Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve yazarları hakkındaki dava

- Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında "PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları" iddiasına ilişkin 12'si tutuklu 19 sanığın yargılandığı dava, sanıkların savunmasıyla sürüyor - Tutuklu sanık Akın Atalay: - "Çoğunluğu, Cumhuriyet gazetesi ile siyaseten ya da kişisel husumet ilişkisi olan kişilerin gazeteye yönelik haksız, yersiz ve gerçek dışı iddia ve eleştirileri cezai bir soruşturmaya dayanak yapılamaz. Bu kişilerin, gazetenin yayın politikasının değiştiği iddiasına dayanılarak 'gazetenin yayın politikasının değiştirilmesi suçu' icat edilemez" - Tutuklu sanık Kadri Gürsel: - "Terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme, suçlamasını destekleyen tek bir gerçek kanıt bulunmaz. Çünkü böyle bir kanıt oluşturan ne bir davranışım, ne bir sözüm, ne de bir yazım vardır. Tam tersine, bahse konu örgüte karşı, bütün kariyerim boyunca hep azami şüphe ile yaklaştım ve kesin bir biçimde eleştirel oldum"

Google Haberlere Abone ol
Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve yazarları hakkındaki dava

İSTANBUL (AA) - Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında "PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları" iddiasına ilişkin 12'si tutuklu 19 sanığın yargılandığı dava, sanıkların savunmasıyla sürüyor.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince büyük salonda yapılan duruşmada sanık savunmalarına geçilmeden önce mahkeme heyeti başkanı, salondakileri sükunetin sağlanması konusunda uyardı.

Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan gazetenin yayın danışmanı Kadri Gürsel, iddianamede kendisiyle ilgili suçlamaları anlatarak, söz konusu iddiaların tamamının gerçek dışı olduğunu savundu.

ByLock kullanıcısı 92 kişi ve haklarında FETÖ/PDY soruşturması bulunan 21 şüpheli ile iletişim kaydının bulunduğu iddiasının asılsız olduğunu savunan Gürsel, HTS kayıtlarının incelemesiyle de bunun ortaya çıktığını söyledi.

Gürsel, iddia edilen toplam 112 görüşmeden 85'inin tamamen tek taraflı gelen SMS'lerden oluştuğunu, diğer 17'sinin ise gelen arama kaydı olduğunu belirterek, "77 kişiden 5 günde 150 SMS geldiği görülüyor. Bu yoğunluğun nedeni, o dönemde emniyetteki FETÖ yapılanmasını hedef alan ilk büyük tutuklamalara karşı cemaat mensuplarının gazetecilere yönelik olarak bir medya kampanyası düzenlemiş olmalarıdır. Bu 5 gün boyunca benimle irtibat kurmaya çalışmalarının nedeni de bağımsız ve eleştirel bir gazeteci olmamdandır." ifadelerini kullandı.

Gürsel, iddia makamının bu SMS'leri ve kısa süre konuşup kapattığı aramaları hesaba katarak yaptığı irtibat suçlamasının mantığa aykırı olduğunu öne sürerek, aksinin kabulü halinde, FETÖ üyelerinin sadece SMS yollamak suretiyle, bir kişiyi kendileriyle irtibatlı hale getirmelerinin de mümkün olabileceğini savundu.

Konuştuğu kişilerin ByLock'u kullanıp kullanmadıklarını bilmesinin mümkün olmadığını belirten Gürsel, gazetecilerin herkesle görüşebileceğini söyledi.

Gürsel, mesleğini ciddiye alan bir gazetecinin görevinin, ülkesinin önemli meselelerine bakış açısını etraflandırmak, çeşitlendirerek bunu okurlara sunmak olduğunu anlatarak, "Bu faaliyet hiçbir demokraside suç olarak görülemez, cezalandırılamaz. Bunun adı gazeteciliktir, gazetecilik suç değildir." dedi.

İddianamede, HTS kayıtlarını inceleme gereği duymaksızın, ByLock kullanıcısı ve FETÖ/PDY şüphelisi şahısla olduğu iddia edilen iletişim kaydının yüzde 95’inin, kendisine bir defaya mahsus olmak üzere gönderilen ve cevap bulamayan SMS ve aramalar olduğunu belirten Gürsel, "Bunların 'iletişim kaydı' olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. İddia makamı teşhis etmediyse, görevini ihmal etmiştir. Bu iddiayı, asılsızlığını bilerek iddianameye koyduysa görevini kötüye kullanmıştır." savunmasında bulundu.

Gürsel, iddianamede gazetede yaşandığı iddia edilen radikal yayın politikası değişikliğinden, FETÖ/PDY ve PKK/KCK örgütlerinin amaçlarına hizmet eder tarzda yayın yapılmasından sorumlu olmakla suçlandığını öne sürerek, gazetede yayın danışmanı olduğunu, yayın politikası konusunda söz sahibi olmadığını söyledi.

Hakkındaki "terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlamasını destekleyen tek bir gerçek kanıtın bulanamayacağını öne süren Gürsel, savunmasına şöyle devam etti:

"Çünkü böyle bir kanıt oluşturan ne bir davranışım, ne bir sözüm, ne de bir yazım vardır. Tam tersine, bahse konu örgüte karşı, bütün kariyerim boyunca hep azami şüphe ile yaklaştım ve kesin bir biçimde eleştirel oldum. Aleyhimdeki suçlamalar, sahte delillere dayandırılmalarına bile gerek duyulmaksızın, yalanlar ve tahrifatlar ile gerçeküstü bir boyuta taşınmıştır. Silivri Cezaevindeki tutukluluğum 9 ayı buldu. Uzun tutukluluk yolu ile cezalandırma başlı başına bir hukuksuzluk ve insan hakları ihlalidir. Beraatimi talep ediyorum."

- Akın Atalay

Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay da gazeteye yönelik soruşturmanın bir hukuk cinayeti olduğunu öne sürerek, bunun Cumhuriyet gazetesinin şahsında bütün gazete ve gazetecilere yönelik bir tehdit ve saldırı olduğunu savundu.

Bu yargılamanın amaçlarından birinin Cumhuriyet gazetesini ele geçirmek veya susturmak olduğunu savunan Atalay, davanın soruşturmasını başlatan savcının da FETÖ soruşturması kapsamında yargılandığını ifade etti.

Atalay, haklarında Cumhuriyet gazetesinin yayın politikasındaki değişikliğe ilişkin suçlamanın da bulunduğunu anlatarak, "Çoğunluğu, Cumhuriyet gazetesi ile siyaseten ya da kişisel husumet ilişkisi olan kişilerin gazeteye yönelik haksız, yersiz ve gerçek dışı iddia ve eleştirileri cezai bir soruşturmaya dayanak yapılamaz. Bu kişilerin, gazetenin yayın politikasının değiştiği iddiasına dayanılarak 'gazetenin yayın politikasının değiştirilmesi suçu' icat edilemez. Bu icat nedeniyle, dünyada nadir olabilecek bir haksızlıkla gazetenin tüm yöneticileri gözaltına alınıp, tutuklanamaz, cezalandırılamaz." diye konuştu.

ByLock kullanıcısı 5 kişiyle görüşme yaptığına yönelik suçlamaların olduğunu belirten Atalay, gazeteci olan bu 5 kişiyi, avukatlık mesleği nedeniyle takip ettiği bazı davalarla ilgili aradığını söyledi.

Atalay, FETÖ'ye yardım suçlamasına muhatap olanların, Cumhuriyet gazetesinin yöneticileri ve yazarları olduğunu ifade ederek, FETÖ denilen bu yapıyla en başından beri kararlı ve ısrarlı bir şekilde mücadele ettikleri, bu yapının oluşturduğu tehdit ve tehlike konusunda sürekli olarak kamuoyunu ve yetkilileri uyardıkları için yargılandıklarını öne sürdü.

Atalay, savunması sırasında gazetenin kâr ve zararlarını gösteren istatistikî verilerden oluşan şemayı ekrana yansıtarak açıklamalarda bulundu.

Duruşma, Atalay'ın savunmasıyla sürüyor.



Yorumlar