Darbe girişiminde bulunmakla suçlanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve YAŞ üyesi Akın Öztürk, çıkarıldığı mahkemede, hakkındaki iddiaları reddetmesine rağmen tutuklandı.
Darbe girişiminde bulunmakla suçlanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı
ve YAŞ üyesi Akın Öztürk, çıkarıldığı mahkemede, hakkındaki
iddiaları reddetmesine rağmen tutuklandı. Öztürk ile birlikte 25
general de aynı mahkeme tarafından tutuklandı. Öztürk, savcılıktaki
ifadesinde darbeden haberinin olmadığını, haberi olduğu andan
itibaren de aracı olmaya çalıştığını, kuvvet komutanlarını
kurtarmakla uğraştığını savundu. Öztürk, kuvvet komutanlarının da
kendisine tanık olduğunu ileri sürdü.
Tutuklanan Akın Öztürk'ün ifadesi
Darbe girişimiyle ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınan
eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk'ün savcılık ifadesine
ulaşıldı. İfadeye göre Öztürk, "Askeri darbeyi planlayıp yöneten
bir kimse değilim. Bu askeri darbeyi kimin planlayıp yönettiğini
bilmem" dedi.
Akın Öztürk'ün ifadesi şöyle; "Ben 15/07/2016 günü gerçekleşen
Askeri darbeyi planlayıp yöneten bir kimse değilim. Bu askeri
darbeyi kimin planlayıp yönettiğini bilmem. İstanbul'da olay günü
bir arkadaşımın kızının düğünü vardı. Oraya katılmam gerekiyordu.
Ben İstanbul'a gidemedim. İzmir'deki noter işlerim dolayısıyla
gidemedim. Ben İzmir’de noter işleri yaptırdığımı ispat edebilirim.
İzmir'de saat 11:30 civarında noter işlerim bitti. Sonra saat 13:30
sıralarında Ankara'ya askeri uçakla yanımda Kara Kuvvetleri
Komutanı ile birlikte geldim. Doğrudan torunlarımı görmek için
Akıncı Üssü'ne gittim. Ben Akıncı Üssündeki Lojmanda akşama kadar
vakit geçirdim. Akıncı Üssünde mutat uçak iniş ve kalkışlar
oluyordu. Devamlı hareketlilik olduğu için ben önce bir şey fark
etmedim. Düğün sahibi Mehmet Şanver'i aradım. Tebrik ettim. Bir
süre sonra o da beni tekrar geri aradı. Uçakların alçak uçuş
yaptığını, ne olduğunu sordu. Televizyonda alt yazı geçtiğini
söyledi. Bende bu sırada televizyonda gelişmeleri izliyordum. Hava
Kuvvetleri Komutanı da bu düğünde idi. Beni aradı ve uçuşların
Ankara'da alçak geçiş yaptığını, bu duruma müdahale et dedi. Bende
bunun üzerine üs komutanlığına telefon ettim. Görüştüğüm kişi üs
komutanı ve misafir olarak orada bulunan Kubilay Selçuk'tu.
Genelkurmay Başkanının da üste olduğunu söyledi. Bende hemen yanına
gittim. Ben yaklaşık 5 dakika içerisinde Genelkurmay Başkanı’nın
yanına gittim. Benim oraya gittiğimde hava kararmış ancak saatin
kaç olduğunu bilemiyorum. Ben üsse vardım. Bir oda içerisinde
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Tümgeneral Kubilay Selçuk ve
Tuğgeneral Mehmet Dişli ile birlikte çay içiyordu. Bana 'Bunlar bu
işi yaptılar, bunlarla konuş ikna et" dedi. Ben onlarla konuşmaya
başladım. Bu sırada İstanbul'da tankların üzerine insanlar
çıkmıştı. Üste oda içerisinde televizyon açıktı. Bunları
görebiliyordum. Kubilay Selçuk ve Mehmet Dişli’ye darbenin başa
olamayacağını, demokratik kurumların işlediğini, halkın bu işe
tepki gösterdiğini anlatıp ikna etmeye çalıştım. Kendilerine itiraz
ettikçe bağırıp çağırdım. Aynı şekilde Genelkurmay Başkanı da
onları ikna etmeye çalıştı. 3-4 kez bunları tekrarladım. Benim
onlara emir verme yetkim yoktur. Ancak bir büyük olarak, Hava
Kuvvet Komutanı Abidin Ünal'ın isteği üzerine onlara telkinde
bulunup ikna etmeye çalıştım. Bu sırada soyadını bilmediğim Ömer
isimli bir Amiral de oraya geldi. Benim telkinlerim sonuç verdi.
İkna oldular. Yeni uçak üsten havalanmadı. Havadakilerin görevleri
devam etti. üsse dönen uçaklar bir daha gönderilmedi. Ben bu ikna
sürecinin ne kadar bir zaman sürdüğünü bilemiyorum. Sonunda onlar
ikna olunca Genelkurmay Başkanı, Başbakanla görüştü. Bana "Sen
burada kal, bunları iyice ikna et, dedi. sonra helikoptere binip
Başbakanlığa gitti. Sabah erken saatlerdi fakat saatin kaç olduğunu
bilmiyorum. Ben üste bir saat kadar kaldım. Her şeyden emin
olduktan sonra helikopter ile Başbakanlığa gidecektim. Helikoptere
bindim ancak bu sırada havada başka uçak ve helikopterler vardı.
Bana havadaki uçaklardan ateş açıldı. Üsse geri döndüm. Bir süre
sonra üsten helikopterle ayrılmak üzere teşebbüste bulundum.
Bacağımdan yaralandım. Beni yaralayan mermilerin uçaklardan ateş
sonucu mu yoksa yerdeki birliklerden mi açıldığını bilmiyorum.
Ben üsse geri döndüm. Bu sırada Mehmet Dişli ile irtibat
halindeydim. O Genelkurmay Başkanı ile birlikte helikoptere binip
Başbakanlığa gitmişti. Kendisi ile cep telefonu üzerinden irtibat
halindeydim. Daha sonra Genelkurmay ikinci başkanının üste olduğunu
öğrendim. Onun bulunduğu odaya gittim gözleri bağlıydı. Gözlerini
açtım. El ve ayakları bağlıydı, çözdüm. Onunla birlikte helikoptere
binip üsten uzaklaşmadık çünkü havada uçaklar dolaşıyordu. Uzun
süre üste kaldık. Üste başka bir yerde Hava Kuvvet Komutanı Abidin
Ünal ve diğer generallerin bulunduğunu bu sırada öğrendim. Önce
Önce Abidin Ünal’ı ziyaret ettim. Yaklaşık 10 kadar general üste
tutuluyordu. Abidin Ünal’ı koruması için başına 2 nöbetçi koydum.
Daha sonra Yaşar Güler'e gidip bunları anlattım. Yaşar Güler, özel
kuvvetler komutanı ile görüştü. Onun üsse geldiğini söyedi.
Yaklaşık 2-3 saat kadar bekledik. Özel Kuvvetlen Komutanının
gelmesi gecikti. Çevrede birçok yere bakıp döndüğü için geç kaldı.
Ayrıca olay yerine Yaşar Güler askeri savcıları çağırdı. Askeri
Savcılar olay yeri tespitine başladı. Ben üste Fahri Kasırga, Kara
Kuvvet Komutanı, Kurmay Başkanı, Emir Subayı ve özel Kalem
Müdürünün de orada olduğunu öğrendim. Bu sırada Özel Kuvvetler
Komutanı Albay Murat üsse girip Fahri Kasırga ve Kara Kuvvetleri
Komutanına kurtardı. Kara Kuvvetleri Komutanını onun çıkarıp
çıkarmadığını tam olarak bilemiyorum. Yaşar Güler'i yanıma alıp
önce Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal'ın bulunduğu yere gittik.
Daha sonra da misafirhanede tutulan Hava Generallerini kurtardık.
Daha sonra Yaşar Güler ile birlikte arkamızda başka bir araçta
Abidin Ünal olduğu halde Hava Kuvvetleri Komutanlığına geldik. Biz
Abidin Ünal ile birlikte karargahta kaldık. Yaşar Güler evine
gitti. Benim hakkımda çeşitli iddialar çıktığı için bu iddiaları
yalanlamak için bir basın bildirisi hazırladım ve bunu yayınladım.
Daha sonra ben de evime gittim. Beklemeye başladım. Beni gelip
alacaklarını düşünüyordum. Gece saat 01:30 sıralarında Merkez
Komutanı beni gözaltına aldı. Daha sonra emniyet ekiplerine teslim
edildim. Benim bu darbeye iştirak etmediğime dair Genelkurmay
Başkanı Hulusi Akar, Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal, Genelkurmay
2. Başkanı Yaşar Güler ve orada bulunan diğer havacı generaller
tanıktır. Dinlenmelerini isterim. Ayrıca paralel yapıya karşı
mücadele eden kişilerden biriyim. Bu konuda da Eski Genelkurmay
Başkanı Necdet Özel sivil emekli hava pilot yarbay Mehmet yıldırım,
emekli astsubay Cahit Demirbüken ve MİT Müsteşarı hakan Fidan
dinlenebilir. Hakan Fidan’a Etimesgut Hava hastanesi
başhekimliğinden gelen listeyi elden verdim. Araştırıp sonucunu
bildirmesini söyledim. Ben ordu içindeki paralele yapı ile mücadele
etmek için elimden gelen gayreti gösterdim. Benim tecrübelerime
göre bu askeri darbeye teşebbüsü paralel yapının gerçekleştirdiğini
düşünüyorum ancak bu işi TSK içerisinde kimin organize edip
gerçekleştirdiğini kestiremiyorum. Benim bu konuda herhangi bir
bilgim yoktur. Beni atama listesinde Genelkurmay 2. Başkanı olarak
göstermişler. Ben gerçekte Genelkurmay 2. Başkanından kıdemliyim.
Ben bu yapıya yönelik çok mücadele ettim. Hava Kuvvet Komutanlığım
döneminde bu yapıdan olduğu için birçok kişiyi Hava Harp Okullarına
almadım. Hatta İzmir Casusluk olayının olmadığını, konunun bir
fuhuş konusu olduğu ile ilgili birçok faaliyette bulundum. TSK
milletin bir kesitidir. TSK öğrenci seçim aşamaları çok sıkı
yapılmaktadır. Buna rağmen yine de sızmalar gerçekleşmektedir. TSK
içerisinde ve Hava Kuvvet Komutanlığı içerisinde bu yapıdan kaç
kişi olduğunu bilmiyorum. Askeri darbe girişimi güçsüz bir Türkiye
isteyen yabancı misyonların işi olabilir. Pensilvanya'daki kişinin
emir verip bu işi yaptırabilecek gücü yoktur. Bu olayda paralel
yapı kullanılmış olabilir. Tümgeneral Kubilay Selçuk ve Tuğgeneral
Mehmet Dişli ile bu askeri darbeyi neden yapmaya çalıştıkları
konusu ayrıntılı konuşmadım. Ne maksatla bunun yapıldığını bilmem.
Ben Genelkurmay Başkanı’nı gördüğümde kendisinin boynunda yara
izleri vardı. Ben şu an yorgunum, ilerde daha ayrıntılı beyanda
bulunabilirim. Ben bu işin içerisinde yer alan generallerle tek
satır konuşmadım. Bu da benim iştirak etmediğimi gösterir. '
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar