Başbakan Binali Yıldırım, "Erken seçim diye bir şey söz konusu
değil, altını çiziyorum ve net olarak ifade ediyorum. Bu yönde de
kafa karıştırmaya çalışanlar var, 'işte hükümet, AK Parti bu
darbeden güçlü çıktı, bir baskın seçim yapacak' falan, bunlar bizim
aklımızda, fikrimizde yok." dedi.
Başbakan Yıldırım, Bloomberg News'te katıldığı programda gündeme
ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı.
Yabancı yatırımcıları Türkiye'ye çekme konusunda tedbirler
düşünülüp düşünülmediğine ve kanunlarda esnekliğin söz konusu olup
olmayacağına ilişkin bir soru üzerine Başbakan Yıldırım, Çalışma
Kanunu'nda esnekliği getirdiklerini, Uluslararası İş Gücü Kanunu,
Ar-Ge ve Patent Kanunu'nun Meclis Genel Kurulu'nda görüşüldüğünü,
çalışma hayatıyla ilgili reform paketinin görüşmesinin
yapılacağını, bireysel emekliliği teşvik edecek uygulamalara
girdiklerini, ayrıca Türkiye'de Bir Varlık Yönetim Fonu da
kurduklarını belirtti.
Yıldırım, böylece özellikle yatırımları genel bütçe yerine, bu
fondan temin etme cihetine gideceklerini bildirdi.
Türk özel sektörünün bölge ülkelerinin aksine farklı bir durumunun
bulunduğuna işaret eden Başbakan Binali Yıldırım, Türk özel
sektörünün küresel çalıştığını, Avrupa'dan, Uzakdoğu'dan
ortaklarının bulunduğunu, böylece dünyaya açık, kendi ihtiyaçlarını
görebilir olmasının önemli olduğunu kaydetti.
Yıldırım, şöyle konuştu:
"Özel sektörümüzün diyelim ki finansman ihtiyacı var, hiç bize
ihtiyacı yok. Gidip görüşmesini yapıyor, finansmanı buluyor,
gerekli teminatlarını da veriyor. O bakımdan Türk ekonomisi özel
sektörü, devletten daha liberal durumda. O yüzden de o alanda bir
sıkıntı görmüyoruz. Her türlü ihtiyacını, gelecek yatırım
ihtiyacını, kredi ihtiyacını karşılayabilecek durumda. Ha zora
düşen olursa ne olacak? Orada da biz yanındayız, kredi garanti
fonumuz var. Onu devreye sokacağız, yeniden yapılandıracağız.
Yeniden yapılandırınca işlerini yoluna koyacak ve hem
taahhütlerini, borçlarını ödeyecek hem de üretime devam edecek,
istihdama devam edecek. Biz ekonomiyi şöyle görüyoruz; biz öldürmek
değil, yaşatmayı hedef alıyoruz. Diyelim ki yatırımcısınız, devlete
vergi borcunuz var, sigorta prim borcunuz var, etrafınızdaki mal
alıp verdiğiniz insanlara borcunuz var, yükümlülükleriniz var. Ne
yapacağız? Hemen sizin tepenize çöküp işinizi elinizden alırsak
kime ne faydası var? Yani devlet alacağını alamıyor, vatandaş
alacağını alamıyor. Adamı kurtarmış olursunuz.
Ama biz öyle yapmıyoruz, yaşatalım diyoruz. Sen, bir sıkıntı
içerisine girdin, oturalım ne kadar ihtiyacın var, şu kadar
ihtiyacın var. Sana bunu verelim, yeniden yapılandıralım, senin
borcun. Sen üretmeye, insan çalıştırmaya devam et. Ürettiklerini de
satmaya devam et. Böylece, hem ekonomi yavaşlamamış olur hem de sen
sorununu gidermiş olursun. Ülke de kazanır, sen de kazanırsın.
Bakış açımız budur."
"Parlamento reformları çıkaracak"
Başbakan Yıldırım, "Ekonomiyle ilgili önümüzdeki süreçte herhangi
bir acil durum tedbiri beklemiyorsunuz değil mi?" sorusuna,
"Ekonomi açısından hayır." yanıtını verdi.
Yıldırım, darbe teşebbüsünden önce kamuoyuna ilan ettikleri
ekonomik müjde paketinin bulunduğunu, bunun birinci bölümünün
yasalaştığını, ikinci bölümünün görüşüldüğünü, üçüncü bölümünün de
sırada olduğunu belirtti.
Bunlar çıkarıldığında, ekonomiyle ilgili ayrı bir tedbir almaya
ihtiyaç bulunmadığını kaydeden Başbakan Yıldırım, "Parlamento,
normal çalışmasını sürdürüyor ve bu reformları çıkaracak. Ama diğer
yandan da bir olağanüstü hal yetkisi aldığımız için, ülkenin
güvenliğine, asayişine, bu terör örgütlerinin yok edilmesine
yönelik düzenlemeler yapıyoruz. İki şey ayrı gidiyor. Asla ve asla
ekonomiyle ilgili konuları biz olağanüstü halin içinde
düşünmüyoruz. Bunu da tamamen normal reform süreci, parlamentoyla
hükümet arasında devam ediyor. Ha şu var, ekonomi dinamik bir
yapıdır. Öyle bir gelişme olur ki bir tedbir almanız gerekir. O
tedbiri alacaksınız. Onlar günü birlik verilecek kararlardır." diye
konuştu.
"AK Parti bu darbeden güçlü çıktı"
"Başbakanlık görevine geldiğinizde, Türkiye'nin temsili demokrasi
sisteminin değiştirilerek, Başkanlık sistemine geçileceğini
söylemiştiniz. Bu konuda bir referandum yapmayı planlıyor musunuz
ya da bir erken seçime gitmeyi düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine
Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Erken seçim diye bir şey söz konusu değil, altını çiziyorum ve net
olarak ifade ediyorum. Bu yönde de kafa karıştırmaya çalışanlar
var, 'işte hükümet, AK Parti bu darbeden güçlü çıktı, bir baskın
seçim yapacak' falan, bunlar bizim aklımızda, fikrimizde yok. Öyle
bir etik de bulmayız bunu. Biz 4 yıllığına milletten yetki aldık, o
yetkiyi sonuna kadar kullanacağız. Ama o yetkiyi elimizden almaya
kalkanların da tepesine balyoz gibi ineriz, indik. Bundan sonra da
böyle aklından, fikrinden geçirenler varsa, ayaklarını denk alsın.
Seçim yok, geçim var. Vatandaşın geçime ihtiyacı var, işe güce
ihtiyacı var. Seçim yorgunu oldu vatandaş, durmadan seçim. Geçen
sene 3 tane seçim yaptık. Bir daha seçimle kaybedecek vaktimiz yok.
Onun için seçim demek, ekonomik faaliyetlerin yavaşlaması demek,
seçim demek, programların yarıda kalması demek, seçim demek
öngörülebilirliğin, ileriye yönelik planların ertelenmesi demek.
Dolayısıyla seçime ihtiyaç olmadığı halde, seçimi gündeme getirmek,
ülkeyi sevmek demek değildir. Onun için böyle bir programımız yok.
Bunu söyleyeyim."
Başkanlık sisteminin bugünün meselesi olmadığını belirten Yıldırım,
sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de yeni Anayasa yapılması, bütün partilerin başından beri,
son 15 senedir istediği bir konudur. Başkanlık sistemi de zaten
yeni anayasa içerisinde ele alınması gereken bir husustur.
Dolayısıyla, bizim şimdi Başkanlık sistemi veya yeni Anayasa'yı tek
başına, AK Parti olarak yapma şansımız yok. Onun için ne yapmamız
lazım? Uzlaşmamız lazım. En az 330 'evet' oyu alacağız ki
parlamentoda teklifimiz, yeni Anayasa teklifimiz Başkanlık da dahil
olmak üzere, sistem teklifimiz, referanduma gidebilsin. Şu anda
bizim bunu tek başına yapma şansımız yok. O yüzden partilere de
çağrıda bulunuyoruz, diyoruz ki gelin, bir olalım. Hepimizin, 79
milyon milletin ihtiyacını karşılayacak, herkesin 'bu Anayasa'nın
içinde ben de varım, bu Anayasa beni de kapsıyor' diyebileceği bir
değişikliği yapalım ve bunu halkımızın onayına sunalım. Bizim
pozisyonumuz bu. Dün de böyleydi bugün de böyle."
"Halk iradesine rağmen iktidar olunmaz"
Başbakan Binali Yıldırım, "Başkanlık sistemi, ne için gerekli?
İstikrar için, güven için. Başkanlık sisteminde işte bu ve buna
benzer maceraya kalkışanlar olamaz. Çünkü mutlak siyasi irade
hakimiyeti vardır. Zayıf iktidarlarda ancak bu darbecilerin hevesi
artar ama şimdi AK Parti iktidarında buna benzer girişimler çok
oldu. Her seferinde, bunu etkisiz hale getirmeyi başardık. Nasıl
başardık? Çünkü millet arkamızdaydı. Eğer halkınız arkanızda
durmazsa ne kadar güçlü olursanız olun, hiç faydası olmaz yok olup
gidersiniz. Halka rağmen, iktidar olunmaz. Halk iradesine rağmen,
iktidar olunmaz." değerlendirmesini yaptı.
Onun için bu konuları diğer siyasi rakiplerle görüşmeye her zaman
hazır olduklarını ifade eden Yıldırım, "Yapacağımız bir değişiklik,
sistem değişikliği, Anayasa değişikliği, toplumun yüzde 100'ü
değilse bile, büyük bir kesimini, kahir ekseriyetini kapsaması
lazım. Onların kabul edebileceği bir metin olması lazım. Bunu da
tek başına yapamayacağımız aşikar, onun için bütün partilerle
mutlaka birlikte çalışmamız gerekiyor." dedi.
"Bu durumu, diğer partilere ulaşma konusunda bir fırsat olarak mı
değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soruya Yıldırım, "Açıkçası tabi
bunu henüz test etmedik, ümit ederim öyle olur. Biz bu planımızdan
vazgeçmiş değiliz." karşılığını verdi.
"Darbe oldu diye her şeyden vazgeçeceğiz, kenara çekileceğiz diye
bir şey yok. Bunu kimse bizden beklemesin." ifadesini kullanan
Başbakan Yıldırım, milletin talebini, beklentisini karşılamak için
her türlü çalışmayı yapacaklarını, kendilerine bir fedakarlık
düşüyorsa, bu fedakarlığı da gerçekleştireceklerini bildirdi.
Yıldırım, "Ama yeter ki sorunlar, sürekli konuşulup ortada
bırakılmasın. Sorunları konuşalım ama çözüm için de adım atalım.
Çünkü zamanın da bir maliyeti var, zaman da para. Bazen paradan
daha kıymetli. Kaybettiğiniz parayı geri getirebilirsiniz ama
zamanı geri getirme imkanı yok. Onun için biz reform çalışmalarına,
hiçbir şekilde yavaşlatmadan, hız kesmeden devam edeceğiz."
dedi.
"Güneydoğu'da da ayrı bir sorunumuz var"
Başbakan Yıldırım, "HDP ve diğer siyasi partiler, darbe girişimi
sonrasında iktidarın yanında olduğunu söylediler. Bu durum,
doğudaki sorunların çözümü konusunda da fırsat olabilir mi?" sorusu
üzerine, şu görüşlerini paylaştı:
"Darbeyle ilgili konuda açık şekilde darbeye karşı olduğunu ve
bizim yanımızda olduğunu ifade eden parti Anamuhalefet partisi,
CHP. Lideri ve partililerin tamamı, meydanlardaydı, bizi
destekledi. MHP de destekledi, orada da ciddi bir destek aldık. HDP
ise darbeye karşı hazırlanan ortak bildiriye imza atarak, onlar da
destek verdiler. Ama darbe gecesi bir karşılıklı temasımız olmadı.
Buradan Güneydoğu'ya gelirsek, Güneydoğu'da da bizim ayrı bir
sorunumuz var. Bir darbe olayı yaşadık ama orada da bölücü terör
örgütü var. Ülkeyi bölmek istiyorlar. Ülkenin o bölgede yaşayan
insanlarını öldürüyorlar, polisi şehit ediyorlar, askeri,
korucuları şehit ediyorlar. Masum insanların üzerine bomba
atıyorlar. O da ayrı sorun alanımız. Bu darbeyle nasıl mücadele
ediyorsak, orada da aynı mücadeleyi sürdüreceğiz. Ne zamana kadar?
Bu ellerinde silah olan terör grupları artık silahları
bırakacaklar, bir daha ellerine almamak üzere bırakacaklar ve
açıkça diyecekler ki 'bizim Türkiye'yi bölmek gibi bir hedefimiz
yok, sorunlarımızı üniter devlet yapısı içerisinde, tek vatan, tek
millet, tek bayrak, tek devlet çatısı altında çözmek istiyoruz.
Konularımızın burada hallolmasını istiyoruz' diyecekler. O zaman
zaten orayla ilgili bir sorun kalmayacak ama yurdun her tarafında
bombalar atarak, İstanbul'da, Ankara'da, Diyarbakır'da, başka
bölgelerde insanları toplu katliam yapmaya devam ederlerse, masum
insanları öldürmeye devam ederlerse, askeri-polisi öldürmeye devam
ederlerse, bizim onlarla konuşacak bir şeyimiz yok."
"Terör örgütünün Kürtler gibi bir sorunu yok"
HDP'nin maalesef bu terör örgütünden kendini ayıramadığını
vurgulayan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Şunu çıkıp dese 'bu terör örgütüyle benim bir alakam yok, bunların
yaptığı işleri benimsemiyorum ve şiddetle lanetliyorum, kınıyorum'
dese, HDP konuşulabilir, görüşülebilir bir partidir. Ama maalesef
böyle bir durum yok. Onlar terör örgütünün, PKK terör örgütünün,
YPG, KCK terör örgütlerinin etkisi altında siyaset yapmak gibi bir
zorlukları, sıkıntıları var. O yüzden de biz oradaki problemi şöyle
görüyoruz, bu, terör örgütüyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
arasında bir sorun değildir, aslında bölgede yaşayan Kürtleri
düşünen bir terör örgütü yok. Terör örgütünün Kürtler gibi bir
sorunu yok.
Sorun ne? Sorun, bölgede yaşayan Kürtlerin en büyük sorunu, PKK
terör örgütü. Onların yaşamını da, geleceğini de zehir ediyor.
Ülkenin güvenliğini ve istikrarını da maalesef olumsuz yönde
etkiliyor. Enerjimizin bir kısmını oradaki vatandaşlarımızın
güvenliğini, huzurunu sağlamak için harcamak zorunda kalıyoruz.
Oradaki terör örgütleriyle mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Ama
bunlar tabii Suriye'den, Irak'tan, orada yaşanan
istikrarsızlıklardan yararlanarak, Türkiye'ye geçiş yapıyorlar.
Bunların, terör örgütlerinin amacı, adam öldürmek. Bunların kutsalı
yok, dini yok, hiçbir kutsal değerleri yok. Bunlar kendilerine
verilen vazifeyi yapıyorlar. 'Git öldür', öldürüyor."
"Küresel yatırımcıları davet ediyoruz"
Türk ekonomisinin güçlü olduğunu belirten Başbakan Yıldırım,
"Yatırımcılar hiç endişe etmesin. Küresel yatırımcılar gelip,
Türkiye'ye yatırım yapmaya devam edebilirler. Tabi ki bir darbe
yaşanmıştır. Bunu yok sayamayız. Ama o kadar güçlü bir milletiz ki
hemen darbenin etkisinden kurtardık ve bunu bir bayrama
dönüştürdük. O kadar güçlü bir ekonomimiz var ki ufak
kıpırdanmalarla, sıyrıklarla tabiri caizse bu darbeyi geçiştirdik.
Türkiye, büyük projeleri birer birer hayata geçirecek, diğer yandan
da Türkiye ekonomisinin, gerçek ekonominin büyümesi için
yatırımları artırmaya, onlara destek olmaya devam edeceğiz. Onun
için küresel yatırımcıları davet ediyoruz. Türkiye hala yaşanan bu
küresel krizde en güvenli limandır. Yatırım yapılacak en güzel
ülkelerden biridir." diye konuştu.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar