Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş:

- "İslamsız dünya, dengesi bozulmuş dünya demektir. İslam'dan uzaklaşmış dünya, dengesi alt üst olmuş dünya demektir. Her üç buçuk saniyede bir insan açlıktan ölüyor, her üç buçuk saniyede bir insan da tokluktan ölüyor"

Google Haberlere Abone ol
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş:

DENİZLİ (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İslamsız dünyanın dengesi bozulmuş dünya demek olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Erbaş, Denizli programı kapsamında Hilal Camisinde "Sabah Namazı Buluşması"na katılarak, namaz kıldırdı, ardından camide konuşma yaptı.

Seher vaktinin, sabah namazının ve ibadetin önemine dikkat çeken Erbaş, insanın yaratılmışların en şereflisi olduğunu belirterek "Çünkü rabbimiz öyle tanıtıyor. 'Biz insanı en güzel surette yarattık.' İnsanoğlu, bu en güzel olma halini nasıl muhafaza edecek? Allah insanı kendi haline bıraktığı zaman nasıl o güzel halini, ahsen-i takvim oluşunu, muhafaza edeceğini bilemez." dedi.

"İnsanoğlunun aklı vardır. Ama aklı vahiy ile desteklemezse, aklı Peygamber ile desteklemezse, kitapla desteklemezse bilemez." diyen Erbaş, şöyle konuştu:

"Tarih boyunca 'ben aklımla her şeyi bulabilirim' diye ortaya çıkan nice insanlar oldu. Ama çizgiden saptılar. Onun için dua ediyoruz ya her namazımızda. 'Ya rabbi sırat-ı müstakime ulaştır, bize hidayet eyle, sırat-ı müstakimden sapmamayı nasip eyle' diye dua ediyoruz. İşte ahsen-i takvim olan o halimizi muhafaza etmek için alnımız secdede, belimiz rükuda, dilimiz duada, tevbe istiğfarda, gönlümüz her an rabbimizin bizi görüp gözettiği bir halet-i ruhiyede olması gerekiyor. Kur'an bunun için var, peygamberler bunun için var. Akılla her şeyi çözmek mümkün değildir, o zaman devreye vahiy girer, peygamber girer. Neden? İşte en güzel surette Cenab-ı Hakkın yaratmış olduğu insanın o özelliklerini muhafaza etmenin yollarını öğretiyor peygamber. Olmadığı zaman ne oluyor? Aşağıların aşağısına indiriyor rabbimiz. İbadetlerin pek çok hikmeti vardır. Bunlardan birisi de insanları kötülüklerden alıkoymak."

Şeriatın, Kur'an ve sünnet olduğunu dile getiren Erbaş, "Kur'an'ı ve sünneti hayata tatbik etmektir şeriat. Kur'an ve sünnetten doğan fıkıhtır, fıkhın kurallarıdır. Öyle yanlış tanımlarla insanların gözünde yanlış anlaşılmasına sebep olunacak bir kavram, bir kelime değil şeriat. Hukuktur, fıkıhtır, İslam hukukudur. Her sistemin bir şeriatı vardır, düzen, yani o sistemin kurmuş olduğu düzen. Mü'minler önce şeriatı öğrenecek. Namaz nasıl kılınır, oruç nasıl tutulur, zekat nasıl verilir, ilmihal dediğimiz şeriatın en basit temeli, bunları bilmek lazım." dedi.

- "İslamsız dünya dengesi bozulmuş dünya demektir"

İnsanların muhtaç durumdan kurtulması için Allah'ın bunun yollarını ortaya koyduğunu vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti:

"Zekat, fitre, sadaka bunun için, hayır hasenat emri bunun için, infak bunun için. 'Kimseyi elini uzatacak halde bırakmayın.' İslam böyle bir sistem, böyle bir din. Allah indindeki din İslam'dır. Hazreti Adem'den Hazreti Muhammed aleyhissalatü vesselama kadar bütün peygamberlerin getirdiği dinin adıdır İslam. 250 kadar ayet-i kerimede infaktan bahsediliyor. 'Kimseyi el uzatacak halde bırakmayın' demektir bu. Şimdi bakıyorsunuz İslamsız dünya dengesi bozulmuş dünya demektir. İslam'dan uzaklaşmış dünya, dengesi alt üst olmuş dünya demektir. Her üç buçuk saniyede bir insan açlıktan ölüyor, her üç buçuk saniyede bir insan da tokluktan ölüyor. Siz eğer fakirin fukaranın, garibin gurabanın hakını vermezseniz, işte Allah sizi tokluktan öldürür böyle. Şimdi tokluktan ölenlerin sayısı, açlıktan ölenlerin sayısını geçmiş son zamanlarda yapılan araştırmalara göre. Zekat işte budur. Dünyanın dengesini yerinde tutmak için emredilmiştir zekat, hayır hasenat, infak, olanın olmayana vermesi bunun içindir."

Erbaş, Bangladeş'te 1 milyon Arakanlı Müslüman'ın yardım beklediğine dikkati çekerek "Orada bizim zekatımızı bekliyor, bizim infakımızı bekliyor. Üç buçuk milyon Suriyeli mülteci kardeşimiz, 1 milyon Iraklı, bunlar sadece mülteciler. Bir de kendi yurdunda olup da rızkı gasp edilmiş milyarlar var. Toprağının altı da üstü de nimet fışkırıyor. Ama sömürgeciler onu ona bırakmıyor." diye konuştu.

Türkiye Diyanet Vakfı'nın 140 ülkede faaliyet gösterdiğine işaret eden Erbaş, şunları kaydetti:

"Diğer kurumlarımız, vakıflarımız, sivil toplum kuruluşlarımız nereye gitsek orada görüyoruz elhamdülillah. Büyük millet bu demektir işte, veren millet demektir, olmayana götüren millet demektir. Dünyada açlar, garipler, hepsi bizi bekliyor. Bir yerde cami mi yapılacak. O camiyi yapmak için bizi bekliyorlar. Şu anda 16 ülkede sizin vermiş olduğunuz paralarla büyük büyük camiler yaptırıyoruz. Çünkü bizden medet bekliyorlar. Bunun için kampanyalar düzenliyoruz. Telefonla bir SMS atmak bile sizin o 10 liralık yardımınız belki de Kosova'da bir tuğla olarak bulunacak, belki de Makedonya'da, Mogadişu'da, Somali'de, Cibuti'de bir tuğlanız olacak. Onun için 1 tuğla da benim olsun dedik mesela. Bütün Türkiye genelinde bir kampanya başlattık. Yapalım bunları inşallah."

Yorumlar