DenizBank Genel Müdürü Ateş:

- "Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından alınan kararların arkasında makroekonomik nedenlerden çok, jeopolitik nedenler var. Türkiye, 2012’de kazandığı yatırım derecesini, bundan sonra da kazanabilecek güçtedir” - “Türkiye ve Rusya arasında yaşanan olumlu politik gelişmeler, Türk iş dünyasını da olumlu etkiledi. Tekstil, deri, makine ve benzeri sektörlerde yaşanan kısıtlamaların açılmasını bekliyoruz” - "Türkiye ve Rusya arasındaki ticarette, yerel para kullanımına ilişkin çalışmalar sürüyor. İki ülkenin merkez bankaları arasında, paraların değiş tokuşuna ve birbirlerine kredi hesapları açmalarıyla ilgili, teknik düzeyde görüşülen konular var"

Google Haberlere Abone ol
DenizBank Genel Müdürü Ateş:

MOSKOVA (AA) - EMRE GÜRKAN ABAY - DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından alınan kararların arkasında makroekonomik nedenlerden çok, jeopolitik nedenlerin olduğunu belirterek, “Türkiye, 2012’de kazandığı yatırım derecesini, bundan sonra da kazanabilecek güçtedir.” dedi.

AA muhabirine Rusya ile ilişkiler, Türkiye ekonomisine ilişkin 2016 yılında yaşanan gelişmeler ve 2017 yılı beklentilerini değerlendiren Ateş, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Fitch ve S&P'nin cuma günü açıkladığı kararların, çifte standartlı bir yaklaşım olduğunu söyledi.

Kredi derecelendirme kuruluşları tarafından açıklanan kararlar sonrasında, doğrudan yabancı yatırım konusunun gündeme geldiğini ifade eden Ateş, “Türkiye’ye 2012-2015 yılları arasında 50 milyar doların üzerinde doğrudan yabancı yatırım girmiştir. Bunun önemli bir bölümü de 2012’de biz yatırım derecesini alana kadar olmuştur. Dolayısıyla alınan kararlar dünyanın sonu değil.” değerlendirmesinde bulundu.

Ateş, Türkiye’nin, makroekonomik açıdan Güney Afrika gibi ülkelerden çok daha iyi durumda olduğuna işaret ederek, “Ancak, örneğin Güney Afrika’nın yatırım derecesi bizden biraz yukarıda ve onu destekleyen hiçbir makroekonomik verisi de yok. Bu nedenle, alınan kararların arkasında makroekonomik nedenlerden çok, biraz jeopolitik nedenler de var.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin borçluluk açısından diğer ekonomilere göre çok daha iyi durumda olduğunu, kamu borçlanması, cari açık ve bütçe açığı gibi göstergelerin, Avrupa seviyelerinin altında olduğuna işaret eden Ateş, Türk bankacılık sektörünün de 2002’den bu yana dünyanın en sağlam sektörlerinden biri haline geldiğini vurguladı.

Özel sektörde bulunan borçluluğunun ise dikkatle izlenmesi gerektiğinin altını çizen Ateş, ancak 210 milyarın üzerindeki döviz borçlanmasının kısa vadeye düşen kısmının son derece az olduğunu ve bir kısmının döviz kazandıran, bir kısmının da dövizin gitmesine mani olan ikame sektörlere yapılan büyük yatırımlar olduğunu dile getirdi.

Ateş, Türkiye’nin bu sene yine yüzde 3’ün üzerinde bir büyüme gerçekleştirmesini beklediklerini belirterek, şöyle devam etti:

“Türkiye, yüzde 4,5 ila 5’lerde büyümesi gereken bir ülke, ama küresel anlamda da genel bir yavaşlama var. Avrupa ve Rusya’ya kıyasla son derece dinamik ve genç bir nüfusa sahibiz. Türkiye büyük bir ülkedir, bunu başarabilecek güç ve kabiliyettedir. Yeter ki jeopolitika da Türkiye’yi desteklesin. Komşu ülkelerde yaşanan birçok sıkıntıyı doğrudan veya dolaylı olarak üstlenmek durumunda kalıyoruz. İnsaniyet namına da yaptığımız çok büyük işler var. Gönül diliyor ki, bunca yapılan işi dünyanın geri kalanı da fark etsin, hissetsin ve kredimizi versin.”


- “Olumlu politik gelişmeler, Türk iş dünyasını da olumlu etkiledi”


Hakan Ateş, özellikle Sberbank Üst Yöneticisi (CEO) Herman Gref’in gayretleriyle, Rusya ile yaşanan kriz sürecinde, Rusya’da faaliyet gösteren Türk bankalarının yaptırımların kapsamına alınmadığını belirtti.

Rusya’nın uygulamaya koyduğu yaptırımların, Türk ekonomisini olumsuz etkilerken, Rus ekonomisine de belli zararlar verdiğini vurgulayan Ateş, “Çünkü, çok daha yüksek değeri olan mal ve hizmetleri, turizm de dahil olmak üzere, bizden daha ucuza temin edebiliyorlardı. Onun için her iki ülke için de zor bir seneydi.” dedi.

Rusya ile yaşanan uçak krizinden sonra atılan karşılıklı adımlarla, 2016’da Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin çok iyiye doğru gittiğini vurgulayan Ateş, “Olumlu politik gelişmeler, Türk iş dünyasını da olumlu etkiledi. Tekstil, deri, makine ve benzeri sektörlerde yaşanan kısıtlamaların açılmasını bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

Ateş, turizm noktasında ise son derece müjdeli haberler aldıklarının altını çizerek, “Bizim rekorumuz 2014’tür, 4 milyondan fazla Rusya Federasyonu’ndan, Rusça konuşan ülkelerden 6 milyonun üzerinde ciddi bir turist akımı olmuştu. Şimdi tur operatörleri o güzel günlere doğru bir dönüşü bekliyorlar. Umuyoruz ki, yurtta sulh, cihanda sulh parolasıyla, bu jeopolitik durumlar durulsun, tüm dünyada terör aktivitelerinin önü alınsın ve bu turist akımını tekrar çoğaltalım.” ifadelerini kullandı.


- “İki ülke ticaretinde yerel para kullanılması için çalışmalar sürüyor”


Türkiye ve Rusya arasındaki ticarette, yerel para kullanımına ilişkin çalışmaların sürdüğünü belirten Ateş, iki ülkenin merkez bankaları arasında, paraların değiş tokuşuna ve birbirlerine kredi hesapları açmalarıyla ilgili, teknik düzeyde görüşülen konular olduğunu söyledi.

Ateş, DenizBank olarak Türkiye’de bulunan Rus vatandaşlarının, kendilerini evlerinde hissettirebilecek yakınlıkta hizmet veren birçok uygulamaları olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“DenizBank olarak bütün ATM’lerimizde ruble kabul ediyoruz, iletişim merkezlerimizde Rusça konuşan birçok eleman var ve Spasibo Banking (Teşekkür Bankacılığı) kapsamında Rusya’dan gelen kartlardan komisyon almıyoruz. Bunu giderek, özellikle tarım, tekstil, deri ve bazı diğer sektörlere de teşmil ediyoruz. Yani diyoruz ki siz ruble de kabul edebilirsiniz. Genel olarak ticareti artıracak ne varsa, iki ülke arasındaki para değişimi de buna dahil olmak kaydıyla, yapmayı bir milli bir görev olarak addettiğimizden, bu konuyla ilgili bütün çalışmaları yürütüyoruz, destekliyoruz.”

Yorumlar