"Dünya İnsan Hakları Günü" etkinliği

- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3) - "Kimsenin mazlumları, mağdurları niçin ülkemizde barındırdığımızı sorgulamaya hakkı yoktur. Bu ülkeye, bu millete ihanet içerisinde girmemiş olması şartıyla bizim herkese kapımız da kalbimiz de açıktır, açık olmaya devam edecek" - "Eğer dünyada mültecilere sahip çıkma konusunda bir ödül verilecekse, bunu en fazla hak eden ülke Türkiye'dir"

Google Haberlere Abone ol
"Dünya İnsan Hakları Günü" etkinliği

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kimsenin mazlumları, mağdurları niçin ülkemizde barındırdığımızı sorgulamaya hakkı yoktur. Bu ülkeye, bu millete ihanet içerisinde girmemiş olması şartıyla bizim herkese kapımız da kalbimiz de açıktır, açık olmaya devam edecek." dedi.

Erdoğan, ATO Congresium'da, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca düzenlenen "Dünya İnsan Hakları Günü" etkinliğinde yaptığı konuşmada, ecdadın geçmişte insana dair her konuda hassasiyetler ortaya koyduğunu, bugün dahi örneklerine rastlamanın mümkün olmadığını belirtti.

Dünyanın her yerinde ileri seviyelere taşınan vakıf müesseselerinin, Türkiye'de uzun bir süre yok sayıldığını, üzerinin örtülmeye çalışıldığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'de insandan hayvana kadar tüm canlıların ihtiyaçlarını karşılamaya, haklarını korumaya yönelik vakıflar bulunduğunu dile getirdi.

Erdoğan, son 15 yılda vakıfları, hem tarihi misyonlarına hem de günün ihtiyaçlarına uygun ilave fonksiyonlarıyla ihya etmek için yoğun çaba sarf ettiklerini, bu konuda önemli mesafe katettiklerini söyledi.

- "Devrim niteliğinde pek çok reforma imza attık"

Türkiye'de insan haklarının her alanında olduğu gibi, dini, kültürel, sosyal, siyasi, ekonomik alanlarda, insan hakları başlığı altında değerlendirilebilecek devrim niteliğinde pek çok reforma imza attıklarını kaydeden Erdoğan, "Bizim bu çıkışımızı Batı, 'sessiz devrim' diye niteledi. İnşallah önümüzdeki dönemde tüm bu çalışmaları kesintisiz şekilde sürdürecek, daha ileriye taşımak için gayret edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta yaşanan insani dramlar karşısındaki duruşunun başlı başına bir insan hakları efsanesi olduğuna vurgu yapan Erdoğan, daha önce birinci ve ikinci Körfez Savaşları döneminde Irak'tan gelen yüz binlerce kişiye, Türkiye'nin sorgusuz sualsiz kapılarını açtığını, durum normale dönene kadar sahip çıktığını hatırlattı.

Erdoğan, Suriye'de son 7 yıldır kesintisiz süren kriz döneminde Türkiye sınırlarına gelen herkese kucak açıldığını söyledi.

Milyonlarca kişinin bir kısmının kurulan kamplarda diğer kısmının da şehirlerde misafir edildiğini anlatan Erdoğan, bu durumda yaklaşık 3,5 milyon kişi bulunduğunu belirtti.

Erdoğan, "Halen Suriyeli ve Iraklı bu 3,5 milyona yakın sığınmacı ülkemizde hayatını sürdürüyor. Var mı dünyada örneği? Yok. Ama Türkiye bunu yaptı. Diğer ülkelerden, bölgelerden gelenlerle bu rakam, 4 milyonu geçiyor. Bugün Türkiye, dünyada sınırları içinde en çok mülteci barındıran ülke durumundadır. Canını, namusunu, geleceğini kurtarmak için kapımıza gelen herkesin başımızın üzerinde yeri vardır. Rabbim kimseyi evinden, yurdundan, özgürlüğünden etmesin." diye konuştu.

- "Bizim herkese kapımız da kalbimiz de açıktır"

Anadolu'nun bir göçmenler diyarı olduğunu, asırlar boyunca doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden her istikametten bu coğrafyaya akın akın insanlar geldiğini anımsatan Erdoğan, başı dara düşen herkesin inancına, kökenine, meşrebine bakılmaksızın bu topraklarda kendine yer bulduğunu, gelecek kurma imkanı elde ettiğini söyledi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün her kim Suriye'den, Irak'tan, Kuzey Afrika'dan veya bir başka bölgeden gelenlere kem gözle bakıyorsa geçmişinden, tarihinden bihaber demektir. Bu kişilerin birkaç kuşak gerisine gidersek onlarda da bir muhacirlik bulacağımızdan ben eminim.

Kimsenin mazlumları, mağdurları niçin ülkemizde barındırdığımızı sorgulamaya hakkı yoktur. Bu ülkeye, bu millete ihanet içerisinde girmemiş olması şartıyla bizim herkese kapımız da kalbimiz de açıktır, açık olmaya devam edecek."

"Asıl üzülmemiz gereken, yüreğimizi parçalamız gereken buraya gelenler değil bu yolculuk sırasında hayatlarını kaybedenler olmalıdır." diyen Erdoğan, Aylan bebeğin kıyılara vuran minik bedeninin, aile fertlerinin tamamını kaybettikleri için el ele tutuşarak askerlere sığınanların asla unutulmayacağını kaydetti.

- "Güçsüzün haklı da olsa çaresizlik içinde kıvrandığı bir dönemden geçiyoruz"

Ülkesinde en iyi eğitimi alıp, en prestijli işlerde çalışırken bir anda her şeyini kaybedip hayata sıfırdan başlamak zorunda kalan kariyer sahiplerinin de asla unutulmayacağını dile getiren Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Eğer dünyada mültecilere sahip çıkma konusunda bir ödül verilecekse, bunu en fazla hak eden ülke Türkiye'dir. Bize böyle bir ödülün asla verilmeyeceğini gayet iyi biliyoruz. Çünkü dünyada her konu gibi insan hakları meselesi de tamamen politik konumla ilgilidir. Hatta her gün Filistinlileri katleden İsrail'e veya halkına zulmeden bir başka terör devletine böyle bir ödülün verilmesi bizi asla şaşırtmaz. Bunlar YPG'ye, PYD'ye ödül verecek kadar ödülsüzlükten nasibini almışlardır. Bunlar bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle yok etmek gafletine girecek kadar barıştan uzak tiplerdir.

Bu durum sadece onların insan haklarına hizmet edecek işler yaptıklarına değil politik olarak doğru ittifakların içinde ne denli yer aldıklarını da işaret eder. Çünkü haksız da olsa güçlünün üstün olduğu güçsüzün ise haklı da olsa çaresizlik içinde kıvrandığı bir dönemden geçiyoruz. Bazusu ne kadar güçlü olursa olsun, istediği kadar silahları olanlar olsun, istediği kadar nükleer başlığı olanlar olsun, güçlü olan onlar değil, güçlü olan haklı olandır. Bu düzeni kabul etmiyoruz bunun için de 'Dünya beşten büyüktür.' diyerek itirazımızı tüm dünyada dile getiriyoruz."

Erdoğan, yaşanan her hadisenin bu itirazın ve isyanın haklılığını teyit ettiğini belirterek,"İnsanlığın vicdanında her gün biraz daha gür şekilde yankı bulduğunu gördüğümüz bu gayretimiz, inşallah çok uzak olmayan bir tarihte Birleşmiş Milletler'in özellikle Güvenlik Konseyi'nin reformuyla neticelenecektir." dedi.

- "Sigara içenin yanındaki pasif içiciyi rahatsız etmesi kul hakkıdır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anlayışlarında "Müslümanın Müslüman üzerindeki hakları" diye bir çerçevenin olduğunu anımsatarak, şöyle konuştu:

"Bana göre dünyadaki en geniş insan hakları tanımı da budur. Bu öyle geniş bir çerçevedir ki içine maddi ve manevi haklara dair her şey girer. Mesela bunlar arasında ana babanın evladı üzerindeki hakları, komşunun komşu üzerindeki hakları, öğretmenin öğrencisi üzerindeki hakları ve daha pek çok alt başlığı saymak mümkün. Aynı şekilde bu çerçevenin içerisinde çevreye zarar vermemek, havayı kirletmemek, gürültü yapmamak, kalp kırmamak, kötü söz söylememek, saygıda kusur etmemek, bir şey daha söyleyeceğim şimdi; sigara içmek suretiyle pasif vatandaşı darda bırakmamak. Ve daha nice incelik var ki hepsi de insanla ve insan haklarıyla ilişkilidir. Dikkat ederseniz, gençler size de sesleniyorum; sigara içmek suretiyle sen orada duman altı olurken, yanındaki pasif içiciyi rahatsız etme hakkına sahip değilsin. Bunun adı, kul hakkıdır, kul hakkı, bunu böyle bilesiniz."

- "(Kılıçdaroğlu'na) Sen bu mültecilerle ilgili şu ana kadar ne yaptın?"

Milletin "hak" ve "hukuk"u genellikle birlikte ifade ettiğine dikkati çeken Erdoğan, "Yani bir işin özü ile biçimi aynı anda zikredilir. Şayet hem inancımıza hem küresel kabullere uygun bir insan hakları zemini oluşturacaksak, hareket noktamız işte burası olmalı. Biz hakkı ve hukuku korumak için, geçtiğimiz 15 yıldır elimizden gelen gayreti gösterdik. Mücadelemizde en büyük desteği, işte burada sivil toplum kuruluşlarımızdan gördük." dedi.

Programda insani yardım alanında faaliyet gösteren 300'den fazla sivil toplum kuruluşu temsilcisinin bulunduğunu belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Ben her birine ayrı ayrı şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Bu kuruluşlarımızın her birine Müslüman'ın Müslüman üzerindeki hakkının teslimi konusunda gösterdikleri gayretler için şükranlarımı sunuyorum. Hepsine de 'İnsanlık için iyi ki varsınız' diyorum. Aslında kişisel olarak insan hakları alanındaki çalışmaların ifşasının çok fazla görünür olmasını pek doğru bulmuyorum. Uluslararası platformlarda Suriyeliler için 30 milyar dolar harcama yaptığımızı inanın bana adeta utanarak ifade ediyoruz ama bu ülkenin ana muhalefetinin başındaki kişi sadece hükümete, sadece iktidara bir şeyler söyleyebilmek için 'Bize bunu ispat edin' diyor. Anlayışa bak, mantığa bak. Sen bu mültecilerle ilgili şu ana kadar ne yaptın? Bunu söylememizin tek sebebi de insanlık ve özellikle de mazlumlar için doğru dürüst yapmadıkları halde büyük bütçe ve propagandalarla dünya kamuoyunu yanıltmaya çalışanlara derslerini vermektir. Sizlerden bu hassasiyeti daima gözetmenizi bekliyorum."

- Notlar

İnsan Hakları Günü Etkinliğine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mahir Ünal, Ravza Kavakcı, Erol Kaya, Mehdi Eker ve Öznur Çalık ile çok sayıda davetli katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakcı'nın konuşması işitme engelliler için işaret diliyle anlatıldı.

Katılımcılara, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca hazırlanan "İşimiz İnsana Hizmet" başlıklı kitapçıklar dağıtıldı.

Programda, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca hazırlanan ve İnci Koleji öğrencileri tarafından insan hakları temalı videolarla desteklenmiş sahne gösterisi sergilendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından ödül töreni düzenlendi. Elektrik teline kanadı takılan kuşu kurtarmak isterken akıma kapılan ve ellerini kaybeden çoban Ramazan Taşdemir, "Merhamet" ödülünü kazandı. Tedavisi devam eden Taşdemir'in ödülünü babası Mehmet Taşdemir aldı.

"Sabır" ödülü, 1995 yılında Öğretmenler Günü nedeniyle düzenlenen kompozisyon yarışmasında birinci olan ancak başı örtülü olduğu için o gün ödülünü alamayan Tevhide Kütük Güneri'ye, "İnsani Yardım" ödülü ise AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu'na Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verildi.

Mardin'deki Midyat Sığınmacı Kampında yaşayan Suriyeli Rim Curiye yaptığı resmi, Erdoğan'a takdim etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnci Koleji öğrencileri ve ardından AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı Yönetimi üyüleri ile hatıra fotoğrafı çektirdi.

(Bitti)



Yorumlar