Büyükada'daki toplantıya ilişkin dava

- Aralarında yabancı uyrukluların da bulunduğu 8'i tutuklu 11 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçlarından yargılanmasına sanık savunmalarıyla devam ediliyor

Google Haberlere Abone ol
Büyükada'daki toplantıya ilişkin dava

İSTANBUL (AA) - Büyükada'da yapılan toplantıya ilişkin aralarında yabancı uyrukluların da bulunduğu 8'i tutuklu 11 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçlarından 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada tutuklu sanıklar savunma yapıyor.

İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Peter Frank Steudtner, kendisinin Özlem Dalkıran'a 5 bin avro göndermesiyle ilgili "Özlem Dalkıran'ın hesabına 5 bin avroyu ödedim. Otelin rezarvasyonunun bir kısmını ödemek için paraya ihtiyaç vardı. Ben de çok parayla seyahat etmek istemiyorum. Bu nedenle parayı yolladım" ifadelerini kullandı.

Polislerin kendisini gözaltına aldıktan sonra karakola götürdüklerini söyleyen Steudtner, "Gece saati polis karakolunda bana yasal bilgi verilmedi. Susma hakkım olduğunu gece yarısına kadar bana kimse söylemedi. Söylenene kadar zaten ifadem alındı, resmi olmayan bir biçimde. Farklı terör organizasyonu üyesi olmakla suçladılar. Yani Türkiye’deki planımın çok farklı olması gerektiğini ve ajan olduğumu söylediler." şeklinde savunma yaptı.

Terör örgütlerini desteklemenin ciddi bir suç olduğunu, PKK ve FETÖ terör örgütlerinin isimlerini televizyondan öğrendiğini savunan Steudtner, diğer terör örgütlerinin ismini hapishaneye girmeden önce duymadığını iddia etti.

İddianamede kendisinin Pakistan'a gittiğinin belirtildiğini, toplantıda Suriye ve ByLock hakkında konuşulduğu bilgilerinin olduğunu kaydeden Steudtner, "Hiç Pakistan'a gitmedim. Suriye hakkında konuştuğumuz, ByLock hakkında konuştuğumuz söylendi ben böyle bir şey konuşmadım. İlk defa tercümanlardan duydum ByLock'u. Polisten bilgi saklama konusunun üstünde çok duruluyor. Bizim yaklaşımımız farklı, biz veri ve iletişimi korumaya çalışıyoruz, bilgi saklamıyoruz." dedi.

Gizli tanığın toplantı salonunda duruşmada duyduklarını anlattığı iddiasına ise Steudtner, "Gizli tanık tuvaletle eğitim salonu arasında toplantı salonunda konuşulanları duyduğunu ifade etmiş. Bu kişi bu 5 dk içerisinde her şeyi duymuş ve bunları benimle bağlantılamış. Tuvalette eğitim salonundaki her şeyi bana ilişkilendirmesi gerçekçi değil." şeklinde yanıt verdi.

Tutuklu sanık Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser de iddianamede yazılan suçlamaları reddettiğini, trajik ve ironik bir şekilde 4 aydır tutuklu olduğunu söyledi.

İddianamede suçlamaya söz konusu açıklamaların daha önce yetkili kişiler tarafından okunan açıklamalar olduğunu öne süren Eser, savunmasında şunları kaydetti:

"Nasıl olur da bunlar suç olarak karşımıza çıkıyor, anlamış değilim. ByLock kullandığı iddia edilen Taner Kılıç ile 76 kere görüşmüşüm. Kendisine direktör olarak hesap vermek zorunda olan kişiyim. Haftada bir görüşme yapmam gereken kişilerden birisidir. Şahsi kanaatim kendisi ByLock kullanıcısı değildir, terör örgütleriyle alakası yoktur. Diyelim ki var, benim onda ByLock olduğunu bilmem mümkün değildir. ByLock kullanan Ramazan diye biri var, 16 kere konuşmuşum, o da ev ararken konuştuğun emlak komisyoncusuymuş"

Pişman olacak bir şey yapmadığını, bu nedenle etkin pişmanlıktan yaralanmak istemediğini söyleyen sanık Eser, suçlamaları reddetti.

Duruşmaya Sincan Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanan tutuklu sanık İlknur Üstün de hakkındaki suçlamaları reddederek, tahliyesini istedi.

Tutuklu sanıklardan Ali Ghravi'nin savunma yaptığı duruşma devam ediyor.



Yorumlar