Can Dündar'ın evini satın aldığı iddia edilen avukatların FETÖ davası
- MİT tırlarına ait görüntüleri yayımlaması karşılığında Can Dündar'ın villasını fahiş fiyatla satın aldıkları öne sürülen 4 avukatın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan yargılanmasına devam edildi - İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıklardan Atilla Tarık Çilekçi'nin adli kontrolle tahliyesine karar verdi
İSTANBUL (AA) - MİT tırlarına ait görüntüleri yayımlaması karşılığında Can Dündar'ın villasını fahiş fiyatla satın aldıkları öne sürülen, MİT tırlarının durdurulması davasının sanığı eski Tümgeneral Hamza Celepoğlu'nun avukatı Sönmez Ahi ile Bekir Mustafa Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 4 avukatın yargılandığı davada, tutuklu sanıklardan Atilla Tarık Çilekçi'nin tahliyesine karar verildi.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Bekir Mustafa Yılmaz ve Atilla Tarık Çilekçi ile bir önceki duruşmada tahliye edilen tutuksuz sanık Sönmez Ahi katıldı. Hakkında yakalama kararı bulunan sanık Faruk Öksüz ise duruşmaya gelmedi.
Duruşmada, bir önceki celsede tanık olarak dinlenilmesine karar verilen M.T'nin beyanı alındı.
Savunması sorulan tutuksuz sanık Sönmez Ahi, 2 yıl tutuklu kaldıktan sonra 4 ay önce tahliye edildiğini ve hakkında konulan "haftada iki gün imza verme zorunluluğu"ndan oluşan adli kontrol tedbiri kararını, hasta olduğu için uygulamakta zorluk çektiğini belirterek, haftada iki gün olan imza zorunluluğunun bir güne indirilmesini talep etti.
Beyanda bulunan tutuklu sanıklardan Atilla Tarık Çilekçi ise ByLock kullandığı yönünde iddiaların gerçeği yansıtmadığını, bu programı kendisinin indirdiğini ancak hiç kullanmadığını ve kullanılmadığına dair rapor bulunduğunu öne sürerek, Bank Asya'ya herhangi bir para yatırma durumunun olmadığını ve FETÖ üyelerinin 2013 yılından önce gittikleri anlaşılan ABD'ye de hiç gitmediğini söyledi.
Soruşturma aşamasında takip edildiğine dair emniyet görevlilerince tutulan 90 tutanak bulunduğunu, örgütün herhangi bir toplantısına katılmadığını gösterir bu tutanaklarla örgütle hiyerarşik bir ilişkide olmadığının ortaya çıktığını savunan Çilekçi, "Örgüt talimatıyla değil, sadece dini duygularla sohbetlere katıldım. Tutanaklarda bunun dışında herhangi bir suç isnadı zaten yok. Talimatla hareket etsem, ByLock yazışmalarım olurdu veya Bank Asya'ya para yatırırdım. Digitürk aboneliğimi de iptal ettirmem gerekirdi. Bu durum sempatizan olduğumu gösterir." diye konuştu.
- "Verdiğim isimler soruşturmalarda kullanıldı"
Savcılığa 26 Ekim 2016'da bir dilekçe sunduğunu ve burada FETÖ ile irtibatlı bilirkişilerin isimlerini verdiğini de söyleyen Çilekçi, "Çünkü örgütün 15 Temmuz darbe girişiminde bulunması nedeniyle bu örgüte sempati duymaktan pişman oldum. Toplam 13 kişinin ismini verdim. Benim verdiğim bilgiler, isimler, delil olarak soruşturmalarda kullanıldı. Samimi ve doğru beyanlarda bulundu. Bu beyanlarımın etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesini istiyorum." ifadesini kullandı.
Sanık Çilekçi, savunmasının alındığını ve delillerin toplandığını da aktararak, tahliyesini talep etti.
Savunması sorulan tutuklu sanıklardan Bekir Mustafa Yılmaz'ın avukatı ise, "Can Dündar denen kişi, kolundan çekilip Türkiye'ye getirilirse, ülke de rahatlayacak biz de rahatlayacağız. Müvekkilimin örgütle hiçbir ilgisi yoktur, tahliye edilmelidir." diye konuştu.
- Mahkemenin ara kararı
Beyan ve taleplerin ardından davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Atilla Tarık Çilekçi'nin, delillerin büyük oranda toplanması, delilleri karartma ihtimalinin olmaması, sabit ikametgah sahibi oluşu, kaçma ihtimalinin bulunmayışı ve suç vasfının değişme ihtimalini göz önüne alarak tahliyesine hükmetti.
Bu sanık hakkında, "yurt dışına çıkış yasağı" ve "haftada bir gün evine en yakın güvenlik birimine imza verme" zorunluluklarından oluşan adli kontrol tedbirleri uygulanmasını da karara bağlayan heyet, diğer tutuklu sanık Bekir Mustafa Yılmaz'ın tutukluluğunun ise atılı suçun niteliği ve kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı gerekçeleriyle devamını kararlaştırdı.
Tutuksuz sanık Sönmez Ahi'nin "haftada iki gün imza verme" zorunluluğundan oluşan adli kontrol tedbirini, "haftada bir gün imza verme" zorunluluğuna çeviren heyet, duruşmayı 31 Ekim'e erteledi.
- İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar
Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, sanık Bekir Mustafa Yılmaz'ın,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ''FETÖ Çatı'' soruşturmasında ismi
geçen Kudret Ünal, Abdülkadir Aksoy, Süleyman Tiftik, Rıdvan
Akovalı ile bu dosyanın sanığı avukat Atilla Tarık Çilekçi ile
irtibatlı olduğu belirtiliyor.
Sanık Yılmaz'ın MİT tırlarının durdurulması olayında kilit rol
oynayan ve hakkında dava açılan eski Tümgeneral Hamza Celepoğlu'nun
avukatlığını yapan ve Ankara'da "abilik" yaptığı belirtilen Sönmez
Ahi'nin ortağı olduğu vurgulanan iddianamede, MİT tırlarının
durdurulmasına ilişkin görüntüleri Cumhuriyet gazetesinde haber
olarak geçen Can Dündar'ın, ilan vermesine rağmen uzun süre
satamadığı gayrimenkulünü diğer sanık Sönmez Ahi ile beraber
aldıkları öne sürülüyor.
İddianamede, Sönmez Ahi'nin, Bank Asya'da hesabının bulunduğu,
örgütle bağlantılı kişilerle ilişkisi olduğu, bacanaklık ilişkisi
bulunan sanık Atilla Tarık Çilekçi'nin İstanbul'da, kendisinin
Ankara'da faaliyet göstererek koordinasyonu sağladığı
anlatılıyor.
Hakkında yakalama kararı bulunan sanık avukat Faruk Öksüz'ün
"avukat abi" olduğu, Sönmez Ahi ile ilgisi bulunduğu, örgütün
toplantı ve dernek faaliyetlerine katıldığı belirtiliyor. Kapatılan
TUSKON'un avukatı da olduğu aktarılan iddianamede, sanığın örgütle
ilgisi bulunduğu değerlendirilen şirketin ortağı ve ByLock
kullanıcısı olduğu kaydediliyor.
Sanık avukat Atilla Tarık Çilekçi'nin FETÖ şüphelisi meslekten
ihraç edilen hakim savcılarla irtibatlı olduğu anlatılarak, ByLock
kullandığı belirtiliyor.
İddianamede, 4 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Yorumlar