Danıştay 15. Dairesi, bir devlet hastanesinde operasyon geçiren küçük kızın, bu operasyon nedeniyle gitmek zorunda kaldığı özel hastanede yaptığı harcamaların idare tarafından ödenmesi gerektiğine hükmetti
Danıştay 15. Dairesi, bir devlet hastanesinde operasyon geçiren
küçük kızın, bu operasyon nedeniyle gitmek zorunda kaldığı özel
hastanede yaptığı harcamaların, idare tarafından ödenmesi
gerektiğine karar verdi.
Ankara'da 2009'da yaşanan olayda, 9 yaşındaki Büşra Ölmez, kolunun
kırılması üzerine, ailesi tarafından bir devlet hastanesine
götürüldü. Burada küçük kızın alçıya alınan koluna platin takıldı.
Kızın kolundaki alçı 3 hafta, platin ise yaklaşık 10 ay sonra
çıkarıldı.
Platinin çıkarılmasından sonra doktorlar, küçük kızın kolunu 15 gün
sonra kullanmaya başlayacağını belirtti. Ancak bu operasyondan
sonra ağrıları artan çocuğun 10 gün içinde kolu morardı ve
tırnakları düştü. Çocuğun yeniden hastaneye götürülmesi üzerine
doktorlar, "Bu değişimin normal olduğunu, kolunda hiçbir problem
bulunmadığını, ailenin boş yere telaşlandığı"nı ifade etti. Aile
EMG ve renkli doppler için başka bir merkeze yönlendirildi.
Ailesi tarafından fizik tedavi merkezine götürülen çocuğun,
geçirdiği ameliyat sırasında sol kolundaki sinirlerinin ve
damarlarının koparıldığı, parmak ve tırnaklarındaki problemin fizik
tedavi ile iyileşmesinin mümkün olmadığı kaydedildi.
Daha sonra özel bir hastaneye götürülen çocuğun, burada yapılan
operasyonla kol ve parmaklarının kesilmesi engellendi.
Aile, çocuğun ameliyatla koparılan ve ezilen sinir ve damarlarının
tamiri için özel hastanede ameliyat olmak zorunda kaldıkları, fizik
tedavi merkezinde söylenenlerin ardından, yeniden gittikleri devlet
hastanesinde de kendileriyle ilgilenilmediği gerekçesiyle Sağlık
Bakanlığına dava açtı.
Aile, hastanenin, bu durumdaki hastanın çok acil gerekli donanıma
haiz bir hastaneye sevki ya da kendileri tarafından ivedilikle
operasyona alınması gerekirken, aksi yoldaki tutumunun kusurlu
olduğunu ileri sürerek, maddi ve manevi zararların tazminini
istedi.
Ankara 14. İdare Mahkemesince, konuya ilişkin, Adli Tıp Kurumundan
bazı raporlar istendi. Mahkeme, söz konusu raporlar doğrultusunda,
operasyonun tıp kurallarına uygun olduğuna ve idarenin olayda bir
hizmet kusuru bulunmadığına hükmederek davayı reddetti.
BOZMA KARARI
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Danıştay 15.
Dairesi, yerel mahkemenin davayı reddeden kararını bozdu. Bozma
kararında, söz konusu hastanede EMG ve doppler yapılamaması
nedeniyle, davacının başka bir merkeze yönlendirildiği, gidilen
fizik tedavi merkezinden alınan sonuçların ise 14 gün sonra
getirildiği vurgulandı.
Sonuçlar üzerine çocuğun hastanede ameliyatının yapılamaması
nedeniyle, durumunun aciliyetine binaen özel hastanede ameliyat
olmak zorunda kaldığı belirtilen kararda, şu tespitlere yer
verildi:
"Davacıdan ivedi olarak EMG ve renkli doppler istenmesi ile EMG ve
renkli doppler için davacının başka bir sağlık kuruluşuna sevk
edilmesi birbirinden farklı olgulardır ve idarece olayda doğru
hareket tarzı seçilmemiştir. Ayrıca Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp
İhtisas Kurulu'nun 2013 tarihli raporunun da özel hastanede yapılan
ameliyat ve tedavilerden sonra kurulda davacının muayene edilerek
tanzim edildiği göz önüne alındığında, davacıda meydana gelen durum
Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak rapor üzerine, komplikasyon
olarak kabul edilecek olsa bile, komplikasyonla mücadelede davalı
idarenin üzerine düşeni yapmadığı anlaşılmıştır. Davacıların özel
hastanede ameliyat olmak zorunda kalmaları nedeniyle yaptıkları
harcamaların ve davacıların olay nedeniyle duydukları ızdırabın
kısmen de olsa giderilebilmesi için manevi zararlarının tazmini
gerekmektedir."
Özel hastanede yapılan harcamalar dışında kalan tazminat istemi ise
daire kararında ayrıca değerlendirildi.
Kararda, Adli Tıp Kurumunun 2011 tarihli raporunda çocuğun
kolundaki durumun platin çıkarılması sırasında gelişen bir
komplikasyon olduğu, 2013 tarihli raporunda ise ilk ameliyatın bir
komplikasyonu olduğu görüşüne yer verildiği belirtildi. Bu iki
rapor arasında çelişki bulunduğuna işaret edilen kararda, bu
çelişkinin giderilmesi gerektiği kaydedildi.
Ayrıca çocuğa platinin uzman doktor eşliğinde asistan doktor
tarafından takıldığı, fakat çıkarılırken, asistan doktorun uzman
doktorun gözetiminde olmadığına vurgu yapılan kararda, bu işlemin
uzman doktor gözetimi olmadan yapılıp yapılamayacağı ile teşhis ve
tedavide hizmet kusuru bulunup bulunmadığına ilişkin, Adli Tıp
Genel Kurulundan rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerektiği
bildirildi.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar