Bir Başkadır yorumlar - Sayfa 11

Akademisyen Göksel Aymaz: Popüler olanın, edebiyattan sinemaya, televizyondan internete kadar her yerde, toplumsal hayatın (en sıradan ve en yüce) bütün kademelerindeki yayılmacı yükselişi, onu yorumlayacak olan teoriyi popüler kültürün bunu en hak etmez ürünleriyle bile ilgilenmeye sevk ediyor. Bir Başkadır dizisinin hararetlendirdiği konuşma şevkinin bununla da ilgisi var ama daha ziyade konuşma şevkini uyandıracak epeyce yeri kaşıdığı için bu kadar çok konuşuyoruz biz bu diziyi. Ama başarıyla kaşıdığı için değil, kaşınanı konuşmaya yer aradığımız için konuşuyoruz. Herkesi her taraftan boğan kutuplaşma ve kimlik çatışmasına yönelik bugüne dek dizi formatında işlenmemiş bir yüzleşmeyi konu ediyor dizi. Ve galiba bu yüzden hakkında konuşmak için birbirimizi fena halde “gaza getirdik”.

Oysa fazlasıyla klişe içeren bir dizi bu; kutuplaşma ve çatışmanın taraflarını temsilen yerleştirilmiş karakterler gerçekten çok yüzeysel. Üstelik kutuplaşma ve çatışmanın eski dizilişini görüyoruz biz orada. Burada tek tek saymanın imkânı yok ama örneğin laik elitler dizide gösterilen hallerinden epey yol aldılar; dua okuyan Ekrem İmamoğlu için mitingler yapıp bayraklar salladılar, mesela; ya da Saadet Partisi’ne bile sempati ile bakar oldular. Hatta Peri keskinliğindeki laiklerden epeycesi Perinçek gibi nasyonal sosyalistler aracılığıyla AKP müttefiki bile oldu çoktan. Üzerine hikâye kurulan karakterler eskinin imam-öğretmen çatışmasında kaldı. O imamın oğulları, kızları öğretmen oldu çoktan. Kutuplaşmanın yeni dizilişi, belki, türbanlı Peri ve iş bulamamaktan bunalmış eğitimli laik orta sınıf mensubu bir Meryem olabilirdi mesela.

Bu ve başka sebeplerden ötürü, herhangi bir popüler kültür ürünü hakkında konuşuyoruz şu anda. Benzerleri gibi gelip geçici bir ürün bu da. Popüler kültür ürünlerinin iyi olanları kalıcı da olur bazen ama belli bir temsil kabiliyeti olduğundan böyle olur. İşçi deyince Cem Karaca’nın “Tamirci Çırağı”, çocuk gelin deyince de Sezen Aksu’nun “Ünzile”si hemen akla gelir mesela. Ama bu dizi kısa bir süre sonra hiçbir şeyi akla getirmeyecek, unutulacak. Tıpkı geçen sene bir ara ortalığı kasıp kavuran, hepimizin çene bağını çözen “Susamam” gibi… O da bu ülkenin kanayan bütün yaralarına cesaretle parmak basmıştı, ama bir daha hiç hatırlanmadı. Benzer şekilde, kutuplaşma, kimlik çatışması, kültürel kamplaşma vs. denince de akla hiçbir zaman Bir Başkadır gelmeyecek.

Toplumsal sorunları layığınca ele almasını bekleyeceğimiz öncelikli yer popüler kültür alanı değildir, hiç şüphesiz. Diziyi bu sebeple beğenmemek hakkaniyetli bir yaklaşım olmaz. Ama diziyi bu sebeple beğenenleri eleştirmek hakkaniyetli bir yaklaşım olur; çünkü Bir Başkadır’ı bu beklentiyi karşıladığı iddiasıyla beğenmek gerçekten “gaza gelmek” demektir. Fakat bunun dışında, dizinin Türkiye’nin sosyolojik, kültürel ve ideolojik güncel sorunlarına el atma cesaretinin övgüye değer olduğunu söylememiz gerekir. Ve aslına bakarsanız, bu cesaretinden (ve Defne Kayalar’ın oyunculuğundan) başka dizinin övülecek bir tarafı da yok.

11 / 12
Bir Başkadır yorumlar - Sayfa 12

Akademisyen Zeki Coşkun: Dizinin kendisi değil, aurası insanların arayıp bulamadıkları bir şeylere karşılık geldi gibi görünüyor. Memleketi, insanı, "biz"i konuşma vesilesi oldu, bu gereksinimi ortaya çıkardı.

Uzun süredir "ötekileşme - ötekileştirmeler" silsilesi yaşanıyor. En başta yıllardır şiddeti giderek yükselen "onlaaar" söylemi var. Toplumsallığın yerini alan ve giderek içe kapanan, dışarı karşı öfkeli bir cemaatler topluluğu.Gücü eline aldığında ötekini hiçleştiren, geçersizleştiren bir cemaatleşme.

Dizide bu hal ve duruma "aslında iyi insanlarız, iyi toplumuz, içimizde kötülük yok” diyen bir söylem karşımıza çıkıyor. O insanlara memleketi, insanı, hayatı, konuşma arzusunu yaratıyor. İnsanlar bunu vesile edip belgesel tadında bir şeyler arıyor sanki. Ama sonuçta bir dramayla, endüstriyel ürünle karşı karşıyayız.

12 / 12