Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı
- Uluslararası Güven Kraliyet Bilim Akademisi İcra Direktörü Nesrin el-Haşimi: - "Gelecekte çok farklı zorluklarla karşılaşacağız. Bu zorlukların hepsini bilimin yanımızda olacağını varsayarak aşacağımızı ele alıyoruz. Özellikle genç nesiller ve kadınlar bilime angaje olmazlarsa, bunu yapmamız mümkün değil" - "Bilimle uğraşan insanlar olabildiğince güçlü olmalı, kadınların sayısı artmalı. Bu boşluğu kapatmak için ülkeler, toplumlar, kültürler bir araya gelmeli ve eğitimdeki mükemmelliği bir kez daha tanımlamalıyız. Hükümetler öğretmen eksikliği, öğretmen yetersizliğine değinmekle kalmamalı, bilim öğretmenlerinin sayısını ve kalitesini artırmalı"
İSTANBUL (AA) - Uluslararası Güven Kraliyet Bilim Akademisi (RASIT) İcra Direktörü ve eski Irak Kralı Birinci Faysal'ın torunu Prenses Nesrin el-Haşimi, gelecekte çok farklı zorluklarla karşılaşılacağını belirterek, "Bu zorlukların hepsini bilimin yanımızda olacağını varsayarak aşacağımızı ele alıyoruz. Özellikle genç nesiller ve kadınlar bilime angaje olmazlarsa, bunu yapmamız mümkün değil. Bilimle uğraşan insanlar olabildiğince güçlü olmalı, kadınların sayısı artmalı. Bu boşluğu kapatmak için ülkeler, toplumlar, kültürler bir araya gelmeli ve eğitimdeki mükemmelliği bir kez daha tanımlamalıyız. Hükümetler öğretmen eksikliği, öğretmen yetersizliğine değinmekle kalmamalı, bilim öğretmenlerinin sayısını ve kalitesini artırmalı." dedi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), UNICEF ve UN Women ve Aydın Doğan Vakfı tarafından Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Grubu danışmanlığında "Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar: 21. Yüzyılın Toplumsal Değişim Aktörleri" temasıyla "Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı" düzenlendi.
Konferansın konuk konuşmacısı Haşimi, Türkiye'yi ikinci kez ziyaret ettiği 2016'da, "Neden doktor ve bilim insanı oldunuz?" diye sormak isteyen 9 yaşındaki Talya Özdemir ile tanıştığını dile getirerek, daha sonra BM Genel Kurulu'nda "Uluslararası Bilim Kadınları ve Kızları Günü"nde düzenlenen toplantıda konuşmacı olan Özdemir'in BM kürsüsünden hitap ettiğini hatırlattı.
Haşimi, Talya'nın konuşmasının medyada yer aldığını ve herkesi çok etkilediğini aktarırken, şunları kaydetti:
"Bana soracak olursanız çocuklar, ünlülerin yarattığı etkiden bile büyük bir etkiye sahipler. Bu sene ve bundan sonraki senelerde yapılacak konferanslarımızda bir gelenek geliştirelim ve özellikle kız çocuklarının toplantılarda konuşmacı olmasını sağlayalım, yetişkinler olarak onları dinleyelim. Önümüzdeki şubat ayında Uluslararası Çocuk Günü'nde UNICEF idaresi, koltuklarını dünya çocuklarına bırakacak. Bu, Türkiye'nin başlattığı ve zaten dünyanın dört bir yanında olması gereken şey. Umuyorum UNICEF, UN-WOMEN, UNFPA ve BM Genel Sekreteri, Talya Özdemir'i ve onun gibi kızlara koltuklarını bırakırlar, ünlülere değil. Çünkü kız çocukları, dayanıklı toplumların kurulması için gerçek elçiler."
Bilimde eşitliğin sağlanmasının büyük bir sorun olduğunu dile getiren Haşimi, bilim mezunu kadın sayısı artsa bile ancak doğru politika yürütüldüğü takdirde bilimde tam anlamıyla eşitlik sağlanabileceğini söyledi.
Nesrin el-Haşimi, son 25 yılda BM ve BM kuruluşlarının bilim alanındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini fark ettiğine değinerek, "Her ne kadar yapılanlar bu boşluğu kapatmak için olsa da uluslararası topluluğun geneline bakıldığında istenilenin gerisinde kalındığı görülüyor. Neden bu çabalar henüz meyvelerini veremedi? Neden hala bu kadar az sayıda bilim kadını var? Neden 25 yılın ardından hala bu problemden bahsediyoruz? Bununla ilgili politika tavsiyelerinde bulunmamız gerekiyor devletlere, hükümetlere ki bu sayede 25 yıllık çabanın bir meyvesi olsun." diye konuştu.
Bilimin sürdürülebilir kalkınmadaki önemli rolüne işaret eden Haşimi, bilimin ziraate katkısıyla daha az çaba sarfederek fazla üretim yapılabildiğini anlattı. Haşimi, şu görüşleri dile getirdi:
"Gelecekte çok farklı zorluklarla karşılaşacağız. Bu zorlukların hepsini bilimin yanımızda olacağını varsayarak aşacağımızı ele alıyoruz. Bunların çok da riskli olduğunu görmemiz gerekiyor. Özellikle genç nesiller ve kadınlar bilime angaje olmazlarsa, bunu yapmamız mümkün değil. Bilimle uğraşan insanlar olabildiğince güçlü olmalı, kadınların sayısı artmalı. Her farklı bilim alanında kadınların ve kız çocuklarının bu alanda faaliyet gösterdiğine emin olmamız gerekiyor. Bu boşluğu kapatmak için ülkeler, toplumlar, kültürler bir araya gelmeli ve eğitimdeki mükemmelliği bir kez daha tanımlamalıyız. Hükümetler öğretmen eksikliği, öğretmen yetersizliğine değinmekle kalmamalı, bilim öğretmenlerinin sayısını ve kalitesini artırmalı."
- "Eğitim, kadınların güvenli kalmalarını sağlıyor"
Hindistan'da genç kadınları ve kızları her türlü şiddete karşı eğitmeyi ve güçlendirmeyi amaçlayan girişim olan Sayfty'nin Kurucusu ve Yöneticisi Shruti Kapoor, kız çocuklarını ve kadınları, şiddete karşı korunma konusunda eğittiklerini ve çocuğun bir yabancı veya aile bireyi tarafından düzgün olmayan davranışa maruz kalması halinde bunu güvenilir kişilere anlatmasını öğrettiklerini anlattı.
Toplumsal cinsiyet temelli şiddet konusunda farkındalık yaratarak, bunun karşısında durmak istediklerini ifade eden Kapoor, "Bunun için atölye çalışmaları yapıyor, temel savunma taktiklerini öğretiyoruz. Bu sayede eğitimin kuvvetli bir araç olduğunu görüyoruz. Eğitim, kadınların güvenli kalmalarını ve toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı durmalarını sağlıyor. " dedi.
- "Bilimsel farkındalığın artırılması gerek"
Lübnan Alternatif Öğrenme Girişimi Kurucu ve Yöneticisi Nayla Fahed de bağışıklık sorunları nedeniyle okula gidemeyen kanserli çocuklar için e-öğrenme platformlarının devreye girdiğine ve böylece çocukların herhangi bir yerde eğitimine devam edebildiğine değindi.
Mülteci krizinin ardından Lübnan'da alternatif eğitim yöntemlerini daha fazla kullanmak gerektiğine işaret eden Fahed, "Suriyeli çocukların yarısından fazlası okula gidemiyor. Dijital çalışmalar, bu çocukların eğitimlerine devam etmeleri konusunda geçici bir çözüm olabilir ve Lübnan'daki eğitim, öğrenme boşluğunu da doldurabilir." ifadelerini kullandı.
Fahed, ulusal müfredata, bölgenin kültürünü adapte ettiklerini, kurdukları platformun çevrimdışı da kullanılabildiğini, geliştirilecek uygulama ile içeriğin akıllı telefonlara da yüklenebileceğini dile getirdi.
Harvard Üniversitesi'ne bağlı Genç Akademi Üyesi Canan Dağdeviren ise fizik okumaya karar verdiğinde annesi dışında kimsenin kendisini desteklemediğini belirterek, "Ancak geçen yıl en iyi mühendislik okullarından birinden profesörlük teklifi aldım. Başvuru bile yapmamıştım. Şimdi, Anadolu'daki üniversitelere gidip öğrencilerle başarımı paylaşmaya çalışıyorum. Bilimsel farkındalığın artırılması gerektiğini düşünüyorum. En büyük hedefim bana benzeyen ama benden çok daha iyi gençlerin yetişmesine katkı sağlamak." dedi.
Yorumlar