Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3)

- "Maalesef dünya Myanmar'a diyebilirim ki kör ve sağır, duymuyor ve görmüyor. Bu son Bangladeş olayı ise çok daha acınası bir olay. Gelen rakamlar maalesef 3 bin civarında insanın bu şekilde mağdur edildiği, hatta ölmesine neden olan bazı adımların atıldığı istikametinde. Tabii bu konuyla ilgili biz bunu ağır, şiddetli bir şekilde kınıyoruz. Yine onun takibini de ilgili uluslararası kurumlar vasıtasıyla başta BM olmak üzere dile getireceğiz" - "Biz göreve geldiğimizde Afrika'da bizim 12 büyükelçiliğimiz vardı, şimdi ise bizim 39 büyükelçiliğimiz var. Hedef Afrika'nın tamamında büyükelçiliklerimizi kurmak. Bunu yapacağız. Bu konuda da Dışişleri Bakanlığı çalışmalarını sürdürüyor" - "Dünyada en az gelişmiş ülkelere yardım konusunda Amerika birincidir, Türkiye ikincidir. Milli gelire oranla baktığımızda Türkiye birinci, Amerika ikinci çünkü biz olaya 'Veren el, alan elden hayırlıdır.' diye bakıyoruz"

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3)

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arakan'daki Müslümanlara yapılan saldırılara ilişkin, "Maalesef dünya Myanmar'a diyebilirim ki kör ve sağır, duymuyor ve görmüyor. Bu son Bangladeş olayı ise çok daha acınası bir olay. Gelen rakamlar maalesef 3 bin civarında insanın bu şekilde mağdur edildiği, hatta ölmesine neden olan bazı adımların atıldığı istikametinde. Tabii bu konuyla ilgili biz bunu ağır, şiddetli bir şekilde kınıyoruz. Yine onun takibini de ilgili uluslararası kurumlar vasıtasıyla başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere dile getireceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanı ile 3. yıl özel yayını"nda, vatandaşların kendisine gönderdiği mektupları yanıtladığını, mektubunda telefon bilgilerine yer verenleri de telefonla aradığını söyledi.

İhtiyaç sahiplerinin de kendisine ulaştığını ifade eden Erdoğan, söz konusu ihtiyaçların da özel kalemi vasıtasıyla süratle giderildiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, darda ve zorda kalanlara yardım etmenin vazifeleri olduğunu dile getirerek şöyle konuştu:

"Çünkü cumhurun başıysan bunu yapmak zorundasın, mecburiyetindesin. Darda kalmışa elimizin yettiği kadar kah devlet hastaneleriyle kah özel sektör, vakıf hastaneleriyle ulaşmaya gayret ediyoruz. Eskiden biliyorsunuz, kanser ilaçları vesairenin ücretleri istenirdi. Son alınan kararlarla onları bile artık devlet kendisi getirtiyor ve bedelini ödüyor. Niye? Bu devlet bunun için var. Bu devlet vatandaşı için, halkı için var. Bunu yapmak mecburiyetinde. Eğer bunu yapmıyorsa bu devletin hiçbir anlamı yok. Hamdolsun bakın nerelerden nereye geldik. Şu anda üç kat büyümüş bir Türkiye var. 11 bin dolar kişi başına milli gelire ulaşmış bir Türkiye var. Satın alma gücüne bakarsanız zaten çok daha iyi noktalardayız. Bu noktaya gelmiş olan bir Türkiye'de benim vatandaşım, benim halkım asla bu tür sıkıntıları yaşamayacak. Şu anda bütün illerimizden, üniversitelerimizden tutunuz hastanelerimize varıncaya kadar hepsinde bir tırmanışın alametifarikasını görüyoruz. Buralara kolay gelinmedi. Bundan sonra da hastanelerinde herhangi bir sıkıntı mı oldu, devlet olarak biz onlara ulaşacağız. Burada benim Cumhurbaşkanı olarak ricam var, hastanelerin başhekimlerinden tutunuz, doktorlarına varıncaya kadar Allah rızası için hastalarıyla çok ilgilensinler ki onlar ilgilenirse Cumhurbaşkanı ilgileniyor demektir. Onlar ilgileniyorsa Başbakan ilgileniyor demektir. Onlar ilgilenirse Bakan ilgileniyor, İl Sağlık Müdürü bizimle ilgileniyor demektir ama onlar ilgilenmediği zaman aynen rahmetli Savaş Ay'ın programındaki duruma döneriz. Biz onu yaşamak istemiyoruz. Onun için de biz bütün imkanlarımızla, bütün gücümüzle darda kalmışın yanında olmaya devam edeceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programlarında ve yurt gezilerinde çocuklara armağan edilen oyuncakların nasıl organize edildiğiyle ilgili olarak, "Arkamızdan zaten araçlarımız geliyor. O araçların içerisinde bütün hazırlıklar var. Dolayısıyla çocukları gördüğümüz yerde dururuz. Durduğumuz anda da sağ olsun bütün güvenlikçilerimizin görevleri bellidir. Arabaysa araba, bebekse bebek onları getirip gönüllerini alırlar." dedi.

- "BM Genel Kurulu'nda da gündemimizde yer alacak"

Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırılarla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Ahmet Bey'in başbakanlığı döneminde eşimle birlikte bir Arakan seyahatim olmuştu. Orada yetkililerle filan görüşmeler de yapıldı. O günden bugüne çok sağlıklı netice aldığımızı söyleyemem. Birleşmiş Milletler kanalıyla da biz bu süreci sürekli takip ettik. Bizim bazı STK'larımızın da burada çalışmaları var. Fakat maalesef dünya Myanmar'a diyebilirim ki kör ve sağır, duymuyor ve görmüyor. Bu son Bangladeş olayı ise çok daha acınası bir olay. Gelen rakamlar maalesef 3 bin civarında insanın bu şekilde mağdur edildiği, hatta ölmesine neden olan bazı adımların atıldığı istikametinde. Tabii bu konuyla ilgili biz bunu ağır, şiddetli bir şekilde kınıyoruz. Yine onun takibini de ilgili uluslararası kurumlar vasıtasıyla başta BM olmak üzere dile getireceğiz. Şimdi biliyorsunuz Eylül ayının 18'inde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu var. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda da bu bizim gündemimizde yer alacak. Orada da bunu gündeme getireceğiz."

- "Afrika açılımını 'kazan kazan' esasına göre yaptık"

Arakanlı Müslümanların içerisinde bulunduğu durumun bir benzerini 2011 yılında Somali'de gördüğünü anlatan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Somali'ye gittik, orada bu acımasız hali gördük ama hamdolsun şu anda altı sene sonra Somali çok farklı bir konuma geldi. Biz yine bütün desteklerimizi Somali'ye veriyoruz. Altyapısı, hastanesi, okulları, havaalanının yapılması ve oradaki limanın çalıştırılmasıyla… Bugün dünyada bizim en büyük büyük elçiliğimiz Somali'de. Modern ve 80 dönüm arazi üzerine kurulu. Yanında yine bizim Silahlı Kuvvetlerimizin bir okulu var. Onların tüm askerlerini eğitme hedefini kendisine tayin etti. Bunun yanında Türk iş adamlarının orada bazı yatırımları başladı. Yine burayla alakalı da girişimlerimizi hızlandıracağız. Atmamız gereken adımları da atacağız."

Programda, Afrika ülkelerine yapılan ziyaretlerle önemli adımların atıldığı ve bu ülkelere yönelik önemli bir açılımın hayata geçirildiğinin anımsatılması üzerine Erdoğan, şu bilgileri verdi:

"Şimdi biz buralara bu açılımı yaparken aslında 'kazan kazan' esasına göre yaptık fakat bunun da ötesinde biz 'Veren el, alan elden hayırlıdır.' anlayışıyla buralara uzandık. Biz göreve geldiğimizde Afrika'da bizim 12 büyükelçiliğimiz vardı, şimdi ise bizim 39 büyükelçiliğimiz var. Hedef Afrika'nın tamamında büyükelçiliklerimizi kurmak. Bunu yapacağız. Bu konuda da Dışişleri Bakanlığı çalışmalarını sürdürüyor. Bakın 12'den 39'a. Aynı şekilde Afrika'dan da buraya, şu anda sayı 30'a yükseldi. Afrika ile Türkiye'nin her türlü alanda dayanışması devam edecek olursa inanıyorum ki o sömürü alanı olarak kullanılan Afrika kendine gelecektir. Önümüzdeki 10 yıllar Afrika'nın tamamen ayağa kalktığı, güçlendiği 10 yıllar olacak. Çünkü yeraltı zenginlikleriyle Afrika zengin bir kıta. Ama buraya tabii kimse 10 yıllarca maalesef insan nazarıyla bakmamış. 'Buraları nasıl sömürürüz?' demişler. Gelmişler altınlarını almışlar, gelmişler bütün o fosfat yataklarını, bütün değerli taşları toparlayarak götürmüşler. Fakat Türkiye oraya böyle yaklaşmadı."

- "Yardım gönderiyoruz, göndermeye de devam edeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi ülkelere yardım ve destekte bulunduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti:

"Dünyada en az gelişmiş ülkelere yardım konusunda Amerika birincidir, Türkiye ikincidir. Bakın bu çok enteresan. Amerika'nın milli geliriyle bizim ki aynı mı? Milli gelire oranla baktığımızda Türkiye birinci, Amerika ikinci çünkü biz olaya 'Veren el, alan elden hayırlıdır.' diye bakıyoruz. Şu anda dar gelirli ülkeler varsa buralara kargo uçaklarla, gemilerle ulaşıp gıda, ilaç, giyim kuşam her türlü yardımları gönderiyoruz. İşte Filistin, Gazze. Buralara yardımlarımızı gönderiyoruz, göndermeye de devam edeceğiz çünkü Türkiye'ye yakışan budur."

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ilk konuğunun Papa olduğu anımsatılarak Papa'ya armağan edilen Osmanlı fermanın hikayesinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Osmanlı padişahları nereye, hangi yardımı yapmışsa o muhakkak fermanla tescil edilir, teyit edilir. Bunların hepsi de bizim Osmanlı arşivinde var. Papa buraya geldiğinde, arkadaşlara 'Elimizde bu noktada gönderilmiş olarak ne var? Hemen çıkartın, en önemli en güzel hediyemiz bu olacaktır' dedim. Tabii birinci ziyaret. Arkadaşlar bunu hazırladılar, getirdiler. Ben de bu fermanı kendilerine hediye ettim. Ecdadımızın farklı dinlerin mensuplarına ben Müslüman'ım, sen Hristiyan'sın dememiş. Eğer orada böyle bir sıkıntı varsa Müslüman, elini oraya da uzatmış. Bu Müslümanların gerçek manada yardımseverliğinin, hoşgörü anlayışının en güzel ifadesidir. Bu yardımseverliğini gösteren ecdadımızdan Allah razı olsun. Allah onlara rahmet eylesin. Sadece İtalya, Venedik, Fransa buralarla değil, dünyanın değişik yerlerinde her yerine ecdadımız bunu yapmış."

(Sürecek)

Yorumlar