Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Kurt, yaklaşık her 5 kadından birinin gebelik ya da sonrasında bir ruhsal rahatsızlık yaşayabildiğini söyledi.
Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Günü kapsamında Prof. Dr. Mazhar
Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma
Hastanesinde düzenlenen basın toplantısı, Bakırköy Kamu Hastaneleri
Birliği Genel Sekreteri Kadriye Kart Yaşar'ın ev sahipliğinde
gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir
Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç.
Dr. Erhan Kurt, gebelik ve doğumsonrası dönemde
görülen sorunların en çok bilineninin depresyon olduğunu ifade
ederek, bunun yanı sıra, psikoz denilen gerçeği değerlendirmenin
bozulduğu tablolarla ve obsesif kompülsif bozuklukların gündeme
gelebildiğini söyledi.
Bazı hastaların, sorunu önemsemediğini, farkına varmadığını,
gizlediğini ya da önüne tedavi arayışı konusunda birtakım engeller
çıktığını aktaran Kurt, şöyle devam etti:
"Yaklaşık her 5 kadından birisi gebelik ya da sonrasında bir ruhsal
rahatsızlık yaşayabiliyor ama maalesef durumun bu kadar farkına
varıldığını, üzerinde durulduğunu söyleyemeyiz. Tedavi olmadığında
bu durum sadece anneyi değil, hem hamilelik hem de doğum sonrası
olmak üzere başta bebeği, babayı ve tüm aileyi etkiliyor. Bir defa
çocuklarda gelişme geriliği ortaya çıkıyor. Erken doğumlar meydana
gelebiliyor ve öğrenmeyle ilgili birtakım sorunlar yaşanabiliyor.
Bu durum çocukların hayatlarının ileri evrelerinde de birtakım
sorunlar yaşamasına neden oluyor. Toplum, anne, aileler, hatta
eğitimli kesimler ve sağlık profesyonellerinin bile bu konuda
yeterli bilgiye ve bilince sahip olduğunu söylemeyiz. Elimizdeki
imkanlarla artık biz gebelik ve doğum sonrası dönemde anneleri
bebeğe zarar vermeksizin, istisnalar hariç olmak üzere tedavi
edebiliyoruz. Ancak hala yaygın biçimde bu konuda yanlış
bilgilenme, algı ve değerlendirme var. Dolasıyla tedaviden kaçınma
konusunda yaygın bir tutum var. Depresyon kadınlarda erkeklere göre
iki kat daha fazla görülüyor. Bu maalesef büyük oranda gözden kaçan
bir durum. Bu duruma bir de gebelik ve sonrası dönemin şiddeti
eklendiğinde karşımıza çıkan tabloyu daha ciddi şekilde
değerlendirmemiz gerekiyor."
"Bu kadınlar tedavi olabilirler"
Uzm. Dr. Gökşen Yüksel Yalçın da medyada takip ettikleri haberler
arasında toplumu ve kendilerini en çok çocuk ölümlerinin
etkilediğini dile getirerek, "Çocuğun ölümüne sebep olan anne
canilikle suçlanıyor ama gerçekten anne cani mi yoksa psikiyatrik
bir hastalığı mı var bunun muhakkak değerlendirilmiş olması
gerekiyor." dedi.
Yalçın, bu konuda yapılan birçok çalışma bulunduğunu ifade ederek,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İstanbul Adli Tıp Kurumunda yapılan bir çalışma var.
Değerlendirilen çocuğunu öldüren 74 annenin yarısında psikiyatrik
bir rahatsızlık olduğu ve bu neticede bu acı olayın gerçekleştiği
ortaya konulmuş. Cani olarak yaftalanan, tamam cezai müeyyidelerden
bir şekilde korunabiliyor bu kişiler ama bir ömür boyu bunun vicdan
azabıyla yaşamak durumunda olan anneler var. Bu kadınlar tedavi
edilebilirler, bu sorunlar önlenebilir. Destek aldıklarında tedavi
olma şansları var. Tedavi edilebilir bir sebepten ötürü çocukların
hayatını kaybetmesini istemiyoruz. İstenmeyen gebeliklerin risk
faktörü olduğunu unutmayalım. Cinsel istismar veya travma sonrası
stres bozuklukları da bazen bu durumlara sebep olabilir. Anne
adayında bir zeka problemi varsa onun da risk faktörü olduğunu
unutmayalım."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar