Bel ağrısı, toplumun büyük bir kesiminin yaşamı boyunca en az bir
kez karşı karşıya kaldığı bir sorun olarak göze çarpıyor. Bu
ağrılar bazen geçici ve görece önemsiz olabiliyorken, bazen de
ciddi sorunların habercisi olabiliyor. Türkiye'de yarım milyondan
fazla iltihaplı romatizma hastası bulunduğu belirtildi. Hastaların
yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bu hastalıklar, eklem
deformasyonlarına yol açarak hastaların hareket kabiliyetlerini
kaybetmelerine sebep oluyor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi FTR
Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Romatoloji
Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Ataman,
hastalıklara dair toplumsal farkındalığın yeterli seviyede
olmadığını söyledi. Prof. Dr. Şebnem Ataman, bel ağrısının toplumun
büyük bir kesiminin hayatı boyunca en az bir kez karşılaştığı bir
rahatsızlık olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Ataman, "Toplumumuzda birçoğumuz, bir defa da olsa, bel
ağrısı çekiyor. Bu ağrıların önemli olup olmadığını anlamak için
ağrı süresine dikkat etmek gerekiyor. Eğer bel ağrıları bir
haftadan uzun sürüyorsa, ciddiye almakta yarar var. Ani bel
tutulmaları, hareket edememe, yatakta istirahat etmek zorunda
kalma, yürürken ağrı çekme gibi belirtilerin dikkate alınması
gerekiyor. Önemsiz ağrıların çoğu 1-2 hafta içerisinde
kendiliğinden azalır veya geçer. Eğer bu süre uzuyorsa, özellikle
bel fıtığı veya disk hernisi gibi mekanik nedenlerin, ve ankilozan
spondilit gibi romatizmal hastalıkların araştırılması gerekir.
Mekanik ağrılarda ağrı belden bacağa vuruyorsa ve güç kaybına neden
oluyorsa bel fıtığı sinir sıkışmasına neden olmuş olabilir ayrıca
ciddiye almak gerekiyor." diye konuştu.
"KADINLAR DAHA SIK YAKALANIR"
Önemli nedenlere bağlı olmayan ağrıların genelde çok uzun süreli
olmadığını vurgulayan Ataman, sözlerini şöyle sürdürdü: "Romatizma
ağrılarında eklemlerde olan ağrılar genelde daha uzun süreli olan
ağrılardır. Hareketle artan ağrılar daha çok bel fıtığı ve
kireçlenme gibi mekanik ve dejeneratif nedenleri düşündürürken
istirahatle artan ağrılar altta yatan iltihaplı bir romatizmal
hastalığın habercisi olabilir. Kadınlar, kas-iskelet sistemi
hastalıklarına ve romatizmal hastalıklara erkeklerden daha sık
yakalanır. Romatoid artrit maalesef kadınlarda daha yaygın.
Dolayısıyla onların daha da dikkatli olması gerekiyor. En sık
görülme yaşı 40'lı yaşlardan sonra başlıyor. Osteoartirit
(kireçlenmede) yine 40-50'li yaşlarda başlayabiliyor. Ama daha
yavaş ilerlediği için tam olarak fark edilmesi zaman alabiliyor.
Romatoid artrit daha hızlı bir başlangıç gösteriyor. Haftalar
içinde hastanın ellerinde, ayaklarında, küçük eklemlerinde
şişlikler olabiliyor. Buna karşılık osteoartirit daha sinsi daha
yavaş ilerliyor ve ilk başlangıcını genelde hastalar çok iyi tespit
edemeyebiliyorlar. İlerleyen dönemlerde giderek artan ağrılar
hastanın yaşam kalitesini bozabiliyor."
40 YAŞ ÜSTÜ ERKEKLERDE UZUN SÜRELİ BEL AĞRISINA
DİKKAT
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi FTR
Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, erkeklerde de ankilozan
spondilitin yaygın olarak görüldüğüne dikkat çekti ve sözlerini
şöyle sürdürdü: "Ankilozan spondilit erkeklerde daha sık görülen
bir hastalık. Daha çok 15 yaşından sonra başlıyor ve 40 yaşından
önce ilk bulgularını veriyor. Dolayısıyla erkeklerde üç ayı geçen,
40 yaş altında görülen, daha çok istirahatte olan ve hareketle
nispeten düzelen bel ağrıları ve sabah tutukluğu ankilozan
spondilit'i düşündürmeli. Hastalığa bunların dışında gözde ağrı,
kızarıklık ve bulanık görme, yer değiştiren kalça ağrısı ve topuk
ağrısı ve bağırsak düzeninde değişiklik gibi bazı bulgular da eşlik
edebilir. Bu konularda da takipçi olmak gerekiyor. Uzun süre devam
eden ağrılar, sabah tutukluğu, gece ağrısı gibi belirtiler şüphe
uyandırmalı ve mutlaka ilgili uzmanlarca hasta muayene
edilmeli."
Ataman, erken teşhisin önemi konusunda şunları ifade etti: "Erken
teşhis, iltihaplı romatizmal hastalıklarda, örneğin romatoid
artritli ve ankilozan spondilitli hastalarda çok önemli. Ne kadar
erken teşhis edilirse o kadar erken tedavi başlanabiliyor ve
hastalığın ilerlemesi önleniyor. Böylece eklemlerde ve omurgada
yaptığı hasarlar oluşmadan önlenmiş oluyor, dolayısıyla hastanın
yaşam kalitesini, yaşam süresini bu hastalık çok fazla etkilememiş
oluyor. Osteoartiritte (kireçlenme) de erken teşhis önemli tabii
ama orada daha çok koruyucu önlemlerle hastalığın ilerlemesi
yavaşlatılabiliyor. Hala çok etkili osteoartrit gelişimini ve
yıkımını önleyici ilaçlar mevcut değil ama koruyucu önlemlerle
osteoartiritin neden olacağı yıkım azaltılabilir ve hastanın günlük
yaşamında hastalıktan daha az etkilenmesi sağlanabilir."
Doğru doktora ve sağlık mercine başvurmanın öneminin altını çizen
Türkiye Romatoloji Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr.
Şebnem Ataman, "Hastalar çareyi doğru mercilerde aramalı. Bu
hastalıklar için Türkiye'de en doğru merciler Fizik Tedavi ve
Romatoloji hekimleridir. Özellikle iltihaplı romatizmalar eklem
dışında başka doku ve organları da etkileyebileceğinden daha sık
aralıklarla takip edilmelidir. Bu hastalarda kullanılan ve
hastalığın seyrini değiştirebilen bazı ilaçlar üniversite
hastaneleri ve eğitim ve araştırma hastanelerinde yazılabildiğinden
bu merkezlerde takibi tercih edilmelidir." diyerek sözlerini
tamamladı.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar