Çin çöllerinde bir uygarlık vahası: Ningşia Hui

Tarihi İpek Yolu'nun kavşağında yer alan Ningşia, kadim Çin uygarlığının, Orta ve Batı Asya halklarıyla, onların adetleri, inançları ve değerleriyle etkileşiminin sahnesi oldu

Google Haberlere Abone ol
Çin çöllerinde bir uygarlık vahası: Ningşia Hui

Çin’in kuzeybatısındaki Ningşia Hui Özerk Bölgesi, Sarı Nehir’in yukarı boylarında, üç tarafı çöllerle çevrili yarı kurak bir platoya, uygarlıkların etkileşiminin izlerini düşüren bir uygarlık vahası olarak beliriyor.

Uçsuz bucaksız çöllerin ardında, toprağa hayat veren kadim ırmağın kuzeyden güneye ip gibi uzanan dar havzasına kurulu bölge, eski zamanlardan bu yana çevresindeki amansız doğa koşulları ile mücadele eden insan topluluklarına kucak açtı.

Kum tepelerinin ötesinde bereketli lös ovalarının, nehir boyunda bağların, bostanların, ufkunda engin dağların uzandığı Ningşia, tarih boyunca hayvanlarına otlak ve yaylak arayan Kuzey Asyalı göçebe kavimler ile tarımla uğraşan, yerleşmeye yazgılı Çin halkı arasında bir sınır ve zaman zaman da ihtilaf sahasıydı.

Çin’den Batı’ya uzanan tarihi İpek Yolu’nun duraklarından biri olan bölge, zaman içinde kültürler arası etkileşimin sahnesi haline geldi. Sarı Nehir havzasını yurt edinen kadim Çin uygarlığı, bu coğrafyada Orta ve Batı Asya halklarıyla, onların adetleri, inançları ve değerleriyle tanıştı.

- HUDUT GARNİZONUNDAN İPEK YOLU’NA

Savaşan Devletler döneminin ardından Çin’de merkezi yönetimi yeniden kuran Çin Hanedanı, MÖ 271’de Yiçu Devleti’nin mağlup ederek bugünkü Ningşia’nın bulunduğu bölgeyi topraklarına kattı.

Çin ve Han hanedanları döneminde (MÖ 3. yy – MS 10. yy) bölge merkeze bağlı tımar olarak kullanıldı, askeri garnizonlar kuruldu ve ordunun ihtiyaçları için toprak gelirlerine el konuldu.

Tang Hanedanı döneminde bölge kuzey kavimlerine karşı hudut bölgesi olarak işlevini korurken bölgede büyük şehirler oluşmaya başladı.

Tang Hanedanı’nın çökmesinin ardından, 11. yüzyılda Tibet ve Burma (bugünkü Myanmar) kökenli bir halk olan Tangutlar’ın kurduğu Batı Şia Devleti bölgeye hakim oldu.

Cengiz Han önderliğindeki Çin’i fetheden Moğol ordularının 13. yüzyılda bugünkü eyalet merkezi Yinçuan’ı ele geçirmesiyle Batı Şia Devleti sona erdi ve bölge Çince “barışçı Şia” anlamına gelen bugünkü “Ningşia” adını aldı.

Moğolların kurduğu Yüen Hanedanı (13 yy.-14 yy.) ve onu izleyen Ming (14 yy.-17 yy.) hanedanları İpek Yolu ticaretini geliştirmek için hem Orta ve Batı Asya’dan hem de Çin içinden bölgeye göçleri teşvik etti. Böylece Ningşia önemli bir etnik ve kültürel etkileşim alanı haline geldi. Özellikle İslam dini göç eden ve ticaret yapan Müslüman topluluklar aracılığıyla yayıldı.

- HUİLER

Özerk bölgenin kurucu etnik unsuru Huiler olarak da bilinen Çinli Müslümanlar, Orta Asya’dan, İran’dan ve Orta Doğu’dan gelen İpek Yolu göçmenleri ile dini ve kültürel ortaklıkların yanı sıra evlilikler yoluyla geçen kalıtsal mirası da paylaşıyor.

Çin Bilimler Akademisinden moleküler biyolog Yong-Gang Yao ve meslektaşları, 2004 yılında “Molecular Biology and Evolution” dergisinde yayımladıkları, Çin’in İpek Yolu Bölgesi’nde yaşayan etnik toplulukların genetik kökenlerini ele aldıkları makalede, etnik olarak büyük ölçüde Han Çinlileri ile benzer özelliklere sahip Huilerin, anne soylu DNA zincirlerinin yüzde 6,7 oranında Araplar ve İranlılar gibi Avrasya toplulukları ile ortak olduğu bulgusuna yer veriyor.

Bugün 7,25 milyonluk bölgede nüfusun yüzde 38’ini oluşturan Huiler, Han Çinlilerine göre azınlık konumunda. Huiler yaşlı bir adamın başındaki beyaz takkeden ve bir kadının baş örtüsünden ayırt edilebiliyor. Ancak yeni nesillerde dini ve kültürel farklara dair işaretlerin olmadığı gözleniyor.

Huiler, diğer Müslüman halklar gibi İslam’a uygun “helal” diyeti benimsiyor. Hui yemekleri, hayvan kesimi ve gıda içeriği bakımından uluslararası İslami standartlara göre yapılıyor.

Ningşia Hui mutfağı, coğrafya itibarıyla göçebe yemek geleneğine de yakın olduğundan, kuzu etli yemeklerinin lezzetiyle tanınıyor.

- DİNİ ÖZGÜRLÜKLER

Huiler, Çin’deki diğer Müslümanlar ve inanç grupları gibi Komünist rejimin sınırlarını çizdiği ölçüde dini özgürlüklere sahipler. Huilerin camileri, İslam Enstitüsü ve medreseleri var. Ancak tüm bu kurumlar devletin yönetimi ve denetimi altında faaliyet yürütüyor.

Çin yönetiminin zaman zaman dile getirdiği “dinin Çinlileştirilmesi” hedefi ve buna yönelik politikalardan kaynaklanan baskılar, halihazırda etnik olarak Çinli olan bu topluluğu, Uygurlar gibi etnik azınlıklara mensup Müslümanlar kadar etkilemese de ibadet özgürlüğüne yönelik engellemeler gerilimlere yol açabiliyor.

Bölgenin güneyindeki Vucong şehrine bağlı Tongşin ilçesindeki, 1960’lı yıllarda Çin Kültür Devrimi sırasında yıkılan, 2017’de Hui cemaati tarafından restore ettirilerek yeniden ibadete açılan 600 yıllık Veycou Ulu Camisi'nin gerekli yapı planı ve inşaat izni taşımadığı gerekçesiyle yıkılacağının bildirilmesi tepkilere sebep olmuştu.

Veycou yerel yönetiminin Ağustos 2018’de caminin yıkılacağını açıklamasının ardından Huiler cami çevresinde toplanarak kararı protesto etmiş, bunun üzerine yıkım durdurulmuştu.

Huilerin, Çin’de hakim etnik grupla aynı etnik kökenden gelmelerine ve Çin’in siyasi ve sosyal yapısına uyumlu olmalarına karşın dini özgürlükleri konusunda hassas oldukları anlaşılıyor.

- YOKSULLUKLA MÜCADELE: COĞRAFYA KADER Mİ?

Ningşia, yalıtılmış coğrafi konumu nedeniyle, Çin’in doğu kesimlerinde, 1980’lerden itibaren uygulanan dışa açılma politikası ve küreselleşmenin etkisiyle sanayileşen Çin’in güneyindeki ve doğusundaki eyaletlere ve büyük şehirlere benzer kalkınma ivmesini yakalayamadı.

Uluslararası Para Fonu IMF’nin 2021 verilerine göre, Ningşia, Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payının büyüklüğü bakımından, Çin ana karasındaki 31 eyalet ve bölge arasında 29. sırada yer alıyor. Yalnızca, Çin’in batısındaki dağlık bölgede yer alan Çinghay eyaleti ile Tibet özerk Bölgesi’nin ekonomileri ölçek olarak Ningşia’dan daha küçük. 71,19 milyar dolara ulaşan bölge ekonomisi büyüklük bakımından Afrika ülkesi Angola ile karşılaştırılabilir düzeyde.

Öte yandan, bölge, nüfusunun görece az olması nedeniyle kişi başına GSYH miktarında 7 bin 892 dolar ile 20. sırada yer alıyor.

Ülkenin en yoksul bölgelerinden biri olan Ningşia, son yıllarda eldeki imkanları en verimli kullanarak, doğal çevreye uyumlu kırsal kalkınma girişimlerine hız vermiş durumda. Sarı Nehir’in sulama için daha etkin kullanılması için nehir ve kollarının yataklarının düzenlenmesi, çölleşmeye karşı mücadele, arazi ve iklim şartlarına uygun tarım ürünlerinin yetiştirilmesi, yetiştirilen tarım ürünlerine uygun endüstrilerin oluşturulması, güneş ve rüzgar enerjisi potansiyelinin değerlendirilmesi bu yönde atılan adımlar olarak görülebilir.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Ningşia’yı ülke genelindeki yoksullukla mücadele ve kırsal kalkınma çabalarının en önemli uygulama alanlarından biri olarak görüyor. Yoksul kırsal bölgelerden yeni kurulan köylere ve kasabalara yerleştirilen nüfus grupları, ıslah edilerek ekime açılan kıraç bölgeler, yenilenen tarım endüstrisi, ürün çeşitliliğinin arttırılması, bölge dışına ihracatı arttıracak doğrudan satış ve pazarlama kanallarının kurulması ile bölge içi katma değerli üretimin ve büyüme ivmesinin geliştirilmesi hedefleniyor.

Kuşak ve Yol Girişimi ile yeniden canlandırılmaya çalışılan tarihi İpek Yolu da Ningşia’yı geçmişte olduğu gibi, uluslararası ticaretin önemli bir durağı ve sınır aşırı etkileşimlerin odağı haline getirme potansiyeli taşıyor.

Yorumlar