Erdoğan: Koltuğu kontrollü, her şeyi öyle sanıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi Yenikapı mitinginde halka seslendi.

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan: Koltuğu kontrollü, her şeyi öyle sanıyor

Sonhaberler | Haber Merkezi 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Geldiğimiz noktada artık bize sadece anayasa değişikliğini geçirmek yetmez, çok daha büyük bir sorumlulukla karşı karşıyayız. İstanbul 16 Nisan'da öyle bir 'evet' demeli ki 99 yıl önce bu mübarek şehri ayaklarıyla kirletenlerden başlayarak Türkiye'ye, Türk milletine kem gözle bakan kim varsa hepsinin de yüreği titremeli." dedi.

"Evet Platformu" tarafından Yenikapı Etkinlik Alanı'nda "Aşkımız memleket, millet için evet" sloganıyla düzenlenen "İstanbul Buluşması"na katılan Erdoğan, platforma eşi Emine Erdoğan ile çıkarak, vatandaşları selamladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'u ancak şairlerin diliyle anlatabileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Sade bir semtini sevmenin bile bir ömre değdiği İstanbul. Gözleri kapalı dinlediğim İstanbul. Adını göklere yazarsam düşlerimden mehtabının kaybolacağına korktuğum İstanbul. Benim zaman mekan aşıp geçmiş sevgilim, vatanım İstanbul. Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar İstanbul. Bir kanat vuruşunda bulutlarda, bir süzülüşte vatanımız dalgalarda olduğumuz İstanbul. İki kıtadaki insanlar gibi sarmaş dolaş olacak semtleriyle bizi kucaklayan İstanbul. Sana geldim, içim ümitlerle dolu, beni sarhoş etme ne olur dediğimiz İstanbul. Seni görüyorum yine, gözlerimle kucaklar gibi uzaktan dediğimiz İstanbul. Rumeli Hisarı'nda oturup bir türkü tutturduğumuz İstanbul. Söze yine sen kazandın İstanbul, ben yenildim diye başlayıp sonunda yine emrindeyim diye bitirdiğimiz İstanbul. Rahmetli Aşık Veysel gibi, seversen olayım yarin İstanbul. İstanbul, ben de sizleri seviyorum."

İstanbul'un ancak gönül gözüyle kavranabilecek, gönül diliyle anlatılabilecek bir şehir olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunun için İstanbul Türkiye'dir; Türkiye İstanbul. Bugün İstanbul bakıyorum bir başka güzel. Bugün Yenikapı bir başka güzel. İnanıyorum ki yarın da bir başka güzel olacak. Çünkü 'evet'ler semaya yükseliyor. İnşallah haftaya pazar, sandıklar 'evet'le bir başka güzel. Buradan, Yenikapı'dan nüfusumuzun yüzde 20'sini sinesinde yaşatan İstanbul'u sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Buradan gözlerini ve gönüllerini İstanbul'a yöneltmiş, dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Buradan her biri İstanbul'un bir parçası olan ülkemizin 80 vilayetindeki kardeşlerimi muhabbetle selamlıyorum." değerlendirmesini yaptı.

- "İstanbul'a da bu yakışır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'daki halk oylamasına 1 hafta kaldığını hatırlatarak, alandakilere "16 Nisan'a hazır mısınız?" diye sordu.

Vatandaşlardan "evet" yanıtını alan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Geldiğimiz noktada artık bize sadece anayasa değişikliğini geçirmek yetmez, çok daha büyük bir sorumlulukla karşı karşıyayız. İstanbul 16 Nisan'da öyle bir 'evet' demeli ki 99 yıl önce bu mübarek şehri ayaklarıyla kirletenlerden başlayarak Türkiye'ye, Türk milletine kem gözle bakan kim varsa hepsinin de yüreği titremeli. İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek hala 99 yıl öncesindeki o kara günlerin hayaliyle yanıp tutuşanlara dersini vermeye hazır mı? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek 15 Temmuz'da bu ülkeyi işgal etmeye çalışanların taşeronluğunu yapan FETÖ hainlerinin kökünü kurutmaya hazır mı? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek PKK terör örgütünün kökünü kazımaya hazır mı? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek DEAŞ denilen katliam makinesinin, DHKP/C denilen cinayet şebekesinin kökünü kurutmaya hazır mı? İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek FETÖ'nün avukatlığına soyunan CHP yönetimine dersini vermeye hazır mı? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek bir kısım Avrupa ülkelerine 'Avrupa Avrupa duy sesimizi' demeye hazır mı?"

Vatandaşların "evet" sesleri üzerine Erdoğan, "İstanbul'a da bu yakışır." karşılığını verdi.

Erdoğan, "Dik dur eğilme, bu millet seninle" sloganları üzerine "Beşer planında bugüne kadar hamdolsun hiçbir gücün önünde eğilmedik. Biz sadece mevlamızın huzurunda rükuda ve secdede eğildik. Bundan sonra da bu istikamet üzere devam edeceğiz." dedi.

- "İstanbul'dan aldığımız feyzle, terbiyeyle, tecrübeyle Türkiye'ye hizmet ettik"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un, doğduğu, büyüdüğü, okuduğu, çalıştığı, siyaseti öğrendiği, uyguladığı ve belediye başkanlığını yaptığı şehir olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

"İstanbul'dan aldığımız feyzle, terbiyeyle, tecrübeyle hamdolsun tüm Türkiye'ye hizmet ettik, hizmete devam ediyoruz. Bu noktada durmak yok. Onun için İstanbul'a olan sevdam, aşkım ayrıdır. Girdimiz tüm mücadelelerde İstanbul kapı gibi arkamızda durduğu için hep galip geldik. 1994'te büyükşehir belediye başkanı olduğumuzda birileri dudak büküyordu, göz süzüyordu. İstanbul halkıyla bir olduk, iri olduk, diri olduk, beraber olduk, kardeş olduk, hep birlikte elhamdülillah Türkiye olduk. Kısa sürede öyle bir devrim gerçekleştirdik ki bizi küçümseyenlerin hepsi mahcup olarak baktı. Batı bile 'sessiz devrim' dedi. Şimdi o 'sessiz devrim' diyenler, kudurdular. Ne yaparlarsa yapsınlar biz inançla, kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Sandıkta kaybedenler her zaman olduğu gibi işi iftiraya, yalana, kuralları tersine çevirmeye vurdular. Haksız ve adaletsiz bir şekilde belediye başkanlığı görevinden alınıp cezaevine giderken İstanbul halkıyla birlikte bir şey söyledik, 'Bu şarkı burada bitmez.' dedik. Cezaevinden çıkar çıkmaz kolları sıvadık, bu sefer İstanbul ile birlikte tüm Türkiye'ye hizmet için yola revan olduk. Milletimizle buluşmamız öyle hızlı ve güçlü oldu ki 2001 yılı Ağustosunda partimizi kurduk, 2002 yılı Kasımında iktidara geldik. Elhamdülillah halkımız bize inanmıştı, güvenmişti ve süratle iktidar yolunu açtı."

Türk halkının kendilerine inandığını ve güvendiğini ifade eden Erdoğan, "Bu güven ve inançla süratle iktidar yolunu açtı. 14 yıldır da Türkiye'ye hizmet için gece gündüz çalışıyoruz, koşturuyoruz, mücadele ediyoruz. Bu süreçte her seçimimiz ayrı bir mücadeleyle geçti. 2007 yılında anayasayı ve teamülleri çiğneme pahasına bizi cumhurbaşkanı seçtirmemek istediler. CHP her her dönemde olduğu gibi o gün de Türkiye'nin önünü tıkadı. Biz de 'madem öyle, işte böyle' dedik. Ve bundan sonra 'bu ülkenin cumhurbaşkanını millet seçecek' dedik. Restimizi çektik." diye konuştu.

Böylece hem o krizi çözdüklerini, hem de yüzde 69'luk bir destekle Türkiye'nin yeni bir yönetim modeline geçişinin temelini attıklarını anlatan Erdoğan, 16 Nisan'ın, işte bu sürecin tarihi kıyama erişeceği tarih olacağını, yeni yönetim sisteminin, tarihten ve kültürden süzülüp gelen bir birikiminin ifadesi olacağını belirtti.

"İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek ecdadının emanetine sahip çıkıyor mu? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek sadece geçmişine değil, bugününe de sahip çıkıyor mu? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek çocuklarına, geleceğine en güzel mirası bırakmaya hazır mı?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Kardeşlerim, Türkiye siyasi ve ekonomik bakımdan büyük zorluklara göğüs gererek, çok acılar çekerek, çok bedeller ödeyerek bugüne ulaşmıştır. Durup dururken gelmedik buraya. Çok çile çektik. Ama Rabbim sonunu hayreyledi. Sabreden kimse, zafere ulaşır. Ve ulaştık. Ama yine sabırlı olacağız. Önümüzde daha çok yol var. Ne dedik? Uzun ince bir yoldayız. O kadar. Gideceğiz gündüz gece. Bakınız, çok partili hayata geçtiğimiz günden bugüne bu hızımız, bu gayretimiz farklı bir şekilde devam ediyor. Yılmadık, usanmadık, gayretle yola devam ettik, devam edeceğiz. Ülkemizde 48 hükümet kuruldu. Çok enteresan. Halbuki seçimler her 4 veya 5 yılda bir yapılmış olsaydı topu topu 15-20 hükümet kurulacaktı. Fakat hala bakıyorsunuz karşımızdakiler bir şeyi temelsiz bir şekilde savunuyor. Ya dürüst olun, doğru olun. Ülkeyi batırdınız, bitirdiniz. Kişi başına milli gelirin 300-400 dolar olduğu günlerden bugünlere geldik. Devraldığımızda düşünün 3 bin 400 dolardı kişi başına milli gelir. Şimdi biz bu bunu 11 bin dolara ulaştırdık. Nereden nereye. Amerika'ya bakıyoruz. Kaç hükümet değişmiş tüm tarihi boyunca. 17 başkanla yönetilmiş. Bizde 48, onlarda 17. Ama tüm tarihi boyunca. Aynı dönemde Fransa 11 cumhurbaşkanı, İngiltere 15 hükümet kurmuş. En fazla Almanya hükümet değiştirmiş. O da 24 hükümetle bugüne ulaşmış. Bizim 48 hükümet kurmuş olmamız demokrasinin gücünün değil, istikrarsız olduğunun ifadesidir."

Türkiye'de tek partinin iş başında olduğu, istikrarlı dönemlerde ortalama yüzde 6 büyüme yakalandığını hatırlatan Erdoğan, buna karşın koalisyon, istikrarsızlık dönemlerinde yüzde 4'ün bile bulunamadığını ifade etti.

"Bu ne demektir biliyor musunuz? Şayet Türkiye, hep güçlü hükümetler tarafından yönetilseydi, yani istikrar ortamı kalıcı olsaydı, bugün bulunduğumuz yerin tam 2 kat ilerisinde yer alacaktık. Ne demek bu? Kişi başına düşen milli gelir 22 bin dolar olacaktı." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü;

"Ama bunlar bize bunu çok gördüler. Çünkü derdi yok bunların. Biz dertliyiz. Bunlar dertli değil. Biz bu millete aşığız. Ama bunlar bakıyorsunuz, faiz mi faiz, faiz mi faiz. Ya kardeşim faizle adam olunur mu? Bunlar yıllarca bu ülkeyi böyle sömürdüler. Kimlere? Faiz lobisine. Bütün imkanları benim fakir-fukara, garip-gureba milletimin cebinden çektiler, aldılar faiz ofisine dağıttılar. Bakınız istihdam sayımız 27 milyon yerine 34 milyon olsa fena mı olurdu? Bunun da örnekleri var. 1970'li yıllara aşağı yukarı benzer şartlarda girdiğimiz Güney Kore ve Portekiz gibi ülkeler yönetim sistemlerini değiştirerek, istikrarı güvence altına alarak, şu anda 23-24 bin dolar milli gelire ulaşmış durumdalar. Biz de ulaşacağız. Yakalayacağız, ama 16 Nisan'da. Onun için 16 Nisan çok önemli. Buna hazır mıyız? Peki istikrar ve güven ortamının önemini sadece bizi mi keşfettik? Ülkemizin ve milletimizin istikbali için endişe duyan tüm siyasetçiler bu gerçeği görmüşler. Çözümünü de ifade etmişler. 16 Nisan'da yaptığımız iş Amerika'yı yeniden keşfetmek değil. 16 Nisan'da merhum Özal'dan Demirel'e, Türkeş'ten Erbakan'a, Yazıcıoğlu'na kadar tüm liderlerin özlemi olan bir değişimi hayata geçiriyoruz. Tek fark, onların uygun şartları bulup bu değişimi başlatamamış olmaları. Bizim ise bu adımı atmış bulunmamızdır."

Bu adımı atmanın kolay olmadığını aktaran Erdoğan, "2002 yılı kasım ayından beri çok zor zamanlar geçirdik. Ne zaman ülkemizin geleceği için bir projeyi hayata geçirmeye kalksak her defasında birileri ortalığı tozu dumana karıştırdı. Kaos dediler, karanlık cinayetlerle, bildirilerle, tahriklerle, provokasyonlarla önümüzü kesmeye çalıştılar. Her seçim bizim ve milletimiz için bir imtihana dönüştü. Her saldırı, milletimizle birlik olup söndürdüğümüz bir ateş topuna dönüştü." dedi.

Erdoğan konuşmasında Mehmet Akif Ersoy'un, "Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz. Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun. Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun. Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa. Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa. Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar taşıp da kaplasa afakı bir kızıl sarsa. Değil mi cephemizin sinesinde iman bir. Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir. Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz. Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!" dizelerini okudu.

Cihan yıkılsa şu Yenikapı Meydanı'ndaki birlik, beraberlik, kardeşliğin sarsılmayacağını, bozulmayacağını ifade eden Erdoğan, "Dua, dua, yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. İnşallah bu dualar, bu samimiyet, bu sadakatle çizgimizde yürüyeceğiz" dedi.

CHP'lilere seslenen Erdoğan, "CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim için üzülüyorum. Fikirlerimiz uymasa da bu kardeşlerimizin Kılıçdaroğlu gibi bir felakete maruz kalması gerçekten üzüntü verici. Onun için diyorum ki 16 Nisan, CHP'ye gönül vermiş kardeşlerimin de günüdür. Gelin bu adamdan kurtulun. 16 Nisan'da rekor bir 'evet' oranına ulaşmamız halinde bu zatın yerinde oturamayacağına inanıyorum." diye konuştu.

- "Bunların her şeyden önce milli iradeye saygısı yok"

Türkiye'nin ana muhalefet partisini, terör örgütleriyle aynı çizgiye getiren birisinin bu ülkede alternatif siyaset üretemeyeceğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bazen 'bayrak, bayrak' diyor ya yalan. Hakkari'de bir miting yaptı. Hakkari mitinginde bir Türk bayrağı yoktu. Sen kimi aldatıyorsun? O zaman HDP'lilerin sayesinde, onların desteğiyle Hakkari'de miting yaptı. Türkiye'de bu iş yürek işidir diyoruz ya bunu boşuna söylemiyoruz. Biz oralara çok gittik. Sayın Başbakan sağolsun oralarda dolaştı. Aynı şekilde şu anda bakanlarımız, o bölgeyi sürekli dolaşıyorlar, geziyorlar. Oralardaki inşaatlar şu anda yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu iş yürek istiyor. Gideceksin, kaçmayacaksın. Gitmediğin yer senin değildir. Onlara bırakmayacaksın. Ama bunlar, teşkilat bile kuramadılar oralarda. Biz üzerine üzerine gittik.

Bir gün FETÖ'nün borazanlığını yapan, ertesi gün PKK seviciliğine soyunan, bir sonraki gün başka bir terör örgütünün avukatlığını üstlenen parti, cumhuriyetin partisi olamaz. Cumhuriyetin sahibi cumhurdur, millettir. Bunların her şeyden önce millete ve milli iradeye saygısı yok. Bu partinin bir milletvekili çıkar 'evet verenleri İzmir'de denize dökmekten' söz eder. Diğeri ondan aşağı kalmamak için 'hayır çıkarsa düşmanı İzmir'den denize dökmüş kadar sevineceklerini' söyler. Güya bu da deneyimli. Deneyimlisi öyle, deneyimsizi böyle. CHP milletvekillerinin bu halk oylaması kampanyası döneminde sokakta vatandaşı tehdit etmekten, kahvede darbetmeye kadar sergilemedikleri rezalet kalmadı. Böyle genel başkanın, böyle milletvekilleri olur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'dan sonra artık bu işlerin böyle kolay olmayacağını belirterek, "Çünkü Türkiye'nin yönetimine talipseniz, eskisi gibi yüzde 15 oyla Başbakanlığa oturma şansınız yok. 16 Nisan'a, yeni yönetim sistemine, bunlar ondan dolayı karşı çıkıyorlar." dedi.

- "Demek sen şimdi geçmişinden rahatsızsın"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu sabah Trabzon'daki mitingde yaptığı konuşmaya değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ne diyor biliyor musunuz? Partili cumhurbaşkanlığını eleştiriyor. 'Partili cumhurbaşkanlığı olur mu? Partiyi mi yönetecek, ülkeyi mi yönetecek?' diyor. Sanki CHP'nin geçmişini hiç okumamış. Gazi Mustafa Kemal hem Cumhurbaşkanı hem de CHP'nin genel başkanı değil miydi? Ey Kılıçdaroğlu, biraz tarihini, geçmişini oku. Cemaziyelevvelini bir öğren. İsmet İnönü, hem CHP'nin genel başkanı hem de Cumhurbaşkanı değil miydi? Bir bak onlara. Senin geçmişinde bunlar var. Demek sen şimdi geçmişinden rahatsızsın. Ben bunu şimdi rahat rahat söyleyebilirim. Kaldı ki dünyada bunun örnekleri çok. 'Ama nasıl kandırırım milleti.' Şimdi bunu söyleyerek neyi söylüyor? 'Böyle olan bir cumhurbaşkanı, tarafsız olabilir mi?' diyor. Demek ki Gazi Mustafa Kemal tarafsız değildi. Demek İnönü tarafsız değildi. Öyle saçmalık olur mu? Siz hizmette tarafsız olacaksınız.

Bu yaptığımız hizmetlerde diyor muyuz Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden, Marmaray'dan, Avrasya Tüneli'nden, Osmangazi'den şunlar şunlar geçer, şunlar şunlar geçemez... Bizde tarafsızlığın daniskası var. Hayırcıların cibiliyetinde bu var. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne 'hayır' dediler mi? Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne 'hayır' dediler mi? Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne 'hayır' dediler mi? Marmaray'a 'hayır' dediler mi? Avrasya Tüneli'ne 'hayır' dediler mi? Osmangazi'ye 'hayır' dediler mi? İşte biz bunların hayır, hayır demelerine rağmen bunları yaptık. Niye? Benim milletime bunlar layıktı da onun için."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, modern ve çağdaşlığın icraatla olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Hayır çadırına girdim. Dedim ki niye 'hayır' diyorsunuz? Ne dediler biliyor musunuz? 'Çağdaş bir Türkiye için 'hayır' diyoruz.' Dedim ki Türkiye şu anda çağ dışı mı? Bak bu kadar yatırımlar yapıyoruz, bu kadar güzellikler var. İşte bak şurada Yavuz Sultan Selim Köprüsü var. Bu köprü dört gidiş, dört geliş. Şimdi ortasından bir de hızlı tren geçecek. Bu, çağdaş Türkiye'nin insanları için yapıldı. Şimdi buradan sizler geçmiyor musunuz? Hemen makas değişti. Ne dedi biliyor musunuz? 'Neden oranın adını Tayyip Erdoğan Köprüsü koymadınız da Yavuz Sultan Selim Köprüsü koydunuz?' Dedim ki bak üzüldüm. Sen şunu söylemeliydin. Tayyip Erdoğan ne kadar mütevazi ki kendi adını buraya koymadı. Peki niye Yavuz Sultan Selim? Çünkü o Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye'nin gelmiş geçmiş en önemli sultanlarından biri. Oraya o yakışırdı. Biz yaptığımız zaman bunu yaparız. Osmangazi Köprüsü'nün adını niye Osmangazi koyduk? Devleti-i Aliyye'nin kurucusu da onun için. Bizim derdimiz bu konuda tarihimizle bugünü buluşturalım, gençliğimizi buluşturalım. Yarına öyle gidelim."

Yorumlar