Doğu ve Güneydoğu Sivil İrade Platformu iftarı

- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (1) - "(Avusturya'nın cami kapatma kararı) Ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal savaşına doğru, bu Avusturya Başbakanının attığı adımlar, dünyayı buraya doğru götürüyor. Bunun için de özellikle Batı dünyası, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir. Eğer bunlar çekidüzen vermezse, bu hesaplar farklı bir şekilde yapılmaya doğru gidecektir. Neymiş? Oradaki bizim din adamlarımızı Avusturya'nın dışına atacaklarmış. Ya siz bunu yaparsınız da biz boş mu dururuz? Biz de bir şeyler yaparız demektir." - "Ana muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı diyor ki 'fabrikaları kapatıp, kıraathane açacaklar.'. Bunlar zavallı, bunlar çırak bile değil. Bunlar, okuma seferberliğine de karşı. Çünkü bunlara kıraathaneyi sorduğun zaman 'nedir?' diye. Herhalde okey masasının kurulduğu yer diye zanneder veya iskambil kağıtlarının olduğu yer zanneder. Ey cahil fizik öğretmeni olabilirsin ama sen kıraathanenin ne anlama geldiğini bilmiyorsun"

Google Haberlere Abone ol
Doğu ve Güneydoğu Sivil İrade Platformu iftarı

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Avusturya'nın cami kapatma kararı ile ilgili, "Ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal savaşına doğru, bu Avusturya Başbakanının attığı adımlar, dünyayı buraya doğru götürüyor. Bunun için de özellikle Batı dünyası, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir. Eğer bunlar çekidüzen vermezse, bu hesaplar farklı bir şekilde yapılmaya doğru gidecektir. Neymiş? Oradaki bizim din adamlarımızı Avusturya'nın dışına atacaklarmış. Ya siz bunu yaparsınız da biz boş mu dururuz? Biz de bir şeyler yaparız demektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul-Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde Doğu ve Güneydoğu Sivil İrade Platformu tarafından organize edilen iftar programında yaptığı konuşmada, ramazan ayının son akşamlarına gelindiğini, son iftarların yapıldığını, yarın akşam Leyle-i Kadir'in yaşanacağını söyledi.

İstanbul'da yaşayan Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlarla beraber olmanın İstanbul için bir farklılığı ifade ettiğini belirten Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan gelip, bu aziz şehirde hayatlarını sürdüren vatandaşlarla, istikbalin teminatı olan gençlerle bu akşam farklı bir çıkışı, farklı bir duyguyu yaşamayı umut ettiğini dile getirdi.

Erdoğan, 24 Haziran'da Türkiye'nin bir seçime gittiğini hatırlatarak, bunun alışılagelmiş seçimlerden olmadığını vurguladı.

"Yeryüzünde yaşayan Allah'ın kulları içinde galiba en sevgili olanlarından biriyiz. Çünkü Rabbimiz bize öylesine güzel, öylesine birbirini tamamlayan, öylesine cazip, öylesine hayret uyandırıcı farklılıklar vermiş ki dünyanın başka yerinde bunun örneğini bulmak gerçekten çok zor." diyen Erdoğan, bu büyülü zenginliğin, bu masalsı farklılığın yeri olan Anadolu ve İstanbul'un tarih boyunca hep medeniyetlerin boy verdiği, dünyanın en bereketli toprakları olduğunu kaydetti.

Üstelik bu toprağın öyle bereketli olduğunu, herkes birbirine karışıyor olsa bile hiç kimsenin kendi rengini, kendi biçimini, kendi özünü kaybetmeden orada varlığını sürdürebildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bizim tarihteki en büyük başarılarımızdan birisi kesrette vahdet yani çokluk içinde birliği biz sürekli olarak muhafaza etmeyi başarmış olmamızdır. Bunu yaparken ecdadımız lügatinde hiçbir zaman öteki mefhumuna yer vermedi. Onun yerine başka kelimesini seçti. Bu topraklardaki tüm başkalar, bizimdir. Biz, Kurtuluş Savaşı'na da bu ruhla girdik. Vatanımız işgal altındaydı ve vatan için ayağa kalkanların hiçbirisine kökenleri, dinleri, inançları sorulmadı. Bu topyekun kıyama katılanların kimisi medreselerde yetişmişti kimisi askeri mekteplerde okumuştu, kimisi tıbbiyeden, mülkiyeden mezundu. Ama hepsini bir araya getiren şey öteden beri işaret ettiğimiz milli iradeydi, milli iradenin üstünlüğüydü. Ellerindeki tüfekler belki kırıktı ama kalplerinde iman, dudaklarındaki dua, yüreklerindeki heyecan aynıydı ve çok güçlüydü.

Böyle olduğu için de kimse kimseyi ötelemedi, ayağına basmadı, horlamadı, aşağılamadı. İşte biz bugün aynı ruhla tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet şiarıyla Erciyes'in, Ağrı'nın, Toroslar'ın, Cudi'nin başı göğe eren doruklarına nakşedildi."


- "Batı dünyasının, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir"

Bugün gönül gözüyle dünyanın neresinden bakılırsa bakılsın, o yüce dağların doruklarında iman gücüyle sabitlenmiş "Rabia"nın görüleceğini belirten Erdoğan, "İstiklal Harbi'mizi bu ruhla yürüttük ve zafere ulaştık. Cumhuriyetimizi de yine aynı heyecanla kurduk. Ama sonra ülkemizde tek tipçi bir anlayış türedi. Tek parti dönemi, CHP'nin kendi değerlerine yabancı, mensubu olduğu medeniyete düşman, faşist zihniyeti milletimizi zorla bir başka yörüngeye sokmaya çalıştı." ifadelerini kullandı.

Camilerin yıkılarak ahırlara çevrildiğini, medreselerin yok edildiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Zaten İslami ilimleri tedris etmek mümkün olmaz hale geldi. Bu anlayış yeri geldi, dine cephe aldı, ibadete, ezana, camilere karşı adeta savaş ilan ettiler. Bugün Avusturya'nın başbakanından o zamanki zihniyetin ne farkı var. Onlar da şimdi camilerimizi Avusturya'da kapatmanın hesapları içinde, planları içinde. Bu nereye gidiyor? Bu yeniden, ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal savaşına doğru, bu Avusturya Başbakanının attığı adımlar, dünyayı buraya doğru götürüyor. Bunun için de özellikle Batı dünyası, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir. Eğer bunlar çekidüzen vermezse, bu hesaplar farklı bir şekilde yapılmaya doğru gidecektir. Neymiş? Oradaki bizim din adamlarımızı Avusturya'nın dışına atacaklarmış. Ya siz bunu yaparsınız da biz boş mu dururuz? Biz de bir şeyler yaparız demektir."

Aynı zihniyetin, inkar ve ret politikalarıyla, milletin bir başka kesimini hedefe koyduğunu vurgulayan Erdoğan, "Böylece bizi, geçmişin o muazzam kültürel bahçesinden alıp, kıraç bir toprağa sürgün ederek, hepimizi her geçen gün maddi ve manevi olarak biraz daha fakirleştirdi. Bu durum kaçınılmaz olarak kör topal olarak yürüyen demokratik nizamı, can çekişme noktasına kadar getirdi. Darbeler yaşandı. Başbakanlar asıldı bu ülkede. İnsanlara hayatları zindan edildi. Tabii ki demokrasinin olmadığı yerde, ekonomik refah da olmaz. Fikir hürriyetinde cimri davrananlar, kalkınma konusunda da aynı derecede pasiftirler. Kalkınma hamlesi gecikti. Kimi dönemlerde yapılan atılımların önü de sürekli krizlerle kesildi. Milletimiz yoksullaştıkça, köylerden şehirlere kaçtı. Şehirler plansız bir şekilde büyüdükçe oralar da köylere benzemeye başladı. Sonra kendimizi kardeş kavgasının içinde bulduk. Memleket koca bir yas evine döndü." diye konuştu.


- "Nice Fatihler çıkar diyerek bu adımı attık"

AK Parti'nin 2001 yılında kurulduğunda karşılarında böyle bir Türkiye fotoğrafı olduğunu anlatan Erdoğan, gelir dağılımının bozuk, sosyal adaletin ise olmadığını, sağlık sisteminin çöktüğünü, eğitimin felce uğradığını, ulaştırmanın rafa kalktığını aktardı.

Milletin, AK Parti'ye ülkeyi yönetme sorumluluğu verdiğinde, bunların hepsinin üstesinden gelebileceklerine inanarak işe koyulduklarını ifade eden Erdoğan, bu büyük mücadelede belki önde kendilerinin göründüğünü ama arkalarında koskoca bir milletin yer aldığını söyledi.

Erdoğan, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan reformların katbekat fazlasını 16 yıla sığdırdıklarını dile getirerek, "Bugünün gençleri birçok şeyi bilmiyor. Bugünün gençleri, 18 yaş gence seçilme hakkını verenin AK Parti iktidarı olduğunun farkında değil. 18 yaşındaki gence artık 'senin sadece seçme değil, seçilme hakkın da var' demek suretiyle, sana kimsenin vermediği beratı AK Parti iktidarı verdi. Çünkü biz güvendik, inandık. Eğer bu milletin geçmişinde Fatih Sultan Mehmet 21 yaşında İstanbul'u fethederek, bir çağı kapatıp, bir çağı açıyorsa, şimdiki neslin içinden de inşallah nice Fatihler çıkar diyerek bu adımı attık." ifadelerini kullandı.


- "Sen kıraathanenin ne anlama geldiğini bilmiyorsun"

Yola koyulduktan sonra ekonominin kısa sürede şaha kalktığını, refahın arttığını, yollar yaptıklarını, havaalanları açtıklarını, hastaneler inşa ettiklerini, okullar, fabrikalar kurduklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ama bugün gazetelerden bir tanesinde bir şey okudum. Ana muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı diyor ki 'fabrikaları kapatıp, kıraathane açacaklar.' Bunlar zavallı, bunlar çırak bile değil. Bunlar, okuma seferberliğine de karşı. Çünkü bunlara kıraathaneyi sorduğun zaman 'nedir?' diye. Herhalde okey masasının kurulduğu yer diye zanneder veya iskambil kağıtlarının olduğu yer zanneder. Ey cahil fizik öğretmeni olabilirsin ama sen kıraathanenin ne anlama geldiğini bilmiyorsun."

Millet kıraathanelerini kuracaklarını, artık her ilçede bir veya birkaç tane bu kıraathanelerin adeta butik kütüphaneler olacağını aktaran Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı'nda Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi'nin yer aldığını, Rami Kışlası'nı da Rami Kütüphanesi'ne çevireceklerini söyledi.

Ankara'daki kütüphanenin 5 milyon cilt, Rami Kütüphanesi'nin ise 7 milyon cilt kitap alacak bir kütüphane olacağını açıklayan Erdoğan, her ilçede de millet kütüphaneleriyle farklı projeleri hayata geçireceklerini, oralarda 24 saat çocukların, yetişkinlerin dergi, gazete, kitap okuyacağını, internetten yararlanacaklarını, kek ve çay ikramının yapılacağını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bay Muharrem anladın mı ne işe yararmış bu? Burada fabrikaları kapatmaya gerek yok. O bizim işimiz değil sizin işiniz. Nuri Demirağ'ın uçak fabrikasını kapatıp da gaz ocağı fabrikasına dönüştüren siz oldunuz." diye konuştu.

(Sürecek)

Yorumlar