DÜZELTME- "İran'ın ABD ile görüşmesinin önündeki engeller" başlıklı özel haberimizde İran'ın eski Bakü Büyükelçisi Efşar Süleymani'nin adı sehven "Ali Efşar" olarak yazılmıştır. Haberimizi düzelterek yeniden yayımlıyoruz.
Saygılarımızla.
AA
İran'ın eski Bakü Büyükelçisi Efşar Süleymani:
- "Karşılıklı güven oluşursa müzakere ortamı sağlanır. Zamanla ortak çıkarlar konusunda hareket edilebilir. İletişim kurulmazsa zorluklar ve gerginliklerin üstesinden gelinemez. ABD, nükleer anlaşmadan ayrılmamalıdır"
- "Trump, Obama karşıtlığıyla göreve geldi ve o dönemden kalan bütün politikaları değiştirme yoluna gitti. Trump'ın bu tavrı doğru değildi ve müttefikleriyle dahi anlaşmazlığa düşmesine neden oldu. Trump, diğer ülkelerle de gerginlik çıkardı hatta ABD'nin içinde bazı cumhuriyetçiler dahi onun politikalarını eleştiriyor"
İSTANBUL (AA) - ABDOLSALAM SALIMIPOOR - İran'ın eski Bakü
Büyükelçisi Efşar Süleymani, ABD ile İran arasındaki müzakerelerin
önünde İranlı yetkililerin ideolojik yaklaşımı ve sert söylemleri,
nükleer anlaşmanın tam olarak uygulanamaması, Washington'un
bölgedeki etkisi ve Arap NATO'su iddiaları gibi engeller olduğunu
söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın, İran'a ön koşulsuz görüşme teklifini
AA muhabirine değerlendiren Süleymani, karşılıklı güven duygusunun
müzakerelere zemin hazırlayabileceğini belirtti.
İran ile ABD arasında geçmişte gizli ve açık birçok görüşme
gerçekleştiğini belirten Süleymani, bu görüşmelerin hiçbir zaman
sürekli ve dengeli olmadığını aktardı.
Efşar Süleymani, şunları söyledi:
"ABD'nin Irak'ı işgali sırasında ve Körfez Savaşı'nda iki ülke
yetkilileri muhtemelen perde arkasında görüşmeler yürütmüştür.
Afganistan meselesinde de taraflar bir araya geldi. Son yıllarda
iki ülke yetkililerinin görüşmesinde en dikkati çekici olan (İran
Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad) Zarif ile (ABD Dışişleri Bakanı
John) Kerry arasındaki görüşmelerdi. Bu görüşmeler, iki ülke
tarihindeki en uzun görüşmeler olarak kayda geçti ve sonunda
nükleer anlaşmaya varıldı. İran, nükleer anlaşmadan önce Suriye
görüşmelerine davet edilmemişti. Nükleer anlaşma İran'ın
Cenevre'deki birçok ülkeden temsilcilerin katıldığı Suriye
görüşmelerine katılımını sağladı. Bu görüşmeler sırasında da ABD
ile İranlı yetkililer arasında görüşmeler yapıldı."
Trump'ın ön koşulsuz görüşme teklifine İran Cumhurbaşkanı Hasan
Ruhani'nin sessiz kalmasının birkaç faktörü olduğunu belirten
Süleymani, "İran'ın İslam Coğrafyası'ndaki meselelere ideolojik
yaklaşımı ABD tarafından kabul görmedi. İran da ABD'nin bölgeye
yaklaşımını kabul etmedi. Filistin ve İsrail meselesi de İran ve
ABD arasındaki gerginliğin sebeplerindendir. ABD'li diplomatların
Tahran'da rehin alınma olayı İran-Irak savaşının faktörlerindendi.
Bu mesele diplomasi kapısını kapattı ve bu olayların yaşandığı
dönemde İran ve ABD arasında görüşmeler yapılmadı. Mesela
Afganistan ve Irak konusunda müzakerelere ihtiyaç duyulmadı. Daha
sonra Irak'ta kriz yaşanmaması için iki ülke birlikte hareket
etti." dedi.
Süleymani, İran ile ABD'nin bir araya gelemeyeceğinin diğer
delillerinin ideolojik yaklaşımlar ve karşılıklı güvensizlik
olduğunu belirterek, "Karşılıklı güven oluşursa müzakere ortamı
sağlanır. Zamanla ortak çıkarlar konusunda hareket edilebilir.
İletişim kurulmazsa zorluklar ve gerginliklerin üstesinden
gelinemez. ABD, nükleer anlaşmadan ayrılmamalıdır. Trump'ın kararı
iki ülke arasındaki güvensizliğin artmasına yol açtı. Trump, Obama
karşıtlığıyla göreve geldi ve o dönemden kalan bütün politikaları
değiştirme yoluna gitti. Trump'ın bu tavrı doğru değildi ve
müttefikleriyle dahi anlaşmazlığa düşmesine neden oldu. Trump,
diğer ülkelerle de gerginlik çıkardı hatta ABD'nin içinde bazı
cumhuriyetçiler dahi onun politikalarını eleştiriyor." ifadelerini
kullandı.
- "Arap NATO'su girişimleri Trump'la birlikte yeniden gündeme
geldi"
İran ve ABD'nin nükleer anlaşma çerçevesinde, diyaloğu devam
ettirmesi gerektiğini söyleyen Süleymani, şöyle devam etti:
Bu durum güveni artıracak ve zamanla başka konularda da müzakere
imkanı doğacaktır. Diğer yandan Trump, İran'a müzakere talebinden
önce tehditte bulundu. ABD anlaşmadan çekildi ve böylece İsrail,
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri İran'a karşı cephe
oluşturdu. Daha önce netice alınamayan Arap NATO'su girişimleri
Trump'la birlikte yeniden gündeme getirildi. Riyad yönetimi
(ABD'nin eski Başkanı Barack) Obama döneminde bu konuda destek
istemişti ancak başarılı olamadı. ABD süper güçtür bu yüzden bu
konuda hegemonya kurmak yerine olgun yaklaşım sergilemelidir ancak
bu Trump'ın yapabileceği bir şey değil. Çünkü bu durumda bölge
ülkelerinin birbirleriyle dost olması gerekir ancak Trump'ın
önceliği ekonomi ve bölge ülkelerine daha fazla silah satmak.
Trump'ın yaklaşımları doğru değil. Kendisi Obama'nın yolunu
izleseydi bu gerginlikler olmayacaktı.
- "ABD, Avrupa ve Çin'le de sorunlar yaşıyor"
Trump'ın uluslararası alandaki dostlarının İsrail, Birleşik Arap
Emirlikleri ve Bahreyn yönetimleri olduğunu söyleyen Süleymani,
"Avrupa ve Çin'le de sorunlar yaşıyor. Trump'ın dış politikası
mantıklı ve doğru değil. Sadece parayı düşünemezsiniz. Maneviyat ve
ülkelerin yakınlığı ve dostluğu meseleleri de dış politikada göz
önünde bulundurulmalıdır. Bütün bu faktörler güvensizlik meydana
getirdi. Bir taraftan ön koşulsuz müzakere talep ediyorlar öte
yandan İran'ın tehdit olduğunu söylüyorlar." diye konuştu.
İran'ın eski Bakü Büyükelçisi Süleymani, İranlı bazı yetkililerin
müzakere konusundaki açıklamalarının da doğru olmadığını dile
getirerek, "Onlar aşırı söylemlerde bulunuyorlar ve bunun sonucu da
karşılıklı güvensizlik oluyor. Müzakere meselesi ve ABD ile iş
birliği siyasilerin aracı haline getirilmiş, bu da müzakerelerin
önünde ya engel oluşturuyor ya da müzakere yapılması durumunda İran
aleyhinde sonuçlar veriyor. İran'da bazıları kazan-kazan stratejisi
yerine eşit şartlar istiyor. Uluslararası sistemin piramidindeki
her ülke, farklı parametrelere dayanan konuma sahiptir. Bu
parametrelerde üstün olan ülke uluslararası müzakerelerde de daha
fazla imtiyaz alır. ABD'nin İran'la meselesi daha çok bölgesel
gelişmelerle ilgilidir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Yaptırımların psikolojik etkileri İran'da görülüyor"
ABD'nin yaptırımları henüz başlamamasına rağmen psikolojik
etkilerinin ülke ekonomisinde görüldüğünü ifade eden Süleymani,
bunların halkın geçim sorunlarında, yüksek enflasyonda ve döviz
kurlarında kendini gösterdiğini belirtti.
Süleymani, "İran'ın iç sorunlarına bakarak kötü yönetim, idari
yolsuzluk ve dış politikaya dayandırılması gereken sisteme duyulan
güvensizlik gibi konular göz önüne alındığında, durum daha da zor
olacaktır. İran'daki koşullar, hükümetin yapması gereken şey, 1979
devriminden daha zor ve daha önemli. İran'ın ekonomik durumu,
İkinci Dünya Savaşı dönemine benziyor. Bu dönem endişelerin ortadan
kaldırılması ve güven oluşturmayı gerektirir." ifadelerini
kullandı.
Sonuç olarak ABD tarafının da güven oluşturması ve müzakere
sürecine yol açacak ön koşulsuz ve tehditsiz yaklaşım sergilemesi
gerektiğini kaydeden Süleymani, "ABD'de bir takım gelişmeler de
olabilir. Örneğin Demokratlar galip gelebilir ve yeni fırsatlar
ortaya çıkabilir. Belki de ilk adım, İran’ın ABD’yle doğrudan
değil, Avrupa üzerinden müzakere etmesi olabilir. ABD bu süreçte
nükleer anlaşmaya geri dönerse Tahran bu ülkeyle müzakere
edecektir." şeklinde konuştu.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar