine neden oluyor.
Uluslararası toplumun, sorumluluk ve ilke sahibi ülkeleri olarak bu
zirvede ortaya konulan iradenin fiiliyata geçirilmesinin takipçisi
olmamız gerektiğini özellikle vurgulamak isterim."
Türkiye'nin bugüne kadar tüm imkanlarını seferber ederek, insanlık
adına bu noktada çok önemli rol üstlendiğini belirten Erdoğan,
"İnşallah bundan sonra da üzerimize düşenlerini yerine getirmeye
devam edeceğiz." dedi.
Erdoğan, zirvenin gerçekleştirilmesi için sergilediği çaba
sebebiyle BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a ve katılımcılara,
krizlerden etkilenen milyonlarca kişi adına teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi toplantıya devleti ve milleti adına
ev sahipliği yapmaktan ve tarihi anı paylaşmaktan memnuniyet ve
onur duyduğunu sözlerine ekledi.
BAN Kİ-MUN'DAN TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR
Dünya İnsani Zirvesi'nin kapanış toplantısında konuşmasına Türkçe
olarak "Hepiniz hoşgeldiniz" sözleriyle başlayan Ban
Ki-Mun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ve Türk
halkına misafirperverliği ve insani yardım faaliyetlerinde liderlik
üstlendiği için teşekkürlerini iletti.
Artık 5 temel sorumluluk alanında harekete geçmek gerektiğini ifade
eden Ban, bu alanları "Siyasi liderlik, insanlığı koruma altına
alacak normların uygulanması, bu süreçte hiç kimsenin tecrit
edilmemesi, yardımların eksiksiz bir şekilde ulaştırılması ve
insanlık değerlerine yatırım yapılması" olarak sıraladı.
BM Genel Sekreteri Ban, bu nedenle devletlere, mağdurlara, sivil
toplum kuruluşlarına, özel sektörlere ve bölgesel kuruluşlara,
"Lütfen BM’ye katılın bu konuda bizlerle elele verin ve kalıcı
sonuca birlikte imza atalım" çağrısında bulundu.
Ban, şöyle devam etti: "Zirveye 173 ülke katıldı. 55 devlet ve
hükümet başkanı yer aldı. 350 özel sektör kuruluş temsilcisi ve
binlerce kişi bu zirveyi onurlandırdı. Hem sivil toplumdan hem de
diğer sivil toplum kuruluşlarından pek çok kişi enerji ve
dinamizmleriyle kararlılıkla bu zirveye katıldılar ve katkılarını
sundular. Şimdiye kadar başardıklarımızla gurur duyabiliriz ancak
birlikte bir adım ileri taşımamız gerekiyor elde ettiğimiz
başarıları. G7 liderlerinden bazılarının burada olmalarını
beklerdik, özellikle de Almanya Başbakanı Angela Merkel’in. Çünkü
bu ülkeler insani eylem faaliyetlerinde finansman desteği
sağlıyorlar. Özellikle de siyasi çözümlerin bulunması aşamasında
onların katkısını sürekli olarak bekliyoruz. Şimdiye kadar 400’den
fazla kurum, kuruluş ve diğer gruplar, bin 500 taahhütte bulundu
zirve kapsamında. Bu atılan adımlar dönüşüm niteliğinde değişimi
beraberinde getirecek."
Dünya İnsani Zirvesi’nde çok farklı aktörlerin bir arada olduğunu
ve ciddi taahhütlerin altına imza attıklarını ifade eden Ban,
şunları söyledi:
"Bunların uygulanması bir takım güçlükleri beraberinde getiriyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki (BMGK) tıkanıklık
geçtiğimiz yıllarda bir takım çözümlere ulaşılmayı yavaşlattı. Hem
barış çabalarında hem de insani kriz ortamlarında. O nedenle, bu
vesileyle BMGK’ya üye daimi ülkelere de bir çağrıda bulunmak
istiyorum. Lütfen üst düzey bir adım atın. Bu liderlerin yokluğu,
zirveye katılmamış olmaları atalet için herhangi bir şekilde
mazeret olamaz. Bu liderlerin omuzlarında benzersiz bir sorumluluk
var. Barışı, refahı desteklemek ve en mağdur olan halkları
destekleme sorumluluğudur bu."
BM’ye üye devletlere ortaya konan çabalara destek olmaları
çağrısında bulunan Ban, "Elde ettiğimiz ilerlemeyi takip etmeye ve
değerlendirmeye devam edeceğiz. Hükümetlerarası süreçleri
güçlendirmeye, diğer forumları düzenlemeye devam edeceğiz. Mülteci
ve göçmen hareketleriyle ilgili 19 Eylül’de üst düzey bir
toplantıya gerçekleşecek." ifadelerini kullandı.
Dünya İnsani Zirvesi'nin Suriye'deki durumla iligili de doğrudan
bir takım sonuçları bulunduğunu kaydeden Ban, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Suriye'deki durum aslına bakarsanız milyonlarca insanın
ülkelerinden kaçmasına yol açtı, ülkelerini terk etmek zorunda
kalan en az 4,5 milyon kişiden bahsediyoruz. 12 milyon kişinin ise
günlük insani yardıma ihtiyacı var. Bunun yanı sıra aynı anda
dünyanın çeşitli yerlerinde pek çok kriz var. Bu nedenle de gerekli
ve acil olduğu için zirve düzenlemeye karar verdik. Amacımız siyasi
düzeyde bilinç artırmak ve aynı zamanda dünya liderlerinden siyasi
destek alabilmekti. 2000 yılındaki istatistikleri
karşılaştırırsanız, yıllık 20 milyar dolarlık bir insani
yardım ihtiyacı vardı ancak bu rakam son dönemde ciddi bir şekilde
arttı. Suriye'deki kriz 6 yıldır devam ediyor. Libya'da, yine Güney
Sudan'da, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde kriz devam ediyor. Bu durumu
yönetemiyoruz ve artık yıllık 245 milyar dolarlık bir ihtiyaç
ortaya çıktı. Bu son 15 yıl içinde 12 katlık bir artışa işaret
ediyor. Peki böyle bir sorumluluğu nasıl yerine getirebiliriz? Aynı
zamanda bu resmi kalkınma yardımlarının yıllık olarak hesaplanan
rakamının da iki katı. Gerçekten istisnai olarak zorlu bir dönemden
geçiyoruz. O nedenle de BM, dünya liderlerinin dikkatini
çekmek ve bu konuları tartışmak için bu tür bir zirve düzenlemeye
karar verdi."
İHTİYAÇ EN AZ 245 MİLYAR DOLAR
Dünya İnsani Zirvesi'nin kapanış toplantısında konuşan Ban,
gelişmiş ve zengin ülkelerin paylarına düşeni
fazlasıyla yerine getirmelerini beklediklerini, ancak toplanan
yardımların hem yavaş hem de eksik kaldığını belirterek, “En az 245
milyar dolara ihtiyacımız olduğun söylemiştim. Bu türden bir rakamı
BM’nin tek başına idare etmesi mümkün değil. Ancak üyeler burada
katkıda bulunursa mümkün hale gelir.” diye konuştu.
Ban, BM’nin şu anda toplamaya çalıştığı rakamın küresel yıllık
askeri harcamaların sadece yüzde birine tekabül ettiğinin altını
çizerek, devletler tarafından silahlanmaya harcanan para
azaltıldığı takdirde bu paranın bulunabileceğini
kaydetti.
BM’nin finansal kaynaklarının ve imkanlarının yüzde 80’ini insan
kaynaklı krizlerin çözülmesine harcandığını ifade eden Ban, “Eğer
daha hızlı ve daha bütüncül birtakım adımlar atılabilseydi, siyasi
diyalog ve katılımcı diyalog devreye alınabilmiş olsaydı bence bu
rakamı çok daha aşağı çekebilirdik. Bu rakamı daha iyi
kullanabilirdik.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar