CHP referandumun iptali için YSK'ya başvurdu

Tezcan, CHP'li milletvekilleriyle halk oylamasının iptali istemli dilekçeyi Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) verdi.

Google Haberlere Abone ol
CHP referandumun iptali için YSK'ya başvurdu

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, anayasa değişikliği halk oylamasıyla ilgili, "Bu şekliyle kesinleşince meri olabilir, yürürlüğe girebilir ama hiçbir zaman meşru olmayacaktır. İşte bu sebeple sonuçlar henüz kesinleşmeden bütün hukuk yollarını kullanarak, meşru olmayan bu uygulamaya yine hukuk yoluyla son vermek üzere YSK'ya itiraz dilekçesi verdik. Halk oylamasının iptalini istiyoruz. Gelinen bu tabloda halk oylamasının meşruiyetini sağlayacak tek şey bu oylamanın iptalidir." dedi.

Tezcan, CHP'li milletvekilleriyle halk oylamasının iptali istemli dilekçeyi Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) verdi.

Çıkışta basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Tezcan, anayasa değişikliği halk oylamasına ilişkin kampanya dönemi boyunca milletin iradesinin hakim olması için sonuna kadar çaba gösterdiklerini söyledi.

Tezcan, yürüttükleri kampanyanın bir siyasi parti kampanyası olmadığını, bunu ülkenin, milletin sorunu olarak gördüklerini ve hep beraber ülkenin bu sorununu, parti angajmanlarından ayırmış biçimde sandığa gidip millet iradesini hakim kılarak çözmek istediklerini belirtti.

Kampanya sürecinin başından sonuna olağanüstü hal yönetimi şartları altında, "hayır" propagandasının yasak, "evet" propagandasının serbest olduğu bir ortamda yapıldığını ileri süren Tezcan, "Evet' kampanyası, bir devlet kampanyasına, 'hayır' kampanyası ise bir millet kampanyasına dönüştü. Pazar günü milletimiz oyunu kullandı ve bütün kamu vicdanı biliyor ki millet kampanyası aslında devlet kampanyasına galip gelmiştir. Sandıkta 'hayır' diyenlerin galip olduğunu bütün temiz vicdanlar hissediyor, söyleyemeseler bile." diye konuştu.

Tezcan, kampanya dönemi boyunca uygulanan hukuksuzlukların, kampanyadan sonraki oy kullanma günü ve sayım anında da devam ettiğini savunarak, "Devlet kampanyasını yürütenler baskı ve tehditle alamadıkları sonucu en son oy kullanma ve sayım döküm esnasında YSK'yı devreye sokarak alma yoluna gitmiştir. Bu seçim, tarihimize bir yeni seçim türünü daha eklemiştir. O seçim türü de mühürsüz seçim olarak anılacaktır. Tarihimizde sopalı seçimleri görmüştük. Bu seçim ne yazık ki meşruiyeti olmayan bir mühürsüz seçime dönüşmüştür." ifadelerini kullandı.

"Şu ana kadar ilan edilen sonuçlar gayri meşrudur"

Halk oylamasının şu ana kadar ilan edilen sonuçlarının meşru olmadığını iddia eden Tezcan, "Bu şekliyle kesinleşince meri olabilir, yürürlüğe girebilir ama hiçbir zaman meşru olmayacaktır. İşte bu sebeple sonuçlar henüz kesinleşmeden bütün hukuk yollarını kullanarak, meşru olmayan bu uygulamaya yine hukuk yoluyla son vermek üzere YSK'ya itiraz dilekçesi verdik. Halk oylamasının iptalini istiyoruz. Gelinen bu tabloda halk oylamasının meşruiyetini sağlayacak tek şey bu oylamanın iptalidir." dedi.

Bülent Tezcan, kanunun, sahteciliği, hileli oyların sandığa girmesini önlemek için oy pusulası ve zarflarında sandık kurulu mührünün bulunmasını öngördüğünü vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Sahte oy demek sadece filigransız oy demek değildir, sahte oy demek, dışarıdaki matbaalarda basılan oy demek değildir. YSK'nın ve sandık kurulunun denetiminden geçmeyip bir şekilde dışarı gönderilen, temin edilen ve temin edilip dışarıda üretilen oylar da seçim hukuku anlamında sahte oydur. Bu halk oylamasında bundan önceki hiçbir seçimde görmediğimiz yaygınlıkta sabah sandık kurullarına teslim edilen paketlerde eksik oylar çıkmıştır. Bu eksik oyları haber alır almaz sabahın 08.00'inden itibaren YSK ile temas ettiğimizde bize paketleme hatası olduğu ifade edilmiştir. Paketleme hatasının başka bir paketleme organizasyonunun parçası olduğu sonradan ortaya çıkmıştır.

O sabah, bugüne kadar hiçbir seçimde yaşanmayan eksik oylar önceden paketlerin içerisinden çalınmış, sonra dışarıda üretilmiş ve ondan sonra sandık başında üretilmediği için sandık kurulu ya da ilçe seçim kurulu mühürleri vurulamadan sandıklara sokulmaya çalışılmıştır."

Sayım devam ederken sandıklara müdahale edilerek, mühürsüz oy pusulaları geçerli kılınmak suretiyle oy hırsızlığına yönelik organizasyonun tamamlandığını savunan Tezcan, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu oy hırsızlığı organizasyonudur, bu milli irade hırsızlığı organizasyonudur. Buna bilerek ya da bilinmeyerek iştirak edilmiştir. Biz bununla meşgul değiliz. Meşgul olduğumuz şey, seçimler yargı gözetim ve denetimi altında yapılacaksa, yargı gözetim ve denetim altında yapılan seçimlerde YSK'nın görevi kanuna uygun olarak seçimleri yürütmektir. Ancak görüyoruz ki bu seçim sürecinde özellikle mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasının kabul edilmesi açıkça seçimlere hile karıştırılmasının ve milli irade gasbının, seçim sahteciliğinin önünü açmıştır.

YSK'nın, AK Parti temsilcisinin müracaatı üzerine verdiği bir kararla, bu önlem bizatihi YSK tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Bu seçimin meşruiyeti tartışmalıdır, artık meşruiyeti kalmamıştır. Görüntülerden gördüğünüz üzere mühürsüz oy pusulalarına daha sonradan sandık kurulları, sandık başkanları tarafından mühür vurulduğu gibi aradan geçen 2 gün içerisinde oyların muhafaza edildiği ilçe seçim kurullarında torbalara ne ölçüde müdahale edilip edilmediğini de bilmiyoruz. Bütün bu organizasyonun torbaların içerisine müdahale edeceğinden hiç şüphe duymuyoruz."

"Kaç mühürsüz oy pusulası olduğunu bilmek mümkün değil"

Türkiye'de kaç tane mühürsüz oy pusulası olduğunu bilmenin mümkün olmadığını, sayım sırasında mühürlü ve mühürsüz oy pusulalarının hepsinin geçerli oy sayılarak torbalara konulduğunu ifade eden Tezcan, "Bu seçimin sayımları yenileyerek düzelmesi mümkün değil. Yapılması gereken, meşruiyetini yitiren bu halk oylamasının iptal edilmesidir. Bunun dışındaki bir yol kamu vicdanını rahatlatmayacak." açıklamasını yaptı.

CHP'nin millet iradesine sonuna kadar saygılı olduğunu vurgulayan Bülent Tezcan, YSK'ya yaptıkları itirazın da millet iradesine saygının bir göstergesi olduğunu, millet iradesinin gasp edilmesine engel olmak için hukukun ve demokrasinin tanıdığı yollarla mücadele edeceklerini söyledi.

Tezcan, "YSK'nın seçim güvenliğini ortadan kaldırmanın aracı durumuna düştüğünü" savundu.

Halk oylamasında açık oy, gizli sayım esasının uygulandığını iddia eden Tezcan, YSK'yı halk oylamasının yapıldığı gün saat 17.21'de sandık kurullarına "gizli sayıma değil, açık sayıma özen gösterilmesi" uyarısında bulunduğunun altını çizdi.

CHP'li Tezcan, "Saat 17.21, Doğu illerinde sandıkların açılmasından 1,5 saat sonradır, sayımın bittiği tarihtir. Batı illerinde sandıkların açılmasından sonraki yarım saatin geçtiği süredir, yani birilerinin tabiriyle atı alanın Üsküdar'ı geçirildiği süredir o süre. YSK bütün bu uygulamalarıyla demiştir ki 'Bizi buraya gönderen irade bunu istiyor.' demiştir. Ama biz de diyoruz ki 'Sizi buraya gönderen iradenin değil, milletin iradesinin hakim olacağı bir Türkiye istiyoruz ve onu da sağlayacağız." diye konuştu.

Dilekçeden

YSK'ya sunulan dilekçede, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 77. maddesinde, sandık kuruluna oy pusulasının arkasını ve zarfları mühürleme görevi verildiği ifade edildi.

Aynı kanunun 98. maddesinin mühürsüz oy zarflarının, 101. maddesinin ise mühürsüz oy pusulalarının geçersiz olacağını düzenlediğinin belirtildiği dilekçede, Yüksek Seçim Kurulunun kararının, kanun ve ilgili genelge hükümlerine aykırı olduğu kaydedildi.

Tüm siyasi partilerin, kendi sandık kurulu başkanlarına, üyelerine, müşahitlerine, bina sorumlularına, hukukçularına ve üyelerine mühürsüz oy pusulası ve zarflarının geçersiz olacağına ilişkin eğitim verdiğinin hatırlatıldığı dilekçede, YSK'nın gerek sandık başkanlarına gerekse üyelerine verilen eğitimlerde bu konuyu önemle vurguladığına dikkat çekildi.

Dilekçede, 16 Nisan 2017 oy verme günü YSK tarafından sandık başkanlarına saat 05.58'de gönderilen ilk kısa mesajda "Oy zarfı ile birleşik oy pusulalarını sayıp, tutanak defterine geçiriniz. Oy pusulalarının arka tarafını ve oy zarflarını sandık kurulu mührü ile mühürleyiniz." talimatının iletildiği bildirildi.

YSK'nın söz konusu kararının önceki kararlarla benzer nitelikte olmadığının aktarıldığı dilekçede, alınan karar ile itiraz hakkının kısıtlandığı savunuldu.

Sahteliğin ispatı konusunda en önemli hususun sandık kurulu mührü olduğunun vurgulandığı dilekçede, bu konudaki ispat yolunun YSK kararı ile ortadan kaldırıldığı ifade edildi.

Dilekçede, halk oylamasının açık oy, gizli sayım esasına göre gerçekleştirildiği iddia edildi.

Özellikle doğu illerinde açık oy kullanıldığı ve sayım döküm esnasında oy kullanılan binalara seçmenlerin alınmadığına ilişkin şikayetler geldiğinin kaydedildiği dilekçede, yasak propagandaların da engellenemediği belirtildi.

Oylama süresince düzensizliklerin önlenemediğinin aktarıldığı dilekçede, söz konusu olumsuzlukların tam kanunsuzluk hali oluşturduğu bildirildi.

Dilekçede, halk oylamasının tam kanunsuzluk nedeniyle iptaline karar verilmesi istendi.

Yorumlar