Cumhuriyet çalışanlarının tutuklanma gerekçesi belli oldu
İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliğinin, gazetenin yayın danışmanı Kadri Gürsel'in de aralarında bulunduğu 8 kişiyi, "gazetenin süreklilik arz eden terör örgütlerinin reklam ve propagandasını yapma faaliyetlerinden sorumlu olma ve üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesi altında bulundukları kanaatine varılması" gerekçeleriyle tutukladığı öğrenildi
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında "PKK/KCK ve
FETÖ/PDY terör örgütlerine müzahir oldukları" iddiasına ilişkin
başlatılan soruşturma kapsamında, aralarında gazetenin yayın
danışmanı Kadri Gürsel'in de bulunduğu 8 şüphelinin, "gazetenin
süreklilik arz eden terör örgütlerinin reklam ve propagandasını
yapma faaliyetlerinden sorumlu olma ve üzerlerine atılı suçu
işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesi altında bulundukları
kanaatine varılması" gerekçeleriyle tutuklandığı öğrenildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma
çerçevesinde sevk edildikleri İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği
tarafından, "silahlı terör örgütüne üye olmamakla beraber örgüt
adına faaliyette bulunmak" suçundan tutuklanan şüpheliler Güray
Tekin Öz, Ahmet Kadri Gürsel, Hacı Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör,
Turhan Günay, Hakan Karasinir, Önder Çelik ve Bülent Utku, hakimlik
sorgularında suçlamaları kabul etmedi.
Sorgusu yapılan şüphelilerden Kadri Gürsel, 20 Eylül 2016 tarihi
itibariyle Cumhuriyet gazetesinin yayın danışmanlığını yaptığını
belirterek, yaptığı işin ne anlama geldiğini anlattı.
YAZILARIM SİYASİ MİZAH
Tutuklanması durumunda kendisini çok mağdur hissedeceğini ve adının
sadece bir yerde geçtiğini belirten Gürsel, "Bir köşe yazım
alıntılanmaktadır. Sanılmasın ki diğer meslektaşlarımın adı çok
geçiyor, benim adım az geçiyor diye ben buradan bir karine
üretiyorum. Çünkü zaten ben bu gazetede 10 Mayıs 2016'da köşe
yazarı olarak çalışmaya başladım. Daha önceden başlasaydım, kötü
niyetli olan kişiler tarafından daha çok atıfta bulunulacak
olacaktım. Ben bu yazımda subliminal olarak darbeye teşebbüs etmiş
olacaktım." dedi.
"Erdoğan babamız olmak istiyor" şeklindeki yazısının siyasi mizah
yazısı olduğunu ve yazıda, Cumhurbaşkanının sigara konusundaki
yaklaşımının siyasi bir yolla eleştirildiğini savunan Gürsel, "Kim
olduğunu bilmediğimiz bilirkişi, benim subliminal mesaj verdiğimi
söylemiştir ancak ben böyle bir mesaj vermedim. Ne yazdımsa
doğrudan yazmışımdır. Bu bir mizah yazısıdır. Buradan, darbeyi
meşrulaştıran nasıl bir mantık üretildiğini hayretler içerisinde
görüyorum. Kendimi kabuslar içerisinde görüyorum." ifadelerini
kullandı.
Musa Kart da 35 yıldır karikatür çizdiğini ve yaşadığı olaylardan
bir karikatür çıkardığını dile getirerek, "Ancak şu anda kendimi
bir karikatürün içinde hissediyorum. Savcılık çok ağır bir ithamda
bulundu hakkımızda. Yaptığım karikatürlerde, PKK ya da FETÖ'ye çok
ağır şekilde eleştiriler yapılıyorsa, bu gazetenin bu örgütlerle
bağlantısı olamaz. Türkiye'de bir kanaat oluşturulmaya çalışılıyor.
Lütfen bu kanaati dağıtın, bunlarla bizim bir alakamız yok."
şeklinde konuştu.
"ATILI SUÇ TUTUKLAMA NEDENİ"
İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliğinin kararında, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının şüpheliler hakkında "silahlı terör örgütüne üye
olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak" suçundan
soruşturma yürüttüğü hatırlatılarak, atılı suçların Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun (CMK) 100/3. maddesinde sayılan, tutuklama nedeni
varsayılabilir suçlardan olduğunun anlaşıldığı ifade edildi.
Cumhuriyet gazetesinde, FETÖ ile PKK silahlı terör örgütlerinin
propagandası sayılabilecek ve bu örgütler lehine algı
oluşturabilecek haberlere yer verildiği belirtilen kararda,
soruşturmaya konu olan, çeşitli tarihlerde, farklı başlıklarla
yayımlanan haberler ve köşe yazıları aktarıldı.
Tüm şüphelilerin, Cumhuriyet gazetesinin süreklilik arz eden terör
örgütlerinin reklam ve propagandasını yapma faaliyetlerinden
sorumlu olduğu ve üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli
suç şüphe altında bulundukları kanaatine varıldığı kaydedilen
kararda, "öngörülen ceza miktarı, soruşturma tutanaklarına
yansıyan, sorguda da gözlemlenen savunma ve davranışları,
verilebilecek muhtemel ceza miktarı nazara alındığında şüphelilerin
serbest kalmaları halinde kaçacakları, kuvvetli suç şüphesini
gösteren somut delillerin bulunduğu soruşturmada mağdurların tam
olarak tespit edilip henüz şüphelilerle ilgili şikayet ve
beyanlarının alınmamış olması, delil toplama işleminin halen devam
etmesi, şüphelilerin delil karartacakları gibi soruşturmaya konu
eylemleri yeniden gerçekleştirebilecekleri yolunda kuvvetli şüphe
uyanması" gibi gerekçeler sıralandı.
Tutuklama yerine adli kontrol tedbiri uygulanmasının, suçun bir
karanlık nokta kalmadan, tüm unsurlarıyla aydınlatılması, açılacak
davanın selametle sonuçlandırılması bakımından sakıncalı olacağı da
belirtilen kararda, adli kontrol tedbirinin ortaya çıkacak
sakıncaları giderme ve olumsuz sonuçları bertaraf edebilme
niteliğine haiz olmadığı kanaatine varıldığı da kaydedildi.
Tutuklama tedbirinin, soruşturma konusu suçun ağırlığı ve önemi ile
suçun sabit görülmesi halinde verilmesi muhtemel ceza ve güvenlik
tedbirleri ile ölçülü olduğuna işaret edilen kararda, şüpheliler
Utku, Öz, Çelik, Gürsel, Günay, Kart, Karasinir ve Güngör'ün,
"silahlı terör örgütüne üye olmamakla beraber örgüt adına
faaliyette bulunmak" suçundan tutuklanmasına hükmedildiği
belirtildi.
MURAT SABUNCU'NUN TUTUKLAMA NEDENİ
Gazetenin genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu'nun tutuklanmasına
ilişkin hakimlik kararında ise, şüpheliye atılı suçun tutuklama
nedeni varsayılabilir suçlardan olduğu aktarıldı.
Şüphelinin gazetenin genel yayın yönetmeni olarak görev yaptığı
hatırlatılan kararda, bu nedenle kuvvetli suç şüphesi altında
bulunduğu, delillerin henüz tam toplanmamış olması, şüpheliye atılı
suçun kanunda öngörülen cezanın miktarı, şüphelinin soruşturma
tutanaklarına yansıyan, sorguda da gözlemlenen savunma ve
davranışlarıyla inkarcı tutumu ile serbest kalması halinde kaçacağı
yolunda kuvvetli şüphe uyandırdığı kaydedildi.
Şüphelinin delilleri yok etmesi ihtimali, suçun mağduru ve
tanıkları üzerinde baskı kurma girişiminde bulunacağı yolunda
kuvvetli şüphe uyandırdığı belirtilen kararda, tutuklama yerine
adli kontrol hükümlerinin uygulanarak serbest bırakılmasının, suçun
hiçbir karanlık nokta kalmadan tüm unsurlarıyla ortaya konulması
suretiyle aydınlatılması, böylece soruşturmanın ve şüpheli hakkında
atılı suçtan açılması muhtemel kamu davasının kovuşturmasının
selametle sonuçlandırılması bakımından sakıncalı olacağı dikkate
alınarak, şüpheli hakkında verilen tutuklama kararının bu aşamada
ölçülü olduğu kanaatine varıldığı aktarıldı.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar