Erdoğan, Milli İrade Platformu STK İftarına katıldı
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (3) - "Türkiye'yi tekrar eski, pısırık, korkak, sermaye ve güç sahiplerinden emir alan yarı müstemleke konumuna geri döndürmeyi hedefliyorlar. Biz taleplerine boyun eğmedikçe daha da pervasız hale geliyorlar. Biz bağımsızlığımızdan ödün vermedikçe daha da hırçınlaşıyorlar" - "Son 5 yılda beraberce göğüslemek zorunda kaldığımız sıkıntıları lütfen bir gözünüzün önünden geçirin. Ülkemizin ekonomide, siyasette, dış politika, güvenlik ve yargıda maruz kaldığı operasyonları şöyle bir düşünün. Kim bunların tesadüf olduğunu iddia edebilir? Kim bunların tamamen ülkenin kendi dinamiklerinden kaynaklandığını söyleyebilir? Kardeşlerim, yaşadıklarımızın hiçbirisi sıradan hadiseler değildir. Vaka-i adiye değildir"
İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin tekrar eski, pısırık, korkak, sermaye ve güç sahiplerinden emir alan yarı müstemleke konumuna geri döndürülmesinin hedeflendiğini belirterek, "Biz taleplerine boyun eğmedikçe daha da pervasız hale geliyorlar. Biz bağımsızlığımızdan ödün vermedikçe daha da hırçınlaşıyorlar." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli İrade Platformu Tarafından Yenikapı'da organize edilen Sivil Toplum Kuruluşları (STK) İftarı'ndaki konuşmasında Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada meselelere müdahil oldukça birilerinin de tekerine çomak soktuğunu söyledi.
Şu an coğrafyaya yönelik böl, parçala, yönet taktiğiyle hayata geçirilmeye çalışılan senaryoların önündeki en büyük engelin Türkiye olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin diplomatik ve insani yardım alanındaki gayretleriyle bir tarafta fitne teşebbüslerine set olurken diğer taraftan da bölgede kardeşliğin hamurunu kardığını kaydetti.
Türkiye'nin Anadolu merkezli yaktığı çoban ateşinin Kerkük'ten Somali'yi milyonlarca mazlum ve mağdurun yüreğini ısıttığını dile getiren Erdoğan, ay yıldızlı al bayrağın Gazze'den Arakan'a kadar özgürlük, adalet ve hukuk mücadelesinin sembolüne dönüştüğünü ifade etti.
Erdoğan, ülkenin sürekli içeriden ve dışarıdan operasyonlara mazur kalmasının tek sebebinin bu olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Daha biz birini savuşturmadan bir başka saldırı dalgasının üzerimize gelmesinin nedeni Türkiye'nin sembolleşen işte bu cesur tavrıdır. MİT krizinden Gezi olaylarına, 17/25 Aralık girişiminden çukur eylemlerine, 15 Temmuz darbe teşebbüsüne kadar yapılan tüm saldırıların amacı ülkemize had bildirmektir. Bu operasyonların gayesi Türkiye'nin pençelerini sökmektir. Ülkemizi tekrar belli güçlerin yörüngesine sokmaktır. Sadece bize değil istiklal ve istikbalinden taviz vermeyen milletimize de diz çöktürmek istiyorlar. Türkiye'yi tekrar eski, pısırık, korkak, sermaye ve güç sahiplerinden emir alan yarı müstemleke konumuna geri döndürmeyi hedefliyorlar. Biz taleplerine boyun eğmedikçe daha da pervasız hale geliyorlar. Biz bağımsızlığımızdan ödün vermedikçe daha da hırçınlaşıyorlar. Son 5 yılda beraberce göğüslemek zorunda kaldığımız sıkıntıları lütfen bir gözünüzün önünden geçirin. Ülkemizin ekonomide, siyasette, dış politika güvenlik ve yargıda maruz kaldığı operasyonları şöyle bir düşünün. Kim bunların tesadüf olduğunu iddia edebilir? Kim bunların tamamen ülkenin kendi dinamiklerinden kaynaklandığını söyleyebilir? Kardeşlerim, yaşadıklarımızın hiçbirisi sıradan hadiseler değildir. Vaka-i adiye değildir."
Erdoğan, Türkiye'nin hedefleri büyüdükçe saldırıların dozunun da yükseldiğini, son 16 yılda yapılmayan şeyin kalmadığını, terörden ekonomik saldırılara, sokak olaylarından darbe girişimine kadar her türlü çirkefliğin ve her türlü alçaklığın denendiğini kaydetti.
- "İnsanımızı birbirine kırdırmak istediler"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Şubat 2012'de MİT üzerinden devlete operasyon yapılmak istenildiğini, başarılı olamayınca bu sefer ülke ekonomisinin en iyi olduğu bir dönemde Gezi olaylarının başlatıldığını ifade ederek, buna ekonomik terör dediğini söyledi.
Bunun da başarılı olmadığını, günlerce ülke sokaklarının ateşe verildiğini, esnafa, polise, belediye otobüslerine, helal ve rızk peşindeki insanlara saldırıldığını vurgulayan Erdoğan, "tüketmeyin" çağrılarıyla ekonominin çökertilmeye çalışıldığını anlattı.
Erdoğan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden üçüncü havalimanına kadar ülkeyi ayağa kaldıracak projelerin durdurulmasının talep edildiğini belirterek, "Sivas'ta hızlı trenin ne işi var? Bu göçü hızlandırır." diyecek kadar ileri gidildiğini söyledi.
Bir diğerinin de "satarım, durdururum" dediğini ifade eden Erdoğan, bunlarda başarılı olamayınca 17/25 Aralık'ta emniyet ve yargı darbesiyle üzerilerine gelindiğini anlattı.
Erdoğan, ana muhalefet partisinin de desteğiyle sosyal medya hesapları üzerinden haftalarca ortalığın yalana ve iftiraya boğulduğunu dile getirerek, "170 bin Kürt kardeşimizi topraklarımıza aldığımız dönemde Kobani bahanesiyle sokak çetelerini kışkırtarak insanımızı birbirine kırdırmak istediler. Kobani'yi de nereye almışlardı? Yine Suruç'a. Şu anda bu insanların kahir ekseriyeti ülkemizde. Eğer biz Kürt kardeşlerimize karşı tavır içinde olsaydık niye onları biz topraklarımızda ağırlayalım? Hiç içeriye bile almaz Kobani'ye gönderirdik. Ama aldık. Niye? Çünkü biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Ondan dolayı aldık." diye konuştu.
- "Mahkum olmayacağının garantisi mi var"
Erdoğan, Suriye'den gelen diğer 3 milyon kişiyi de Türkiye'ye kabul ettiklerini, onlara ev sahipliği yapıldığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Aralarında fakirlere kurban eti dağıtan Yasin Börü'nün de olduğu gencecik evlatlarımızı vahşice kimler linç etti? Bu kadar gerçekler ortadayken, 53 Kürt kardeşimizi kimler öldürdü? Şu anda bu zat Edirne'de cezaevinde. Bu zatı birileri gidip ziyaret ediyor. Ana muhalefetin temsilcisi ziyaret ediyor. Neymiş? Cumhurbaşkanı adayıymış. Bakıyorsunuz çıkıyorlar diğer adayların hepsi, 'bir cumhurbaşkanı adayının cezaevinde ne işi var?' diyor. Bunun her yeri cumhurbaşkanı adayı olsa ne olur? İlla mahkum mu olması lazım? Mahkum değil de tutuklu. Mahkum olmayacağının garantisi mi var? Bunlar 53 kardeşimizin öldürüldüğü o günde söylenen neydi, 'dökülün sokaklara' ve sokaklara Kürt kardeşlerimizi dökerek o 53 Kürt kardeşimizi öldürdüler. Öldürenler de Kürtlerdi. Bu ülkede milletimizi birbirine vurduran, bu insanları düşünün. Cumhurbaşkanı adayı olması, onun kalkıp bu mücadele içerisinde cezaevinden dışarı çıkmasını sağlıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bunun adı özgürlük olabilir mi? Akabinde bölücü terör örgütünü devreye sokarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kimi ilçelere saldırdılar. Yine başarısız olunca 15 Temmuz gecesi FETÖ mensubu hainler eliyle darbe yapmaya kalktılar. Milletimiz nasıl diğer saldırılarda oyunu bozduysa, bu sefer de hayatını ortaya koydu ve 251 şehit verme pahasına ülkesine sahip çıktı, canını verdi. Canından aziz bildiği vatanını milletini hainlere teslim etmedi."
Erdoğan, Suriye ve Irak üzerinden oynanan oyunları ise halkın çok iyi bildiğini söyledi.
(Sürecek)
Yorumlar