"Bölgesel Krizde Mezheplerin Rolü: Şiilik ve Selefiliğin Arasında Orta Doğu" konferansı

- İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Büyükkara: - "Bu siyasi bir savaş. Bu savaşı başlatanlar siyasiler, bitirecek olanlar siyasiler" - "(Ortadoğu'daki) Bu çatışmanın ismi her zaman mezhepler çatışması olmuş, bunu böyle söylemek mecburiyetinde kalıyoruz ama aslında ortada siyasi bir çatışma vardır"

Google Haberlere Abone ol
"Bölgesel Krizde Mezheplerin Rolü: Şiilik ve Selefiliğin Arasında Orta Doğu" konferansı

ANKARA (AA) - İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, Ortadoğu'da insanların birbirleriyle mezhepsel farklılıklardan dolayı savaşmadığını belirterek, "Bu siyasi bir savaş. Bu savaşı başlatanlar siyasiler, bitirecek olanlar siyasiler." dedi.

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) tarafından düzenlenen "Bölgesel Krizde Mezheplerin Rolü: Şiilik ve Selefiliğin Arasında Orta Doğu" konulu konferansta konuşan Büyükkara, Ortadoğu'da yaşanan krizler ve mezheplerin rolü hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Büyükkara, Ortadoğu'da yaşananların bir mezhep çatışması olarak yorumlandığını ama meselenin temelinde siyasi güçlerin bulunduğuna dikkati çekerek, "Bu çatışmanın ismi her zaman mezhepler çatışması olmuş, bunu böyle söylemek mecburiyetinde kalıyoruz ama aslında ortada siyasi bir çatışma vardır. Siyasi çatışmada en büyük araçlardan bir tanesi mezhep kimliğidir. Mezhep kimliğinin harekete geçirilmesidir." ifadesini kullandı.

Ortadoğu'da yaşanan çatışmalarda mezhep kimliklerinin harekete geçirilmesiyle siyasi çatışmaların mezhepler savaşı görüntüsüne çevrildiğinin altını çizen Büyükkara, bu şekilde bölgesel güçlerin önemli avantajlar elde ettiğini vurguladı.

Büyükkara, dünya genelinde 1 milyar 600 milyon Müslüman olduğunun tahmin edildiğini kaydederek, Müslümanların yüzde 85 ile 90'ının kendisini Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat olarak tanımlanan Sünni İslam'a nispet ettiğini, geriye kalan yüzde 10 veya 15'lik bölümün ise genel bir tanımlamayla Şia mezhebine mensup olduğunu belirtti.

Ortadoğu'da yaşanan mezhep çatışmalarının Şiilik ve Selefilik arasında kutuplaştığının altını çizen Büyükkara, Selefiliğin Suudi Arabistan, Şiiliğin ise İran tarafından himaye edildiğini söyledi.

Büyükkara, Suudi Arabistan'da Şii olmanın zor olduğunun altını çizerek, Suudi Arabistan'ın resmi mezhebinin Vehhabilik olduğunu ama "Vehhabilik" isiminin bu mezhebe muhalif olanlar tarafından kullanıldığını, Vehhabilerin ise kendilerini Selefi olarak adlandırdıklarını belirtti.

Merkezi bugünkü Irak sınırları içerisinde kalan Şiiliğin bir Arap mezhebi olduğunu hatırlatan Büyükkara, "Şia" kelimesinin ise taraftar anlamına geldiğini ve çıkış noktasının ise siyasi olduğunu belirtti.

Büyükkara, Sünni ve Şiilerin tüm farklılıklara rağmen Arap coğrafyasında tarih boyunca birlikte yaşadıklarını hatırlatarak, Ortadoğu'daki siyasi çatışmalarda mezheplerin araçsallaştırıldığını savundu.

Ortadoğu'da tartışılan ve Arap dünyasını çevreleyen Şii hilali meselesinin ilk defa Ürdün Kralı Abdullah tarafından dile getirdiğini belirten Büyükkara, dönemin İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin ise bu iddiayı reddettiğini ifade etti.

Büyükkara, Şii hilalinin tarih boyunca var olduğunu ama tarihin bazı dönemlerinde güçlendiğini, bazı dönemlerinde ise zayıfladığını belirterek, "Bugün de bu hilal tekrar ortaya çıktı." dedi.

Şii hilalini endişe duyulması gereken bir hale geldiğinin altını çizen Büyükkara, "Şii hilali, oradaki Şii nüfusun çok üstünde bir jeostratejik veya jeopolitik bir alanı kapsıyor ve bir de arkasında İran var." ifadesini kullandı.

Büyükkara, Sünni Arap ülkelerini asıl rahatsız eden durumun İran'ın Arap dünyasında bu hilal vasıtasıyla siyasi bir hakimiyet kurmayı istemesi olduğunu, İran'daki siyasetçilerin yaptıkları açıklamaların da Arap dünyasını tedirgin ettiğini belirtti.

Ortadoğu'da başında Suudi Arabistan'ın olduğu Şii karşıtı siyasi bir cephe olduğunu dile getiren Büyükkara, iki tarafın da birbirine karşı benzer argümanlar yönelttiğini ve Selefilerde "tekfircilik" olduğu gibi, Şiilerde de şiddetli bir "mezhepçilik" olduğunu dile getirdi.

Büyükkara, yaşanan çatışmaların mezheplerin buluşturulması veya alimlerin bir araya gelmesi ile çözülemeyeceğinin altını çizerek, "Bu siyasi bir savaş. Bu savaşı başlatanlar siyasiler, bitirecek olanlar siyasiler." diye konuştu.





Yorumlar