"Büyümede en kötü geride kaldı"

- Ziraat Bankası Ekonomisti Yılmaz: - "Ekim ayı sınai üretim verisi yüzde 3,7 oranındaki aylık artışla son çeyreğe güçlü bir başlangıç gerçekleştirdi. Bugünkü veri ile büyümede en kötünün geride kaldığı görüşündeyiz" - Finansinvest Başekonomisti Kanlı: - "Büyüme oranında dibi gördük mü? Evet. Son çeyrekte belirgin bir toparlanma göreceğiz. Bunun da 2016 yılı büyümesini yüzde 2,3 civarı bir yere getirmesini beklerim" - Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Direktörü Kırali: - "Bu rakamlar ışığında Türkiye ekonomisinin 2016'yı yüzde 3 civarında bir büyüme ile tamamlayabileceğini hesaplıyoruz. Bu yıl yaşanan çok sayıda şok ile birlikte değerlendirdiğimizde bu sonucun oldukça iyi bir performans olduğunu söyleyebiliriz" - Turkey Macro View Consulting Yönetici Direktörü Sözer: - "7 yıl aradan sonra gelen daralmada, 15 Temmuz'daki hain darbe girişimi/terör eylemi sonrası tek seferlik yaşanan duraksama etkili oldu"

Google Haberlere Abone ol
"Büyümede en kötü geride kaldı"

İSTANBUL (AA) - MURAT BİRİNCİ - Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, ekim ayı sınai üretim verisinin yüzde 3,7'lik aylık artışla son çeyreğe güçlü bir başlangıç gerçekleştirdiğini anımsatarak, "Bugünkü veri ile büyümede en kötünün geride kaldığı görüşündeyiz." dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi ile Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılması (Brexit) kararı başta olmak üzere küresel piyasalardaki dalgalanmanın yoğun olduğu üçüncü çeyrekte Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 daraldı. Böylece Türkiye ekonomisinin 27 çeyrek süren büyüme serisi kesintiye uğradı.

AA muhabirine Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ulusal hesaplardaki revizyonlar ve üçüncü çeyrek büyümesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ziraat Bankası Ekonomisti Yılmaz, dünya genelinde gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkeler için veri güncellemelerinin alışılagelmiş bir konu olduğunu söyledi.

Yılmaz, Japonya'da büyüme verisinin geçen hafta Türkiye'deki gibi uluslararası muhasebe standartları ile uyumlu hale getirildiğini, geçen yıl da ABD Merkez Bankası'nın (Fed) sınai üretim ve kapasite kullanım oranında güncellemeler yaptığını anlattı. Yılmaz, bugün TÜİK'in Avrupa Muhasebe Standartları ile uyumlu şekilde yeni bir GSYH serisi açıkladığını, bu veriye göre yıllık bazda ekonominin yüzde 1,8 daraldığını hatırlattı.

Söz konusu verinin geçmiş verilerle ya da piyasa beklentileri ile karşılaştırılmasının mümkün olmadığını belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

"Yeni revizyona göre Lehman sonrası 2010-2015 döneminde yıllık ortalama büyüme yüzde 7,4, Lehman öncesi 2003-2008 döneminde ise yıllık ortalama büyüme yüzde 6,6 oranlarında gerçekleşmiş. Kişi başı gelirler de 11 bin ABD doları tutarına yükseldi. Ekonomi yönetiminin temmuz ayında yaşanan gelişmelere zamanlı tepki vermesi ile yılın son çeyreğinde hanehalkı harcamalarında artış gözlemliyoruz. Hem bireysel kredi büyümesinde artış eğilimi hem otomotiv hem de konut satışlarında artış söz konusu. Otomotiv satışları yurt içi talep için kayda değer bir gösterge. Ekim ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarındaki yüzde 29 artış, iç talebin son çeyrekte canlanma şansını arttırmakta. Ekim ayı sınai üretim verisi de yüzde 3,7 oranındaki aylık artışla son çeyreğe güçlü bir başlangıç gerçekleştirdi. Bugünkü veri ile büyümede en kötünün geride kaldığı görüşündeyiz."

Sınai üretimde gözlemledikleri gibi Merkez Bankası tarafından tutulan sipariş endeksinin de üçüncü çeyrekteki gerilemenin ardından yılın son çeyreğinde yukarı yönde ivmelenmekte olduğuna işaret eden Yılmaz, "Bu yıl büyümenin yüzde 3'e yakın gerçekleşme şansı bulunuyor." dedi.


- "Büyüme darbe girişimi ile sert bir biçimde düştü"


Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı da GSYH hesaplanmasında yöntem değişikliğinin bir süre büyüme verilerinin değerlendirilmesinde kafa karışıklığı yaratacağını ve piyasanın buna alışmasının süre alacağını söyledi.

Kanlı, üçüncü çeyreğin iktisadi faaliyet için 2009 küresel krizinden sonraki en olumsuz dönem olduğuna dikkati çekerek, "Zaten yavaşlama eğilimine girmiş büyüme darbe girişimi ile sert bir biçimde düştü. Kamu talebindeki büyük artış olmasa üçüncü çeyrek büyüme oranı daha da kötü olabilirdi. Büyüme oranında dibi gördük mü? Evet. Son çeyrekte belirgin bir toparlanma göreceğiz. Bunun da 2016 yılı büyümesini yüzde 2,3 civarı bir yere getirmesini beklerim." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin 2017 yılı için hala bir büyüme hikayesi olmadığını belirten Kanlı, mülteci akını kaynaklı ek iç tüketim talebi ve düşük petrol fiyatlarının yarattığı ek harcama alanı gibi büyümeyi destekleyici unsurların olmayacağını, diğer taraftan mevcut politik, jeopolitik ve finansal belirsizlik içinde yatırımlarda bir canlanma beklemenin iyimserlik olacağını söyledi.

İç talebin de istihdam koşullarındaki bozulma ve finansal oynaklık sebebiyle çok yüksek oranda büyüme kaydetmesinin zor olduğu düşünüldüğünde özel kesim talebinden büyümeye ciddi bir itici güç gelmesinin bu koşullarda çok olası olmadığına işaret eden Kanlı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu durumda büyümede itici güç olacak elimizde iki unsur kalıyor. Birincisi, Rusya ile ilişkilerin düzelmesi ve Avrupa ekonomisinin büyümesi sonucu artacak mal ve hizmet (turizm de buna dahil) ihracatında artış. İkincisi, ciddi oranlarda artan kamu harcama ve yatırımları. Ancak bunlar tek başına olumlu bir büyüme hikayesi yaratamaz diye düşünüyorum. Dolayısıyla 2017'de büyümemizin yüzde 3 civarı olmasını bekliyorum. Büyüme üzerindeki temel riskin iç ve dış belirsizlik olduğunu düşünüyorum ve bunun da kısa vadede ortadan kalkması zor görünüyor."


- "Revizyon rasyonel ve makul"


Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Direktörü Ali Kırali ise revizyonların büyük ölçüde yeni elde edilen veri setleri ile daha sağlıklı ölçümler yapılabilmesinden kaynaklandığını, TÜİK'in, daha geniş ve doğru bir bilgi seti ile Türkiye'nin daha büyük bir milli gelire sahip olduğunu hesapladığını gösterdiğini, bunun da geçmiş yıllardaki kayıt dışı ekonominin azaltılması çabaları ile değerlendirildiğinde rasyonel ve makul bir sonuç olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Yeni milli gelir rakamları ile Türkiye'nin cari açığı ve borç stokunun milli gelire oranının daha düşük seviyelerde olduğu sonuçlarına ulaşılabileceğini belirten Kırali, daha iyi seviyelerdeki makroekonomik metriklerin ise ülke kredi notu üzerinde pozitif etki yapmasını bekleyebileceklerini ifade etti.

Kırali, eldeki yeni GSYH rakamları ve açıklanan öncü verilerin, 2016'nın son çeyreğinde ekonomik aktivitenin kademeli olarak toparlanabileceğine işaret ettiğini ancak bu toparlanmanın geçen yılın son çeyreğindeki yüksek baz ile birlikte düşünüldüğünde çok da güçlü görünmeyeceğini kaydetti.

Söz konusu rakamlar ışığında Türkiye ekonomisinin 2016'yı yüzde 3 civarında bir büyüme ile tamamlayabileceğini hesapladıklarını belirten Kırali, "Bu yıl yaşanan çok sayıda şok ile birlikte değerlendirdiğimizde bu sonucun oldukça iyi bir performans olduğunu söyleyebiliriz." dedi.


- "Yıl sonu büyüme tahminimiz yüzde 2,8"


Turkey Macro View (TMV) Consulting Yönetici Direktörü İnanç Sözer, Türkiye ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde beklentilerine paralel ancak piyasa beklentilerinin altında kalarak yüzde 1,8 küçüldüğünü belirterek, "7 yıl aradan sonra gelen daralmada, 15 Temmuz'daki hain darbe girişimi/terör eylemi sonrası tek seferlik yaşanan duraksama etkili oldu. Geçen dönemlere ilişkin yapılan rezervasyonlarla Türkiye ekonomisi 2016'nın ilk 3 çeyreğinde yüzde 2,8 büyüdü." diye konuştu.

Öncü verilerin de teyit ettiği üzere son çeyrekte ekonominin canlanacağını ve yıl genelinde büyümenin yüzde 2,8 olarak gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini ifade eden Sözer, Türkiye ekonomisinin zorlu küresel ve jeopolitik gelişmelere rağmen küresel ekonomide beklenmedik bir resesyon olmadıkça gelecekteki öngörülebilir dönem boyunca bir daha daralmayacağını ve ılımlı ve sürdürülebilir bir şekilde 2017'de de yüzde 3,1 büyüyeceğini söyledi.

Sözer, "Büyümeye dair artan aşağı yönlü risklerin son dönemde maliye politikaları ve BDDK’nın makroihtiyati dengeleyici tedbirler sayesinde sınırlandırıldığını düşünüyoruz. Son dönemde TL'deki yüklü değer kaybına rağmen benzer yönde gelecek ilave adımlar sayesinde 2017 büyüme tahminimize dair risklerin de dengeli olduğu kanaatindeyiz." şeklinde konuştu.

Türkiye ekonomisinin bir önceki yılın aynı çeyreğine göre değişim oranları şöyle:

Yıl 1. Çeyrek 2. Çeyrek 3. Çeyrek 4. Çeyrek 2009 -14,4 -6,7 -1,5 3,1 2010 7,0 8,1 8,7 9,7 2011 11,7 11,5 11,6 9,9 2012 6,8 5,0 3,6 4,2 2013 8,5 9,8 8,9 6,9 2014 8,7 2,9 3,7 5,9 2015 3,5 7,2 5,9 7,4 2016 4,5 4,5 -1,8 -

Yorumlar