Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milli iradeyi kimse yok sayamaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Demokraside ulaştığımız seviye itibarıyla ülkemizde artık hiç kimse milli iradeyi yok sayamaz. Kendini milletin ve seçtiklerinin üstünde göremez. Türkiye'de anayasa ve yasalar herkes için bağlayıcıdır." dedi.

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milli iradeyi kimse yok sayamaz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da medya kuruluşu temsilcilerine verdiği iftar programında konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarından satır başları:

Maalesef bizler ülkemizde senelerce haber yerine özellikle de dezenformasyonla ağır bir propanganda programıyla hep karşı karşıya kaldık.

Bilhassa medya dünyasının köşe başlarında bulunanlar, ellerindeki bütün gücü milletin sesini duyurmak için demokrasinin gelişmesi için değil, özellikle de kendi ideallerini yansıtabilmek, bunu özellikle ısrarla devam ettirebilmek amacıyla kullandılar.

"Yargı kendini yürütmenin yerine koymuştur"

Medya, halk adına kamuoyu oluşturan bir kuvvet olmaktan ziyade kendisini siyasetin, yargının, yasamanın, yürütmenin özellikle yerine koyan bir konumda olmuştur.

İktidarlarımız döneminde diğer alanlarda olduğu gibi medya sektöründe de farklı seslerin, farklı görüşlerin dillendirilmesine özellikle imkan sağlamaya gayret ettik. Ayrıcalıklarını kaybedenler bundan rahatsız olsalar da bugün medyamızın daha renkli, daha demokratik daha çoğulcu olduğunu bir muhakkaktır, bir gerçektir. Demokraside ulaştığımız seviye itibarıyla ülkemizde artık hiç kimse milli iradeyi yok sayamaz. Kendini milletin ve seçtiklerinin üstünde göremez. Türkiye'de anayasa ve yasalar herkes için bağlayıcıdır. Nasıl siyasetçiler hukuk içinde hareket etmek zorundaysa şüphesiz ki gazetecilerin, medya dünyası mensuplarını aynı şekilde hukuka bağlı kalmak zorunda olduğu bir Türkiye'de yaşıyoruz

"Adalet adliye binalarında aranır"

Hukuk önünde hiç kimse dokunulmaz değildir. Bunun ifade edileceği yer yol kenarları değil Meclis kürsüsüdür. Adalet yollarda değil adliye binalarında aranır.

Terör örgütü mensuplarıyla iş birliği içinde hukuku çiğnemenin, milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin elbette bir müeyyidesi olacaktır.

"Devlet sırlarını haberleştirmek gazetecilik değildir"

Dünyanın hiç bir ülkesinde devlet sırlarını yasa dışı yollarla, tahrif ederek, eğip bükerek sözüm ona haberleştirmek gazetecilik faaliyeti olarak görülemez, gerçekçi olalım.

İktidarlarımız döneminde diğer alanlarda olduğu gibi medya sektöründe de farklı seslerin, farklı görüşlerin dillendirilmesine özellikle imkan sağlamaya gayret ettik.

"Kimse milli iradeyi yok sayamaz"

Ayrıcalıklarını kaybedenler bundan rahatsız olsalar da bugün medyamızın daha renkli, daha demokratik daha çoğulcu olduğunu bir muhakkaktır, bir gerçektir. Demokraside ulaştığımız seviye itibarıyla ülkemizde artık hiç kimse milli iradeyi yok sayamaz.

Kendini milletin ve seçtiklerinin üstünde göremez. Türkiye'de anayasa ve yasalar herkes için bağlayıcıdır.

Nasıl siyasetçiler hukuk içinde hareket etmek zorundaysa şüphesiz ki gazetecilerin, medya dünyası mensuplarını aynı şekilde hukuka bağlı kalmak zorunda olduğu bir Türkiye'de yaşıyoruz.

"FETÖ'nün servis ettiği çarpıtmalar gazetecilik değildir"

Milletin bütün sırlarını, menfaatini, bu şekilde yer ile yeksan etmek kimsenin haddine değildir. Uluslararası karalama kampanyalarına kalemşörlük yapmak da gazetecilik değildir. Hele hele FETÖ'cülerin servis ettiği çarpıtmalar üzerinden devleti, devletin güvenliğini, ülkenin geleceğini hedef almak asla gazetecilikle bağdaşmaz. Bugün ortalığı ayağa kaldıranlar, nümayişle suç bastırmaya çalışmak yerine öncelikle kendilerini hesaba çekmeli, FETÖ ile iş birliklerini sorgulamalıdırlar.

"Özgürlük sınırsız değildir"

Özgürlük dediğimiz şey, sınırsız hürriyetin olduğu bir şey değildir. Özgürlüklerin de bir sınırı vardır. Benim özgürlük alanıma kadar bir özgürlük... Ben de kalkıp sınırsız bir özgürlüğe sahip olduğumu söyleyemem. Ben de bir başkasının özgürlük alanının sınırına kadar bunu kullanabilirim, daha ileri gitmem mümkün değil. Batı'daki bazı kuruluşlar sürekli bize gelirler hapisteki gazeteciler teranesi, tutturmuş gidiyorlar. Biz yurt dışına çıktığımızda aynı şeyi söylüyorlar; 'Sizin cezaevlerinde çok tutuklu gazeteci var.' Bugün ülkemizde, Bakanlığımızın rakamlarını veriyorum, mesleğini gazeteci olarak ifade ederek cezaevinde bulunan 177 kişiden sadece 2'si sarı basın kartı sahibidir. Bu 177 kişiden biri cinayet suçundan, diğerleri de terör örgütleriyle olan ilişkileri sebebiyle cezaevinde bulunuyor. Bunu öyle bir dezenformasyonla Batı dünyasına bildiriyorlar ki Batı dünyası da alıyor onunla bizim önümüze geliyor."

Yorumlar