
19. DSÖ'nün bu süreçteki fonksiyonu nedir?
2005 yılında imzalanan “Uluslararası Sağlık Düzenlemeleri – 2005” anlaşmasına göre küresel ölçekteki salgınlarda Dünya Sağlık Örgütü’nün koordinasyon sorumluluğu mevcut. Bu anlaşma DSÖ’ye üye 196 ülke için hukuki olarak bağlayıcı. Bu sebeple ülkelerin bir salgın geliştiğinde ilgili bilgileri DSÖ ile paylaşması ve yapılacak koordinasyona katılması gerekiyor. DSÖ’nün de bu sorumluluklar kapsamında üye ülkelere hızlı ve güvenilir bilgi sağlaması, rehberlik etmesi, gelişmeleri üye ülkelerle paylaşması gerekiyor.

20. DSÖ "acil durum” ilan etmek için neden bekledi?
Daha önce SARS, Kuş Gribi (H5N1), Domuz Gribi (H1N1), Ebola, Zika, Çocuk Felci salgınlarında acil durum ilan eden DSÖ, 22 Ocak’ta yapılan toplantı neticesinde acil durum ilan etmek için henüz erken olduğuna kanaat getirdi. Bu konu uluslararası gündemde de tartışmalı olmakla birlikte acil durum ilan edilmemesine sebep olan argümanlar şu şekilde sıralanabilir:
Yeni Koronavirüs salgınının ölümlülük oranı MERS ve SARS salgınlarına göre daha düşük olarak tahmin ediliyor.
Virüsün bulaş hızı çok yüksek değil. (R0 değeri 1.4-2.5 düzeyinde)
İnsandan insana bulaş oluyor ancak mekanizması tam olarak anlaşılmamış durumda.
Virüs kaynağı tam olarak bilinmiyor.
Hastalığı teyit edilen vakaların sadece yüzde 25’i şiddetli enfeksiyon düzeyinde.
DSÖ’nün genel tutumu, yıkıcı etkileri olabilecek ticari kısıtlamaları minimize etmek yönünde.
22 Ocak'taki toplantıdan bir acil durum kararı çıkmamıştı ancak 30 Ocak'ta yapılan toplantıda DSÖ acil durum ilan etti. Bu ilanda, Çin'in üzerine düşeni fazlasıyla yaptığı, salgının sağlık sistemi zayıf olan ülkelere yayılmasının acilen önlenmesi gerektiği, salgına uluslararası koordinasyonla müdahale edilmesi gerektiği, uluslararası seyahat ve ticareti kısıtlamaya gerek olmadığı vurgulandı. Acil durum ilan edilmesi kısaca şu anlama geliyor: Birleşmiş Milletler'e üye olan tüm ülkelere en üst düzeyde durumun önemli olduğu ifade edilmiş oluyor. Bunun üzerine ülkeler, sınırlarını kapatma, uçuşları iptal etme, ticareti sınırlama vb kararları kendileri verebiliyor. Bu konuda uluslararası seyahat ve ticaretin sınırlanmasının ekonomik açıdan yıkıcı etkileri olabileceğinden dolayı, bu konuda kısıtlama kararı ilan eden ülkelerin kararlarını bilimsel kanıtlara dayandırmaları gerektiğine dair DSÖ uyarıyor.