Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, darbe girişiminin
planlayıcısı olduğu ileri sürülen Fethullah Gülen'in liderliğini
yaptığı Gülen cemaatinin TSK içinde örgütlenmesine göz yummakla
eleştirilmesi hakkında "Ben terfi süreçlerine hiç müdahil olmadım,
listeler önüme gelinceye kadar müdahale etmedim. Kendime göre
demokratım. Başbakan da listeye bakar, gerek görürse değişiklikler
yapar. Ondan sonra da onay verir. Ben onay verilmiş listeyle YAŞ
toplantısına giderim. Siyasi iradenin onayı olmadan hiçbir listeyi
veya konuyu YAŞ gündemine almadım" diye konuştu.
Çoğu darbeci generalin kendisinin görev yaptığı 2011 yılından
itibaren 2015 yılına kadar yapılan YAŞ toplantıları sonucunda terfi
etmiş olmalarını değerlendiren Özel, Balyoz ve Ergenekon
davalarının mağduru askerler için de "Yüreğim yanıyor, ömrüm
oldukça da yanacak, ben artık böyle bir yürekle yaşayacağım.
Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm çok
büyük, vicdanımda bir sızı olarak kaldı" dedi. Özel, 15 Temmuz'da
gerçekleşen darbe girişimine ilişkin olarak, "Asker-sivil sorumlu
makamlarda oturanlar olarak hepimizin milletten özür dilememiz
gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve ben diledim ama yetmez, herkesin
dilemesi gerekir. Millet hepimizi affetsin. Ne kadar hukuka uygun
davranmış olursak olalım, eğer TSK’dan böyle bir hareket çıkmış ve
bunları yaşamışsak, hepimizin sorumluluğu var demektir" ifadelerini
kullandı.
"BİRİNCİ ORDU KOMUTANINI BULDUM, ONA CESARET
VERDİM"
Darbe girişiminin gerçekleştirği gece yaşadıklarını anlatan Özel, O
anda Cemil Çiçek Bey aradı, ‘Bir askeri hareketlilik var’ dedi.
Arkasından Numan Kurtulmuş Bey aradı, ‘Biz Başbakanlık’tayız,
uçaklar alçaktan uçuyor, bir bilginiz var mı’ dedi. Ardından da
Başbakan Binali Yıldırım Bey aradı. Biz uzakta oturduğumuz için
uçak seslerini duymuyorduk. Bir olağanüstülük olduğunu anladım"
dedi. Özel, Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar Paşa’yı televizyona
çıkıp açıklama yapması konusunda cesaretlendirdiğini söyledi.
Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in Hürriyet gazetesinden
Fikret Bila'ya verdiği yazılı söyleşi şöyle:
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içine yuvalanmış bir grup askerin 15
Temmuz günü giriştikleri kanlı darbenin yarattığı şok dalgası
sürüyor. Bu subayların TSK’ya nasıl girdikleri, nasıl terfi
ettikleri, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet
komutanlarının en yakınlarına kadar nasıl girdikleri, nasıl yaver,
emir subayı oldukları, general ve amiralliğe nasıl terfi ettikleri,
muharip birliklerin başına nasıl getirildikleriyle ilgili
tartışmalar günlerdir sürüyor.
Bu tartışma süreci içinde eleştiri oklarının en çok yöneltildiği
isimlerden biri de bir önceki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel
oldu.
Necdet Özel Paşa bu eleştirilere ve sorulara ne diyor? 15 Temmuz
günü ve sonrasında neler hissetti? Neler yaptı?
Necdet Paşa’yı uzun süredir tanır ve gazeteci olarak izlerim. Zaman
zaman da sohbetederiz. Özel Paşa, görev yaptığı sürece basına en az
konuşan komutan oldu diyebilirim. Bir kez görevdeyken terör
konusunda sorularıma yanıt vermişti. Ondan sonra basına demeç
vermedi.
3 MESLEKTEN UZAK DUR
Bir sohbetimizde bunun nedenini sorduğumda şu yanıtı vermişti:
“Kendisi de subay olan rahmetli babam, ben subay olduğumda bir
tavsiyede bulunmuştu. Bir asker olarak 3 meslekten uzak dur
demişti: Siyasetçiler, işadamları ve gazeteciler. Bu tavsiyesine
hep uymaya çalıştığım için gazetecilerle pek görüşmem, demeç de
vermem.”
Bu tavsiye nedeniyle Özel Paşa demeç vermekten hep uzak durdu, 15
Temmuz darbe girişimi sırasında ise darbenin bertaraf edilmesi
amacıyla bir milli görev gördüğü için televizyona konuştuğunu ifade
etmişti.
15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrasında Necdet Paşa neler
düşünüyor, neler hissediyor? Sohbetimizden edindiğim izlenimlerimi
aktarayım.
"MİLLETTEN ÖZÜR DİLEYELİM"
Necdet Paşa, kişisel değerlendirmesinde her zaman iki şeyi
önemsediğini söyler: “Vicdan artı hukuk”. İnsanları ve olayları hep
bu iki ölçüye vurarak değerlendirdiğini ifade eder. Yine bu iki
ölçüyle duygu ve düşüncelerini şöyle aktarıyor:
“Ben hep vicdan ve hukuka bakarım. Görevimi de hep bu ölçülerle
yapmaya çalıştım. Yoğurdu hep üfleyerek yedim. Hukuka çok özen
gösterdim. Vicdanımı hep sorguladım. 15 Temmuz’da yaşadıklarımızı
düşününce şunu diyorum: Asker-sivil sorumlu makamlarda oturanlar
olarak hepimizin milletten özür dilememiz gerekiyor. Sayın
Cumhurbaşkanı ve ben diledim ama yetmez, herkesin dilemesi gerekir.
Millet hepimizi affetsin. Ne kadar hukuka uygun davranmış olursak
olalım, eğer TSK’dan böyle bir hareket çıkmış ve bunları
yaşamışsak, hepimizin sorumluluğu var demektir. Dürüstlük benim
için çok önemlidir. Ben hep dürüst oldum. Bu olaydan sonra yüreğim
yanıyor. Ömrüm oldukça da yanacak. Ben bundan sonra böyle bir
yürekle yaşayacağım.”
ARKADAŞLARI İÇİN ÜZGÜN
Özel Paşa’nın yüreğini kanatan sadece 15 Temmuz darbe girişimi
değil. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi sonradan kumpas
olduğu anlaşılan davalar nedeniyle yaşamını yitiren, ileride
komutan olabilecekken cezaevinde kaldığı için görev süresi dolunca
emekliye ayrılmak zorunda kalan silah arkadaşları için de çok
üzgün. Kumpas olduğu anlaşılan bu davalar nedeniyle mağdur olan
silah arkadaşlarıyla ilgili duygularını şöyle ifade ediyor:
“Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm çok
büyük, vicdanımda bir sızı olarak kaldı. Birçoğu komutanlık
görevini üstlenecek tecrübe ve donanıma sahipti. Benim için en
önemli şey vicdan artı hukuktur. Hukuku izledik ama vicdanım
sızlıyor.”
NASIL GENERAL AMİRAL OLDULAR?
Necdet Paşa’ya en çok yöneltilen eleştiri, kanlı darbe girişimine
kalkışan general ve amirallerin çoğunun onun döneminde terfi etmiş
olmaları 2011 yılından itibaren 2015 yılına kadar yapılan YAŞ
toplantıları sonucunda bu olaya karışmış subayların general ve
amiralliğe terfi etmiş olmaları, general ve amiral olanların bir
üst rütbeye terfi etmeleri ve önemli birliklerin başına veya
karargâhta kritik görevlere gelmiş olmaları. Buradan hareketle Özel
Paşa’nın FETÖ’cüleri koruduğu iddia ediliyor. Peki Özel Paşa bu
iddialara ne diyor?
1483 PERSONEL İHRAÇ EDİLDİ
Terfilerin nasıl yapıldığına geçmeden önce, Necdet Paşa’nın teyit
ettiği bazı rakamları aktarayım:
“TSK personeli hakkında gelen ihbar ve iddiaların kaydedildiği bir
İstihbarat Ceridesi var. Bu Ceride’de gelen ihbar ve bu ihbarla
ilgili ne yapıldığı tek tek kaydedilmiş durumda. Bu kayıtlara göre
TSK 1984 yılından beri haklarında Fetullahçı diye ihbar gelen tüm
askeri personeli incelemiş görünüyor. Bu durum hakkında Milli
Güvenlik Kurulu bilgilendirilmiş. 1984-2009 arasında 1.758
subay-astsubay hakkında ihbar yapılmış. Bunların 1.721’i
incelenmiş. Gelen raporlara göre işlem yapılmış. Bu dönemde toplam
1.541 personel ihraç edilmiş, bunlardan 400’ünün ihraç nedeni
Fetullahçı olmaları. 2011-2014 döneminde toplam 1.483 askeri
personel çeşitli nedenlerle ihraç edilmiş, çoğunluğunun gerekçesi
disiplin suçları.”
Buradan çıkan sonuç TSK’nın 1984 yılından beri saptadığı Fetullahçı
askerleri ihraç ettiği. Saptanamayanlar ise özellikle Ergenekon ve
Balyoz davaları nedeniyle birçok general, amiral ve subayın
ayrılması nedeniyle, alttan gelenlerin önlerinin kumpasla açılmış
olması. Kumpasın boşalttığı rütbelere nasıl terfi yapıldığı
konusuna gelince. Sistemin işleyişini Özel Paşa şöyle
özetliyor:
“Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) faaliyetleri 8-9 ay süren bir
faaliyettir. Hazırlıklar her yılın ocak ayında başlar. Genelkurmay
İkinci Başkanlığı general ve amirallere anket formları gönderir.
Albaylara da kendi devreleri için anket formları gönderilir. Onlar
devre arkadaşları için general ve amiral olmalarını düşündükleri
bir liste yaparlar. Sonra anket sonuçları Genelkurmay’a gelir.
Sonra ikinci anket yapılır. Ben bu süreçlere hiç müdahil olmadım,
listeler önüme gelinceye kadar müdahale etmedim. Kendime göre
demokratım. Ayrıca terfi edilecek kadrolar da bellidir. Yani
kontenjanlar bellidir, terfi için der uzatmalar için de. Bu
sayıları aşamazsınız. Terfiler üç ölçüye göre yapılır: Görev
ihtiyacı, yeterlilik (sicil) ve komutanların tercihlerine göre
oluşan liste sıralaması. Anketler geldikten sonra orgeneral ve
oramirallere tekrar gönderilir. Onlardan gelen sonuçlar
Genelkurmay’a ulaşınca, bu kez ayrı ayrı kuvvet komutanlarına kendi
kuvvetlerindeki liste gönderilir, tekrar görüşleri
alınır.
"ONAYLI LİSTEYLE YAŞ'A GİDERDİM"
"Bütün bu aşamalardan sonra terfi listesi YAŞ’tan önce oluşur. Bu
kez ben bu listeleri alıp Başbakan’a giderim. Başbakan da listeye
bakar, gerek görürse değişiklikler yapar. Ondan sonra da onay
verir. Ben onay verilmiş listeyle YAŞ toplantısına giderim. Yani
kararlar anlattığım prosedür sonunda ortak alınan kararlardır.
Darbe girişimine katılan FETÖ’cü oldukları anlaşılanların terfileri
de bu prosedürle yapılmıştır.
"İHBARLAR İNCELENİRDİ"
"Haklarında bir ihbar veya iddia olmamış. Olsa mutlaka incelenirdi.
Dosyaları da temiz, parlak siciller, ayrıca istihbarat raporları da
temiz gelmişse, artık sizin yapacağınız bir şey yok demektir. Demek
ki kendilerini çok iyi gizlemişler. Çünkü araştırma yapılırken
etraftan da bilgi toplanır, ailelerine dahi bakılır, istihbarat
toplanır. Terfi edenlerin dosyaları ve istihbarat raporları
temizdir ve haklarında bir ihbar yapılmamıştır ki terfi
edebilmişler. Sistem böyle işler. Terfi etmesine rağmen sonradan
böyle bir durum tespit edilirse yine ilişiği kesilir. 2012’den bu
tarafa YAŞ’ta ihraç yapılmıyor artık, onun yerine benim önerdiğim
disiplin kurullarında durumları görüşülüyor ve ihraç bu kurullar
marifetiyle yapılıyor.”
"KORUMALARIM DARBECİLERLE ÇATIŞTI"
Özel Paşa 15 Temmuz darbe girişimini nasıl öğrendi, o gece neler
yaşadı, neler yaptı? Özel Paşa’ya ulaşan ilk haber Boğaziçi
Köprüsü’nün askerler tarafından kesildiği haberiydi.
"O saatlerde ben televizyonda bir spor programı izliyordum” diyerek
o saatleri anlattı:
“Kamuran Hanım (eşi) vitray ile ilgileniyor bir süredir. Yine
vitray yapıyordu. O sırada bir akrabam Kamuran Hanım’ı aramış ve
‘Köprüyü askerler kesti, bir olağanüstülük var’ demiş. O da gelip
bana söyledi. Ben ilk anda bir terör ihbarı vardır, tedbir
alıyorlardır diye düşündüm. O anda Cemil Çiçek Bey aradı, ‘Bir
askeri hareketlilik var’ dedi. Arkasından Numan Kurtulmuş Bey
aradı, ‘Biz Başbakanlık’tayız, uçaklar alçaktan uçuyor, bir
bilginiz var mı’ dedi. Ardından da Başbakan Binali Yıldırım Bey
aradı. Biz uzakta oturduğumuz için uçak seslerini duymuyorduk. Bir
olağanüstülük olduğunu anladım. Önce Genelkurmay Başkanı’nı aradım,
yanıt yok. 2. Başkan’ı aradım, yok. İlhan Talu Paşa’yı aradım, yok.
İstihbarat Başkanı’nı bulabildim, o da ‘Yeni geldim,
Esenboğa’dayım, trafik kesik komutanım’ dedi.
"Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar Paşa’yı buldum. Çok eskiden
tanırım. Kurmay yüzbaşılığından beri tanırım. Ona cesaret verdim,
hemen televizyona çıkmasını tavsiye ettim. Ümit Paşa’ya kolordu
komutanlarının durumunu sordum. ‘İkinci Kolordu ve Beşinci Kolordu
komutanları sağlam, Üçüncü Kolordu Komutanı izinde’ dedi. Ümit
Paşa’nın ve diğer bazı komutanların televizyona çıkıp konuşmaları
çok etkili oldu kanımca. Ben komutanların Akıncı Üssü’nde
olduklarını bilmiyorum tabii, belki sığınaktadırlar diye
düşünüyorum. İsmet Yılmaz Bey’le birkaç kez görüştüm. Hemen benim
korumalarım da geldi. Bana burada kalmayın, güvenli bir yere
geçelim dediler, geçtik. Sonra korumalarım da Özel Kuvvetler’e
gittiler ve oradaki darbecilerle çatıştılar, arkadaşlarına yardım
ettiler. Tabii hadiseyi izleyince yüreğim yandı.”
"Özel siyasi iradenin onayı olmadan hiçbir listeyi konuyu
YAŞ gündemine almamıştır"
2015 yılı Necdet Paşa’nın çok önemli sağlık sorunları yaşadığı bir
yıl oldu. O yılın başında, Ocak ayında, Necdet Paşa’ya prostat
kanseri teşhisi konuldu. Nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı’nı
vekâleten Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a bıraktı. 9 Mayıs
günü Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ağır bir
ameliyat geçirdi. O sıralar, Necdet Paşa’nın görevini erken
bırakacağı, siyasilere tepki olarak istifa edeceği gibi haberler ve
söylentiler çıkıyordu. Necdet Paşa haziran başında görevine döndü.
Başbakan’a da son güne kadar görevinin başında kalacağını
söyledi.
2105 yılı YAŞ hazırlıkları devam ediyordu. Genelkurmay’da daha önce
özetlediğimiz prosedür sonucu terfi listesi hazırlanmıştı. Başbakan
Ahmet Davutoğlu’ydu. Necdet Paşa daha önceki yıllarda yaptığı gibi
listeyi alıp Başbakan Davutoğlu’na gitti. Başbakan ve Cumhurbaşkanı
da bir liste üzerinde çalışmışlardı. İki liste karşılaştırıldı,
çelişkiler vardı, bazı isimler tutmuyordu. Özel Paşa farklılığın
nedenini sordu ancak Başbakan açıklama yapmadı. Bunun üzerine
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmeyi kararlaştırdılar. Özel
Paşa’nın önerisiyle, toplantıya Genelkurmay Başkanlığı görevini
devralacak olan Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar Paşa da
katıldı.
Erdoğan, Davutoğlu, Özel ve Akar toplantı yaptılar. O sırada kuvvet
komutanları da dışarıda hazır bekliyorlardı. Kendi kuvvetleri konu
olduğunda onlar da Özel Paşa’nın önerisiyle içeri girip görüşlerini
aktardılar. Sonuçta terfi listesine bu dörtlü toplantıda son şekli
verildi. Liste YAŞ’tan geçti ve onaylandı.
Necdet Paşa bu toplantıyla ilgili görüşünü şöyle özetledi: “Necdet
Özel siyasi iradenin onayı olmadan hiçbir listeyi veya konuyu YAŞ
gündemine almamıştır.”
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar